Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm 11. "Karar"

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumlar...

Şarkımız ;

Bilal Sonses ; Türlü Türlü

○•○•○•


İnsanlar bizi yokluğa sürüklerler kendileriyle son bir bakmışız hayatımız boş gözlerle öylece kalışımızdır..


Sonra dünya döner günler bir bir biter yaşamak zor olsa da biz yaşarız. Herkese inatmışçasına tutunuruz yokluklarına bazı insanların varlıkları mükemmel iken yokluklukları neden yara olurdu ki? Bunu anlamak gerçekten anlamda çok zordu...


"Hoş geldiniz!" Genç kadın da tebbesüm ederek Liya'nın uzattığı elini sıktı.


"Hoş buldum." Liya da karşılık olarak tebessüm ederek. Ardından oturması için terastaki koltukları göstererek. Karşılıklı oturdular.


"Adım Liya Hazar'ın karısıyım. Fazla bir bilgim yok! Durumu konusunda siz bana tüm bilgilerini ve yapmam gereken herşeyi anlatın." Diyerek cümlesini sonlandırmıştı sabırsızca.


"Memnun oldum Liya hanım. Bende Helin karaca eşinizin doktoru." Kısaca kendini tanıtmıştı.


Liya dudaklarını bir birine bastırdı ardından kabaca olduğunu fark ederek bir kaç saniye durdu. "Kusura bakmayın birşey içer misiniz?" Mahçup bakışlarının ardına saklamıştı cümlelerini.


"Estağfurullah. Hayır teşekkürler!" Omuzundaki çantayı indirerek karşısındaki genç kıza tebessüm etti. "Tedavisini daha önce denemiştik. Fakat yarıda kesildiği için bir sonuç elde edememiştik." Bir kaç saniye sessizleşti ortam. "Dilan konu-" Liya kaşlarını çatarak cümlelerinin arasına dalmıştı.


"Dilan yok artık." Kısa cümlesini sonlandırırken anlamsız gelen sinirine şaşırmıştı.


Dudaklarını bir birine bastırdı.


Fütursuz düşüncelerini susturmak ister gibi. "Afedersiniz. Tüm bilgileri almıştı! Tedaviyi yarıda kesilince bir sonuç alamamıştık. Şimdi tekrar baştan başlıyoruz bu süreci yarım bırakmazsak eminim ki sonuç alabiliriz tabi tam kesin konuşmak istemiyorum. Çabamızın sonucu elbette olacaktır. Sabırla ve yüksek Motivasyonla bu konuda da çok iyi olması gerekiyor. Elinizden gelen herşeyi yapmaya hazır mısınız?" Daha önce ki gibi tedavinin yarım kalmasını istemiyordu. Helin hanım bir umut vardı.


Ve olan umudun boşu boşuna zaman kaybına uğramasını istemiyordu.


Liya hazır olmayacağı hiç bir konuda fütursuzca adım atmazdı. Ve sonuna kadar gitmeden de durdurak bilmezdi. "Nerden başlıyoruz?" Diyerek hazır olduğunu belirtmişti.


"İlk başta fizik tedavilerle başlayacağız. Ayriyetten bu yapacağımız hareketleri sizde akşamları çok yormayacak şekilde yaptıracaksınız. Aşama aşama gideceğiz taki en sonuncu aşamaya kadar." Yavaşça soluğunu vererek Liya'nın gözlerinin içine baktı.


Liya ise "Sonuncu aşama?" Diyerek merakını körüklemişti.


"Ameliyat umuyoruz ki ameliyata ihtiyaç kalmadan fizik tedaviyle ayağıya kaldırmak. Son çare olarak ekleniyor" Yavaşça ellerini masanın üzerinde bir birine kenetleyip onu dikkatle dinleyen Liya'nın gözlerinin içine baktı. "Zorlu bir süreç olacaktır. Liya hanım Hazar bey için hiç kolay olmayacak başaramadıkça umutsuzluğa düşecektir. İşte tam da burda motivasyon gerekecektir." Umutlu olmak ne kadar istese de zorlu bir süreç olacaktır.


Liya hafifçe kaşlarını çatarak "Peki ya ameliyat riski?" Eğer ki fizik tedavi işe yaramazsa ve son olarak ameliyat ise bunun için risklerini de öğrenmesi gerekiyordu.


Liya'nın gözlerinin içine baktı. "Tamamen tekerlekli sandalyeye mahkum kalma durumu var. Riks sınırı ya tamamen iyi olacak yada mahkum kalacak.." Hayatı boyunca hep olduğu gibi hasta yakınlarına bunları söylemiş olsa da umutsuzluk üzüyordu.


Yutkunarak bakışlarını kaçırdı. "Fizik tedaviye ne zaman başlayabiliriz?" Sesi fısıltılı çıksa da Helin hanıma çoktan ulaşmıştı. "Hemen başlayabilir miyiz?" Zor olsa da üstesinden gelirlerdi ne kadar inatçı bir adam olsa da elinden geleni yapacaktı.


"Ayarlamaları yapıp size bilgi vereceğim."


Bir süre daha tedavi süreci konusunda konuştuktan sonra konuşmaları bitmiş ve doktor Helin gitmişti. Liya bir süre daha kavurucu güneşi izledikten sonra merdivenlerden çıkarak odasının kapısının önüne gelmişti. Hafif bir yutkunmayla kapıyı sertçe açtı.


Hazar her zaman ki yerinde yine doymak bilmeyen ruhunu acıları bulandırmış gökyüzü ile pay ediyordu. Her paylaşımlarda ya gökyüzü daha çok güneşi ile kavuruyor Hazar ise herşeye inat yanan vücuduna rağmen meydan okuyordu güneşe ve bir birileriyle bir savaş haline girmişlerdi.


Bu savaşta galip yoktu. Ne kazanan, ne de kaybeden vardı.


Yavaşça kapıyı kapatarak odada olduğunu belli etti. "Helin doktor ile konuştum!" Bir kaç adımda yatağa yetişmişti.


Hazar gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. "Doymayacaksın değil mi!" Sinirli ses tonu kendini bile duruma uğratırken elinde değildi.


"Ben doyumsuz değilim! Sen anlamak istemiyorsun Hazar ağa!" Liya'da artık sıkılmıştı. Çocuktu işte inatçılığı boşaydı ona hiç bir şekilde sökmezdi.


"Benim hayatıma müdahale eden sen! Ve anlamak istemeyen ben mi?" Sandalyesiyle yatağa doğru yaklaştı. Mavi gözleri sinirden kızarmaya başlamıştı.


"Ben müdahale ediyorsam bu senin iyiliğin için! Kendim için değil.." Düşüncesizlikten başka bir şey değildi. Bakışlarını Hazar'dan çekmeden takip etti.


"Bırakta neyin benim için iyi olup olmayacağına kendim karar vereyim! Hayatıma karışma artık Kızıl Şeytan!" Sinirli sesi tüm odada yankılanmıştı.


"Sen kendin için iyi olanın bu dört duvar arasında! O küçük camın ardından bakmak sanıyorsun! Ulan düştüysen gebermedin! Kalkmasını da bir başkası tarafınca istemiyorsun.. Fakat kendin de çaba göstermiyorsun! Şimdi söyle bana sen kendin için ne yapmak istiyorsun!?" Fütursuz cümleleri yaralamaktan çok kaldırmak istiyordu hayat tekme attıysa yerde mi kalmalıydı?


Bir insan isterse herşeyi yapardı! Buna hiç bir şey de engel olmazdı.


"Düştüğüm yerden kalkamıyorum!" Sertçe bacaklarının üstüne vurdu. Hazar "Bak hiçbir şey hissetmiyorum!" Parmaklarının arasına sıkıştırdı ve çimdirdi. "Ölü! Hissiz. Çabam boşa olacaksa ne için yaşamalıyım?! Yaşayınca elime ne geçecek.. Ayağa kalkınca ne değişecek! Ben çoktan herşeyi kaybettim." İyice kızarak maviliklerini yosunun en koyu tonu olan Liya'nın gözlerinin arasında kaybetti.


Umutsuzluk bir insana daha ne kadar yakışabilirdi ki?! Boş çabasını görmesini istiyordu Hazar! Boşu boşuna çaba gösterip sonra ümitleri bir bir parçalanacaktı. Ne gereği vardı zaten yaşarken bir ölüydü.


"Hayır! Kaybettiğin sadece umutların. Ve sem umutların öldü diye yaşamak istemiyorsun! Ama hayatın tadına tekrar varırsan o zaman anlarsın nasıl mükemmel. Umut dolu bir yaşamak olduğunu anlarsın. Sadece küçükte olsa bir şans ver! Ne kaybedersin ki? Belki tersi olur ve daha çok kazanırsın.." Derin bir nefes alarak dudaklarını bir birine bastırdı.


Artık ne kadar daha umut dolu konuşmalıydı. Bilmiyordu bir insanın bu kadar ümitsiz olması can yakıcıydı. Hoş bunu yapanda en çok sevdiğimiz insanlar dan dolayı olmaz mıydı zaten..


"Bak be-" hızla cümlelerini yarıda kesti Liya.


"Sadece düşün akşam tekrar konuşuruz! Herşeyden böylece kolayca vazgeçme. İnat etmek istiyorsan işte bu konuda inat edip savaşabilirsin! Şuan cevabını almayacağım. Akşam yemeği mutlaka alacağım." Sözlerini bitirir bitirmez ayağıya kalkıp vakit kaybetmeden odadan çıktı.


Saniyeler dakikaları dakikalar da saatleri kovalarken Liya aklını meşgul etmek için bir süre getirdiği kitapların arasına dalmıştı. Çünkü alacağı cevabı düşünmek istemiyordu bu yüzden ardı arkası kesilmeyecek düşünceleri sıralamamak için vakit öldürüyordu.


Akşam vakti olduğunda tek başına oturduğu masa da bir süre sessizliği dinledi. Duyduğu asansör sesiyle bakışlarını kaldırmadan sesleri dinledi bir süre karşısında duran ve yerleşen adama bakışlarını bile çevirmemişti.


Bir süre sessizliğin ardından sessizliği bozan Hazar olmuştu.


"Kararımı verdim." Yavaşça elindeki çatalı bırakarak Liya'ya çevirdi bakışlarını.


Liya ağır ağır kafasını kaldırarak dakikalarca nasihatının boşa gitmemesi için dualar etti.


"Sonuç?"


•○•○•○•

Bölüm sonu!

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Kitabı baştan oylayıp gelseniz.. Bir çoğunuz yarım oyluyor. Tek ricamdır...

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Allaha emanet olun 💮📚

Beni takip etmeyi unutmayın ;

MatmazellYaziyorr


Loading...
0%