Yeni Üyelik
31.
Bölüm

Bölüm 31. "Evlenmeden olmaz"

@matmazellyaziyorr

 

Keyifli okumalar...

 

şarkı ;

 

Fırat med - Bijang

 

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

 

"Dur kız bir dinleyelim!" Genç kadın biraz daha yaklaştırdı demindendir. Konuşan Şilan'ı susturmaya çalışıyordu. "Eh merak sen nelere kadirsin!" Duyduğu sesle hızla gözleri irice açılırken kapıdan hemencecik uzaklaştı.

 

 

"Hazar ağa bu ağaların toplanma sebebi nedir?" Merakla Hazar'ın dediğini pek umursamadan soruvermişti. Ayşe fazlasıyla meraklı aynı zamanda çıngar kadındı. "Bu ne merak yenge! Hele çekil öğrenek ağaların ne işi olduğunu!" Amcasına duyduğu saygıdan bu kadının hatalarını görmezden geliyordu. Hazar oturduğu tekerlekli sandalyeden kalkarak ağır adımlarla başını dik tutarak kapıyı açtı.

 

 

Liya'da vakit kaybetmeden hızla Hazar'ın peşi sıra girdi. "Hazar ne vakit gelirse o zaman belirlenir ağalar!" En sonki konuşan ağanın ardı sıra Hazar, Liya ard arda girmişti içeriye her kes sus pus olurken dikkatler iki gencin üzerindeydi. "Bu adettin Hazar ağa! Nerde görülmüş bunca ağanın arasına hatunun girdiği!" Kaşlari çatık bir şekilde gözleri sinirle Hazar'ın ardı sıra içeriye giren Liya'daydı. "Verilecek bi kararınız varsa bu beni de karımıda ilgilendirir Süleyman ağa!" Hazar ağır bir şekilde tüm ağaların karşısına geçmişti.

 

 

Süleyman ağa tek kaşını kaldırarak dudaklarının hafif bir kıvrılması ile "Soyunun devam etmesi için kuma şart! İki ay oldu nerdeyse! Sana kadın olmayanı karşımıza dikme Hazar ağa!" Bakışları Hazar'dan sonra Liya'nın üzerinde durmuştu. Hazar burnundan sertçe soludu bakışları konuşan Süleyman ağanın üzerinde geziniyordu. Saygısızlık etmek istemese de Liya'ya sarf ettiği cümle son noktası oluvermişti.

 

 

"Haddini bil ağa! Yoksa bildirmesini bilirim!" Sert soluklarının ardından sinirli bir şekilde Süleyman ağanın üzerine atlamamak için kendini zor tutuyordu. "Büyüksün ağasın ama haddini de bilesin!" Tüm üzerinde olan bakışların üzerinde gezindirdi. "Değil dilde söylemek bu düşüncede olanı yakarım!" Sert sesi soluklarının ardında tüm ağalarda gezindi en çokta Süleyman ağada dolandı.

 

 

"Sende farkına varmalısın ki! Ağalık sana kalacak ve soyun devam etmesi gerek! Bu yüzden kuma ka-" Liya daha fazla dayanamamış bir şekilde Hazar ne kadar da onu savunsa da ağaların biri sussa öbürü sessiz kalmıyordu. "Resmi nikahı olmadan ne bu adam bana dokunabilir! Ne çocuk bekleyebilirsiniz! Nede üstüme kuma getirebilirsiniz!?" Tüm ağaların önünde boğazı ağırsa da bağırmıştı.

 

 

Kaşlarını çatan Süleyman ağa vakit kaybetmeden söze girmişti. "Senin ne haddindir ki! Söz hakkın oluyor kadın!" Liya hafif bir sıçrasa da başını dik tutarak demindendir ona kin besleyen ağanın gözlerinin ta içine baktı. Korktuğunu bilmesin güçlü olduğunu görsün diye! "Asıl senin ne haddinedir benim karıma bağırmak! Süleyman ağa?" Sesi sert çıkarken bakışları çoktan Süleyman ağanın üzerine toprak atıyor gibiydi.

 

 

"Baş kaldırmak nedir! Bizim törelerimizi ezip geçen bu adamı hala ağa yapma derdin misiniz?!" Süleyman ağa sert sözlerle tüm ağalarda gezdirdi bakışlarını. Onun oğlunun hakkıydı ağalık bu yüzdendir bu kadar tantana. Kimseden çıt çıkmazken Hazar tekerlekli sandalyeye mahkum değilken urfanın en korkulan aynı zaman da bir çok insana yardım ettiğinden en sevilen ağalarından biriydi. Kimsenin sesi sedası çıkmazdı bu konuda başını dikleştirerek biraz daha kendi lukatına aldı Süleyman ağayı.

 

 

"Karıma laf, edenin de kötü, düşünceleri olanın da Sözü geçmeyenin işide olmaz benim konağımda!" Sesindeki kararlılıkla bakışlarını Süleyman ağanın üzerinde gezindi. Süleyman ağa her bir adamın üzerinde gezdirdi bakışlarını hiç birinden ses çıkmazken sinirle dişlerini bir birine geçirdi. "Bunun hesabı ağır olacak!" Cümlesinin bitiminden hemen sonra ayağıya kalkarak hızla konaktan çıkmıştı.

 

 

Sert soluklarla bu sefer diğer ağalara çevirdi. "Konuşmak isteyen varsa! Şimdi şuan konuşsun çünkü bir daha konuşma şansı olmayacak! Hele ki bu konuda!?" Diyerek dik başlılığını koruyarak her bir ağanın üzerinde gezdirdi.

 

****

 

 

Aradan geçen saatin üzerinde ağalar çoktan evden dağılmıştı. Liya sessiz bir şekilde odasında oturmuştu. Biraz Hazar'dan çekiniyordu Hazar evet söylediği cümleleri bir yandan hak etmiyordu. Fakat haklıydı haklılığını savunmakta bir sorun görmüyordu.

 

 

Kapı ağır bir şekilde açılırken bakışlarını daldığı düşüncelerden sıyrıldı. Ağır adımlarla içeriye giren Hazar kapıyı ardından kapatarak bakışlarını dalmış bir şekilde ona bakan Liya'ya çevirdi. Yavaşça ilerleyerek onun oturduğu tarafa geçerek yatağa oturdu. Elleri önünde sessizce oynarken kalbinin ritmi yine yerini ve haddini bilmez gibi çarpmaya başlamıştı. Farklı duygulara çamaşır misali asılı kalmış her rüzgarında savrulup kuruyordu. (Benzetmem peki sbsbssbb)

 

 

"Liya?" Sesi sakindi Liya'nın haklı olduğunu biliyordu Hazar! Zaten o değil miydi. Pat diye hastahane odasında cümlelerin faturasını ödemiş gibi ardı ardına heyecanla tüketen. "Hım.." Sesi sanki yine kaybolmuştu cesaretle tüm ağaların önünde konuşan Liya şimdi kedi misali sessizleşmişti. "Gün alalım sonra sen gelin bende damat olayım! Hiç mutluluk tatmamış gibi soluksuz tadalım! Hiç yaşamamış gibi yaşayalım. Olmaz mı?" Bakışlarını ellerinden kaldırarak Hazar'ın deniz gözlerinin ardındaki sakin sulara bakıverdi.

 

 

Hazar'da Liya'nın yosunlarında soluklanıyordu. "Herşeyi unutup mu?" Başını hızla sallayarak Liya'nın yanaklarına dokundu. "Herşeyi unutup.." Diyerek fısıldadı kaybolduğu yeşil yosunlara... Yutkunarak başkalarını kaçırdı kalbindeki tarifi olmayan mutluluk sanki yarım kalacak bir parçası kopacak gibiydi. "Korkuyorum!" Dedi bir anda çıkan cümlelerin farkında olmadan kayboluşunun sessiz çığlığı gibiydi. "Neden korkuyorsun güzelim!" Yüzünün önüne gelen kızıl saçlarını hafifçe geriye doğru itti Hazar.

 

 

"Bu.. Bu fazla değil mi!?" Dedi bir anda kalp atışları sakinlemiyor aksine daha da hızlı atıyordu. Güldü Hazar Liya'nın ne demek istediği şimdi anlamıştı eli ağır bir şekilde Liya'nın beline götürerek burunlarının bir birine değecek kadar yakınlaştırmıştı. "Gitmek.." Soluğu soluğunu karışır bir şekilde fısıldadı. "Sanma kolay.." Her cümlesinde nefesi dudaklarına çarpıyor duruma uğratıyordu. Liya'yı "Arafta kaybolsakta! Beraber yok olsakta! Beraber.." Sertçe yutkunarak Hazar'ın gözlerinin içine baktı. Demindendir dudaklarına bakmıyormuş gibi hiç utanmadan gözlerinde kayboldu Hazar'ın. "Sözlerin altında ezilmeyesin Hazar ağa!" Dedi kendinden emin olan adamın gözlerinin içine bakarken.

 

 

Dudaklarını Liya'nın dudaklarının üstüne getirdi. Bir birine çarpıyor fakat susuzluğunu gidermiyordu bir birlerine işkence ediyordu. "Sözlerin yemini ağır, sevdiğinin gidişi kahır! Ben gidişine izin vermem.." Cümlesinin sonunda susuzluğunu gidermek ister gibi sertçe öptü dudaklarını. Vereceği sözlerinin yemini gibi ağır ve hiç aceleci tavırlar sergilemeden ağır bir şekilde dudaklarını hareket ettirmişti.

 

 

Ona karşılık vererek dudaklarını hareket ettirmişti. Liya'da sevmek ve sevilmek gerçektende mükemmeldi... Bir adamın onu taa tepelere çıkarması... Nerden nereye idi. Nerden bilebilirdi ki bu adama bir anda tutulup dünyasının bir anda içerisinde kaybolacağını. İnsana yaşamak için bazen bir amaç gerekiyordu.

 

 

Boynuna dolandığı kollarını biraz daha sıklaştırdı. İlk öpücüğü bu adama ait olmuştu. İlk kalp atışı bu adama aitti. Dillere destan değildi belki ama ilk bu adamın gözlerinin içinde kaybolmuş kalbinin ritmine engel olamamıştı.

 

 

Sevmek sevilmek.. Hele ki bir adam tarafınca göklere çıkarılmak garip ve çok güzeldi...

 

 

Bedenini yatağın üzerine bırakırken Hazar'da üzerine uzanmıştı. Bedenin de dolanan elle kaskatı kesildi. Hızla dudaklarını ayırdı Liya anlamayan gözlerle Liya'nın gözlerinin içine baktı Hazar

 

 

"Evlenmeden olmaz!" Dedi sert sesiyle Hazar kaşlarını çattı. "Evliyiz biz!" Tek kaşını kaldırarak. "Dini nikah evet fakat resmide değiliz Hazar ağa! Resmi olmadan dokunamazsın.." Sanki defalarca öpmemiş gibi bekçilik yapmıştı...

 

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Ve bölüm sonu!

 

Oy ve yorumlar?

 

Oylamalar baştan sona yapsanız ne güzel olur!

 

Allaha emanet olun 📚🫠

 

 

Loading...
0%