@matmazellyaziyorr
|
Keyifli okumalar... Şarkımız ; Buray - Kış Bahçeleri... :-) ○●○●○● Gözlerinin önüne gelen gün ışığı ile olduğu yerden arkasını döndü. "Biraz daha!" Diyerek dönmüştü Liya gün ışığından kendini korurken. Hazar kaşlarını çatarak konuşan karısına döndü. Üstünde ki örtü düşmüş ve Liya resmen yatağın her tarafını kaplamıştı. "Biraz daha uyumaya devam edersen emin ol ki! Kapıya anam dayanır." Liya duyduğu kalın sesle gözlerini hızla açmıştı. Başını kaldırarak kafasını arkaya doğru çevirdi kocasının mavi harelerine takılı kalmıştı. Yeşil yosunları kızıl saçları bir birine dolanıp yüzünü kaplamıştı nerdeyse. Yatakta çok fazla yayıldığını fark edince hafiften kendini toplayarak yatağın ortasına bağdaş kurarak oturdu. Yüzünü sıvazlayarak Hazar'a döndü hala olduğu yerdeydi bu adam hiç uyumak nedir bilmez miydi? "Saat kaç ki?" Uykulu sesiyle sormuştu. Hazar ağa Liya'ya bakarak "Saat dokuz ve sen hala yatmaya niyetli gibisin gelin hanım!" Çapraz bir gülüşle karısıyla dalga geçmişti. Liya ayaklarını yataktan indirerek odanın banyosuna ilerledi. Rutin işlerini halletikten sonra banyoda olan valizinden dizin üstünde siyah kalem etek ve üstüne de beyaz bir gömlek alarak giydi.  Eline küçük çantasını alarak çıktı. Hazar ağa hala olduğu yerdeydi onu umursamadan çantadan maşayı çıkararak saçlarını yapmaya başladı. Hazar ağa dikkatlice karısını izliyordu. Farkında olmadan kaşlarını çatmıştı. Ne için bu kadar süsleniyor aşağıya inecekti kızıl saçları bukle bukle omuzlarına düşürmüştü. "Konağın içerisinde sana kimin bakacağını düşünüyorsun?" Aynadan arkasındaki kocasına baktı. "İlla birinin bakması için bakmıyorum kendime hem birinin bakmasına ihtiyacım yok ki! Ben kendim için güzel oluyorum. Bir başkası için mi asla!" Cevabını vererek ayağıya kalktı. Hazar ağa hafif bir tebbesüm etti. Bu küçük kızıl farkı hoşuna gitmişti. Kaşlarını çattı bir anda neye gülüyordu ki! Gözlerini yumarak hızla geri önüne döndü. Liya arkasına dönerek kocasına baktı. "Gelmeyi düşünmüyor musun?" Hazar ağa bir bakış atarak geri önüne döndü. "Evet!" Tek bir cümle ile kesip atmıştı. "Ne yani kahvaltı yapmayacak mısın?" Bir eli kapının külpünde iken bakışları hala arkası dönük kocasında. "Evet." Dedi bir kez daha Liya tek kaşını kaldırdı. "O zaman şimdi benimle kahvaltıya iniyorsun öyle mi?" Gözlerini kısarak yarım bir tebessüm peydah oldu dudaklarında. "Evet!" Gözlerini kırpıştırdı. Ardından kaşlarını çatarak kafasını Liya'ya çevirdi. Liya dişlerini gösterecek derecede gülümseyerek bakıyordu. "Ee hadi o zaman inelim!" Dedi. Resmen kocasını ters köşe yaptırmıştı "Ne!" Hazar ağa bir saniyelik düşünürken derin bir nefes aldı. Karısıyla çok işi vardı. "Hadi Hazar ağa açım ben! İşlerim var akşama kadar bekleyemem ağa!" Sesini yükselterek konuşmuştu. Hazar ağa hızla sandalyenin düğmesine basarak ilerletti. "Bağırmayı kes! Baş belası kızıl!" Diye oda bağırmıştı. Merdivenlerden salınarak inerken gülümsemesi daha da büyümüştü. Uzun bir koridor sonunda mutfağa gelince bakışları içeriye kaymıştı ev işi yapan iki çalışan vardı. "Günaydın gelin hanım bişi mi istemiştiniz?" Elleri önünde Liya'ya tanışmıştı hem kendisini hemde annesini. "Günaydın Liya adım. Hayır istemedim." Dedi Şilan hanım başını sallayıp gülümsedi. "Hoş geldin Liya kızım, kızım Meftun bende Şilan sen geç kahvaltı hazır." Liya başını sallayarak tam ilerliyordu ki. Açılan asansör kapısıyla bakışları kocasına kaymıştı. Hazar ağa kaşları hiç düzelmeyecek gibi çatmış ve Liya'ya bakıyordu. "Asıl bağıran sen oldun Hazar ağa!" Bu kadın onu daha ne kadar sinir edebilirdi ki... Sabır çekerek önden ilerledi. Liya da peşi sıra ilerledi. Herkes yemek masasında yerini almış oturuyorlardı. Murtaza ağa oğlunu görünce şaşkınlıkla bakmıştı oğlu iki yıla yakındır odasından hiç çıkmamıştı. Ne doğru düzgün yemek yiyor nede uyku uyuyordu. Bu durum ne kadar üzse de ellerinden hiç bir şey gelmediği için mecburen kabul etmişleridi. Fakat şimdi olan hem şaşırtıcı hem de mutluluk vericiydi. "Hazar oğlum!" Solmaz hanım oğlunun görünce mutlulukla bakmıştı. "Günaydın" Diyerek beraber girmişlerdir. Hepsi bir ağızdan Günaydın derken ailenin diğer üyeleri. Amcası Murat, ağa karısı Aynur, ve kuzeni Füsun de vardı. Aynur hanım tek kaşını kaldırmış Liya'nın üzerindeki kıyafetlere bakarken içinden "hiç edepten yok yahu!" Demişti fakat sesini masadaki herkes nerdeyse duymuştu. Liya kaşlarını çatarak bakarken Hazar ağa da ondan farksız değildi. "Karımın neyi giyip giymediği sizi ilgilendirmez! Edebi de sizden öğrenecek değil!" Aynur hanımın yüzü sinirden kıpkırmızı olurken derin bir nefes alarak önüne döndü. Liya onu koruyan kocasına şaşkın bir şekilde bakarken hafif bir tebessüm dudaklarında minik bir bahçeyi andırır gibi peydah olmuştu. Hazar ağanın konuşmasından sonra sessiz geçmişti kahvaltı. Liya'nın bakışları Hazar ağaya kaydı. Ardından Murtaza ağaya döndü. "Ağam müsaadeniz olursa sizinle konuşmak istediğim birşey vardır?" Diyerek söze başlamıştı. Hazar ağa karısının yüzüne bakıyordu. "Tabi gelin kızım kahve yapıp getirirsin çalışma odamda olacağım." Murtaza ağa kahvaltı masasından kalkarken ardı sıra Murat ağa da kalkmıştı. Bir süre sonra hiç kimse kahvaltı masasında kalmamıştı. Sadece Hazar ağa ve Liya kalmıştı derin bir nefes alarak kocasına baktı. Liya onu korumuş olması çok hoşuna gitmişti. "Çok teşekkür ederim." Tabikide kendisi cevap verebilirdi. Ama saygısızlık yapmak istemiyordu. Yine de de cevap verirdi sadece düşünüp cevap vermesi hoşuna gitmişti. Ne kadar ikisi de zorunda olduğu için evlenmiş olsalarda onu koruyan bir kocası olması bi mutluluktu içinde. Liya aslında tanımadığı bir adamla evlilik düşüncesi çokça düşündürtmüştü. Korkusu yok dese yalan olurdu çok korkmuştu hayatında ilk defa evleniyordu heleki zorla olan bir evlilikti. Hele ki üvey annesi onu resmen kandırmıştı aklına üşüşen düşünceleri hızla def etti. Çünkü gerçekler er yada geç ortaya çıkardı ki babası onun öz be özüydü. Annesi ve babası koca İstanbul da tanışmışlardı. Annesini hiç tanımamıştı babası ile fotoğraflarda görüyordu. Doğumun da vefat etmişti kendi kendine tebessüm etti düşüncelerin arasında. Yanında hareketlilik hissedince bakışlarını çevirdi. "Önce seninle konuşmak istiyorum!" Hazar ağa ile göz göze gelince başını salladı. İkisi de hiç konuşmadan odalarına yol aldılar. Asansöre binip indiler odaya geçtiklerin de Hazar ağa yine her zamanki yerine geçmiş uçsuz bucaksız olan tarlaları izliyordu. "Yıllarca istanbul'da eğitim gördüm. Sevdiğim bir meleğim var elimde ve bu mesleğimi yıllardır ayrı kaldığım babamın yaşadığı şehirde yapmak istiyordum. Beklenmedik olaylar karşısında tufan olsa da ben mesleğimi yapmak istiyorum! Umuyorum ki engel olacak bir insan değilsin..." Derin bir nefes alarak bakışlarını kocasına çevirdi. Hala boş gözlerle dışarıya bakıyordu. Konuşmasına devam etti! "Ve okullar açılmak üzere öğretmenim burada ki okula başvurmuştum. Ve başvurum kabul edilmiş bugün gidip görüşmemi yapacağım." Önüne gelen kızıl saçlarına parmaklarını geçirerek yavaşça geriye doğru savurdu. "Bu iyi olur aslında gün boyu seni çekmek istemem!" Kaşlarını çatarak kocasına baktı. Kabul etme tarzı bile kabaydı bu adamın. "Bende sana çok meraklıyım sanki!" Diye oturduğu yataktan kalktı. Odanın kapısına gelip kapıyı açtı. "Teşekkür ederim." Zorunda değildi. Fakat en azından ona kaba davranması dışında engel olmamıştı. Bu yüzden mutlu olmamak haksızlık olurdu. ●○●○●○ Evet bölüm hakkında düşünceleriniz nelerdir? Biliyorum şuan küçük bir kitleye sahibim fakat yavaş yavaş büyüyeceğiz. Ben kocaman aileleri çok severim sessiz bir insan olsam da kocaman bir aile istemekte konusunda nankör bir insanımdır. :) Allaha emanet olun 🌸📚 |
0% |