Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Bölüm 5. "Anılar.."

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...

Bir bölümün daha başlangıçındayız!

hadi bol vol yorumlarınızı beklemekteyim.​​​

Şarkımız ;

Ahmet Kaya - Kum Gibi.

●○●○●○


Serin esen rüzgar yüzüne çarpıyor içini ürpertiyordu. Esen rüzgarla sallanan yapraklar içinde tarifi olmayan değişik duygulara ev sahipliği yapıyordu.


Gözlerinin önüne gelen yansımalarla uçsuz bucaksız öylece daldığı tarlaların arasında canlandı.


3 yıl önce...


"Hazar haydi!" Etrafında hızla döndü genç kız. Savrulan kahve saçları yüzüne çarpıyor fakat bunu hiç umursamıyordu genç kız. "Dilan! Dur lütfen başın dönecek.." dedi kocaman gülümserken Hazar ağa.


Beline kadar uzanmış çimlerin içinde etrafın da dönerek mutlulukla şakıyordu. Bu tarifsiz güzelliğin sadece Hazar ağa izliyordu. Hızla koşarak Dilan'ı yakaladı dengesini sağlayamamışlardı. Ve beraber uzun çimlerin arasında kaybolmuşlardı.


Dilan kahkaha atarak kollarını sevdiği adama doladı. "Bak ikimizi de düşürdün!" Sitem eden sevdiği adama kalkmaya çalışınca kollarını biraz daha sıklaştırdı. "Ya sitem etmeyi bırakıp keyfini mi çıkarsan!" Dedi kahve bakışlarının ardından bakarken.


Hazar ağa başını Dilan'a çevirdi. Gülümseyen dudaklarının üzerine tüy kadar bir öpücük koyarak sevdiği kadının boyun girintisine burnunu yaklaştırdı. Papatya gibi kokuyordu gülümseyerek bir öpücükte boynuna kondurdu.


"Batan çimenlerin içinde çıkaralım bakalım keyfini!" Dedi kahkaha atarak onunla aynı kahkahayı peydah etmişti dudaklarının arasına Dilan'da.


"Tabiii çıkarmazsak hatrı kalır!" Hazar ağa kocaman gülümsedi. "Ben seninle ne yapacağım.." Sesi fısıltılı çıkmıştı.


Dilan dudaklarını öne doğru uzatarak gözlerini kırpıştırdı. Ardından aklına gelmiş gibi gözleri kocaman oldu. "Mesela.. sevebilirsin! Sonracığıma. Daha çok sevebilirsin!" Derken dudakları arasından bir kahkaha daha fırlamıştı.


Hazar ağanın gülümsemesi daha da genişlerken başını iki yana salladı. "Seni daha çok nasıl sevebilirim ki..?" Dudakları bunları fısıldarken aklı çoktan kahve gözlerinin içinde kendini kaybetmişti..


Hızla başını iki yana salladı. Gözleri kan kırmızısına dönerken kaşları imkanı yokmuş gibi daha da çatıldı. Parmaklarını bir birine geçirmişti çoktan ve sertçe sandalyesinin üzerine geçirdi.


Sızlamasını umursamadan bir kez daha sertçe vurdu.


"Beni daha çok nasıl yaralayabilirsin ki...?" Sesi acı doluydu. Mani olamadığı gözlerinin mavisi iyice koyulaşmıştı.


"Son kez oldu ve bitti." Dişlerini sıkmaktan acımıştı. Yutkunmak boğazında ki yumru engel oluyordu.


Başını sandalyesinin yasladı. Buna rağmen gözünde canlanan anılara rağmen acıyla kaymıştı anıların bir bir mavi gözlerinin önünden geçip gidişini.


Acı vücuduna nüfus ediyor.

Bilinmezlik, fırtınası arasında kayıplara sokuyordu...


"Bazı anılar, yara gibidir. Ne unutulur, nede kapanır..."


○●○●○●


Gözlerini kırpıştırarak kapıyı iki kere çaldı. "Gir" Sesini duyunca hiç vakit kaybetmeden kapıyı açarak içeride ki Murtaza ağa ile göz göze geldi.


Elindeki tepsiye dikkat ederek Murtaza ağaya kahvesini önüne koydu. "Otur Liya kızım." Elini önündeki oturma gruplarını göstererek başını sallayarak kahveyi koyduktan sonra yavaşça geçerek oturmuştu Liya.


Murtaza ağa kahveden bir yudum alarak Liya'ya döndü. "Ellerine sağlık!" Liya gülümseyerek ellerini dizlerinin üzerine koyarak söze nerden başlayacağını düşündü.


Derin bir nefes alarak "Yıllarca istanbul'da eğitim gördüm. Ve elimde şuan bir mesleğim var! Eğer sizin içinde uygunsa ben mesleğimi yapmak istiyorum." Nefesini vermişti.


Murtaza ağa başını sallayarak. "Hazar'ın haberi var mı? Eğer o izin vermişse söylenecek söz kalmaz bana kızım!" Başını salladı. "Evet ilk ona söyledim. Ve büyüğüm olduğunuz için sizinden de izin almak istedim." Dedi bir çırpıda.


Murtaza ağa bir yudum daha aldı kahvesinden. "Dediğim gibi kocanın izni varsa bana söz düşmez! Fakat düşünerek bana da danışıntığın sağol Liya kızım!" Liya tebessüm ederek başını hafifçe eğdi.


Ona saygı duyan insanlara kendisi de hayli hayli saygı ve sevgisini eksik etmezdi. İlk başlarda korkmuştu aslında sonuç berdelle olan bir evlilikti ve aile bireylerinin rededeceğinin düşüncesine girmişti. Fakat umduğu gibi kötü olmamış aksine tam tersi olmuştu tebessüm ederek başını salladı.


"Bugün görüşme için okula gideceğim." Kaşlarını kaldırarak baktı. Murtaza ağa "Öğretmen misin?" Başını salladı. Murtaza ağa da gülümsedi. "Buna seni kesinlikle zorlayamam fakat senden bir ricam var!" Liya bakışlarını Murtaza ağaya çevirdi.


Parmaklarını bir birine geçirerek. Bakışlarını Liya'nın gözlerine çevirdi. "Hazar'ı ikna etmeni istiyorum." Kaşlarını çattı Liya anlamamıştı. Murtaza ağanın ne dediğini sözüne devam etti. "Liya Hazar'ın iğleşme durumu var ve Hazar reddettiği için tedavisine başlayamıyoruz! Senden bir baba olarak Hazar'ı ikna etmeni istiyorum! Benim oğlum iki yıl sonunda ilk defa beraber kahvaltı yaptık!" Sesi hafif titremişti Murtaza ağa karışmış gözlerinin ardından baktı Liya'ya.


Liya yutkunurken ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Ciddi anlamda elinden ne gelebilirdi ki nasıl yapacağını bilmiyordu... "Be..ben ne yapabilirim ki.." Sesi kısık çıkmıştı elinden ne gelirdi ki! "Sadece oğlumun tekrar hayata bağlamanı yaşamak için hiç umudu olmadığı için yeni baştan başlamasını için umut olmanı istiyorum.."


Parmaklarını katran karası saçlarının arasından geçirdi. "Bunu senden istemem haksızlık belki. Fakat elimden hiç bir şey gelmiyor ne yaptıysak ikna edemedik. Benim oğlum gün gün eriyor ve benim elimden hiç bir çare gelmiyor..." çaresiz bir baba olarak karşısındaki gelinine baktı.


Liya ne yapması ne düşünmesi gerektiği konusunda karmaşalar yaşarken sadece sessiz kalmıştı.


"Söz veremem belki! Fakat deneyeceğim. Elimden geleni yapacağım. Doktoru ile görüşme şansım var mı? Bilgi alıp ona göre ilerleyeceğiz." Murtaza ağa başını salladı. "Sağolasın güzel kızım!" Liya yavaşça ayağıya kalkarak. "Müsaadenizle görüşmemi halletikten sonra doktor müsait olduğu zaman da görüşmemizi yapıp halledelim." Dedi. Murtaza ağa başını salladı.


Liya odadan çıkar çıkmaz Solmaz hanımla göz göze gelmişti. Kaynanası ile sadece bir kere konuşmuştu şimdiye kadar ona umutla bakan gözleri görünce daha ne olduğunu anlayamadan Solmaz hanım kollarını gelini Liya'ya dolamıştı.


Liya ona dolanan kollar arasında garip duygular arasında kaybolurken atan kalbinin sesi kulaklarına ulaşıyordu.


"Hoş geldin güzel kızım! Belki bir kızım evlendi. Allah bana başka bir kız hediye etti." Koca bir derin nefes aldı. "Hoş buldum." Diyerek anne şevkati ile gözlerinin içine bakan bu kadına tebessüm etmişti.


"Gel Şilan'a söyleyelim bize bir kahve yapsın da oturup içelim beraber!" Diyerek Liya'nın kolundan hafif bir çekti.


Liya hızla başını sallarken. "İş başvurusu için gitmem gerekiyor müsaadeniz olursa.." Sesi hafif mahçuplukla kaplıydı.


Solmaz hanım omzunu sıkarak "işin bitince o zaman içelim seni tanımakta istiyorum." Dedi tebessüm ederek.


Liya'da tebessüm etti. "Tabii gelince mutlaka görüşürüz." Liya arkasını dönerek arkasında kaynanasını bırakarak.


Vakit kaybetmeden ordan uzaklaştı hızla konaktan çıkmıştı. Sert esen rüzgar kızıl saçlarını savururken dalgalanması hoşuna gitmişti.


İnsanın bir anda hayatı bu kadar kolay değişebilir miydi? Liya'nın bir anda tüm hayatı değişmişti. Yaşadıkları kolay değildi fakat ayak uydurmak için elinden geli yapmaya başlamıştı.


Ansızın olan olaylar ne kadar bir anda gerçekleşse de yavaş yavaş kendini kaptırmaya başlamıştı. Ve eğer kocasının iğleşme sürecinde yanında olacaktı kader ona böyle bir hayat sunmuşken boyun eğerdi kaderine.


Fakat eğdiği boynu biri tarafınca kırılmadıkça kabulüydü.


Elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Zorluklar onu eğilmeye hamkum etmesine izin vermeyecek ve savaşa yenilmeyecekti...


●○●○●

Bölüm nasıldı?

fikir ve düşüncelerinize benimle paylaşın lütfen!

Bir sonraki bölüm görüşmek üzere.

Allaha emanet olun 🫠📚

 


Loading...
0%