@matmazellyaziyorr
|
Keyifli okumalar... Yeni ve yepyeni bölüm. Bölümm yorum lütfen! Şarkımız ; Sibel Can - Berivanım. ○●○●○● Umudu tükenmiş bir insan yaşadığı hayattan zevk alır mıydı? Siz hiç hayattan ümidinizi tükettiğiniz yokluklar içerisinde kayboldunuz mu? Hazar ağanın yaşadığı duygu da tam da buydu.. Umudunun olmadığı yerle yeksanlığın. Ve üzerine atılan toprakta boğulur gibiydi. Nefessizlik çaresizliğin en dibinde yaşıyordu hayatından zevk almıyor. Sessizce yokluğun içinde boğuluyordu umrunda dahi olmamıştı kız kardeşinin kaçması evlenmesi hayata dair bir yaşantı çabasında değildi. Olup bitenlere de hiç ilgilenmemişti. Yoklukta boğulurken yaşamak için savaşmak ona çok anlamsız geliyordu. Hayata anlam yükleyen insanlar yaşardı. Bedeni yaşarken ruhu ölmüş bir adam olarak boştu onun için yapacağı küçük bir nefes almakta farksız değil gibiydi. Hayata sadece nefes almak için var gibiydi.. Gerisi boş bir yaşantıdan ibaretti. Saatlerce ne izlediğini bilmeden uçsuzluğun bucağı olmayan tarlara öylece dalmıştı. Ölümü bekliyordu varlığının bir önemi olmadığı gibi yokluğunun da bir önemi yok gibiydi hayatta "Hazar!" Kapı sesini duymayacak kadar dalan Hazar ağa yavaşça derin bir nefes aldı. Annesi gelmişti her gün olduğu gibi bugün de gelmişti. Bu kadın hiç bıkmaz mıydı? Solmaz hanım canından çok sevdiği oğlu için yapamayacağı şey yoktu. Fakat onun kollarını canı bağlamadığı süreçte çünkü canı bağlarsa kollarını yapacağı hiç birşey kalmıyordu. Çaba göstermesini ne kadar istese de oğlu sanki hayattan soyutlamıştı her gün olduğu gibi yine o pencereden öylece dışarıyı izliyordu. Elden ne gelirdi bu kadar çaresizlik onu yıpratıyordu. Hazar ağa sandalyesinin düğmesine basarak yavaşça arkasını döndü. "Yetmedi mi... Hayata küstüğün. Bak evlisin artık! Karın var.. Hiç olmazsa onun için yaşa?" Yutkundu Solmaz hanım gözleri hafif bir kızarıklıkla kaplanmıştı. "Anne! Lütfen.." Tanımadığı bir kadın için yaşayacak değildi. Onu öldüren bir kadın iken başka bir kadın nasıl yaşatabilirdi? Burukça gülümsedi. "Bir kadın öldürürken bir başkası nasıl yaşatacaktı!" Sesi fısıltılı döküldü dudaklarının arasından. Yutkundu. "Hayatta her insanın karşısına yanlış insanlar çıkar! Bu demek değildir. Ki hayattan kendimizi soyutlamamız gerekir. Aksine buna rağmen yaşamamız gerekir tekrar ayağıya kalkmamız ge-" Hazar ağanın yüksek sesiyle kesilmişti sözleri. "Ben mi?" Sertçe ayaklarına vurdu. "Bunlarla mı tekrar ayağıya kalkacağım." Kollarından bir anda destek alarak kendini kaldırdı. Sertçe bedeni yere düşürdü. Solmaz hanım hızla koşarak oğlunun yanına çömeldi. "Bak gördün mü? Yürüdüm mü! Anne?" Solmaz hanım hızla başını sallarken gözlerinden durmaksızın akan yaşlara engel olamıyordu. "Yapma! Bunu her defasında kendine yapmayı bırak oğlum! Eline ne geçiyor.." hıçkırıkların arasında sessizce fısıldadı. "Yapmayınca ne geçiyor. Ne kazanacağım da yaşamaya devam edeceğim Anne?" Göğüsü hızla kalkıp inerken hırsından gözü kör olmuştu Hazar ağanın. "Bizim için yaşasan olmaz mı oğlum! Liya için çabalasan.. Sevmeyi denesen herkes gitmez.." Hazar ağaya sımsıkı sarılmıştı. Solmaz hanım Hazar ağanın bedeni yerdeyken kulaklarını annesinin sesi dolduruyordu. "Gider anne! Olmaz.." Sonlara doğru sesi kısık çıkmıştı. Solmaz hanım bir kez daha beddualar etti onu bu hale sokan o kadına kolları biraz daha sıklaştı Hazar'ın kollarına. Susmak kaldı. Sessizliğin içinde bir kez daha susma hakkı kaldı. Elinden bir çare gelmezken oğlunun gözünün önünde eriyip bitmesini göz yummak artık kalbi dayanmıyordu. "Ahmet!" Gür sesiyle konuşunca hızla içeriye genç bir adam girdi. Ağasına doğru ilerleyip sandalyeye oturttu Solmaz hanım odada daha fazla kalmayıp uzaklaşmıştı. Ayakları titrerken gelmesi gereken yere gelince kapıyı hiç çalmadan sonuna kadar araladı. Gözleri Murtaza ağayı bulunca sanki dinmek yüz tutmuş yaşları tekrar süzüldü. "Murtaza.." Murtaza ağa hızla oturduğu koltuktan kalkarak karısına ulaştı. Kollarını beline dolayıp ağırlığını kendi üzerine verdi. "Solmaz!" İkili koltuklara doğru götürdü karısını ve yavaşça oturttu. "Göz göre göre önümüzde bitiyor Murtaza!" Fısıltılı döküldü dudakları arasından. "Ve bizim elimizden hiç birşey gelmiyor.." Sanki nefesi bu kadarına yetti gibi soluğunu bıraktı. Yavaşça Solmaz hanımın saçlarına parmaklarını geçirdi. "Çaresi var umarım Liya ona çok iyi gelecek Hazar'ımızaa iyi olacak!" Diyerek dudaklarını bastırdı saçlarının arasına. ●○●○● Ardından kapıyı kapatarak derin bir nefes verdi. Okul müdürü ile işlerini bitirdiğine göre sınıfına da bakarak okuldaki işini bitirecekti merdivenleri hızla inerken farkında olmadan kulaklarını dolduran heyecanlı kalp atışları duyuyordu kulaklarının ardında. Sağ tarafa dönerek sınıfını aramaya başladı. En sonunda ana sınıfı kapısının önüne gelerek yavaşça araladı hafta sonu olduğu için şuan kimse yoktu içeriye doğru bir adım attı. Tam o sırada kulaklarını bir erkek sesi doldurdu. "Pardon kimsiniz?" Bakışları ona doğru yöneltilen soruyla çevirdi. Sarı kıvırcık bukleleri gözlerinin önüne düşürmüş adama ilk başta kaşlarını çatmış olsa da umursamayıp "Yeni ana okulu öğretmeni sınıfa bakmak istedim." Diyerek kim olduğunu açıklamıştı. Başını sallayan genç adam kocaman gülümseyerek. Elini uzattı "öyle mi memnun oldum bende hemen yan sınıfın öğretmeni Uraz!" Tebessüm ederek Liya uzatılan eli geri çevirmeyerek sıktı. "Memnun oldum Uraz bey, Liya bende" Uraz başını sallayarak tebessümünü biraz daha genişletti. "Memnun oldum. Liya! Şuan öğrenci yok istersen sınıfı gez.." Diyerek çıktığı sınıfı gösterdi. Liya başını iki yana salladı. "Gerek yok öyle bir baktım. Başladığım zaman düzenimi yaparım" Diyerek dudak mimiklerini hafif tebessümle gösterdi. "Tanıştığıma tekrar Memnun oldum iyi günler Uraz bey!" Diyerek yavaşça ilerlemeye başladı. "İyi günler Liya hanım!" Hızlı adımlarla ondan uzaklaşan Liya'nın ardından bakarken derin bir nefes aldı. Birkaç tuşa basarak kayıtlı olan numarayı aradı iki üç çalışta açmıştı. "Hazırlığına başla" dedi Liya'nın ardı sıra bakarken. "Acelesi ne geldi mi?" Telefondaki görmesede başını salladı. "Geldi bu seferki iyi!" Dedi Çapraz bir gülümsemeyle. Liya okuldan çıktıktan sonra vakit kaybetmeden. Geldiği arabayla geri konağa dönmüştü. Yavaşça arabadan inerken esen sıcak esinti kızıl saçlarını savuruyordu parmaklarıyla düzene sokmaya çalışırken konak kapısını çalarak açan Meftun'a tebbesüm ederek hızla odasına çıktı. Kapıyı aralayarak içeriye girdi. Bakışları hızla kocasının olduğu yere kayarken kaşları farkında olmadan çatmıştı. Elindeki küçük çantasını makyaj masasının üzerine koyarak birkaç adımda Hazar'ın yanına gelmişti. Onun baktığı boş arazilerde gezdirdi hiç birşey görmemek üstüne üstlük saatlerce burayı izlemek neyin nesiydi. "Doymadın mı!" Sesi sertti bu adam görmüyor muydu anne ve babasını? Çok bencil biriydi. "Senin kadar bencil bir adam görmedim ömrü hayatımda!" Bakışları Hazar ağadaydı fakat ona hiç bakmıyordu. "Kes sesini!" İki cümleye sığdırmıştı sert sesini çünkü fazlasıyla dolup taşmıştı. Olduğu yerden hiç kımıldamadan öylece izlemeye devam etti dışarıyı. Derin nefesler alarak kocasının sandalyesini çekti sertçe! "Asıl sen kes sesini! Farkında mısın ne halde olduğunun? Kendine acıyan bencil bir insandan başka birşey değilsin!" Öfkesi fazla gelmişti fakat sözleri daha ağırdı. Ağır bir urgan gibiydi. Hazar ağa dişlerini bir birine bastırım. "Benim ne yaşadığımı bilemezsin! Bu yüzden sus!" Kucağındaki eli yumruk olmuştu. "Ne yaşadın da bu kadar bencil oldun?" Arabasını hareket ettirerek karısını hızla üzerine sürdü Liya hızla geriye giderken bedeni duvara çarpmıştı Hazar ağa ile duvar arasında kalmıştı. Kollarından destek alarak Liya'ya biraz daha yaklaştı. "Ne yaşadığım seni ilgilendirmez! Ne yaptığımda ilgilendirmez! Haddini fazla aşma yoksa!" Yeşil yosunların içerisinde kaybolurken bakışları sertti. Bir cesaretle dibine gelen kocasına yüzünü yaklaştırdı. "Yoksa?" Sorusunu tekrarlamıştı. Cidden ne yapmayı düşünüyordu bu adam ona korkusu hiç yoktu. Tek düşüncesi onun için çabalayan ailesini görmezden gelmesi canını sıkmıştı. Biraz daha yaklaştı Hazar'ın nefesi kulaklarına ulaşırken kalp ritmi değişmişti. "Cesaretine hayran kalmadım desem yalan olur Kızıl şeytan! Fakat cevabını öğrenmek istemezsin.." Diyerek gözlerini yosunlara çevirdi. Bedeni kalp ritmi değişirken yutkunmuştu. "Ya cevabını öğrenmek istiyorsam..?" Bu gelen cesaret ona fazla gibiydi. "Buna hazır ol derim.. Cevapsız soruların sonu can yakar!" ○●○●○ Bölüm sonu! Bölüm nasıldı? Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Allaha emanet olun 📚🫠 |
0% |