Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm 7. "Kurallar"

@matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...


Umarım beğenirsiniz..

Şarkımız ;

Tuğçe Kandemir ; 

Kurban olduğum..

●○●○●○

Sebepsizdi her şey yaşanacak olan farklı olaylar dahi sebepsizdi. 'Benim de artık bir sebebim vardı. Kendince yaşamak diye adlandırdığı fakat ailesine bile zararı olan bu adam. Farkında değildi ama yaralar acıyordu' diye düşünürken bunun farkındaydı Liya ve buna izin vermeyecekti.


Ona düşen bir pay bile yoktu. Fakat yaşayacağı bu hayat ona aitti ve Hazar hayatında yer edinen bir adamdı. Ne kadar istemese de kocasıydı, ne kadar istemese de artık bu ailenin bir ferdiydi. Ve elinden gelenin en iyisini yapamasa da gereğini yapacaktı.


Bu bencil adama rağmen de olsa gereğini yapacaktı.


Bakışlarını kocasına çevirdi. "Canımı yakacak en son insan bile değilsin! Eğer ben bu evde yaşıyorsam benim kurallarım olacak!" Ne kadar arkasında yer olmasa da iyice duvara yaslandı.


Hazar ağa iyice kaşlarını çatmıştı. "Kurallar?" Alay doluydu ses tonu. "Aynen kurallar!" Diye tekrar etti Liya gözlerini yumarak sandalyeye bıraktı kendini Hazar ağa Liya bi anlık boşluğa düşse de kendini toparlayarak yutkundu.


"Kızıl şeytanımıza ait kurallar nedir?" Zor olacaktı fakat Liya'nın vazgeçmeye niyeti yoktu. Ayağındaki topuklu ayakkabıdan kurtularak ondan uzaklaşan kocasından çekti gözlerini. Bakışları etrafta dolaştı bir süre en sonunda Hazar ağanın üzerinde durmuştu.


Göz göze geldiklerinde kirpiklerini kırpıştırdı.


"Birinci Kural normal insanlar gibi sende uyuyacaksın!" Kibarlıktan çok emir gibiydi.


Tek kaşını kaldırırken bakışları Liya'nın üzerinde geziyordu. Gerçekten onu kurallarıyla alt edebileceğini düşünmesi çok aptalcaydı.


"İkinci Kural her gün fizik tedavi göreceksin!" Yatağa ilerleyerek oturdu ayaklarını eteğini zorlayarak bağdaş kurdu.


Ellerini yumruk yaparak yanaklarını altına koydu kızıl saçları omuzlarının ardından bacaklarının açıkta kalan kısımlarını kapatıyordu. Yeşil yosunları düşünür gibi tavana bakmıştı.


Hazar ağa kaşlarını mümkünatı oldukça çattı. Yatakta küçük bir çocuğu andıran karısına baktı. Karısı güzeldi birçok kadını kıskandıracak kadar hemde.. Peki ya kalbi başkasına ait bir adam olmasaydı. Karısına aşık olabilir miydi? Bu hiç şüphesiz evet olurdu fakat bir kadını dış güzelliğiyle aşık olacak bir adam değildi.


'Her kitap kapağı mükemmeldir. Peki ya içerisinde okuduğunuz gerçeklik' Kaşları şaşkınlıkla havalandı. Neler düşünüyordu hızla arkasını döndü her zamanki gibi yerinde durunca Liya'yı dinlemeye devam ediyordu.


Liya bir süre daha düşündükten sonra parmaklarını şıklattı. "Üçüncü Kural Benimle okula geleceksin! Haftada bir kere dahi olsa!" Diyerek bakışlarını arkası dönük kocasına çevirdi.


"Dördüncü Kural artık o pencereden dışarıyı izlemeyeceksin! Çünkü izlediğin yer neresiyse artık geride bırakma vakti." Hazar ağa gözlerini yumarak tekrar açtı.


"Kurallarına uyacağımı sana düşündüren şey nedir?" Diyerek sandalyesinin düğmesine basarak onu izleyen Liya'ya döndü.


Aslında zor olacaktı. Fakat Liya'nın inadıyla kimse yarışamazdı. "Şöyle söyleyeyim ki uymak zorunda kalacaksın!" Kocaman bir tebessüm peydah oldu dudaklarında.


"Neyse annen bekliyor beni üzerimi değiştirip geleceğim." Diyerek Hazar ağanın konuşmasına izin vermeden hızla odadaki dolaptan birkaç kıyafet alarak odadaki banyoya girmiş işini hallettikten sonra vakit kaybetmeden mutfağa girip iki kişilik kahve yapmaya koyulmuştu.


Hazar ağa odadan çıkan karısının ardından bir süre bakmıştı. Umursamayarak pencere önüne dönmüştü Liya ne kadar inatçı olsa da Hazar ağada bir o kadar inatçıydı.


İki inatçının sonu nedir bilinmez...


Liya elindeki cezveyi bırakarak elindeki fincanı da diğer fincanın yanına koyarak tepsiyi aldı. Şilan hanım ne kadar diretse de kahveyi gelin hanım yapmıştı.


Liya mutfağın hemen bitişiğinde olan kapıya girerek odaya girdi bakışlarını geniş odada gezdirirken kaynanasını içeride görememişti bakışları terasa kayınca orda olduğunu görmüştü minik bir tebessüm ekledi dudaklarının arasına.


Adım atmadan hafif kapıya vurdu kendini belli etmek için. Solmaz hanım gelinini görür görmez "Gel kızım." Diyerek elini oturduğu masanın diğer sandalyesini gösterdi.


Liya başını sallayarak önce kayın validesininkini verip kendisininkini de alarak oturdu. "Nasılsın işin nasıl geçti?" Sohpet açmak için sormuştu.

"İyiyim çok şükür siz nasılsınız. Güzel geçti." Mesafeli konuşsa da kayın validesini pek tanımıyordu.


İyi biriydi. Fakat herkes dışarıdan mükemmellik saçabilirdi. Önemli olan insanın içindeki yüreğindeki düşüncelerdi.


"İyiyim kızım. Ne kadar berdel olsa da benim için Berrak'tan hiç bir farkın olmayacak.. Nasıl benim canımsa sende öylesin benim için. Hiç bir zaman korkma ve kendini ezdirme ezeni ezmekten hiç çekinme!" Liya'ya kanı ısınmaya başlamıştı. Ve ne kendisi nede kocası ona kötü davranmayabilirdi. Fakat dışarıdaki insanların lafları ve sözlerinin durmayacağını çok iyi biliyordu.


Liya kahvesinden bir yudum alarak başını salladı. "Teşekkür ederim. Arkamda olduğunuz süreçte her daim dik olacağım." Birinin arkasında olmasına azda olsa ihtiyacı vardı.


Güçlü biriydi. Elbette fakat insan yine de de arkasında birini isterdi. Ve kayın validesinden zarar gelmeyeceğini çok iyi anlamıştı. Bu durum aslında onu mutlu ediyordu zorluklarının farkındaydı. Liya her zorluğa göğüs gerebilicek biriydi. Hazar ağayı tüm inatçılığıyla yenecekti.


Aslında bu yenmek amacı değildi. Kocası dediği adamı iyi etmek istiyordu. Hayat mükemmeliklerle dolu değildi yaralarda alacaklardı savaşlarda vereceklerdi. Ve sonunda kazanan da olacaktı kaybedenin yeri yoktu...


"Biz Adar ağanın bir kızı daha olduğunu bilmiyorduk?" Sesi kısık çıksa da merak doluydu. Solmaz hanımın kahvesinden bir yudum alarak memnuniyetle başını salladı. "Kahve güzel olmuş ellerine sağlık." Diye devam etti.


"Ben Feride hanımın kızı değilim. Annem Ayşegül babamın tek aşık olduğu kadının kızıyım.." Sonlara doğru fısıltıyı dönüşmüştü. Utanmak değildi Liya'nın kısık sesliliği aksine çok mutluydu. Fakat bir çok insan ayıplayabilirdi bu durumu Solmaz hanım içinde geçerliydi.


"Anladım. Kızım insanların ne düşündüğünü önemseme dedikodu çok olur sen kulaklarını tıka hayatına bak!" Çekindiğini fark ettiği için kurduğu cümlelerine dikkat etmişti. Kahvesinden bir yudum daha alarak derin bir nefes koyu verdi. "Bizim oğlanı nasıl ikna edeceksin.." Murtaza ağa ile konuşmuştu. Liya ile konuştuklarının hepsinden haberi vardı.


Tek sorun oğlu fazla inatçıydı. Liya'nın nasıl ikna edeceğini gerçek anlamda merak ediyordu. Hazar'ın acı çektiğini gözlerinin önünde eridiğini buna rağmen elinden bir şey gelmemesi onu yıpratıyordu. İnsan çaresiz kalınca çare arayacak gücü de kalmıyordu.


Bir insan girer hayatınıza herşeyiniz olur..

Çıkar gider darma dağın eder tüm hayatınızı..

Sonra hayat der; yaşa yaşayabilirsen bu hayatı..

Kapatır tüm kapıları sessizce bir odanın dört duvarında sıkıştırır..

Yavaş yavaş öldürür sizi farkına varmadan ıssızca..


"Aslında pek düşüncem yok.. Hazar'ın neden bu halde olduğunu bilmiyorum.." sesindeki meraka engel olamamıştı Liya Solmaz hanım boğazını temizleyip oturduğu yerde dikleşti hafifçe.


Anlatıp anlatmamak arasında gidip gelirken gözlerinin farkına varamadığı deniz dalgalar oluşmaya başlamıştı. "Hazar urfanın en bilindik, sevilen saygı duyulan ağasıdır. Bakma böyle oğlum önceden aslan gibiydi. Her bastığı yeri titretirdi." Yavaşça yanağından bir damla süzüldü. "Bir de gönlünü kaptırdığı Dilan vardı.. kahrolası ne olduysa onun yüzünden oldu! Oğlum bu hale o kadın getirdi. Sonra da sandalyeye mahkum diye terk etti.." Solmaz hanım boğazına takılan yumruyla yutkunmak istedi fakat geçmiyordu..


İnsan en çok sevdiği, güvendiği yaralarmış..


○●○●○

Bölüm sonunda bitti.

Yeni kitaplar da yazacağım yakında!

Bölüm hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Allaha emanet olun. 🌸📚

Inst ; 

MatmazellYaziyorr 


Loading...
0%