@matmazellyaziyorr
|
Keyifli okumalar.. Şarkımız ; Cem Adriana - KÜL.. ○•○•○•○ Sebepsiz idi hayatın yakarışları yaşayacak bir sebep yokken anlam veremezdi insan aldığı nefeste tat bulamazken çare olmazdı gücünün çaresizliği. Hazar ve Liya ikisi de bir birine inat ediyordu. Biri kaybedecek ve kazananı tebrik edecekti. Fakat kaybetmeyi ne Liya nede Hazar istiyordu bu da daha çok ikisini hararetlendiriyordu. Bir birine zıt olsalarda aslında bir birlerine çok benziyorlardı. "Hayır! Hazar ağa o hastaneye gidilecek! Haddimi aşmadım gerçekler can yakıcıdır. Beni susturunca gerçeklerden kaçabiliceğini sanıyorsan yanılıyorsun!" Cümlesinin ardından camlara dikkat ederek odadan çıktı Liya. Hazar öylece arkasından bakarken dudaklarını bir birine bastırdı. Yine aynısını yapıyordu kendine ne kadar engel olmaya çalışsa da olmuyordu ve dudaklarından içindeki farklı duygudan dolayı çıkı veriyordu fütursuzca sözleri. Fakat bu demek anlamına gelmiyordu. Liya'nın her istediğini yapacağı bilmiyordu fakat bu inatçı kızla uğraşmak ne kadar hoşuna gitse de kırdığında gözü kör gibiydi. Derin bir nefes alarak gözlerini parmaklarına çevirdi. Kanla kaplı arasında süzülen kana öylece baka kalmıştı. Bunu ona biri yapmamış bunu ona kendisi yapmıştı. "Ağam?" Bakışları açık kapıdan içeriye giren adama kaydı. Ahmet'ti hızla kaşları çatılmıştı. "Ahmet ne işin var burda?" Bildiği soruları amansızca sormuştu. "Hanımağam gönderdi. Hastahane için.." Ahmet ağasının çatılı kaşlarını gördükçe sesi sonlara doğru kısılıyordu. "Aşağıya in! Ve hanımağan Liya'ya de Ağam inmiyor diye!" Cümlelerinin hemen ardından bakışlarını parmaklarına indirmişti. Nerdeyse kandan gözükmüyordu esmer teni kaybolmuştu. Ahmet hızla merdivenleri inip Liya'nın yanına gitmişti. "Hanımağam!" Başta Liya seslendiği kişi kendisi olduğunu anlamasa da karşısındaki adamın direktmen ona bakmasıyla yutkunarak gözlerinin içine baktı. "Noldu?" Afallayan yüzünü hemen düzeltmişti. "Ağam inat ediyor. Reddediyor ne yapmamı istersiniz?" Ellerini önünde vereceği emri bekliyordu. Liya burnundan derin nefesler alarak merdivenleri çıkmaya başladı. "Benimle gelir misin?" Peşi sıra Ahmet'te ilerlemişti. Odaya geldiğinde hala aynı şekilde duran inatçı kocasıyla göz göze geldi. "Ne inatçı çıktın! Kan kaybından gebermek mi istiyorsun!" Diyerek Hazar'ın omzuna bir tane vurdu acıyla inleyince umursamadı. "İnlersin anca! Ahmet bana yardım et!" Ahmet hızla içeriye girerek Hazar ağasına yöneldi. Ne kadar çekinse de ağasının ve hanım ağasının arasında kalmak can sıkıcıydı fakat mecburdu. Vakit kaybetmeden ağasına yaklaşıp omuzlarından tutarak sandalyeye indirdi. Liya eline aldığı sargı bezini hızla Hazar'ın avuç içen baskı uyguladı. Hazar ağa sinirden bakışlarıyla dövse de onu şuan umursayan hiç kimse yok vakit kaybetmeden hızla asansöre bindiler. •○•○• "Cam parçalarını çıkardık. Dört dikiş atıldı neyse ki çok derin değildi. Dikişler çıkana kadar bu süre zafınca hergün pansuman yapın yazdığım krem de iyleşmesine yardımcı olur. İki hafta sonra gelin eğer ki sorun çıkmazsa dikişleri çıkarıp çıkarmayacağımıza karar veririz. Geçmiş olsun!" Onu dikkatle dinleyen Hazar ağa ve Liya'nın üzerinde dolaştırdı. "Peki teşekkürler!" Tebbesüm etti. Doktor odadan çıkınca Liya da vakit kaybetmeden ayağıya kalktı. Hazar bir anda ne olduğunu anlayamadan Liya'nın kolunu dikkatlice tutup ayaklarının üzerine koymasıyla kaşlarını çatmıştı. "Kızıl şeyta-" Cümlelerini yarıda kesmişti. Liya "Kes sesini Hazar ağa tartışmak istiyorsan! Bunu evde, ve odamızda yapabiliriz! Dışarıda değil." Sözleri biter bitmez hızla dışarıya çıkmıştı. Onun hemen ardından Ahmet odaya girmişti. Ahmet vakit kaybetmeden Hazar'ı sandalyeye bindirip Liya'nın peşi sıra ilerlemişlerdi. Hastahaneden çıktıklarında yorucu bir nefes vermişti Liya kocası fazlasıyla çok bilmişlik ve bencillik taslıyordu. Çok uğraşacaktı. Fakat dilediğine ulaşana kadar çaba sarf edecekti. Ne olursa olsun onun inadı Hazar ağanın inadından daha beterdi. Suya giden bir insanla susuz döndürürdü ve dahil olanda Hazar ağa olmuştu. Arabaya ilerleyen tekerlekli sandalyenin önünde durdu hava gittikçe kararmaya başlamıştı. "Ahmet hava alarak gidelim araba olmasın." Bir cevap vermeden ilerlemeye başlamıştı. Hazar hızla kaşlarını çatarken ilerleyen karsındaydı. Bakışları ne yaptığını çözememişti "Hanımağan emretti. Ahmet uymamazlık olmaz şimdi!" Sert sesi tüm kulakları doldururken önde Liya ortada Hazar ve biraz daha uzakta Ahmet peşlerinden ilerliyordu. Hazar sandalyesini hızlandırarak Liya'ya yetişti. "Bu ne böyle! Kendini fazla yüksek görmeye başladın! Arabaya ilerle. Eve gidiyoruz Liya!" Dinlemeden ilerleyen karısına sonunda yüksek sesle bağırmıştı. Liya hızla arkasını dönerek Hazar ağanın gözlerinin içine baktı. "Ben hep yüksektim Hazar ağa! Ben ne dersem o! Kes sesini ve ilerle." Tekrar önüne dönerek ilerlemeye başlamıştı. Sabır dilercesine gözlerini kapatıp tekrar araladı. "Sen bana emir mi veriyorsun! Kim olduğunu sanıyorsun sen kendini!?" Fazla olmaya başlamıştı. Yüz verildikçe astarını istemeye başlamıştı. Sesini yükselterek "Adar ağanın kızı Liya Dağdeviren! Aynı zaman da Harzemşah gelinleri Liya Dağdeviren Harzemşah! Öğrendin mi?" Cümlerlerini yüksek tutmuştu birkaç kişinin ona bakmasını pek umursamamıştı. Kalın kaşları siyah incilerin üzerine gölge misali düşmüştü. "Yanılıyorsun!" Dedi cümlesine başlar başlamaz Liya'nın başını hızla ona dönmüştü. "Sen hala bir Harzemşah! Değilsin. Ve olamazsın da!" Küstahça peydah etti dudaklarının arasındaki sinsililik. Bu sefer Liya'nın kaşları çatılmış ve bakışları keskin bir şekilde Hazar ağanın üzerindeydi. Haklıydı ne kadar istemese de adam haklıydı belki düğünü olmuştu. Dini nikahı da olmuştu ama resmi nikahı yoktu. Başını çevirerek kalabalık olan golün önünde ilerlemeye başlamışlardı. Derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Ne kadar zor olsa da biraz da olsa sakinlik sinmişti üzerine. Tekrar bakışlarını Hazar'a çevirdi. "Onu da alacağım!" Şaşkınlık içerisinde bıraktığı kocasına bir bakış atarak önden ilerlemeye başlamıştı. Hazar kendinde fark ettiği farklı duygularla sertçe yutkunurken sanki mümkün olacakmışçasına gözlerinin önüne buz prangalarını çekmeye başlamıştı. Unutmuş gibiydi prangalara hiç bir zaman güven olmazdı her pranga bir vuruşta çabucak yıkılabilicek güçtelerdi. Liya nasıl cesaret etmişti bilmiyordu. Gerçekten bencil olan bu adama günü göstermek istiyordu. Onu düşünen bu kadar insan varken bu adamın onları üzmeye hakkı yoktu. Vicdanın dan yoksun kalmış gibiydi! Hala o önde arkasında sinir bozucu kocası en sonda da Ahmet vardı. Adam arada dırdır etse de bu durumun ona da iyi geldiğini biliyordu. Günlerini gecelerini hep bir odaya tıkayıp kalmıştı. Liya emin olduğu birşey varsa oda bu inatçı adamın tek tek hayatını değiştirmekti. Bu birini kırarak yada parçalayarak değil kendi isteğiyle yeniden hayata bağlayarak yapacaktı. Yaşamanın ne kadar güzel olduğunu gösterecekti. Elbet insanların inişleri çıkışları olurdu. Düşeni de olurdu takılıp kalanı da yerden kalkmak aslında sanıldığı kadar kolay değildi. Önce istemesini öğretecekti yavaş yavaş hayata bağlamaya çalışacaktı ne zorluk olursa olsun yığılmadan dik durarak yaşayacak yaşatacaktı! Bir saatin sonunda neyse ki eve varmışlardı. Solmaz hanım konak kapısının önünde bekliyordu önceden Liya'yı arayıp durumunu sormuştu. Kapı ardına kadar açılırken Liya ve Hazar içeriye girmişti. "Senin bu gelinin tam bir zır deli! Bir saattir yoldayız. Bitmek bilmedi yol!" Sitem eden oğluna bakarken kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı. Oğlu olduğunda fazla uzun cümleler kurmaya başlamıştı hafif bir dudakları yana kaysa da kızgın bakışlar hemen buna mani olmuştu. Hazar vakit kaybetmeden odaya çıkarken. Liya, Solmaz hanımla baş başa kalmıştı. "İyi misin kızım? Bizim hayta yormuş gibi seni?" Dedi dudaklarını bir birine bastırarak. Liya gözlerini yumarak. "İyiyim çok şükür. Bundan sonra yorulacak olan ben değilim. Hazar olacak!" Dedi hafif bir tebessümle. Hazar ağanın daha çok işi vardı. Ve daha bunlar bir başlangıçtı. Solmaz hanım da başını sallayarak Liya'nın koluna girdi. "Hadi yoruldunuz elini yüzünü yıka da yemeğe geçin." Liya uzaklaşan kaynanasının arkasından bir süre baktı. Yavaşça arkasına döndü uzakta korumayla konuşan Ahmet'e döndü bakışları. "Ahmet gelir misin?" Ahmet hızla yanına gelince ellerini önünde başı hafif eğik. "Buyur Hanımağam!" Liya derin bir nefes alarak söyleyeceği şeye kendini bir kaç saniye hazırladı. "Yarın akşama tüm ağaları bizim konağa davet et!" Ahmet hızla başını sallarken çekingen bir şekilde yutkundu. "Hanımağam Murtaza ağa-" Cümlesini yardı da kesti. "Sen dediğimi yap Murtaza ağanın haberi olacak." Diyerek hızla konağa girdi. Görülecek bir hesabı vardı. Vakit bu vakitti. ♧♧♧♧ Bölüm sonu! Bölüm hakkındaki düşünceleriniz nedir? Bir sonraki bölümde neler olacak sizce!? Tahminleri alayım? Çalıştığım için yorgun oluyorum. Bölüm yazmak zod oluyor fakat biter bitmez okuyup memnun kalınca yayınlıyorum hemen! Oy - yorum bekliyorum 💮 Allaha emanet olun 📚🫠 inst ; MatmazellYaziyorr |
0% |