Oy, yorum.♡
'Hayallerde bir kağıt.
Parçası gibiydi kolayca
yırtılırdı.'
☆▪︎☆▪︎☆
Sesinden bi anda korksam da eli göbeğimin üzerinde olduğu için yerimden bir milim dahi kımıldayamamıştım. Derin bir nefes alarak yavaşça başımı çevirdim fazla yakın olduğunu yeni yeni fark ederken dudakları arasından nefesi yanağım ve kulağım arasında nefesler veriyordu.
"Beni bekleten sendin!" İçimde olan bu öfke neydi bilmiyorum ama arkamda durmakta olan adama mıydı? İşte onu bile bilmiyordum. "Haklısın! Seni sallamamı ister misin?" Bi anda sorduğu soruya şaşkın bakışlarımla ona baktığım da hafifçe güldü. Dudakları kıvrılırken gözünün kenarındaki çukur oluşmuştu. Haylaz bir gamze gibiydi. "Olur!" Mani olamadığım heyecanla sıkı sıkıya halatlara sıkı sıkı tutundum.
"Hazır mısın!?" Garip bir his yüreğime akıp giderken başımı salladım. "Evet!" Dediğim an göbeğimdeki elini çektiğin de alıştığım sıcaklığı bedenimden uzaklaşmıştı. Salıncağın oturduğum tahtasından tutarak beni geriye doğru çekerek ayaklarımı yükselmesini sağladı. Kalbim garip bir şekilde hızlanırken sanki korku, heyecan bir birine karışmış gibiydi.
Bi anda bıraktığın da halatları daha da bir sıkı kavradım. Geriye doğru süzülen kestane saçlarım kirpiklerimin ardından geçip giden rüzgar sanki özgürlük gibiydi. Her gök yüzüne yükseldiğim de kalbim korkuyla atsa da savrulan saçlarım özgürlüğün heyecanı ile dolup taşıyordu...
Ne kadar sürdü bilmiyorum ne kadar zaman geçti. O kadar güzeldi. Ki zamanın bile farkında değildim mapus değildim kapalı kapılar ardında saklamak zorunda kalmamıştım özgürlüğü saç diplerime kadar hissediyordum.. "Efnan?" Berzan'ın sesi ile gerçek dünyaya dönerken yavaşça gözlerimi araladım. Sağ tarafıma geçmiş sessizce beni izliyordu ne zaman bırakmıştı ne zaman tek başına sallandığımın bile farkına varamamıştım.
Derin bir nefes alarak kara harelerinin ardından bana bakan Berzan'ın çevirdim. "Hadi!" Şimdi şuan küçük bir çocuk gibi sitem edip gitmek istemiyordum omuzlarımı sirkeleyip ben, daha sallanmaya doymadım. Kalktım ne, ben bunu dile getirirdim nede Berzan bunu anlayabilirdi...
Yarım kalmış bir çocuğun oyuncağı gibi tek başına kalıp rüzgar arasında sallanmaya başlamıştı...
Az önce ben hiç gelmemişti gibi yanlız ve çocuksuz kalmıştı. Önde Berzan ardından ben onun peşi sıra ilerlemeye başlamıştık. "Neden burdayız?" Meraklı sesimle uzun boyundan dolayı başımı kaldırmıştım. Tepeden arkasını dönerek bana bir bakış atıp geri önüne dönmüştü. "Yarın düğünümüz var!" Sanki söylediklerini kendi kulaklarına duyurmak ister gibi sert çıkıyordu.
İstemediği bir evlilik ise buna mecbur bile değilken bendeki ısrarı olan bu adamı artık sorgulamayı bırakmıştım. "Evet bunu biliyorum." Sakin sesimle geniş bahçede olan sandalyelerden birini çekerek oturdu. "Bilmen güzel! Sulu göz yarım kalmış bir anlaşmamız var." Kısa bir açıklama yaparak orta sehpada olan kağıtları bana doğru sürükledi.
Aklıma üşüşen düşüncelerle yutkunarak bana bakan kara harelerine çevirdim bakışlarımı. "İmzalamazsam ne olur?" Kalın kaşları sorduğum soru ile aniden kara harelerinin üzerine düşmüştü. "Evliliğimiz gerçek olur!" Yutkundum kendinden emin bakışları bana bakarken her şeyi bir anda çöp mü edecekti.? "Sende haklısın benim gibi biriyle evli kalmak zulüm olur." Nedeni bilmediğim bu sitemim dudaklarımın arasından firar etmişti.
"Evliliğimizin gerçek olmasını mı? İstiyorsun!" Kalın kaşını yukarıya merakla kaldırdığın sertçe yutkundum. Amacım bu değildi fakat daha ne olduğunu anlayamadan önüme uzattığı kağıtları aldığı gibi kara hareleri harelerime baka baka ortadan ikiye ayırdı. "N'apıyorsun!" Dedim şaşkınlık içinde ikinci bir defa yan çevirerek yırtı. "Ömür boyu karım kalmanı sağlıyorum." Sertçe yutkunarak boğazıma takılı kalan yumruğu yutkunmak sandığımdan daha da zor olmuştu.
"B..berzan!" Titreyen sesim kalbimin boğazıma sertçe çarpışına şahitlik ediyordum. "Eğer istersen iğleşmen için elimden geleni yaparım! Ama bunu kendin isteyeceksin!" Şok bakışlarımı bir süre daha baktı. Adam bildiğin gözlerimin içine baka baka kağıtları yırtmıştı. "Sen ne yaptın!?" Ben hala yırtığı kağıda takılı kalmıştım. Omzunu kaldırıp indirdi. "Anlaşma yok!" Rahat bir şekilde arkasına yaslanarak cebinden çıkardığı sigara kutusundan bir dal alarak dudakları arasına yerleştirdi.
"Var!" Dedim tersini söyleyerek. Cebinden bu sefer çakmağı çıkarıp dudakları arasından sigarayı yaktı. "Yok!" Dedi direterek sigarasını derince içine çekip bana doğru üfleyeceğini düşünürken başını gökyüzüne kaldırarak, içindeki dumanı serbest bıraktı. Esmer boynuna bakışlarım kayarken yavaşça aşağıya doğru kaydı. Yine her daim olduğu gibi siyah giymişti bu seferki bir tişörttü. İri bedenini tamamen sarmış bedenini sert kaslarını ortaya çıkarmıştı.
Kollarının esmerleri açıkta kalırken damarlı bir şekilde bileğine kadar ulaşıyordu. "Anlaşmayı iptal etmeyelim!" Başımı iki yana sallarken ikinci bir defa koca bir soluk almıştı. "Anlaşma yok! Konuyu uzatma kapandı Efnan!" Dişlerimi bir birine bastırarak elimde olan şeyi de uçup gitmişti. Başımı yenilgi ile salladığım da kara harelerini üzerime çevirmişti. "İstemediğin hiç bir şey olmayacak! Korkmanı gerektirecek bişi yok." Başımı ağırca salladım. Ne istesem de olmayacağı için daha fazla diretmenin bi manası yoktu...
☆▪︎☆▪︎☆
Araba hızla ilerlerken sessizce dışarıyı izliyordum. Berzan'la yaptığım anlaşma sanki bundan ibaretti. Ne o konuşup bir şey söylüyordu, nede ben konuşmak için ağzımı açıyordum. Araba durduğun konağa geldiğimizi fark ederken bakışlarımı Berzan'a çevirdim. "İyi akşamlar!" Kapıyı açtığım zaman onunda yan tarafında açılan kapıya kaymıştı kapıyı kapatarak başımı ona çevirdim.
"Bakma öyle baban davet etti." Başımı salladım benim ne zaman haberim olurdu ki! Hiç bir zaman. Beraber önce demir kapıdan ardından konak kapısına varmıştık. Kapıyı çaldığım da Berzan arkamda ben de onun önünde bekliyorduk. Genel de bu durumlarda hep ben geride insanlar benim önümde olurdu...
Kapı açıldığında başımı kaldırmamla kaşlarımı çatmam bir olmuştu. "Delal?" Delal'de başta beni gördüğünde yüzünü buruştursa da arkama çevirdiğin de gözlerinin parıldadığını görebilmiştim. "Hoş geldiniz kuzen!" Bu cümleleri dahi kurarken bakışları Berzan'ın üzerindeydi. "Bu beyfendi kim? Daha önce hiç görmedim görsem kesinlikle unutamayacağım biri olurdu..." Hülya dolu sesiyle kaşlarımı çatarak Delal'e baktım.
"Nişanlım Berzan!" Dişlerimin arasında tıslarken bu kızın iğrenç düşünceleri midemi bulandırıyordu. "Memnun oldum Berzan bey!" Söylediklerimden sadece ismini alarak beni es geçip elini uzatmıştı. Berzan kaşları şaşkınlıkla kalmış bir şekilde Delal'e bakarken bakışları geri bana dönmüştü. "Kuzenim Delal!" Berzan başını sallayarak geçiştirmişti Delal'i ama kuzenimi tanıyordum durur mu? Ayıp ettiniz durmak onun kitabında kaç kurra olarak yazsa yine durmaz.
"Ah kusura bakma. Efnan'cığımla çok yakınız Berzan ama hiç görmedim seni yanında?" He ne yakın ne yakın! Bakışları sorusu ile bir saniyelik bana dönse de parıldayan bakışları tekrar Berzan'a çevirmişti. "Görmeni gerektirecek bir durum yok! Delal izin verirsen içeriye geçelim." Sert sesimle Berzan başını sallayarak yana doğru kayıp bana doğru gelip elini belime atmasıyla bizi izleyen Delal'den dolayı hiç ses etmemiştim.
Beraber içeriye girmiştik. Ardımızdan Delal'in geldiğini biliyordum iğrenç fikirlerini ve düşüncelerini alıp gitse ne güzel olurdu! Salona geçtiğimiz de herkes yerinde oturmuş Babam, eniştem abimle yan yana iken biraz uzağında annem, karşısında olan Teyzem Fadime ile konuşuyordu.
"Hoş geldiniz!" Fadime teyzemin bakışları bize kayarken tebessüm ettim. Oturduğu yerden hızla kalkarak bana doğru ilerleyip kolunu belime dolamıştı. "Ay güzel kızım seni ne özlemişim!" Sesindeki özlem gözlerimi doldururken bende sıkıca sarıldım. "Hoş geldin teyze'm!" Babam gilde aralarına Berzan'ı almışlardı. "Hoş bulduk, siz de hoş gelmişsiniz!" Başını çevirip Berzan'a baktı. "Nişanlın mı?" Sorduğunda başımı salladım teyzem kaşlarını çatarken bakışları Berzan'ın üzerindeydi.
"Damat bey bi el öpmek yok mu!?" Teyzemin meraklı sitemine gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Berzan başta şaşırsa da teyzemin yanına gelip uzatmış olduğu elini iri cüsesi ile eğilip öpmüştü. "El öpenlerin çok olsun!" Dedi sanki o dememiş gibi Berzan geri babamların yanına ilerlediğin de başını bir saniyelik bana çevirip geri konuşan enişteme dönmüştü. "Nasılsın güzel kızım!" Teyzemin sorusu ile başımı ona çevirmiştim. Belki bir annem vardı. Ama teyze anne yarısıydı. Benim annem gibi olan tek teyzem vardı.
"İyiyim çok şükür sen nasılsın teyze'm." Oturduğumuz divanda (koltuk) ellerini ellerimin arasına almıştı. "Ani evlilik fikrine çok şaşırdım." Meraklı sorusuna bir cevabım var mıydı? Hayır ama sahtesi vardı. "Oldu işte bir şeyler!" Dudaklarımı bir birine bastırarak tekrar önüme döndüm. "Emin misin peki?" Gözlerim hızla dolarken bu soruyu sorması gereken kişi beni doğuran kadın olması gerekmez miydi? İnsan doğurmakla anne olmuyordu işte. "Eminim teyze!" Kurtulmanın tek yolu gibi geliyordu. Berzan bana belki de zarar vermezdi. Mutlu bir evliliğimiz olurdu, belki hemen güvenemezdim ama zamanla herşey olurdu.
Artık bazı şeyleri kabullenmeye başlamıştım. Bakışlarım bir an Berzan'a kaydı. O benim kaderim miydi? Bunu bilmiyordum zaman her şeyi gün yüzüne çıkarırdı. Tabi zaman bizi bir birimize bırakır mıydı? Orası da bilinmezdi. "Haydi sofra hazır!" Annemin sesiyle teyzem koluma dolanarak beni de peşi sıra sürüklemişti. Önümüzde önce erkekler giderken peşlerinden bizde ilerliyorduk. Yemek masasına herkes oturduğunda bakışlarım Berzan'ın yanında olan boş masaya kaydı. Yarın tamamen eşim olacaktı ve ona alışmam gerekiyordu.
Ona doğru adımlarken sandalyeyi çektiğim an bi anda oturan Delal ile kaşlarımı çatmıştım. "Teşekkürler Efnan!" Umursamaz hali beni sinir ederken tek kaşım kendiliğinden havalanmıştı. "Senin için çekmedim Delal izin verirsem nişanlımın yanında oturacağım." Hadsizliği ben değil karşımdaki bu kız yapıyordu. "Ay sende ne nişanlı, nişanlı yemedik kız karşı boş oraya otur işte!" Derin bir nefes alarak merakla bizi izleyen..
Berzan'a çevirdim. "Delal kalk! Efnan haklı nişanlısının yanına otursun." Teyzemin söyledikleri ile Delal oflaya oflaya yerinden kalkarken kalktığı yere oturmuştum. "Kuzenin manyak gibi kafayı bana takmaz değil mi?" Sessizce kulağıma fısıldarken yakınlığı bedenimi titretmişti. "Çoktan taktı bile kafayı sana!" Sitemli fısıltıma gülümsedi. "Gülme!" Dedim bir anda adam sürekli gülmüyor birde güldüğü ortama bak olacak iş mi? "Tamam, tamam kıskanma!" Masaya geri döndüğün de son dediği ile kaşlarım çatıldı.
Ne kıskanacağım canım! He, he ne kıskanması aklımdaki iç ses iş başına geçtiyse işimiz işti...
☆▪︎☆▪︎☆
Bölüm sonu..
Fikir ve düşünceleriniz?
Efnan?
Berzan?
Delal?
Fadime?
Hala okuyucum çok yok ama yazmaya devam keee.♡
Allaha emanet. ♡
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
13.69k Okunma |
1.05k Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |