Oy, yorum eksik olmasın lütfen!
"Bilmediğim bu hayat
Bana ne öğretecekti..."
☆▪︎☆▪︎☆
"Rojbin çok ses çıkarma!" Fısıltılı ses kulaklarıma ulaşırken kaşlarımı çattım. "Asıl sen ses çıkarma Şeyma abla! Ablam uyanacak." Sesler gittikçe tanıdık geldikçe kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. "Kalksın canım bugün evleniyor." Gözlerimi hafifçe hareket ettirdim, "Olsun çok yorulacak! Birkaç saat daha yatsın." Bu seste nasıl uyumamı bekliyorlardı. Anlamış değilim bedenimi kımıldatarak yataktan bedenimi kaldırdım, bakışlarımı onlara doğru çevirdim.
"Ne işiniz var benim odamda!" Çemkirmem ile ikisi de ani bir refleks olarak yerinden sıçradı. "Abla uyandırdık mı!?" Koca bir esneme ile kendime gelmek için kollarımı iki yana açtım. "Yok yatıyorum hala!" Ellerindeki elbiseleri dolabımın üzerine astılar. "Konak bildiğin mahşer yeri, nereye geçsek insan var." Şeyma'nın dedikleri ile tek kaşım kalktığın da ellerini teslim olur şekilde kaldırdı. "Rojbin senin odan yok mu?" Meraklı soruma koca bir soluk alıp verdi. "Abla Delal geldi. Sanki kendi odası gibi kuruldu! Bende mecburen Şeyma ablanın peşine takıldım, buraya geldik." Dün gecenin emareleri bir bir aklıma düştüğün de kaşlarım kendiliğinden çattım.
"Delal dün gece açıkça, Berzan bana dokunmaz ve çocuğum olmazsa! Kuma olarak gelmek istediğinin teklifinde bulundu." Şokla bana bakan kızlara üzerimdeki ince çarşafı iterek yataktan ayaklarımı sarktım. "Oha orospuya bak!" Şeyma'dan beklediğim tepkiyle derin bir nefes aldım. "Abla ciddi misin?" Şaşırdığı için emin olmak istiyordu Rojbin.
Başımı salladım hızla! "Neden yalan söyleyeyim, onun huyunu bilmiyor musun?" Gerçekten insanların yapacaklarına daha ne kadar şaşırabilirsek o kadar şaşılıyordu... "Lan benim yanımda söyleyecek, ağzının ortasına bir tane çarpar o, dolgun dudaklarını patlatırdım." Göz devirdim bunu bende yapmak istesem de elimden bir şey gelmiyordu. "Şeyma öyle bir şey olmayacak!" Tek kaşını kaldırdı başımı iki yana salladım.
"Tamam!" Bu dediği ben hallederim, ikna etmek için çaba göstermeyi düşünmüyordum. Bazı insanlar hak etmesi gerekenleri yaşaması gerekiyordu. Ne diye kaderi değiştireyim ki? "Neyse şimdi birazdan saç ve makyaj için birkaç kadın gelecek!" Rojbin'in açıklaması ile bakışlarımı bu sefer ona çevirmiştim. "Bakma öyle abla, Zerda ile konuştum." Ayağıya kalkarak odamda olan minik banyoya girdim.
Birkaç işimi halletikten sonra içeriye girmiştim kızlar çoktan elbiselerini torbalarından çıkarmış, hayran bir şekilde baktıklarını fark etmiştim. "Öf anam gelinden güzel olmasak keşke!" Şeyma'nın dediği ile gözlerimi kıstım. "O ne demek oluyor?" Meraklı sesimle iç çekti. "Yalan mı! Senden güzeliz bacım kabul et." Kendini beğenmiş tavrına bir kaç saniye öylece yüzüne baktım. "Yok abla, bu düğün de en güzel yine gelin olur..." Rojbin'in beni savunması çokta umursamadım. "İstediğiniz kadar güzel olun..." Kestirip atmıştım, evlenen ben olabilirdim...
Ama hala bir arafın ortasında kalan da bendim. Belki ilk günkü kadar çok düşünmüyordum, bunun kesin bir açıklaması varsa! Gün geçtikçe alışıyordum... Olan biten her şey benim gözümün önünde olup biterken hayatım gün gün, elimden kayıp giderken artık kabulleniyordum bazı şeyleri. Berzan beni seviyorsa, ki açıkça dile getirmişti, yalan veyahut gerçek mi bilmiyordum...
Daldığım düşünceler arasında tıklatılan kapı ile kendime gelmiştim. "Gir!" Kapı ağır bir şekil de açıldığında hepimiz oraya dönmüştük. "Hanımım Berzan ağam kuaförcu göndermiş ne edeyim? İçeriye gelsinler mı?" Hüsna'ya hızla başımı salladım. "Gelsinler Hüsna!" Tebbessüm ederek başını salladı. O geriye çekildiği zaman üç kadın içeriye girmiş bir de erkek vardı. Erkeğin elinde olan siyah poşatin büyüklüğünden gelinlik olduğunu anlarken. "Dolaba asın onu lütfen!" Diğer elbiselerin yanında dolaba astığında odadan çıkmıştı.
"Hoş geldiniz." Sarışın kadın tebessüm ederek başını salladı. "Hoş bulduk, gelin hanım sizsiniz galiba!" Başımı salladığım da "Leyla ben! Memnun oldum." Tebessüm ederek sarı düz saçlarından ellerini geçirerek gülümsedi. "Efnan" Kısa bir konuşmanın sonunda herşey bir anda olup bitmeye başlamış Leyla benim saçımı ve makyajımla ilgilenirken diğer iki kadın da Rojbin, Şeyma ile ilgilenmişti.
Sonunda üçümüz de hazır olduğumuz da parmak uçlarımla üzerimdeki gelinlikte gezinirken bakışlarım yutkundum, kıvırcık kestane saçlarım doğallığı bozulmadan enseme yakın bir şekilde topuz yapılıp kıvırcık tellerini salınmış. Omuzlarıma düşmüştü, gözlerimin iki yanından olan kıvırcık perçemleri tebessüm etmeme sebep olmuştu... Çok zarif duruyorlardı...
Düşük omuzlu sade gelinlik belimde iki göğüsümün üzerinde çaprazlama birleşip belimde birleşmişti. Belimde kabalığı artmıştı. Sağ ayağım belirli bir yere kadar yırtmaçlı idi. Açık kalan omuzlarımın ardında düz ve sadeliği ile kolları bollaşıp balon kola dönüşmüş, bileğime yetiştiği vakit düğme ile kapatılıyordu. Yutkunarak aynadaki yansımama bir süre baktım. Kirpiklerimin uzunluğunu artıran bir rimel sürülmüş pürüzsüz olan tenime fondöten izin vermemiştim, göz kapaklarıma yapılan ten rengi far, hafif bir pembelik verilen allık, dudağıma sürülen parlatıcı ile sadeliği kendime yakıştırmıştım.
(Efnan'ın gelinliği...)
"Peri gibi oldunuz.." Fısıltılı hayran dolu sesiyle Leyla'ya dönmüştüm. "Teşekkür ederim," utanç tüm bedenimi kaplamıştı. "Abla!" Bu sefer duygu sesi Rojbin'den gelirken sanki yer arayan gözlerim dolmaya başlamıştı. "Sakın, sakın ağlama! Çirkin olursun!?" Güldüm ben zaten çirkindim, ama herkes güzellik adı altında olmaya çalıştığı mükemmelliği istiyordu.
"Anam gördüğüm bir melek mi..." Hayran sesiyle beni daha da çok güldüren Şeyma'ya döndüm, sarı saçları düzleştirip sade bir topuz haline getirmiş! Üzerine giydiği yeşil askılı uzun elbise ince belini sıkıca saran bir elbise sol tarafına parlak bir taşla sadeliğinin tek parlaklığı oydu. "Senin de benden farkın yok!" Dedim tebessüm ederek oda güldü, "Üzerine niye alınıyorsun! Ben aynadaki güzellikten bahsediyorum." Hızla kirpiklerimi kırpıştırıp arkamda kalan aynaya dönmüş ve orda Şeyma'yı görmüştüm.
Ah bu kız hiç bir zaman deli olmaktan vazgeçmeyecekti, "Deli!" Sitemli sesimle bakışları üzerimde iken adımlarını bana doğru atmıştı, yönümü ona döndüm. "Kıskanılacak kadar en güzeli sen oldun. Maşallah tü, tü, tü." Yüzüme gelişi güzel tükürdüğün de bir kaç adım geriye gittim. "Şeyma kes şunu!" Diye bağırmıştım kendimi tutamayarak bildiğin elimi yüzümü yıkamıştı.
"Tamam be! Elini yüzünü yıkamadıysan, benim sayemde yıkadın. Ne olmuş sanki!" Bazen gerçekten insanları çıldırtmak amaçlı bu dünyaya geldiğini düşünüyordum şahsen beni! "Hadi abla baya geç oldu birazdan gelirler!" Rojbin'in sesiyle başımı ona çevirdim. Benimle aynı kestane saçlara sahip kıvırcık bir şekilde serbest bırakmıştı. Üzerine giydiği mavi renk elbise omuzlarının üzerinde tül detaylı, papatya tarzın da beline ulaşmış ordan da bollaşarak prenses modelini almıştı. Gülümsedim benim kardeşim de çok güzel olmuştu hayran kalmıştım resmen.
"Dur geldikleri zaman soyup soğana çevireceğim!" Şaşkınlıkla başımı tekrar konuşan Şeyma'ya çevirdim. "Sakın aklından geçeni yapayım deme!" Bağırmamı çok umursamadı, odamın kapısını açtı. "Tamam be! Kocanı çok soymam!" Kapıyı sertçe ardından kapattığın da kocaman açtığım gözlerimle Rojbin'e baktım. "Abla arkadaşın fazla delirmiş." Düğün günün de düşünmem gereken ciddi anlam da bu muydu?
"Başlı başınca zır deli, zaten sende git yanına izin verme" Başını hızla sallamıştı. "Tamam abla birazdan burda olurlar inersin sende." Derin bir nefes aldım eşyalarını toplayan Leyla Hanım da çıkmıştı. Odam da yine tek kalmıştım sanki özlemini çekeceğimi bildiğim için etrafta gezdirdim bakışlarımı. Yıllarca hiç yorulmadan çatı katında ki odamın penceresine doğru ilerledim.
Her gün kendimi hiç umursamadan attığım camın kenarında oturmak için yer açılan taştan kısma dokundum. Üzerimdeki gelinlik buna izin vermeyecekti, oturmam için davul ve zurna sesi geldiğin de hızla atan kalbimin üzerine parmak ucumu dokundurdum 'sakindim, sakinim." Telkin ettiğim bu durum beni sakinleştirmek yerine daha da heyecana sürüklüyordu.
Kapı tıklatıldığı, zaman olduğum yerden sıçradım. "Gir!" Sesim bile çok kısık çıkmıştı, neyse ki duymuş ve kapıyı ardına kadar açmıştı. "Efnan hanımım... Berzan ağam geldi." Hüsna ile göz göze gelince başımı hızla salladım. "Çok güzel olmuşsunuz!" Alt dudağımı ısırdım. "Teşekkür ederim." Kapıdan kenarıya çekildiğin de gelinliğimin iki yanında tutarak kapıdan yavaşça geçtim.
Merdivenleri yavaş yavaş inerken, kalbim sanki yerinden çıkacaktı. "Yok enişte kapının kilidi baya sıkışmış!" Duyduğum sesle adımlarım uzun holde ilerledi. "Biraz açıldı gibi!" Dediğin de Şeyma'nın dediğini yaptığını açıkça biliyordum. "Baldız, fazla uzatma al peşini aç kapıyı, gelinimi alayım!" Berzan'ın sıkılmış sesi kulaklarıma dolarken çoğu insan bu duruma gülmüş ben ise yutkunmuştum.
Sanki bir birini seven iki çift gibi, Berzan seviyordu! Ama ben öyle değildi. "Sağol enişte kapı düzeldi." Başımı iki yana salladım konak kapısını ardına kadar açmıştı, kalbim sanki boğazımda atarken kendimi düzelttim, neden böyle bir şey yaptığımı kendimde bilmiyordum ama heyecan tüm bedenimi kaplamıştı. "Hele şükür!" Sitemli sesiyle hızla içeriye giren adama baka kalmıştım.
Uzun boyu iri bedeni yutkunmama sebebiyet verirken, bakışlarım üzerinde gezinmişti. İçeriye ilk adımını attığında geniş omuzlarını kaplayan siyah bir smokin giymişti, ona nazar giydiği siyah gömlek kara harelerini ortaya dökmüştü, iri kaslarını göğüslerin de fazlasıyla belli eden bir gömlekti... Derin bir nefes aldım, kuş gibi atan kalbimin bu heyecanı neydi anlayamamıştım. Sonunda gözleri bana kaydığında dumura uğramıştı, bu tepkisiyle daha da bir hızlandı kalbim, ellerim titremeye başlamıştı.
Kara haraleri daha da bir kararırken öylece beni süzmesini bekledim. Önce yavaşça yüzümde gezindi, bir süre dudaklarımdan ordan boynuma her yavaş kaydırışında harelerini tenimin yanmasına sebebiyet veriyordu. Boynumda, göğüsüm de gelinliğimin üzerinde... En son ayağım da durduğun da bende bakışlarımı çevirdim. Sağ ayağım fazlasıyla ortadaydı, ağır giydiğim topuklu ne çok yüksekti Ne de fazlasıyla uzun bir topuklu, diğer ayağıma nazaran gelinlik kapladığı için düz taban giymiştim. Derince yutkundum, ayağımı gelinliğin ardına sakladığım da yanıma doğru ilerledi. Tam dibimde durduğun da uzun boyundan dolayı başımı kaldırmıştım oda bana eğildiğini de titrek bir nefes aldım.
Hayranlık dolu bakışlarını, bir süre yüzüm de gezdirdi. "Gök yüzünden cennete mi düştüm?" Sayıklar gibi çıkan sesine ne diyeceğimi bilemezken terlemeye başlayan ellerimi gelinliğime sürttüm, "karşımdaki huriyi, hiç bir kadına değişmem..." Kulağıma ilişen cümleler bir tek ben duyuyordum. Diğer insanlar kendi hallerinde söylediği cümleleri duymuyorlardı. "Düşeceğim! Böyle konuşmaya devam edersen." Tek bahane ile ortamda olan güzelliği püf olup uçurmuştum. "Düşmene izin vermem, hep yanındayım." Yan tarafıma geçerek kolunu üçgen haline getirdi.
"Hadi, bu masalı beraber yazalım." Koluna parmak uçlarımla tutundum, cümleleri aklımda yankı yaparken sanki biraz daha zorlansa kalbim yerinden fırlayabilirdi...
☆▪︎☆▪︎☆
Bölüm sonu!
Karakterlerimiz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Efnan? (Arafta kalmış sanki...)
Berzan? (Sevdiği kadını aldı gibi...)
Şeyma? (Fazla insanı zeril ediyor. Sbsbsbs)
Rojbin? (Buna bulamadım ya!)
Delal? (Pek sevmedim..)
Allaha emanet olun. ♡
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
13.69k Okunma |
1.05k Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |