Oy, yorumlarınızı eksik etmeyin. ♡
"Acının en alası,
Yüreğime saplanmıştı..."
☆▪︎☆▪︎☆
Şuan da yaşayacağım hayata, aşılmam gerçekten zor olacaktı. Yeni bir dünya gibi olacak hayatımın tam orta yerine yerleşecekti. Kara hareleri ile bakan bu adam da öyle olacaktı. Her şeyimi olacak hayatımın, başında yer edinecekti.
Kaşlarının üzerine düşmüş anlının kırışklığı, gün geçtikçe her gün biraz daha kırışıp, belki de alışkanlık olarak geçecekti. "Fazla düşünüyorsun... Düşündüğün, ben değilsem gerisinin bir önemi yok." Meraklı sesi yerinde olan sesi bir süre harelerine bakmamı sağlamıştı. "Sensin düşündüğüm!" Tek kaşım havalandığın da bu itirafım garibine gitmiş olmalı ki kaşları kalkınca anlı çizgi halini aldı.
"İşte bu güzel.." Hoşnut çıkan sesi beliren dişleri memnuniyetini ortaya döküyordu. "Kendini beğenmiş!" Diyerek başımı iki yana salladım. "Ben mi? Sevdiğim birinin beni düşündüğünü bilmem ve mutlu olmam kendimi beğenmişlik oluyorsa." Başımı yüzüne kaldırdığım için kendini biraz yüzüme indirdi. "Kendimi, sevdiğimi beğenmişim!" Derin bir nefes alarak geriye doğru bir adım attığım da dans ettiğimiz için sarsaklamıştık ikimiz de.
"Müzik bitti." Bi anda dudaklarımın arasından dökülen cümleler her iki kalın kaşını da kaldırmıştı. "Dans sona erdi, ama biz daha yeni başlıyoruz sulu göz!" Titreyen kirpiklerimin ardından ona bakarken bir birimizden ayrıldık, bu kadar açık sözlü olması beni tedirgin etmiyor değildi. Masaya doğru ilerlediğimiz de bize doğru gelen kişiyi fark ettiğim de onun dudakları sinsice yukarıya kıvrılmıştı.
"Kuzen!" Başımı hızla iki yana salladım, insanın inanmak istemediğini hayatına dahil olup mahvetmek isteyenler oluyordu. "Gücenme lütfen! Bilirsin beyazı severim." Sanki üzerinde kir varmışçasına omzunu silkti. "Bir düğünde iki gelin..." Fısıltılı sesi kulaklarıma ulaştığında kalkan midemle parmak uçlarımla dudaklarımın üzerine bastırdım. "İğrenç bir varlıksın Delal!" Söylediğimde dolgun dudaklarına bir tebessüm yerleşti.
"Sende çok güzelsin bebeğim," alayvari sesi yüzümü buluşturmama sebebiyet vermişti. "Sende utanma namına hiç bir duygu da yok." Cümlelerimin ardından bizden uzakta arkadaşlarıyla konuşan Berzan'ı izliyordu. "O da nedir? Hayatımdan hiç duymadığım bir cümle!" Diyerek kahkaha attı. Ellerim karıncalanırken kendimi tuttum saçlarını elime dolamamak için zor tuttum. "Haklısın, senin gibiler bu cümleleri bilmezler." Şeyma'nın sesini duyduğumda hafifçe bedenimi ona doğru çevirdim.
"Siz ikinizle uğraşamam, az şuralarda gezeyim de bari Berzan! Çocuk doğurabilen ve değer verilecek bir kadın, olduğunu anlasın." Kıvırtarak dolgun dudaklarını kıvırmıştı sallanarak Şeyma'ya doğru ilerledi. "Efnan bunun için üzgünüm!" Daha ne olduğunu anlayamadan Şeyma Delal'in üzerine doğru ilerlemiş ve elinde tuttuğu vişne suyunu sanki çarpmış gibi hızla üzerine boca etmişti.
Şaşkınlıkla gözlerim irice açılırken Şeyma'nın sahte bir şekilde gözlerine yerleşen endişe beni kendime getirirken. "Ay Delal'cim çok özür dilerim! Gitti gelinliğin..." Alaylı dolu sesi kirpiklerimi kırpıştırarak hüzünle Delal'e bakıyordu. "Allah kahretsin! Önüne baksana!" Sinirli sesiyle bağıran Delal ile birkaç kişi onlara doğru bakmıştı. "Bunun bedelini sana ödeteceğim!" Delal'in Şeyma'nın duyacağı şekilde söylediklerini duymuştum.
Şeyma çapraz bir şekilde gülerek bana bakarken. "Hay, hay! Ne zaman istersen beklerim. Ama unutma karşılığını da aynı şekilde almaya devam edersin! Orospuluğunu evli adamların kapısında harcamaya devam etme..." Şoka uğramış bir şekilde Şeyma'nın yüzüne bakmıştı, ardından bana döndü sinirden yüzü kıpkırmızı olmuştu.
Hızla bizim yanımızdan uzaklaşırken Şeyma'da benim yanıma gelmişti. "Çöpler kapı dışarı!" Dediğin de ikimiz de gülmüştük. "Bu sizin işiniz mi?" Derin bir nefes alarak bakışımızı gelen sese doğru çevirmiştik Berzan, kollarını bağdaş kurmuş bir şekilde meraklı harelerinin ardından benle Şeyma'nın üzerinde gezdirdi. Bu adamın pazıları mı? Vardı, ben mi yanlış görüyordum.
Şeyma küçük bir çocuk suçluluğu gibi gözlerini sağa doğru yatırıp ellerini geride sırtında birleştirmişti. "Evet ne olmuş?" Başımı dik tutarak ikimizin üzerinde dolaşan kara hareleri benim kahvelerim de asılı kalmıştı. "Senin kuzenin değil miydi? Neden böyle birşey yaptınız?" Meraklı sorusuna başımı salladım. "Evet kuzenim kendisi, fakat senin karın olma derdinde, peşinden koşan çok." Sitemli sesimin neden böyle cümlelere eşlik ettiğini anlayamamıştım.
Kollarını çözerek birkaç adımda aramızdaki mesafeyi sonlandırdı. "Üzgünüm, bu düşünce içerisinde olduğunu bilmiyordum." Neden kendisi üzgündü? Bu zihniyet benim kuzenim de vardı. Ve suçlu Delal iken kendini suçlu bulması yanlıştı. "Suçlu Delal sen değilsin!" Ne yapabilirdim ki! Delal gibi bir insanı tamamen hayatımdan çıkaramıyordum teyzemin kızıydı...
Keşke hayatımızdan bazı insanları silebilmek şansımız olsaydı, hiç kuşkusuz ben hayatımdan çoğu insanı silerdim... Ne gariptir ki, hayatım da değeri olan çok insan yoktu.
Başını salladı, ne söyleyebilirdi ki, bu durum olan saçmalıktan öteye gitmezdi. "İster benim için çocuk doğur, yada doğurma! Üzerine kuma almam." Nefesini yüzüme üflediği zaman titreyen ellerimi gelinliğimin üzerine bastırdım.
Zaman hızla geçmiş ve düğün sonunda bitmişti, aynı şekilde üzerimdeki gelinlikle bende bitmiş tükenmiştim! Hızla ilerleyen arabada artık hayatımı sürdürmeye devam edeceğimiz konağa gidiyorduk kalbim sanki maratona koşuyormuş gibi hızla atarken çekingen bir şekilde yanımda arabayı sürmeye devam eden adama çevirdim.
Öylece yolu izliyordu, kim bilir aklından hangi düşünceler geçiriyordu da! Böylece yola dalmıştı. Başını bana çevirdiğin de, utanarak bakışlarımı kaçırdım. Resmen onu izlediğimi düşünecekti! Bir saniyelik ona çevirdiğim de tebessüm eden dudaklarına denk gelmiştim al işte yanlış anlamıştı beni.
"Beni mi izliyorsun?" Meraklı sorusu yanaklarımı ısıtırken hızla başımı iki yana salladım. "Yok ne münasebet!" Bi anda yüksek çıkan sesim kendimi kanıtlamak için fazla olmuştu. "Bağırmana gerek yok! Duyabiliyorum tamam inandım." Alaylı sesi beni daha da utandırırken yüzümü saklamak için bir yerler aradım. "Berzan!" Dedim sert bir sesle bildiğin benimle dalga geçiyordu.
"Efendim, karıcım?" Yutkundum bu adam da hiç utanma namına bir duygu yok muydu? "Beni daha çok utandırmak istiyorsun değil mi!?" Sinirli sesimle bakışlarımı Berzan'a çevirmiştim. "Bakayım utandın mı?" Saniyelikte olsa bakışlarını bana çevirmişti yine gamzesi kendini belli etmişti. "Berzan!" Bildiğin benimle dalga geçiyordu. Bi anda kahkahası ortamı doldururken bir tek onun sesi arabanın içinde yankı yapmıştı.
Şaşkınlıkla onu izlerken bir eliyle direksiyonu tutarken kollarını çevirdiği gömleğinin ardından esmer teni kendini açıkça belli ediyordu, ona nazaran önündeki birkaç düğmeyi de açmıştı hafif kıllı olan göğüsü açıkça kendini belli ediyordu. Gömlek biraz üzerine yapıştığı için bedeni fazlasıyla iri olduğu için üzerindekileri zorluyordu kaslarını.
Bakışlarımı hızla kaçırdım. Eğer ki izlemeye devam edersem bu sefer de onun için benimle dalga geçecekti. Araba yavaşladığın da bakışlarımı etrafta gezdirdim koca bir konağın önüne gelmiştik. Büyük demir kapı ağır bir şekilde açılırken tedirgin olmuştum, yeni bir konağın yeni gelini olacaktım, ne kadar içerideki insanları az çok tanısam da dışarıdan mükemmel olan insan çoktu bi örneği de benim ailemdi dışarıdan cennet, içerisi cehennemdi.
Yutkundum elimin üzerinde hissettiğim elle bedenim titrerken bakışlarım tutan kişiye kaymıştı. "Korkma kimsenin sana zarar vermesine izin vermem!" Güven veren sesi yabancı olduğum bir insana aitti. Bunca zaman bana bu güveni hiç kimse vermemişti! Ailem bile sevgisini göstermekten acizdi. "K-korkuyorum." Kekeleyen dilimle itiraf ederken ağırca başını salladı. "Odaya geçtiğimiz de konuşalım." Araba durduğun da sessizliğimi onay olarak algılamıştı.
İkimiz de arabadan indiğimiz de bizden önce gelen ev ahalisi kapıda bizi karşılamıştı. Zerda hızla bana gelerek sıkıca sarılmıştı, bende karşılık olarak kollarımı dolamıştım. "Hoş geldin yenge!" Yutkunarak başımı omzunun üzerine yerleştirdim. "Hoş buldum." Zerda'dan ayrıldıktan sonra dışarıda olan annesinin elini de öpmüştüm. "Oğlumun gelini, benim de kızımdır." Söylediği cümle ile burukca tebessüm ettim. "Teşekkür ederim." Sessizce fısıldasam da beni duyduğunu biliyordum.
Melek, Miraç ve daha önce nikahta gördüğüm o kadın elini uzatmıştı. Tedirgin olsam da uzattığı elini tutarak öpmüştüm, hızla içeriye girdiğin de diğer aile bireyleri de beraberinde girmiştik. Uzun bir holden ilerlemiştik. Zerda beni yönlendirdiğin de geniş bir alana gelmiştik. "Zerda! Geline başına örtü getir!" Yine o kadın konuşunca Zerda başını sallayarak. "Tabi ana!" Demiş ve hızla salondan çıkmıştı.
"Geçin hoca sizi bekliyor." Yere serili mindere gelinliğimin izin verdiği kadar rahat bir şekilde oturmuştum. Yanım da Berzan oturduğun da birkaç saniye geçmişti ki, elinden beyaz yazma ile Zerda girmişti içeriye. "Al yenge bunu başına ört." Başörtüyü kıvırcık saçlarımın üzerine attım açıkta tenimin gözükmeyeceği kadar muhafaza etmiştim üçüncü mindere de hoca oturduğun da dini nikahımız başlamıştı.
Hocanın bakışları bana döndüğünü de. "Mehir olarak ne istersin kızım!" Kalbim hızla atsa da tedirgin bir şekil de yutkundum. "İki şey istiyorum." Beni dikkatle dinlediklerini bildiğim için tedirgin olmuştum. "Talak hakkı istiyorum. İlki bu." Hoca ağır bir şekilde başını salladı. Berzan beni boşama hakkına sahip iken bende bu hakka sahip olmak istiyordum. "İkincisi düğünüm olan oteli istiyorum." Herkesin şaşkınlıkla çıkardığım sesleri duyabiliyorum.
İnsan sevdiği için herşeyi yapardı değil mi?
Berzan beni gerçekten seviyor muydu?
☆▪︎☆▪︎☆
Ve bölüm sonu!
Fikir ve düşünceleriniz?
Efnan sevilip sevilmediğinden emin olmak için biraz fazla mı abarttı?
Berzan, sizce gerçekten seviyor mu? O oteli verecek mi?
Şeyma Delal'e iyi yaptı bence bildiğin sapıklık!
Allaha emanet. ♡
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
13.69k Okunma |
1.05k Oy |
0 Takip |
26 Bölümlü Kitap |