27. Bölüm

Bölüm 27. 'Koca şehir..'

Sunbaeee
matmazellyaziyorr

Keyifli okumalar...

 

Not ; 

Şeyma'nın adını diğer bölümlerde daha düzeltmedim, şimdiki adı Şilan oldu...

Bu bölümde yok ama bilginiz olsun ♡

 

Kalbinin attığı yer, insanın nefes aldığı yerdir. Kaçmak istiyordum bu yaşadığımın ne olduğunu bilmezken kolları arasında olduğum adamdan kaçmak istiyordum, bir yanım deli divane olurken bir diğer yarım burda kalmak bu anın mutluluğunu dibine kadar yaşayıp yokluğunda boğulmak istemiyordu...

 

Araf beni ortasına almış bir ordan bir burdan itip duruyordu. "Korkuyorum." Sadece kendi kendime fısıldarken Berzan'ın beni duymasını hiç ama hiç beklemiyordum... "Korkma ben yanında oldukça, hiç bir şeyden korkma sulugöz!" Telkin edici sesi kulaklarıma ulaştığında hızla atan kalbimin sesi beni bertaraf ediyordu.

 

Olması gerek kalbimin bu kadar hızlı atışı mıydı? Yutkunarak başımı yukarıya kaldırdım baktığımı hissetmiş olmalı ki kara kirpiklerinin üstüne birikmiş damalalar süzülerek anlıma damladı. "Bir gün sende gideceksin!" Kendi kendime fısıldadığımda da bu sefer o duymamıştı, buna izin vermemiştim. Bi insanın varlığını tüm benliğinizle alıştığınız da yokluğuna alışmak, işte bu en zoruydu.

 

Benim hayatıma giren insanların çok uzun süre kalmadığı bir gerçekti..

 

Kara hareleri dikkatle yüzümü izlerken. "Boynum ağırdı." Sitemle başımı geri göğüsüne indirdim. Daha ne olduğunu anlayamadan belimin üzerindeki eli bedenimi bir hızla kaldırdı, olmayacak şey oldu bedenim onun göğüsünün tam üstünde göğü göğüsümü eziyordu. Ve artık başını kaldıran ben değil Berzan idi. "S-sen napıyorsun!?" Üşümeye başladığım durmak bilmeyen yağmurun altında sırılsıklam olmuştuk. "Boynun ağırdığını söyleyen sendin!" Ve bu yüzden tam tersini yaparak bedenimi bedenine yaslamıştı.

 

Kalbinin atışını hissedebiliyordum, göğüsümün hemen altında olan sert bedeni onun ardında olan kalbinin atışını hissediyordum. Sustum kara harelerine öylece bakarken ne yaptığını artık ne aklım nede bedenim sorguluyordu...

 

Bir süre daha ıslandık yağmurun altında onun bedenin üzerinde etraftan soyutlanmış bir şekilde ıslanıyorduk. "Yeterli." Cümlelerim artık kendime gerçeğe dönmem gerektiğini telkin ettirmişti. "Yaşayamadığın her şeyin, elimden geldiğince yaşayacağına söz veriyorum." Kara hareleri kahverimde tutukluyken dudakları arasından firar eden yaşadığım hayatın gerçekliğini bana sorgulatır durumdaydı.

 

Verdiği söz kendisine neyi kazandırtacaktı? Neyi kaybettim de bu adam bana verilmişti, ne kadar acı çektim de, mükafat gibi hayatıma girmişti. Kaçmak istediğim adam, şimdi hayatıma girdiği için şükür sebebime dönüşmüştü...

 

Neydi insan ne olacağını bilmeden.

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Sonrası su gibi akıp gitmişti, aile fertleriyle vedalaşmış ve uçağa binmiştik, tek sorunumuz vardı. Ben hayatım boyunca ikinci defa uçağa biniyordum, ve uçak korkuma yakalanan bir yükseklik korkum vardı.

 

Yanıma oturan Berzan ile bakışlarımı ona çevirmiştim ne söyleyeceğimi bilmiyordum korktuğumu tekrarlasam, anlayışsız bir insan olacağını düşünmüyorum ama işte nasıl bir cesarettir bilinmez hiç birşey söylemeden önüme geri dönmüştüm.

 

Kalbimin korku dolu gümbürtüsü bedenimi daha da çok gererken hostesin sesi konuşmasını bir süre dinlemiştim. Gergin miydim, yoksa korkuyor muydum? Çözemediğim bir şeydi. Omzuma dokunan Berzan ile bakışlarım ona dönmüştü. "İyi misin?" Saniyelik dona kalırken başımı salladım. 'Kendini kandırmaya devam!' Sitemkar iç sesimle başımı hızla iki yana salladım.

 

'Korkuyorsun işte, kocamızın kaslı koluna sarılmamız! Bize zarar vermez...' Bir gün aklımdaki savaşın dilime vurması beni korkutuyordu. Uçağın hareketi ile hızla iki yandan sıkı sıkıya tutundum, derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışırken gözlerimi sıkı sıkıya kapatmıştım, bi anda uçağın tekerleğinin yüksekliğini hissederken daha da bir sıktım.

 

Ve o an parmaklarımın üzerine yerleşen parmaklar. Sanki hiç açmayacak gibi sıkıca yumduğum gözlerimi hızla açtım, esmer parmaklarını parmaklarımı iyice sarmıştı. "Korktuğunu söylesen de seni yargılayacak değilim, hala bana alışmadın mı? Efnan! Kocanım kızım ben senin!" Sitemli cümleleri kara harelerinin üzerine düşen kara kaşlarının altından bana bakıyordu.

 

'O şey değil miydi? Artık yanımda giyinebilirsin, kocamın senin! Anasını satayım bizim replik nerde ohoo!' Sen bir de aklımdan geçenleri duysan... 'Şimdiye duysaydı, gerçek karı koca olurduk biz...' Yutkunarak başımı hızla iki yana salladım, savaşını verdiğim deli bir aklım vardı.!

 

"Neyse esner gibi yap, kulakların açılsın." Başta anlamasam da basınçtan bahsettiğini sonradan fark edip başımı salladım, dilim yokmuş gibi. "Korkma yanındayım ben!" Fısıltılı sesi kulaklarıma ulaşmış, utanç dolu bakışlarım üzerinde gezdirdim. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum öylece yüzüne bakarken konuşmaya ihtiyaç duymuyordum anlayacağını umuyordum.

 

'Aslan gibi koca, sığınsan geberirsin demi!? Bi bana bırak bak neler neler...' Bakışlarımı hızla Berzan'ın yüzünden çekerek önüme döndüm, aklımda verdiğim savaşı gözlerimden okusun istemedim. Bulutların arasında sisli bulut karanlığa rağmen çok gözükmese de hafif hafif kendini belli ettiriyordu.

 

Berzan'ın iri parmaklarım sıkıca parmaklarına dolanmış, ilerleyen uçağın ardından karanlık bulutları izlemeye dalmıştım, neyse ki çok uzun sürmemiş ve anons tekrar verilmişti. Bir iki tur sağ sol yaparak sonunda aşağıya doğru inmiş ilk başta tekerleklerin yere değmesi ile çok daha korkarken sıkı sarmıştım, parmaklarımın arasındaki iri parmakları.

 

Sonunda İstanbula indiğimiz de koca bir şehirde olmak gerçekten mutluluk verici olsa da bir yandan ürperti oluşturuyordu, insanın bilmediği koca bir şehirde yaşamak ne kadar da zordur. Belki bir yıllık yaşamıştım mecburiyetten ama o zaman küçüktüm. Valizlerimizi yanımıza gelen birkaç adam alırken Berzan'ın hiç bırakmadığı parmakları parmaklarımın arasına girmiş sıkıca tutarken peşinden ilerliyordum.

 

"Ağam arabanız hazır, eviniz de temizlendi. Başka bir arzunuz var mıydı?" Yanımız da takım elbiseli olan adam bizimle aynı hizada ilerleyerek elleri iliklediği çeketindeydi. "Yok Ferhat şimdilik gidip dinleneceğiz, yarın sabah otele uğrayacağım." Kısa bir konuşma sonunda bizim için duran arabaya Berzan önce benim binmem için beklerken sonra kendisi de yanıma oturmuş adının Ferhat olduğunu öğrendiğim adam da şoför koltuğuna geçmişti.

 

Işıkların fazlasıyla dolu doluya olan bir şehir izlerken fazlasıyla beni cezbediyordu. "Yarın şirkette biraz işim olur, eve geldiğim zaman beraber gezeriz olur mu?" Beni izlediğini bile fark etmemişken kurduğu cümlelerle başımı sallayarak Berzan'a dönmüştüm. "Olur yurt dışına ne zaman gideriz?" Meraklı sorum niyetimiz en az bir hafta amed'de kalacaktık ondan sonra gelecektik. Ama erken geldiğimiz için her şeyin bir anda sekteye uğraması insanlardan sebepti.

 

"Birkaç gün burada kalırız o sıra buradaki işlerimi hallederim, ondan sonra gideriz." Başımı sallayarak bakışlarımı bir süre yüzünde gezdirdim bedeni yorgun olsa da çattığı kalın kaşlarının ardından yolu izliyordu. "Peki." Söyleyecek bir şeyim yokken onu izleyen bakışlarımı geri önüme çevirerek.

 

"Görmek istediğin bir yer var mı?" Bir süre daldığım düşüncelerden omzumu silktim. "Bu şehirde yaşarken bile sadece hastalığım odaklıydı, hiç gezmedim aslında merak mı etmemiştim bilmiyorum ama isterim, küçüktüm zaten!" Bu onun için net bir cevap olurken başını anlayışla salladı. "O zaman rotamızı ben belirleyeceğim." Alt dudağımı ısırarak iri olmuş gözlerimle başımı tekrar salladım.

 

Koca şehirde ben ve o vardık, hızla ilerleyen arabanın camına başımı yaslayıp dışarıyı izlerken tebessüm etim zaman geçtikçe yanımdaki adama alışıyordum garipti ama bir yandan da güzeldi...

 

Araba durduğun da bakışlarımın hedefi bu sefer ev olmuştu. Müstakil tek katlı bir evdi ve onunda yanlarında başka evlerde vardı, arabadan indiğimiz de etrafından dolanıp hızla yanıma geldi. "Hadi!" Elini belime yerleştirip beni yönlendirirken adımlarım ona ayak uydurmuştu.

 

Eve ait olan bahçesinde gözlerim gezinirken tebessüm ettim, Berzan beni kendiyle beraber yönlendirirken evin içine beraber girmiştik. İçeriden gelen güzel kokuyla gözlerimi kapatıp açtım, gerçekten de güzel kokuyordu.

 

"Hoş geldiniz Berzan ağam!" Konuşan kadın sesiyle gözlerimi açarak bakışlarımı karşımda uzun boylu sarı saçlı kadında gezindi. Mini eteği uzun bacaklarını fazlasıyla açığa çıkarıyordu. Kaşlarım çatılırken onunda bakışları bana dönmüştü.

 

"Hoş bulduk Beyza, eşim Efnan!" Beni tanıttığında sarı saçlarına zıt olan siyah gözleri umursamazca bende gezindi. "Hoş geldiniz Efnan hanım." Çoktan umursamayarak geri Berzan'a döndüğünde gözlerinin için parlıyordu resmen.

 

Benim bu hem cimsimden çektiğim nedir Allah aşkına!? Sabır diliyerek bakışlarımı Berzan'a çevirdim. "Her şey hazır Berzan ağam isterseniz sofrayı kurayım." Tebessüm ederken kuruduğu cümlelerle bakışları bana dönen Berzan ile kara hareleri ile denk gelmiştim.

 

"Aç mısın?" Sinirle başımı hızla iki yana salladım, uyuz olmuştum bu kadına. "Hayır odamızı gösterir misin? Uyumak istiyorum." Kısaca açıkladığım da başını salladı. "Yok Beyzan biz uyuyacağız!" Diyerek kadının cevap vermesini bile umursamadan elini koluma atarak beni de kendi ile merdivenlere yönlendirdi.

 

Merdivenlerin sonuna geldiğimiz de elindeki valizleri bırakan Ferhat'ın bakışları Berzan'a dönmüştü. "İyi geceler Ferhat!" Ferhat başını sallayarak. "İyi geceler ağam!" Hızla merdivenlere ilerleyip giderken bende Berzan'la beraber odaya girmiştik.

 

Bu odanın da siyah beyaz olması beni şaşırtmamıştı, Berzan belliki fazlasıyla seviyordu. Koca bir yatak vardı, şans şu ki hiç koltuk yoktu boku yemiştim. "Ben nerde yatacağım?" Dudaklarımdan firar eden cümlelerle bir birine bastırdım.

 

Karşımda duran Berzan kaşlarını çatarak bana baktı. "Yatakta!" Dedi anlamaz bir şekilde bakışlarını saniyelik arkasına dönüp geri bana döndü. "Sen?" Kısık çıkan sesimle başta anlamasa da sonradan aklına dank eden düşüncelerle dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.

 

"Sen nerde uyuyorsan bende orda.." Uzun boyundan dolayı başını biraz daha eğerek yakınlaştı. "Berzan!" Dedim sinirle hızla atan kalbimin boşvermeye çalışarak. "Söyle güzelim!" Isınan yanaklarımla ellerimi bastırdım halim onu fazlasıyla eğlendiriyordu.

 

"Şaka mı yapıyorsun?" Bir adım geri giderek adam fazla yaklaşmıştı. "Yoo niye şaka yapayım, karımsın sonuçta." Benimle hala uğraştığını açıkça belli ettiriyordu. Hızla yatağa ilerleyip bedenini geriye doğru bırakarak yatağa düştü.

 

"Koca yatak ikimiz de sığarız." Kirpiklerimi hızla kırpıştırarak, başımı iki yana salladım. "Öyle mi?" Tek kaşımı kaldırdığım da kara harelerini gözlerimi çevirdi. "Öyle hadi uykum var!" Ciddiydi, Berzan hiç olmadığı kadar çok ciddiydi. "Aynı yatakta mi yatacağız?" Birkaç saniye beni izledi.

 

"Karı kocayız, normal olarak aynı yatakta yatmamızı garipsememen gerek." Kaşlarımı çattım, bu adamın gerçekten sorunu falan mı vardı? Anlamaya çalışıyordum ama anlayamıyordum. "Ayrı yatmamız gerek!" Dediğim de gerçekten de ayrı yatmalıydık ben ve o aynı yatak gözlerim kocaman oldu.

 

Yanaklarım ısınırken ellerimle yüzüme yelpaze yapmaya başladım. "Korkma seni yemem, hadi Efnan kapat ışığı uykum var." Kolunu anlının üzerine koyarak yüzüne vuran ışığı önlemeye çalışmıştı. Bakışlarımı etrafta gezdirdim ışığı söndürdüm içeriyi aydınlatan sadece ay ışığı vardı.

 

Valizimi açarak içinden kendim için birkaç gecelik çıkarıp odada olan banyoya girdim rutin işlerimi hallederek üzerimi değiştiğimde ne kadar oyalansamda gelen esnemeyle nerdeyse ağzım yırtılacaktı. Daha fazla burda durmanın bir manası olmayacağı için yavaşça kapıyı açtım kafamı uzatarak direktmen Berzan'a baktım karanlıkta ne kadar görsem de ayın aydınlattığı kadar hala aynı pozisyonda uyuya kaldığını fark etmiştim.

 

Derin bir nefes alarak adımlarımı ses çıkarmadan adımlayarak ilerleyip tam yatağın kenarına yanaşıp bir kaç saniye nefes alış verişini dinledim uyuduğuna emin olunca kendi yerime geçtim. Uzanıp üzerime batanyeyi çektim, kalbim korkuyla mı yoksa olayın gerginliğinden dolayı mı? Bilmiyorum ama uykum tamamen kaçmıştı.

 

"Uyu yorgun değil misin?" Yatak sarıldığın da kalbim korkuyla atmaya başlamıştı. "Y-yorgunum!" Kekelemem yüzünden konuşma da zorlanmıştım. Koluma çarpan koluyla daha da bir uca çekildim. "Korkma seni yemem!" Alay eden adamla kaşlarım kendiliğinden çatıldı. "Yersin diye çok korktum!" Alay eden sesim nasıl bir cesaret bulupta bu cümleleri kurduğumu bile yeni yeni fark etmiştim.

 

Bi anda bedeninin yarısı üzerime denk gelince kirpiklerimi hızla kırpıştırdım, kara hareleri kahve harelerime denk gelmişti. "N-napıyorsun!" Kalbimin hızla atışının sebebi neydi bilmiyorum, korku muydu? Heyecan mıydı? "Korkma yemem!" Nefesi yüzüme doğru üflediğinde derin bir nefes alıp verdim. Dudakları yukarıya doğru kıvrılırken bakışları saniyelik dudaklarıma kayıp geri gözlerime taşınmıştı.

 

Bedenini geriye çektiğin de hafif sarsıntı yaratıp geri düzelmişti. Bi anda bedenimi kendi göğüsüne yasladığında kocaman olmuş gözlerimle yüzüne döndüm. "Bakma bana uyu hadi." Kalbim sesi kulaklarımı arşınlarken sertçe yutkundum. Başımı sert göğüsüne yaslayıp gözlerimi kapattım, güzel kokusu burnuma dolarken dudaklarım kendiliğinden kıvrılmıştı.

 

Zaman ve mekanın önemi olmadığı bir gerçekti...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Bölüm sonu?

Bu bölüm hakkındaki fikirleriniz nedir?

Yeni iki karakter Ferhat, Beyza?

Berzan, Efnan?

Allaha emanet olun♡♡

Bölüm : 18.01.2025 09:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...