33. Bölüm

Bölüm 32. 'Duygu Karmaşası..'

Sunbaeee
matmazellyaziyorr

 

 

İnsanın kalbi affetse de aklı savaşın galibi olur...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Hayat tepetaklak etmek istediği insanın yoluna açık bariyerler dizerdi. Dersini almadığımız bir hayatın altında ezili verirdik. Sakin olmak için derin nefesler aldım, tanımadığım bir numaranın bana attığı mesajı avutmak, sindirmek hiç kolay gelmiyordu.

 

Yusuf'un katilini biliyordu, yada bilmiş gibi yapıyordu. Yalan söylüyor olabilir miydi? Yalan söylemek için ne sebebi olabilirdi ki? Sabırla gözlerimi kapattım, hayatımın karmaşası bir birine girmişti. Düşünmek yapabileceğim en ağır eylem olmuştu.

 

Arabanın camından başımı çıkararak boğulmaya devam ettiğim havayı içime çekmeye çalıştım. Kendimi zor tuttuğum şu saatlerde zaman geçmek bilmiyordu. Berzan'ın yüzüne dahi bakmamıştım, utansam da yaptığım şeyden bunu düşünmek için zamanım yoktu en önemli olan şey katili bilen bir mesajın olduğuydu.

 

Kararmış hava sert rüzgarını yüzüme çarparken başımı geriye çekerken yüzümü ellerimin arasına aldım. Çıldırmak üzereydim, şu günler de yapılacak şey miydi? Hayatımın dönüm noktasında öğrenmem gereken gizli saklı olaylar mıydı? Dolan yaşlar daha fazla dayanamazken yanaklarımda bir bir süzüldü.

 

"Efnan?" Berzan'ın meraklı dolu sesi kulaklarımı delip geçerken kızarmış yüzümü ona çevirdim. "Neden ağlıyorsun?" Meraklı sorusu çatmış olduğu kalın kaşlarının ardından gözlerimde, yüzümde gezindi. "K..korkuyorum!" Bilmiyordum, hangi cümleyi kurupta hayatımın ortasına koymam gerektiğini bilmiyordum.

 

Bedenimi hızla çektiğin de dizinin üzerine oturmuştum. İri elleri yanaklarımı avuçlarında kaybettirirken ıslak yanaklarımı sildi. "Ben yanındayım, korkacak hiçbir şey yok!" Bir çocuğu avuturçasına yanaklarımı okşarken içimde kopan fırtınanın bile farkında değildi.

 

Hızla başımı göğüsüne yatırdım. Konuşacak olursam her şeyi söylerdim, başka biri için ağladığımı Yusuf'un katiline çok yaklaştığımı söylerdim. (Koynunda uyuduğun adam...) "Hadi uyu sen, uyu ki aklındakileri birazda olsa unut." (Avut bakalım nereye kadar..) Burnuma dolan sigara kokusuna karışmış kendine has erkek kokusu burnuma dolarken başımı biraz daha yaklaştırdım.

 

İri bedeni kasılsa da esmer teni gözlerimin önündeydi. Kalbimin hızla atışını anlamsız bulurken hayatımın işleyişi canımı yakıyordu. Koynunda uyuduğum adam benim kocamken aklımdaki olan adam sevdiğim idi.

 

Gözlerimi sıkıca kapattım kolları bedenimi sararken iki bacağını birleştirip bir bebek gibi kucağına çekti. Kokusu garip bir mahoşluk sağlarken gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı.

 

Ameliyat, öpücük şimdi de katili öğreneceğim gerçeği bedenimden çok aklımı yoruyordu...

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

'Katili buldun mu?' Kaşlarım kendiliğinden çatılırken kulaklarıma yankı yapanı anlamamıştım.

 

'Efnan, katilimi bul!' Sert sesi yankı yaparken yüzümü buruşturdum. 'Sus lütfen!' Diye bağırarak ellerimi kulaklarıma kapattım. 'İntikamımı al..'

 

Son cümleler kulağıma yankı yaptığın da hızla gözlerimi açtım. Hızlı nefesler alıp verirken göğüsüm patlayacak gibiydi. Kalbimin atışı dahi canımı yakarken ellerimle yüzümü sıvazladım, ter su içinde kalmıştım ellerimle saçlarıma daldırırken bakışlarımı etrafta gezdirdim.

 

Yatakla buluştuğunda tek olduğum için biraz da olsa memnun kalmıştım. Hızla yataktan çıkarak banyoya girdim avuç içime doldurduğum soğuk suyu yüzüme çarparken gerçeğinden ayırt edemediğim rüya bedenimi ürpertmişti.

 

Kızarmış gözlerim bir birine girmiş saçlarım gözlerimin altı bile siyah halkalara sahipti. Yusuf'un katilimi bul cümlesi hala kulaklarımda yankı yapıyordu. Gözlerimi sıkıca kapattım 'Allahım n'olur yardım et...' Neyin savaşıydı, banyoda daha fazla kalmadan dışarıya çıktım burada kaldıkça aklım ve gördüğüm rüya arasında kalıyorum.

 

Derin bir nefes aldım odaya geçtiğimde etrafım gezdirdim bakışlarımı Berzan neredeydin, benimle aynı odada yatmıyor muydu? Ah şu aklımdan geçip duran sorular bıkmıştım artık! Bir gün şöyle beynimi bir köşeye koyup saatlerce dinlenmek istiyordum başka hiçbir isteğim yoktu.

 

Saçma düşüncelerimi bir kenara itip odadan çıktım. Etrafta bakışlarım gezinirken yabancısı olduğum bu evde ne kadar kalacağımı bilmesem de biraz olsun aklımdaki düşüncelerden kurtulmak amaçlı etrafı incelemeye başlamıştım.

 

Çıktığım odanın hemen karşısında bir kapı daha vardı kapıyı açtığım da beyazın hakim olduğu sıradan bir odaydı. Belli ki bir misafir odası vardı. Kapısını kapatıp çok uzun olmayacak holde ilerleyip salona geçtim. Bir televizyon sehpa önünde L koltuk ve iki ayrı koltuk vardı.

 

Önü bana dönük koltuğa ilerlediğim de kaşlarım çatılmıştı. Berzan sabaha kadar burda mı uyumuştu? Ama neden? Onu öptüğüm için benden rahatsız mı olmuştu? Sertçe yutkundum. Bu gerçek aklımı kurcalarken başımı eyerek yüzüne baktım.

 

Kara kaşları çatık bir şekilde gözlerinin üzerine düşmüşken bu haline tebessüm ettim. Adam uyurken bile kaşları çatıktı, çok nadiren gördüğüm güzel bir gülümsemesi vardı. Biraz daha burda kalmaya devam edersem ellerimi koltuğa bağdaş kurdurup çenemi yaslayarak onu izleyeceğim gerçeği aklıma yer edinmişti.

 

Adımlarımı hızla gerileyip mutfağa doğru ilerledim mutfak salon bir olduğu için çok ses çıkarmamaya dikkat ederek kahvaltı hazırlamaya başladım. Dolabı açtığım da neyse ki yiyecek bir çok şey vardı. Hızla kahvaltı hazırlamaya başlamıştım benim canım bir şey istemese de Berzan için bir şeyler hazırlamak için işe koyuldum.

 

Koyduğum çay kaynadığında onu demlemiş iki tane yumurta kırarak pişirmiştim vakit kaybetmeden diğer kahvaltılıkları hazır ettiğim de işim çoktan bitmişti. Masaya hazır ettiğim kahvaltılıkta göz gezdirdim, eksik bir şeyin var olup olmadığını. Neyi sevip sevmediğini bilmediğim için her şeyi koymuştum, salona ilerleyerek hala uyumaya devam eden Berzan'ın yanında durdum.

 

'Eee koca adamı nasıl kaldıracaksın seçenekler; öperek, öperek, başından aşağıya su mu döksek?' İç sesimin garip isteklerini bir kenara iterek yavaşça başımı eğerek Berzan'a yaklaştım. "Berzan?" Hiç bir kıpırtı olmazken iç sesimin dediklerini uygulamamak için kendimi zor tuttum heleki su konusu.

 

"Berzan uyan!?" Biraz daha yükselttim sesimi ama tık yok. Elimi omzuna dokundurarak dürttüm. "Berzan!" Kaşları daha da çatılırken acaba benimle oyun mu oynuyordu? Aklıma gelen saçmalıkla göz devirdim. "Berzan uyansana!" Yüksek sesle bağırdığım da hızla gözlerini açmıştı. "Ne bağırıyorsun, insan uyuyor burda!" Uyku mahmuru sinirli sesiyle gözlerimi bayarak tek kaşımı kaldırdım.

 

"Boz ayı uyuyor sandım bende!" Ağzımdan çıkanın kulağıma ulaşması saniyeler alırken geri adım atmak için kendimi hazırlamıştım ki, Kolumdan tutup beni kendine doğru çekti. "Ahh!" Küçük bir çığlık atarak koltukta uzanır buldum kendimi. "Tekrar etsene bir daha!?" Korkutucu sesini kulağıma üflediğinde yutkunarak kıskacına almış olduğu bedenimi hareket ettirmeye çalıştım. Ama bir faydasını görmemiştim.

 

"Şey..." Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde öylece kara harelerinde gezindi bakışlarım. "Ney?" Meraklı sorusu gözlerime dalmış bakışlarında geziniyordu. Başını yastığa koyarak bakışmamızı kesti elini göbeğimin üzerine yerleştirerek bedenimi bedenine yapıştırdı. Sırtıma değer sert bedeniyle yutkundum. "Biraz daha uyuyalım." Sanki saatlerdir alıyormuş hissiyle koca bir nefes soludum.

 

Başı boynuma yerleşirken tüylerim diken diken olmuştu. "B..berzan bırak beni masa hazır kahvaltını yap.." Başta kekelesem de sonda toplamıştım etrafmı çok sıcaktı. Ben mi yanıyordum anlayamamıştım. "Biraz daha" boğuk çıkan sesiyle bedenimi çıkmaya zorladım kıskacına almıştı resmen.

 

"Bıraksana be adam, ter içindeyim!" 'Sence tek derdimiz terlemek mi?' İç sesimin haklılığı daha çok çırpınmamı sağlıyordu. "Rahat dur güzelim!" Kulağıma fısıldadığında yutkunarak hareketsiz kaldım. 'O bir erkekti, biz ise bir kadın! Duralım.' Rengim atarken göğüsüm hızla inip kalkıyordu.

 

(Burda bir dakika gülme geldi!!! :-))))

 

"Bırak sende!" Duş almadığıma pişman olurken beni bırakmaya niyeti yok gibiydi. "Ne inatçı çıktın, biraz daha uyusak ne olurdu!?" Sitemli sesiyle bedenini kaldırdığın da bedenim sırt üstü yağa düşerken o üzerime çıkmıştı çatık kaşları yüzümde gezinirken kirpiklerimi kırpıştırdım. 'Sakin oluyoruz, sakin oluyorum.. Ay çıldırıcam!!' İş başında olan beynimin artık susması gerekiyordu...

 

Şu an şu dakika sessiz olmalıydım. Bu halime kalın kaşları düzelmiş hatta hafifçe dudakları kıvrılmıştı. "Mum gibi olmak sana hiç yakışmıyor.." Tek kaşını kaldırıp indirdi. Üzerimden kalktığın da derin bir nefes verdim, ne zaman tuttuğumun bile farkında değildim. "Kalk kalk diyordun şimdi sen yatıyorsun?" Başımı öne doğru eyerek bakışlarımızı buluşturdum. "Ha?" Mani olmadığım saf bakışlarımla başını yan yatırıp kalın kaşlarını çattı.

 

"Kalkıyorum!" Yüksek sesle adeta bağırdığım da uzandığım yerden sıçramıştım. "Bağırmana gerek yok." Yüzünü buruşturarak başını iki yana sallayıp mutfağa ilerledi. Kızarmış yüzümde elimle yelpaze yapmaya başladım. "Sakin ol, bir şey olmadı." 'Bu gidişat iyi değil, söyleyeyim de!' Alaylı iç sesimle yüzümü buruşturdum. "Saçmalama." Evet kendi kendimle konuştuğum gerçek bir saçmalıktı...

 

"Hanım hadi çay koy içelim, oturup durma orda." Sanki yılların vermiş olduğu bir evlilik gibi konuştuğun da gülümsedim. Ben manyaksam oda alasıydı... "Hanım mı? Birde emir veriyorsun?" Adımlarım mutfağın kapısında durdu. Tek kaşımı kaldırmış bir şekilde yüzünde gezdirdim. Alay eden bir bakış attığın da bu halim fazlasıyla onu eğlendiriyordu.

 

"Peki karıcığım çay koyar mısın, lütfen?" Bu haline gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Beni sinir etmek isterken aslında ne kadar tatlı olduğunu fark etmiştim, aklımdan geçenle kaşlarımı çattım. 'Berzan, tatlı?' Başımı iki yana salladım. 'Adam tatlılığı aşıp karizma be!' Elime aldığım çaydanlıklardan bir bardağa çay doldurup önüne koydum.

 

Bakışları koyduğum bardakta iken. "Sen içmiyor musun?" Başını kaldırarak bana bakmıştı. "Canım istemiyor.." Başını salladı şeker atmadan içindeki kaşı çıkararak kenarıya koydu. "Kendin için meyve suyu, yada süt?" İlgili sorusuyla başımı iki yana salladım. "İstemiyorum." Omzumu indirip kaldırdım, kalçamı dezgaha yaslayıp bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

 

"Ne o beni mi özledin, izlemelere doymadın?" Ağzına attığı zeytini çiğnerken başımı aşağı yukarıya salladım. "Özlemimden ne yapacağımı bilemedim.." Alay eden sesimle bir yudum aldığı çayı geri yerine koyarken başını kaldırdı, kara hareleri mi parlıyordu? Kaşlarımı çattım. "Saçmalama lütfen, uyanmadın ne izlemesi..." Gözlerinin sönen ışığı ile baş başa kalmıştım.

 

"Bugün ne yapacağız?" Meraklı sorumla ağzındakileri yutarak bana çevirdi bakışlarını. "Öncelikle gezmemiz için güç toplamalıyız." Sandalyesini geriye iterek iri bedenini oturduğu yerden kaldırıp hızla koluma yapıştı, daha ne olduğunu anlayamadan dizine oturur bulmuştum kendimi. Saçlarım yüzüne çarptığında bu adamın benimle olan derdini anlayamıyordum.

 

Tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki, ağzıma tıktığı peynir ile söyleyeceğimi yutmuştum. Eline aldığı kendi çayını yaklaştırdığın da hızla elini tuttum. "Şekersiz içmem ben!" Acı geliyordu bana başını sallayarak bir eliyle belimi sıkı sıkıya tutarken bir eliylede ikimizi yediriyordu. Kalkmak için yeltendiğim de izin vermemişti. "Nereye?" Meraklı sorusuyla göz devirdim.

 

"İzin verirsen yediğim şeyler kuru gitmiyor." Eli serbest kaldığın da hızla kucağından kalkmıştım. "Her bulduğun dakika da kucağına çekme!" Uyarı dolu sesimle bakışları üzerimde geziniyordu. "Söz veremem!" Alay eden sesiyle doldurduğum çayı karşı tarafa koyarak sandalyeyi çekip oturdum. "Bir daha kine sakin kalmam." Uyarmıştım ben en azından yapsın da görsün gününü.

 

☆▪︎☆▪︎☆

 

Yazmaya doymadım ya..

 

Sahurdan sonra hiç yatmadan yazmaya başladım..

 

Dolu dolu Efnan, Berzan bölümü oldu..

 

Erken bölüm ♡♡

 

Allaha emanet ♡♡

 

 

Bölüm : 17.03.2025 10:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...