
Oy ve yorum ♥︎

♥︎•♥︎•♥︎
Kaybolmak kelimesi insanı yok eder miydi? Acınız sizi farkında olmadan bir hiçliğe çektiğin de hayatınız tamamen son bulurdu. Düşünceler beynimin için de bana savaşlar açarken her okun ona çıkması canımı yakıyordu.
Kabullenmek bu hayatta yaptığım en acı şey olacağını söyleseler inanmazdım. Yüreğimin üzerine oturan bu acı neyin nesiydi? Bu adamın söyledikleri gerçek miydi? Başımı sanki bu soruyu tastiklemek istemez gibi iki yana salladım. Kabullenmek istemiyordum, her yolun ona çıkacağını bile bile bunu kalbime yapmak istemiyordum.
Canım yanıyordu, gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. İşte hayatın bana sen çok mutlu oldun! Yeter bu mutluluk diye çarptığı bir sileydi.. "Kes ağlamayı!" Hayattan soyutlanmışken defalarca karşımdaki adamın bağırışını duyuyordum, duymak ve anlamak işte ben bundan çok uzakta kalmıştım.
Her ne söylerse söylesin algılama problemi yaşıyordum! Omuzlarımdan tutulup sarsılmam bile beni kendime getirmiyordu. Aslında nefes alıyordum, yaşıyordum, ama ruhumun bir yerlerde hıçkırıklar içinde haykırdığını hissedebiliyordum...
Berzan'ın bana onlarca dizdiği methiyeleri yalan mıydı? En önemlisi de Yusuf'u öldürmüştü. "Kendine gel Efnan!" Bedenim sarılıyordu, kalbimin sarsıntısı kadar derin değildi. Yüzüme yediğim tokat ile bakışlarım hızla bana tokat atan adama çevirmiştim. "Y..yalan de!" Yıkılmış halim onu mutlu etsede bu benim umrumda değildi.
"N'olur, Berzan yapmadı de." Sanki bana yalan söylese inanacaktım her ne olursa olsun ona inanacaktım. "Yalan!" Boş olan depo da bağırdığım da yankı yaparak bana geri gelmişti. Güldü, öyle ki sanki kendini durdurmakta zorluk çekti, bu halim onu fazlasıyla eğlendiriyordu..
"Yalan söylemem için bu kadar aciz olma.." Alaylı sesi beni ezip geçerken güçsüz halimle gözlerinin içine baktım. "Acizlik inandığın, güvendiğin kadar yıkar..." Boğazıma dizili olan hıçkırıklara engel olamadım. Aciz olmuştum, dileniyordum resmen yalan olması için bu hayatta ikinci defa birine güvenmiştim, oda beni ezip geçmiş miydi?
Bu yüzden mi benimle evlenmişti, söylenen her şey yalan mıydı? Beni sevdiği yalan mıydı? İnanmış olan kalbimin acısı bu kadar feci olmamalıydı. Sevmekten çok güvenmiştim oysa ama hepsi sahtekarlık üzerine kurulu bir oyun muydu? Ne olacaktı, güldün eğlendin bitti mi.
"Sana inanmıyorum!" Diye bağırdım kendime gelmek için derin nefesler aldım. "Bana inanmıyorsan, birazdan gelecek olan kocana inanırsın ha?" Kaşlarımı çattım, bu kadar kolayca beni bulmasını nasıl sağlıyorlardı. "B..berzan mi gelecek?" Titreyen cümlelerim sonunda kavuşmuştu.
"Kendi dudakları arasından duyduğun da inanırsın he?" Sandalyeyi sürükleyerek kenarıya çekti. Karanlık olduğu için birşey görmezken duyduğum seslerle kaşlarımı çattım ve daha dikkatli bakmaya çalıştım, gözlerimin önüne serilen silahla şaşkınlıkla ona baktım. "Bu senin.." Maskesinin altından gözlerinin kısıldığını görmüştüm.
"Sana hediyem olsun, ve bu iyiliğimi de sakın unutma Efnan!" Ayağımın dibine koyduğu silaha öylece şok içinde baka kalmıştım, benden ne yapmamı istediğini anlayamazken bu halim onu fazlasıyla eğlendiriyor gibiydi. "Yapma ama Efnan, hani bir sözün vardı! Unuttun mu?" Bana hatırlatırken aklıma bir bir akın eden düşüncelerle yüreğime yerleşen bir sızı hissettim.
Berzan'ı öldürmemi istiyordu, başımı hızla iki yana salladım. "Yapamam!" Ona bağırırken aslında kendime cevap veriyordum. "Yaparsın.." Sanki bu halimi anlamış gibi daha da bir baskı uyguluyordu. Hızla başımı iki yana salladım, ne ara dolup taştığını dahi çözemediğim yaşlar akın etmişti yanaklarıma.
"Onu öldüremem..." Titreyen sesimle boğazımın engelleyen cümleleri tıkamıştı beni. "O öldürdü ama.." Bana uyguladığı baskıyla dolu gözlerimi gözlerine kenetledim. "Yusuf'un katili hayatta, ve intikamını almanı bekleyen biri var toprağın altında! Borcunu ödemeyecek misin?" Susmasını istedim başımı hızla iki yana sallarken olduğum yerden kalkıp sesini kesmek istedim.
"Yıllarca bu anı beklemedin mi? Onun toprağına bile gidemiyordun Efnan.." Ellerim çözülü olsaydı kulaklarıma cümlelerini duymamak için kapatırdım. "Sus!!" Elimden bir şey gelmezken onun cümleleri zehir gibi beynime, ordan da içimde yıllarca sakladığım intikamı hissi sarsılıp duruyordu.
"Yusuf'u öldüren Berzan hala hayatta, nefes almaya devam ederken. Yusuf seni öteki dünyada affeder miydi?" Tükenmişlik yerleşmişti, kalbim ve aklımın bir birine olan savaşını kaybedecek, yada galibi olacak biri aranıyordu. "Şimdi ne değişti, duyguların intikamından daha mı baskın..." Fısıltılı sesi kulaklarım da dönüp dolaşırken.
Verdiğim savaş kaybettiklerime yer açmış gibiydi. "Değil, baskın değil!" Ne dediğimi dahi kendim fark edemezken halimden memnun birkaç mırıltı dökülmüştü. "Güzel.." Beni manipüle etmesine izin vermiştim aklımda yer edinen öldürme hissi ile gözlerim dolmuştu.
Benim öldürmek istediğim kişi Berzan mıydı, yoksa içimde biriktirdiğim intikam hissi miydi? Kendi aklımla verdiğim bu savaş kalbime zarardı. Ne için savaştığımı bilirken neleri kaybedeceğimi de çok iyi biliyordum.
En başında yüreğimde yer edinen adamı kaybedecektim. Peki ya Yusuf, onun suçu neydi? Saftı sevgisi saftı hayalleri hep onunla bir gelecek kurardım iliklerime kadar onunla mutluluğu yaşamıştım. Berzan böyle birşey yapmaz! Masum bir insana kıyacak kadar cani değildi! Dişlerimi bir birine bastırdım sakin olup yanlış yollara çeken düşüncelerimi bir kenara fırlattım.
"Beni çözmeden onu öldüremem." Kendimden bile beklemediğim bu soğuk ses tonum beni bile ürpertmişti. Şaşkın bakışları üzerimde gezerken boş bakışlarımın tek hedefi olmuştu. "Sabırlı ol, birazdan zincirlerinden kurtaracağım seni." Küçük bir kahkaha sesi doldurdu, sesindeki kahkaha kazanmışlığın tek açıklamasıydı.
"Şimdi çıkar!" Sert bir sesle bağırmıştım, canımı yakan ipleri bedenimden çıkarmak ister gibi zorladım kendimi. "Acelen ne, ecel olacağın yolda.." Ona inanmıyordum, Berzan masum birini vurmazdı! Ama cümlelerini onaylatmak için bakışları her defasında bana kayıyordu. Sanki bana bakmasa tereddütsüz elime aldığım silahla onu vuracağımı zannediyordu.
Ne kadar masum olmasa da ben bu adamı dahi kanını akıtamazdım. "Berzan öldükten sonra benimle gelirsin..." Heyecan içinde fısıldadığında dudaklarımı bir birine bastırdım. Bildiğin manyağın tekiydi, ben onunla mı gidecektim. "Hapse gireceğim." Emin çıkan sesimle bunu duyduğu gibi hızla birkaç adımda önümde durdu. "Girmene gerek yok, bizi bulamayacakları bir yere gideriz?" O kadar emindi ki kendisiyle gideceğimden aptallığının başka bir yanı yoktu. Arkama geçerek bağlı olan ellerimle uğraşmaya başlamıştı.
Şimşek misali aklıma bir bir çarpan kişiyle olduğum yerde dona kaldım, olma ihtimali var mıydı? O-o muydu? Yutkundum kendime gelmek için derin nefesler alsam da bir faydasını görememiştim. "Sezer..?" Korku dolu sesimle hızla başımı ona doğru çevirmiştim başını kaldırdı. Bana yakın olan kahve gözleri gözlerimde gezinirken kaşlarını çattı. "Beni ona benzetmen çok gurur kırıcı.." Sanki kırılmış gibi elini kalbinin üzerine yerleştirdi. Peki o değilse kimdi bu adam?
"Kimsin sen?" Korku dolu sesim ona ulaştığında halime bir süre baktı. "Kim olduğumun bir önemi yok!" Fısıldar gibi konuştuğun da başta idrak edemedim sanmıştım ama sessizleşince başımı salladım. Her manyağın beni bulması için hiç bir çaba sarf etmiyordum, gerçekten nasıl bulduklarını bilmiyorum.
Ellerim serbest kaldığın da bedenimdeki gerginlik rahatlamaya bırakmıştı. Eğilerek ayaklarımı da kendim çözmüştüm bu adama saldırıp burdan kaçmak istiyordum ama küçük bir şansızlığım vardı, ameliyat olmuştum üzerinden bir yıl geçse de tehlikesi hala devam ediyordu. Ani bir hareketim platini yerinden çıkartabilirdi bu durumu istemediğim için yerimden milim kımıldamadım.
"Sende haklı olduğumu biliyorsun." O sanıyordu ki onun lafı ile Berzan'ı öldürecektim, ona inandığımı zannediyordu. Sesimi çıkarmadan başımı salladım, platinim bir kere çıkarsa tamir olan bir şeyin sağlamlığı kalmadığı için onunda sağlamlığı kalmaz ve tekrar tekrar yerinden çıkardı. Bu riski alamazdım eğer ki Berzan geliyorsa sabırla onu burda bekleyecektim.
"O adamla yattın mı?" Beklemediğim sorusuyla öylece kalmıştım. Gözlerinin kızgınlığı öylece beni izlerken hızla başımı iki yana salladım. "Hayır!" Dedim bir çırpıda bu gerçeği söylemek istemezdim ama bana olan delici bakışları beni fazlasıyla korkutmuş oturduğum yere iyiden iyiye sinmiştim. "Hem bu seni ne ilgilendirir!" Korksam da ona korkumu göstermemem gerekiyordu, korktuğumu fark ettiği zaman daha çok çullanırdı üzerime.
"İlkinin o adamın olması seni daha fazla yıkardı, ah ne keyifli olurdu..." Hızla kirpiklerimi kırpıştırdım, beni kaçıracak kadar aklı vardı, ama gerisi için yok muydu? Tuttuğum korku dolu nefesimi ağırca verirken neyse ki korktuğum gibi bana saplantısı yoktu. "Ama olsun ilk olmaması da iyi!" Güldü ilerleyerek masanın üzerinden birşey aldı. Karanlıktan dolayı görmezken adımlarının hedefi ben olmuştum.
Birkaç adım uzağım da durduğun da elindeki silahı orasını burasını kontrol etti. "Sen kullanmayı da bilmiyorsundur." Omzumu indirip kaldırdım, silahtı işte her kime uzatılırsa tetiğe bastın mı ölürdü, bir insanın canını almak bu kadar basitti. "Kurşun sekmez, ha sen ha Berzan ne fark eder?" Dedim tek kaşımı kinayeli bir şekilde kaldırarak.
"Doğru akıllı kızsın." Sende tam aptalın tekisin. Gürültülü bir ses ortamı doldurduğun da olduğum yerden sıçradım. "Senin bela da geldi." Benim bela? Elindeki silahı bir iki kez daha kontrol ettikten sonra üzerime bıraktığın da arkama geçmişti. "Katilin canını almadan gelme, adios güzelim!" Kulağımın dibinde fısıldadığında bedenimi geriye çekmiştim. Hızla arkamdan uzaklaştığın da sessizleşmişti ortam.
"Efnan!" Yüreğimi hoplatan sesiyle hızla oturduğum yerden kalkmıştım. Düşmemesi için elime aldığım silahı tutarken karanlık ortamı delip geçen siması tam karşımda durmuştu. "Berzan?" Dolan gözlerim gülümseyen dudaklarım bi hasret çekmişti. Gözleri tüm bedenimi tararken bakışları elimdeki silahta takılı kalmıştı.
"O silah ne güzelim?" Meraklı sorusuna nazaran kalın kaşları yine gözlerini gölgede bırakmıştı. "Beni kaçıran adam verdi, seni öldürmem için." Anlamaz bakışları attığı adımları durmuştu. Benden mi korkmuştu? Gülümsedim onun bile korkuları vardı...
"Korkma sana zarar vermem!" Gözlerinin içine baktım. "Güya sen Yusuf'u öldürmüşsün!" Dudaklarımdaki alaylı tebessüm gözlerimde takılı olan gözlerinden geçen saliselik duygu karmaşası ile başımı iki yana salladım. "Sen masum bir cana kıyamazsın..." O kadar emindi ki cümlelerim onun yutkunduğunu gördüm.
Kanlanan gözlerinin beyazı ile gülümseyen dudaklarımın bakışlarındaki acıyı gördüm. "Yapmazsın değil mi?" Yapmazdı inanmazdım, ne olursa olsun Berzan masum bir cana kıymazdı. Başımı ağırca salladım, cümleleri geciktikçe gözlerim doluyordu neden? "B-berzan?" Korku dolu seslenişimle iyiden iyiye kızarıp dolan gözleri yan tarafında tuttuğu silahlı eli titriyordu.
Sarsak bir adım attım, içime yerleşen korkuyu anlayamazken. "Cevap versene? Yapmadım desene?" Cevap almadıkça kalbime yer edinen bu acıda neyin nesiydi? Canım niye bu kadar yanıyordu! Kahrolası dili niye beni avutmuyor yada yalan demiyordu. Yeminle inanırdım! Yalan demesine inanırdım.
Yanağına bir damla düştü, "gerçek Yusuf'u ben öldürdüm." Durdu zamanım geçti gözümün önünde onunla olan tüm hayatım. Sonra Yusuf'un siması geldi gözlerimin önüne vurulan kurşunla kollarıma düşüşü geldi. Yanaklarımın üzerine düşen damlalar bile canımı yakıyordu.
Acım vardı yıkılmışlık vardı üzerime sanki koca bir dünya çökmüştü. "Öğrendin gerçeği, elindeki silahı boşa tutma." Boş bakışlarımın hedefi olmuştu, onun soğuk olan cümleleri beni ezip geçmişti. "İntikamını al! Al ki kendini de beni de kurtar bu azaptan!" Avuçlarımın arasın da sıkıştırdığım silahın soğukluğu kalbime yerleşen buz kütlesi kadar üşütmüyordu beni.
"N-neden yaptın!" Elindeki silahı hızla bir köşeye attığın da kollarını iki yana açmıştı. "Bir insanın canını bile isteye almam Efnan." Yüreğimin heyecan içinde kollarının arasında kaybolma hissi bedenimi tetiklerken aklımın savaşı buna engel oluyordu. "Kaza.." Ne kadar da basitti değil mi? Bir insan canına kaza diyerek kurtulamak. Burnunu çektiğin de yanakları ıslaktı "Belki vurursan ikimizin çektiği ızdıraba son verirsin olmaz mı?" Bedenim tir titrerken ellerimle yanaklarımı sildim.
Yutkundum hedefim güvendiğim adamdı, beni yaralayanla aynı adamdı. Namlunun hedefi olurken titriyordum bedenim zangır zangır titrerken onun dudaklarına bir tebessüm yerleşmişti. "Seni seviyo-" Tetiğe bastım cümlesinin devamını duymamak için ama kalbime bir acı yerleşmişti.
Ben Berzan'ı vurmuştum elimdeki silah hızla yere düşerken üzerindeki beyaz gömleği kırmızıya bürünmüştü dizlerimin üzerine düştüğüm de oda benim gibi düşmüştü şok olmuş bakışlarımın hedefi oydu hala gülümsüyordu acı çekerken gülümsüyordu bulanık olsa da gülümsediğini görüyordum sağ yanağında dudağının üstündeki gamze bile kendini belli ettirecek kadar netti.
Sürünerek hızla ona ilerlediğim de ben yetişemeden başı yere düşmüştü bile sessizce dökülen yaşlarım başını ellerimin arasına aldım. "B-berzan özür dilerim!" Gülümseyen yüzüne gözlerimdeki yaşlar süzülürken elim hızla göğüsünün üzerine yerleştirdim. "Özür dilerim Bezan!" Aynı şeyleri tekrar ederken başımı iki yana salladım.
"Gitme... Ne olursun!" Ellerimin onun kanı bulaşmıştı. "A-ağlama!" Acı çeken sesiyle ellerimi dudaklarıma bastırdım. "S-susma sakın!" Etrafımda birlerini ararken tek gelmemesi için dua ettim. "B-belki ilk başlarda sana acıdım." Soluk soluğa kaldığın da ne yapacağımı bilemez bir şekilde Berzan'a döndüm. "Yorma çok kendini.. Acıtma canını! Kimse yok mu, yardım edin!!" Çığlığım boş depoda yankı yaparken elini elime attı hızla tuttuğum da buz gibi olmuştu.
"Berzan.." O giderse ben ne yapardım? Onsuz nasıl yaşardım. "S-sonra sana k-kapıldım! S-sana aşık o-oldum. Efnan.." Dinmeyen kanı beni daha da korkuturken onu bu hale getiren bendim canını yakan bendim beni sevdiğini bu şekilde söylememeliydi. "G-gidersen affetmem Berzan!" Diye bağırdım yaptığım şeyden pişman olurken ondan başka kimsem yoktu benim.
"K-kalırsam da a-affetmezsin.." Göğüsüne biraz daha bastırdım. "A-affederim, yeter ki sende gitme! Beni bırakma." Burnumu çektiğim de yüzünü buruşturmuştu. "S-sümüklü!" Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Bu haliyle bile hala benimle uğraşıyordu. "Az daha dayan nolursun?" Yalvaran sesimle bağırdığım da elimi tutan elinin boşluğu ile yüreğim sanki yerinden söküldü.
Bakışlarım gözlerine kaydığında başımı hızla iki yana salladım. "Berzan, Berzan!" Sarstım bedenini kalkmıyordu, milim dahi yerinden kımıldamıyordu sevdiğim adamın katili olmuştum bedenine sıkıca sarılırken nefes alması için içimden binlerce kez dua ettim.
"Nolur Berzan, affet beni nolur beni terk etme."
Boş depoda kanlar içinde olan Berzan ve ben dışında kimse yoktu, kollarımın arasından uçup giderken elimden hiç birşey gelmiyordu...
Ölüyordu, ve ölümüne sebep ben olmuştum...
♥︎•♥︎•♥︎
Ve bölüm sonu!
Düşünceleriniz?
Efnan hatalı mi sizce?
Berzan kendini iyi açıkladı mı?
Yüzü maskeli adam tahmin yanlış çıktı.
Bir sonraki bölümde görüşelim.
Inst beni takip edip kitaplar hakkında alıntılar paylaşıyorum.
MatmazellYaziyorr sayfam.
Allaha emanet.♡♥︎
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 54.17k Okunma |
4.29k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |