49. Bölüm

Bölüm 46. 'Berzan Ağam..'

Sunbaeee
matmazellyaziyorr

Oy ve yorum.

Uzun aradan sonra geldik!

 

♥︎•♥︎•♥︎

İki gün önce..

 

Kısa kesitler gibiydi hayatımız, hangi bölümü geçtiğinizi farkına varamadan gözlerinizin önünden geçip gidiyordu. Şuan da olduğu gibi her şey gelip geçerken ben hayattan soyutlanmıştım. Berzan'ın yanında Miraç gelmişti, o gelmeseydi bu depoda kollarımın arasında öldürmüş bir vaziyette kalırdım.

 

Berzan zorda olsa kaldırdığın da bana seslenmişti. Duymamıştım dahi onu hayatımda yaşadığım en ağır şeylerden biriydi, ben kendi kalbimi söküp bırakmıştım... "Efnan!" Hızla kendime geldiğim gibi ona yardım ederek beraber depodan çıkmıştık ara ara inmele sesleri geldikçe tüylerim ürperiyor ona birşey olmasın diye dualar ediyordum.

 

Zar zor arabaya bindirdiğimiz de başı dizlerimin üzerindeyken Miraç arabayı çoktan sürmeye başlamıştı, "Efnan bunu bastır!" İçin de olan endişeye rağmen benden daha sakin kalıyordu. Elinde uzattığı çeketi hızla akan kanın olduğu kısma bastırdığımda yavaş yavaş ellerime dahi bulaşmıştı.

 

Kendi ellerimle ölümüne sebep olmuştum...

 

Sevdiğim adamı intikam uğruna harcamıştım, bunun affedilebilecek bir yanı yoktu..

 

"B-berzan!" Islanan dudaklarımın arasından ismini sadece fısıldayabilmiştim! "N-nolur ölme.." Sanki beni duyacağına inandığım bir sesle başımı ona doğru eğmiştim. "B-beni bırakmazsın, değil mi? B-ben sensiz n-ne yaparım!?" Katil olmak umrumda değildi, benim umrumda olan sevdiğim adamın katili olmaktı! Kollarımın arasında can çekişen adam benim bir parçamdı..

 

Tek güvendiğim insandı, yıllar önce yaptığını kabul etmişti, oda vicdan azabı çekmişti! Bende yıllarca çekmiştim sabırla beklemiştim, ama nerden bilebilirdim ki? Güvendiğim adam intikamını alacağım adamı öldürdüğünü..

 

"B-bak daha y-yaşayacaklarımız var! B-benden böylece kurtulamazsın." Dizlerimin altında olan başı hafif kaymıştı, kalbim korkuyla atarken ona tutulduğum bir gerçeği bana ulaşırken. "M-miraç daha hızlı sür! Onu kaybedemem.." Hele ki ben ellerimle vurulmuşken ya ölürse? Ya bir daha benimle uğraşmazsan...

 

"Benimle istediğin kadar uğraş, ama yeter ki benden gitme.." Titreyen dudaklarım üzerinden akıp giden damlalara engel olamazken nefesimi darlayan bu acı beni güçsüz kılıyordu. Yıllar sonra ilk defa bir adam bana değer vermişti, beni gerçekten sevmişti..

 

Ama ben bunu kendi ellerimle yok etmek için savaşmıştım... Yıllar sonra ilk defa birini kaybetmek istemiyordum, canına ben kıymış olsam da benden gitmesini istemiyordum, çok nankör bir insan olmuştum! Ama onun bana geri dönmesini gitmesini istemiyordum...

 

Arabanın ani fren sesi beni kendime getirirken arabadan hızla inen Miraç. "Sedye!" Diye bağırdığını ardından benim olduğum kapıyı açtığını fark etmiştim, sonrası sanki bir filim şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gitmişti.

 

Birkac adam gelmişti, dizimde yatan başını kaldırarak bedenimin üzerinden almışlardı onu. Ağırlığı bana yük olmazken hafifliği ağır bir yük olmuştu bedenime.. Yokluğunda kaybolduğum tek adamdı.. Sedyeye iri bedenini koydukların da bende hızla arabadan inmiş, ve sedyenin bir ucunu tutar olmuştum.

 

"Allahım onu benden alma benim canımı al ama onun canını alma." Dualarımı ederken sesim çıkmıyordu, yaşaması için yalvardığım adamı kendi ellerimle mezara koyarsam zaten bende yaşayamazdım ki, ölüm gibi gelirdi hayat bana.

 

Yaşamak zulüm olurdu...

 

İki yana açılan ve üzerinde kocaman harflerle ameliyathane yazan yerden geçmemize izin vermemişlerdi. Adımlarım kapının yanında öylece durmuşken kalbimde olan ağır yük canımı fazlasıyla yakıyordu. Titreyen bacaklarım bedenimi taşıyamazken hızla yere düştüm.

 

"Efnan!" Miraç'ın sesi ardından koltuk altıma dolanan kollarını hissetmiştim. "Bırakma kendini." Beni telkin ederken acaba benim vurduğumu duysa bu kadar naif davranır mıydı? Bana iyi olur muydu? Dolu olan gözlerimin ardından Miraç'a baktım. "B-ben vurdum." Anlamaz bakışları yüzümde gezinirken kaşları bi anda çatıldı.

 

"Her şeyi öğrendin mi?" Bu cümle kızmaktan çok suçluluk duygusunu yansıtıyordu. "Hapishanede kaldığını da biliyorsun! Yıllarca seni takip ettirdi, senin iyiliğin için! Vicdan azabı çektiği için.." Sesinde yer edinen kızgınlığın tek hedefi bendim. "Buna rağmen ona kıydın mı!?" Gözlerinin beyazı iyiden iyiye kızarmıştı. "Haklı olabilirsin! Ama vicdan azabı çekerken, senin iyiliğini düşündüğü için! Seninle evlendi." Bedenini hızla benden uzaklaştırdığında dolu gözlerimin ardından ona baktım.

 

Sırtını duvara yaslamış cümlelerini sonlandırmıştı. Bakışlarının hedefi ben değildim, iyi bir haber duymak için ameliyathane kapısıydı. Vicdanı büyük bir adam mıydı? Benim iyiliğim için kendinden vazgeçmiş bir adam mıydı...

 

Gözlerimden yaşlar akarken bedenimi geriye sürterek sırtım soğuk duvarla buluştu. Kalbimin acıyla kasılması, canımın yanması... İçimden bir parça sökülüyor gibiydi. Kalbim acıyor ama sebebi olan insan kapının ardından çıkmak bilmiyordu..

 

Dakikalar geçmişti, gözlerimdeki yaş kurumuş hissiz bir şekilde öylece kapıya dönmüştüm. Kulaklarıma adım sesleri geldiğin de bakışlarım koridora dönmüştü. Zerrin babaanne, önde Arat ağa, Zühre hanım, Zerda ve Xate hanım arkada peş peşe bizi gördükleri yere hızla geliyorlardı.

 

Endişeliydiler oğullarını vuran gelinleri olduğunu öğrenseler ne düşünürlerdi. Sanki olabildiğim kadar daha da küçüldüm bana değer veren insanların gözünde fazlasıyla düşecektim bunu sağlayan da bendim.. Yeni kurumuş gözlerim tekrar dolarken Zühre hanım hızla bana doğru geldi.

 

"Kızım iyimisiniz?" Bir damla süzüldü yanağımın üzerinden, benim durumumu da soruyordu gerçekleri bilmeden. "Ö-özür dilerim!" Hızla bana doğru gelip yanımda çömeldi kollarını bedenime dolandığın da daha da canım yandı. "Özür dileme güzel kızım, oğlum sağ salim çıkacak, benim oğlum güçlüdür! Bir kansızın kurşunu ile bizden kopmaz..." Kansız, o bendim koca bir nefes aldım.

 

"B-bendim..." Sanki boğazımda düğümleniyordu cümleler.. "B-ben v-vurdum!" Bedenimi saran kolları gevşedi, anlamaz bakışları hızla bakışlarıma dönerken kaşları çatılmıştı. "A-abimi sen mi, vurdun!?" Zerda'nın sinirli ses tonu ortama bomba misali düşerken birkaç defa kirpiklerim titrese de başımı yavaşça salladım.

 

"Ben size dedim bundan oğluma eş olmaz diye!" Aradan püsküren sinirli ses Xate hanıma aitti. Haklıydı, ben oğullarını vurmuştum.. Zühre hanım hızla benden uzaklaşırken Arat ağanın yanına gitmişti. "Ö-özür dilerim." Sesim kısık çıksa da onlara ulaşmıştı. "Özür torunumu ayağıya kaldırır mı? Hala ne yüzle burda durmaya devam ediyorsun sen! Defol git!" Beklemediğim bir tepki Zerrin babaanneden aldığım da yerimden sıçramıştım.

 

"Oğlum sana ne yaptı da, vurdun onu?" Zühre hanımın sesiyle dolu gözlerimin ardından dolu olmuş gözlerine baktım.. Ne diyebilirdim ki bi anneye? Hangi cümlelerim beni haklı çıkarırdı? Ben haklı mıydım? Affedilmeyi hak ediyor muydum? "Tamam uzatmayın, şuan tartışılması gereken konu bu değil! Berzan hele sağ salim çıksın." Arat ağanın sesiyle herkes sessizleşirken kin dolu bakışların üzerinde olduğunu bilmeme rağmen yerimden kımıldamadım.

 

Ben gidemezdim, ameliyathaneden iyi olduğunu duymadan çekip gidemezdim, beni ezip geçen bakışlara rağmen yerimden kalkmadım. Zerrin babaannenin tansiyonu çıktığı için odaya alınırken sabırla kapının ardında onu bekledim, içimdeki inanç sabırlıydı, iyi olacağını biliyordum.

 

Bir birimize yeni kavuşmuşken beni bırakıp gitmezdi.. Terk etmezdi değil mi?

 

Başım duvara yaslı bakışlarım ameliyathaneye dikmiş bir şekilde bakıyordum, bir umut kapının açılmasını. İyi olduğunu duymak beni en mutlu edecek şeydi, iyi olsun bu bana yeterdi. Yelkovan akrep ardı arkası kesilmeyen kovalamacasını yaparken yerimden milim dahi kımıldayamamıştım.

 

Bedenim tutulsa da ayaklarım karıncalansa da kapı açılana dek kapının ardında öylece umut ederek bekledim, zaman ve vakit geçtikçe içime oturan bu korkunun ne olduğunu anlayamazken sabırla beklemekten başka bir şey gelmiyordu elimden. Çaresizlik her defasında benim ardımı bırakmazken çarenin adı bile geçmiyordu..

 

Bi anda açılan kapıyla hızla oturduğum yerden kalktım, oysa saatlerce 0turmamdan dolayı tutulan bacaklarım garip bir şekilde güç gelmişti. Adımlarım sarsak olsa da sonunda doktorun yanına varmıştım. "Berzan ŞahinKara ailesi?" Başımı hızla sallarken benimle beraber Miraç, Zühre hanım, Zerda, Arat ağa gelmişti.

 

"Uzun bir ameliyat oldu, kurşun kalbe fazla yakındı! Çok şükür iyi hastamız birazdan odasına alınır." Sanki saatlerdir yutkunmamıştım gibi sertçe yutkundum. Gülümseyen yüzümle aile bireylerime döndüğümde Zerda'nın kolları bana dolanmıştı. "Abim iyi şükür ki, bu yüzden affedildin!" Yüce yürekli bir görümcem vardı. Gözlerimi kapatarak sarılışına karşılık verdim.

 

İki damla yanaklarımdan süzülürken Zühre hanımın. "Şükürler olsun yarabbim!" Diyip Arat ağaya sarılışını görmüştüm. Kapılar tekrar açıldığında Zerda ile bir birimizden hızla ayrılmıştık seyde yatağında üzerine örtülmüş yeşil çarşafla gözleri kapalı Berzan çıkmıştı, mutluluk içinde dökülen yaşlarımın sahibi kendisiydi.

 

Nefes alıyor ve yaşıyordu şükürler olsun ki! İyiydi.

 

Çaresizliğimin çaresi olmuştu, rabbime binlerce şükürler ettim.

 

Normal odaya aldıklarında herkes başında toplanmıştı, ben dışında ben dışarıda kapının ardında bekliyordum, kendimi suçlu görüyordum onun yüzüne nasıl bakacaktım. Herkes içeride sesleri gelirken hızla atan kalbim onun iyi olduğunu bildiği için rahatça çarpıyordu... Ellerime onun kanı bulaştığı için hızla lavaboya gitmiş ve beni bu ellerle görmemesi için iyice yıkamıştım geri odasına doğru ilerledim.

 

Berzan iyiydi ya gerisinin önemi yok! Bedenimi duvara yaslayarak sabırla bekledim. Kapı açıldığında hızla durduğum duvardan ayrıldım. Herkes tek tek çıkarken bana bakışları kiminin kin dolu kiminin kırgınlıkla doluydu. En son Zerda çıktığın da kapıyı yarım ederek bakışlarını bana çevirdi. Yüzünde eksik etmediği tebessümü ile saniyelik ilerleyen ailesine bakarak bana döndü.

 

"Abim seni çağırıyor, dikkat et bu seferde kazayla kanatmak yarasını!" Kaşlarım söylediği cümleleri anlayamazken cevap vermeme vakit tanımadan diğerleri ile gitmişti. Aralık olan kapıya saniyelik bakarak koca bir nefes aldım, bu benim nazarımda kendimi telkin etmek, ve cesaretlendirmek içindi.

 

İçeriye adımımı atarak yavaşça ardımdan kapıyı kapattım, biraz daha ilerleyerek onu gördüm uzandığı yatakta hafif oturur hale gelmişti. Kalbimin atışı hızlanırken endişeli bakışlarım vücudunu taramıştım. "Yanıma gel!" Yorgun çıkan tok sesiyle yerimden sıçradığım da sessiz bir ortamda bi anda konuştuğu için gerçekten korkmuş olamazdım değil mi? Ben bana kızmasını mi, bekliyordum..

 

"Yok yaralısın.." Sessim sanki bir yerlerime kaçmıştı. 'Çıkar o zaman kaçan yerlerinden! Adama bak önce sesine değil.' Sinir bozucu iç sesimle başımı iki yana salladım. "Yaralı olmam sana sarılamayacağım, anlamına gelmez." Açık sözlü haliyle sertçe yutkundum. Kalbim cümleleri ile daha hızlı atarken benimle uğraşması tebessüm etmemi sağlamıştı.

 

"Heh aradığım ilk şey buydu, hadi ikinciyi de gerçekleştirelim?" Kirpiklerimi kırpıştırarak anlamsızca yüzüne baktım. 'Bu kadar saf olamazsın! Cidden mi?' İç sesimin sinirli halleriyle göz devirdim, evet kendi kendime göz devirdiğime göre dağılabiliriz... "İkinci ne?" Anlamaz bakışlarıma sen ciddi misin bakışı atmaya başlamıştı.

 

Kollarını iki yana açtı, aniden açtığı için acıyla inlediğin de. "Canını yakıyorsun, yavaş ol!" Çemkiren sesime adımlarım eşlik etmiş ve dibine kadar gelmiştim. "Sarılırsan geçer." Yaralı olduğunu umursamadan daha da açtı, başımı iki yana sallayarak dikkat ederek ellerimi beline doladım. Yatağının köşesine oturduğum da dudaklarını saçlarımın arasında hissettim.

 

Huzur bu muydu? Her şeye rağmen iyi miydik? Yaralarımız bizi kanattığı kadar da sarılmıştı. Ben hayatımda ilk defa sarılmayı bu kadar çok özlemiştim, kolları arasında kaybolduğum adama sarılmayı özlemiştim.

 

Gülümseyerek geniş gövdesine biraz daha başımı yasladım. "Affettin mi?" Endişe dolu sesiyle fısıldadığında yutkundum onu vurmama rağmen onun değilde benim onu affetmemi bekliyordu. Başımı biraz daha göğüsüne gömerek sesimin boğuk çıkmasını dahi umursamadım.

 

"Sen adam, her badireye beraber göğüs gerdiğim tek kişi! Benim değil senin beni affetmen gerekiyor. Duymak istersen ben seni affettim Berzan ağam." Huzuru bulduğum kolları arasına biraz daha yerleştim...

 

 

♥︎•♥︎•♥︎

 

Ve bölüm sonu!!

 

Çok şükür bu bölümü sonunda bitirdim.

 

İki gün önceyi okumak istediniz buyrun..

 

Sizce verilen tepkiler de haklı mıydılar?

 

Zühre hanım?

 

Zerrin babaanne?

 

Zerda?

 

Arat ağa?

 

Miraç?

 

Berzan... 'Aşkumsu vuruldu ama kadınına...'

 

Yeni bölümde görüşmek üzere!

 

Allaha emanet. ♥︎

Bölüm : 01.08.2025 01:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Sunbaeee / NOKSAN (Geçmişin İzi) / Bölüm 46. 'Berzan Ağam..'
Sunbaeee
NOKSAN (Geçmişin İzi)

54.17k Okunma

4.29k Oy

0 Takip
54
Bölümlü Kitap
Bölüm 1. 'Kader Oyunu'Bölüm 2. 'İsteme..'Bölüm 3. 'Kaçış..'Bölüm 4. 'Özgürlük vaati!'Bölüm 5. 'Gerçekliğin Tokadı.'Bölüm 6. 'Alışveriş!'Bölüm 7. 'Rezillik!'Bölüm 8. 'Anlaşma!'Bölüm 9. 'Efnan..'Bölüm 10. 'Hastahane'Bölüm 11. 'Mesaj'Bölüm 12. 'Salıncak!'Bölüm 13. 'Yırtılan Anlaşma!'Bölüm 14. 'İlk Yenilgi!'Bölüm 15. 'Gelinim...'Bölüm 16. 'Şoke Eden Gerçekler..'Bölüm 17. 'Düğün part 1'Bölüm 18. 'Düğün part 2'Bölüm 19. 'Mehir!'Bölüm 20. 'Kanlı Çarşaf!'Bölüm 21. 'Xate Hanım'Bölüm 22. 'Küçük Fare!'Bölüm 23. 'Bi Sen Eksiktin!'Bölüm 24. 'Kocacığım...'Bölüm 25. 'Her Yenilgi, Bir Başlangıç!'Bölüm 26. 'Yağmurun Altında!'Bölüm 27. 'Koca şehir..'Bölüm 28. 'Berzan..'Bölüm 29. 'Başkasının Hayatı..'Bölüm 30. 'Fransa'Bölüm 31. 'Bilinmeyen numara!'Bölüm 32. 'Duygu Karmaşası..'Bölüm 33. 'Öpücüğüm sana ait, sende bana..'Bölüm 34. 'Ameliyathane..'Bölüm 35. 'Zamanın Hızı..'Bölüm 36. 'Bir yıl!'Bölüm 37. 'Alev Alev ❤️‍🔥'Bölüm 38. 'Küçük Atışmalar..'Bölüm 39. 'İyiyim!'Bölüm 40. 'Güven!'Bölüm 41. 'Gerçek Rüya!'Bölüm 42. 'Kabullenmesi Zor Gerçekler!'Bölüm 43. 'Güvendiğin Adam!'Bölüm 44. 'Sezon Finali.'Bölüm 45. 'Affetme..'Bölüm 46. 'Berzan Ağam..'Bölüm 47. 'Kalbim Yabancı..'Bölüm 48. 'Yolumun Yolcusu..'Bölüm 49. 'Seni Almaya Geldim..'Bölüm 50. 'Kıskançlık!'Bölüm 51. 'Vuslat..'Bölüm 52. 'Çok Güzelsin!'Bölüm 53. 'Ölü Gibi..'Bölüm 54. 'Senin Azılı Katilinim!'
Hikayeyi Paylaş
Loading...