Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ

@matthiolagolge

 

Yayım tarihi: 19/09/2024

okumaya başlama tarihlerinizi yazarsanız mutlu olurum.

Hoşgeldiniz yeni dünyama, iyi okumalar 🫶

***

 

CAN EVİM

 

GİRİŞ

2019-MART

 

Her insan her mutluluğa aynı tepkiyi vermez. Her insan her acıya aynı tepkiyi vermediği gibi.

On dokuz yaşında olan bir kız babası ve annesi tartışınca nasıl tepki verir? Bu soruyu iki dakika önce birisi sorsa bilmiyorum diyerek geçiştirir ve üstünde düşünmeyebilirdim ama şu an biliyorum. İlk tepki donmak ikinci tepki ağlamak oluyor. Devamı mı? İşte onu da ilerleyen dakikalarda öğreneceğimin bilgisini içimden yükselen çığlıklarda duyuyorum.

Gözlerim ebeveynlerimin ilk tartışmasına, kulaklarım ise seslerini ilk kez yükseltişlerine şahit oluyor. Babam dalga geçer gibi bir kahkaha attı, annem sinirle bağırıp ellerini saçlarına geçirip babama arkasını döndü. İkisi de beni hala görmedi çünkü salon kapısının biraz gerisinde ikisini izleyerek dinliyorum.

‘İshak! Yeter artık bu böyle gitmiyor. Devin Efil ile konuşmamız gerekiyor.’

Benimle neyi konuşmaları gerekiyor? Gitmeyen şey ne?

‘Hay hay konuşalım. Konuşalım da sen bu eve gelip kızını karşına alıp anlatmaya zaman bulabilecek misin acaba?’

Anlam veremediğim konuşmalarını gözyaşlarım içinde dinlemeye devam etmeyi kesip sormak için bir ayağımı öne attım. Bu sıra da merak ettiklerim annemin ağzından döküldü.

‘Üç aydır boşanacağımızı ben söylememize engelmişim gibi konuşma. Senin de evde olduğun söylenemez!’ dedi annem hiddetli bir sesle. İkisinin de yüzünü bu noktadan göremiyordum fakat sesleri ne kadar sinirli olduklarını açıklar nitelikteydi.

‘Hep İshak’ı suçlaman kolayına kaçtı, kaçıyor. Kabullen bunu Nurcan, kabullen.’

‘Yoruldum İshak.’ Dedi annem söylediğini destekler bir tonla. ‘Yoruldum ve bunu da şimdi tartışmak istemiyorum. Kızın gelmesine az bir zaman kaldı. Düzgünce oturup kızımıza ne söyleyeceğimiz konusunda anlaşalım.’

Babam derin bir nefes verdi. Beni hala görmediler. İkisi de susarken babam kafasını sallayarak koltuğa oturdu. ‘Konuşalım Nurcan. Devin Efil’in iyiliği için konuşalım.’

Gerçekten boşanmalarına sebep mi bulacaklardı? Bana söyleyebilecekleri bir sebep? Yaşlarım daha hızlı akmaya başladı. Salona girip ikisine de ne saçmaladıklarını sormak istiyor fakat sanki bu isteğimi engelleyen bir şey varmış gibi ben aklımdaki düşünceyi gerçekleştirmek için bir adım dahi atamıyordum.

‘Gerçek sebebini söylemek mi istersin yoksa..’ dedi ve sustu annem. Gerçeği de söylememe ihtimalleri vardı. Peki o gerçek neydi?

‘Sınavları var yeterince yıpranacak bir de bunu bilmesine gerek yok.’ Babam bir askerdi ve her zaman sesi gür, kararlı ve güçlü çıkardı. Bugünün aksine. Sesinde olmasına alışkın olduğum tüm o özellikler kırgın, öfkeli ve üzgün ile yer değiştirmişti.

‘Teşekkür ederim.’ Dedi annem, sesindeki o kekremsiliği hissettim fakat tam adını koyamadım. Ben tam ne olduğunu düşünürken babam benim arkama bakmadan evden çıkacağım kilit cümleyi söyledi.

‘Önemli değil demek isterdim Nurcan. Fakat önemli. Sen beni aldattın.’

Her kız anne ve babasının kavgasında böyle bir gerçekle yüzleşiyor mudur bilmiyorum, yüzleşince nasıl tepki verirler yine bilmiyorum fakat yine ve yeniden yaşayarak öğreniyorum.

Nefesim boğazımda takıldı. Gözyaşlarımın yanaklarıma dökülmesi hız kazanırken tutamadığım hıçkırık dudaklarımdan özgür kaldı. ‘İshak özür di-’ dedi ve hıçkırığımla annemle babam kafasını salon kapısına çevirdi. Çıkan sesten emin olmaları için dudaklarımdan ikinci, üçüncü ve sayamadığım kadar hıçkırığın dudaklarımdan özgürlüğüne kavuşması gerekti.

‘Kızım!’

‘Devin Efil?’

İkisinin de ayaklandıklarını hissettiğim an dakikalardır koridordan salona adım atmayan bacaklarım işlevini sonunda hatırlayarak arkamdaki kapıya beni götürdü. Kapıyı hızlıca aralarken ikisi de bana sesleniyor fakat onları duymazdan geliyordum.

Şu an neye, nereye, neden konuşuyorum bilmiyorum fakat ayaklarım tek bildiği koşmakmış gibi sadece koşuyordu. İlk önce binadan çıktım ardından hiç duraksamadan karşıya geçerek ilk sokağa kendimi attım. Durmadım, devam ettim. Ben kaçıyor onlar kovalıyordu fakat sesleri kulaklarıma ulaşamadan yere sekiyor gibi ne dediklerini anlamıyordum.

Bana ne diyebilirlerdi? Babam belki bir şeyler derdi fakat geç kalmıştı. Annem... annem yaptığını nasıl açıklayacaktı? Üç aydır bunu mu düşünmüştü?

Annem bize bunu nasıl yapmıştı?

‘Kızım dur! Lütfen dur. Anlatacaktım, özür dilerim.!’

Sesi uzaktan fakat güçlü bir çığlıkla geldi. Hırsla arkamı döndüm. ‘Ne özrü anne?’

Tekrar önüme döndüm ve koşmaya başladım. Her zaman yürüdüğüm sokakların aslında ne kadar kısa olduğunu bu koşuda anladım. Ben koştum sokak bitti, ben koştum başka bir sokak bitti.

‘Devin dikkat et!’

Kaldırımdan inip diğer sokağa ilerlemek için karşıdan karşıya geçerken babamın sesi kulaklarıma ulaştı fakat dikkate almadan yoluma devam ettim ve diğer sokağa giriş yaptım. Bu gece ne derlerse, ne yaparlarsa yapsınlar beni durduramazlar diyordum fakat öyle olmadı.

Yeni girdiğim sokakta biraz ilerlemişken arkamdan gelen acı dolu bir fren, yere çarpan bir beden ve babamın acılı haykırışı adımlarım durdu. Evdeyken içime düşen kordan daha büyük bir şey düştü ve beni yaktı. Arkama dönüp bakmakta güçlük çektim.

Benim gücümü kıran yine babam, annem, oldu. ‘Nurcan! Hayır hayır! Nurcan!’

Bedenimi kıpırdatmadan sadece kafamı omzumun üstünden arkaya çevirdim. İçime düşen o kor beni yaktı, aleve verdi. Acı dolu frenin sahibi gri bir sedana aitken yere düşen o bedenin sahibinin ise annem olduğunu gördüm. Bedenimi hemen anneme çevirerek yanına koştum. Az önce adımlarım ondan kaçmak istercesine büyük atarken şimdi o gitmesin diye ona doğru adımlıyordu.

‘A-anne! Anne! Gitme, gitme lütfen!’

Yanına diz çöktüm. Babam annemin diğer tarafında diz çökmüşken kulağına dayadığı telefona bir şeyler söylüyordu. Muhtemelen ambulansa adres veriyordu.

‘Anne terk etme beni.’

Annemin yüzünü ellerimin arasına alıp tutarken yüzümü yüzüne yaklaştırıp alnımı alnına dayadım. ‘Benim yüzümden, affet beni. Kalk n’olursun’

Gözyaşlarım bir dakika öncesinden daha hızlı akıyordu. Görenler yağmur yağıyor da şemsiyem olmadığı için ıslandım sanardı.

Anneme kaç dakika yalvardım, kaç defa yüzünü öptüm bilmiyorum fakat bir noktada ambulans geldi. Çalışanlar beni annemden uzaklaştırdı. Birisi annemin boynuna parmağını dayadı ve boğazımı yırtacak çığlığı atmamı sağlayan cümleyi kurdu.

‘Nabız yok. Defibilatörü getirin!’

Dudaklarım aralandı çığlıklarım serbest kaldı. Ellerim saçlarımın arasına girdi parmaklarım anneme tutunmak istediğim gibi diplerine tutundu. Ve bacaklarım annemin hayatta kalmasını istememin gücünü taşıyamaz bir şekilde dizlerinin üstüne çöktü.

Ellerim saçlarımda dudaklarımdan dökülen çığlıklıklarla bedenim ileri geri sallanırken babam ruhumu deldi, yetmedi oydu. Gözyaşlarım o an sessiz dökülmeyi, babamın iki kelimesiyle içime akmayı öğrendi. Babam bana ömrüm boyunca sırtımda en önemlisi ruhumda taşıyacağım bir kambur bıraktı.

“Senin yüzünden..."

***

MERHABAA! Can Evim benim için çok özel çünkü lise ikinci sınıftan beri zihnimde var olan bir hikaye. Bu vakte kadar karakkterlerinin adları, kurgusu, adı herşeyiyle değişe değişe geldi. Tek bir şey değişmedi aralarında ki ilişki ve Devin Efil'in hayali.. Hayalinin ne olduğunu ilerleyen zamanlar da onunla tanıştıkça öğreneceksiniz o yüzden spoiler vermiyorum :)

Can Evim'in burası içinde yeri ayrı olacak çünkü burada yazıp yayımladığım ve hayırlısıyla burada tamamlayacağım ilk hikayem olacak. Hepimize şans getirmesi dileğiyle.

Loading...
0%