Yeni Üyelik
17.
Bölüm
@matthiolagolge

Bana ulaşmak veya kitaplarım hakkında bi,gi edinm3k isteyenler için sosyal medyalarımı bırakıyorjm. İsterseniz mesaj atın, tanışıp sohbet edelim <3

instagram: _kubracebi

twitter: MatthiolaGolge

İyi okumalar.

☀️☀️☀️

Yarım saat önce Tunahan'la mesajlaşmamız üzerine çay bahçesine beş dakika önce giriş yapmıştım. İki gün önce oturduğumuz masa boştu. Gülümseyerek tekrar o masaya ilerledim. Tunahan da birazdan burada olurdu.

Yanıma gelen garsondan sadece su rica ederken Tunahan'ı beklemeye koyuldum. Telefonumla ilgilenirken gelmesini beklerken çok geçmeden Tunahan çay bahçesinin kapısında belirdi. Telefonumun ekranını kitleyip masaya bırakarak Tunahan'ın bana doğru gelişini izledim.

Ağır adımlarla yürüyen Tunahan masaya ulaşıp yine karşımda ki sandalyeye oturmuştu. 'Selamünaleyküm hanımefendi' dedi, gülümseyerek hanımefendiyi resmiyet olsun diye kullanmadığını ses tonundan ve dudaklarında gizlemeye çalıştığı minik gülümsemesinden anlayabiliyordum. 'Aleykümselam beyefendi.'

'Ben sadece su istedim, havanın sıcağından dolayı. Sen bir şey ister misin?' garson suyumu masaya bıraktığın da Tunahan'a bir isteği olduğunu garsondan önce sordum. Yanımız da garson varken bu tuhaf kaçabilecekken Tunahan hiç garipsememiş olmalı ki tereddüt etmeden o da havaların sıcaklığından yakınıp kendine soğuk bir su istedi.

'Seni aniden buraya çağırdım, umarım işini bölmemişimdir.' dedi, gözlerinde ki mahcubiyetle beraber.

'Arkadaşım Arap'ın evindeydim. Dün annesi aramış onu toparlamam için çağırmıştı. Bende akşam size yemeğe gelmeden önce Arap'a bakmak için gitmiştim.' dedim, yüzümde ki gülümseme çok muydu?

ama çok mutluydum.

'Peki arkadaşın nasıl?'

'Toparladı biraz diyebilirim. Yarın büte girsin fabrika ayarlarına döner.' dedim elimle dudaklarımın üstünü örterek sessizce kıkırdarken.

Gülümsememi sonlandırıp elimi dudaklarımdan çekip Tunahan'a bakınca onun gözlerinin benim gözlerimde daha doğrusu yüzümde olduğunu gördüm. Gülümserken beni izlediğini anladığım da ise utanıp bakışlarımı masaya çevirdim.

'Utanma.'

Bunu diyen, sessiz fısıltının sahibi karşımda oturan Tunahan idi.

'Öyle bakarsan utanırım elbette.'

Tunahan lafımın üzerine laf demedi fakat oturduğu yerden hareketlendiğini işittim. Ayaklandı, sandalyesi geri itildi. Ne olduğunu kafamı kaldırıp bakmak istediğim de ise artık karşımda ki sandalye boştu.

Tunahan yanımda ki sandalyede oturdu.

'Senin kadar bende utanıyorum. İkimiz içinde yeni bir durum farkındayım. Sadece alışalım.' dedi. Gözleri ilk kez bu kadar yakın diye mi yoksa gözlerinde ki parıltılı gülümsemeden dolayı mı bilmiyorum ama o sustuktan sonra dahi bir müddet gözlerinde takılı kaldım.

günah günah günah, cıkcıkcıkcık

Gözlerimi onun üzerinden çekerken asıl konuya girdi. 'Annenlerle konuşabildin mi?' dedi. Merak ediyordu onaylanıp onaylanmadığını biliyordum, çünkü bende öyle düşünceler içerisinde boğuluyordum.

Yemeğe davet edildiğim halde.

'Anneme anlattım, onayladı. Hatta çok sevindi çünkü o kalbimde ki kişiyi birkaç aydır biliyordu.' dedim, cümlemin sonuna doğru utançtan sesim kısılmış bakışlarım odağı halinde ki Tunahandan kayıp başka odaklar arar hale geldi.

'Biliyordu demek.' sesinde ki memnuniyet ve mutluluğu bastıramıyordu.

'Babama gelecek olursak, ona bugün annem söyleyecek.' sesim de gerginlik mevcuttu. Çok normal olduğunu düşünüyordum sonuçta annem babama evlilik kararımı söyleyecekti. 'Gergin misin babana söyleyecek olmasından?'

Yanlış anlamasından endişe ederek hemen konuşmaya başladım. 'Gergin olmamın sebebi ne tepki verecek olduğuyla ilgili. Babama geçen seneye kadar dizinin dibinden ayrılmayacağımı söylerdim ve o da bundan çok memnundu. Şimdi dizinin dibinden ayrılmak istemeyen kızı evlilik kararı aldı.' dedim, ve başımı eğerek bu tezatlığa karşılık tebessüm ettim.

Evleniyordum, sevdiğim beyefendiyle.

'Bir baba olarak çok haklı ama eminim seni kıracak bir şey söylemeyecektir. Hem annen de konuşacak. Gergin hissetme kendini.'

Onu kafamla onaylarken attığı mesaj aklıma geldi 'Sen benimle ne konuşmak istedin? Ne söyleyeceksin?' dedim, sorumla beraber yüzünde ki sırıtış solarak ciddi bir hal aldı.

'Evet seninle bir şey konuşmak istiyorum. Daha doğrusu önden bilgi vermek istiyorum. Mahalleliden hiç duydun mu bilmiyorum. Duymamış olmanda çok doğal çünkü pek görüştüğü kimse olmadığı için bu detayı bilen sayısı çok az.'

Söyledikleriyle oturduğum yerde dikleştim çünkü babamdan kaynaklı olan gerginliğim daha da artmış ve gerginliğimin yanına endişe de eklenmişti. 'Neyi mahalleliden duymuş olabilir miyim Tunahan?' dedim, artık sadede gelip söylemek istediğini söylemeliydi ki benim gerginlik seviyem arşa ulaşmasındı.

'Bu gün bize geleceksin. Annem de bende çok heyecanlıyım.' dedi ve kafasıyla beni işaret ederek dudaklarında oluşan minik sırıtmayla konuşmasına devam etti. 'Sende heyecanlısın, görebiliyorum.' dedi, onu sessizce evet diyerek onayladım ve konuşmaya devam etmesi için yüzüne baktım.

'Annem, babamın da vefat ettiği kaza da...' dedi ve duraksadı. Elinin tersiyle kirli sakalını kaşıdı ardından devam etti konuşmasına. 'Annem o kazada işitme ve konuşma yetilerini kaybetti. Yani işitme ve konuşma engelli.' dedi.

Sesinde annesinden utandığına dair bir şey yoktu. Daha çok benden çekiniyor gibi bir hali vardı. Ama benden neden çekiniyordu? Annesinin sahip olduğu bu engeller beni ikisine daha çok saygı duymama sebep olabilirdi, öyle de oldu. Annesi eşi olmadan tek oğluna anne ve babalık yapmış elinden geldiğince iyi bir evlat yetiştirmişti. Tunahan ise okula devam etmek yerine baba mesleğini devam ettirmiş ve evi geçindirmişti. Küçük yaşta aldığı büyük sorumluluk doğrultusunda ise hiç kötü bir yola sapmamıştı.

'Bir şey demeyecek misin?' dedi, çekingen bir sesle. Düşüncelerim içinde boğulurken ona cevap vermemem onu endişelendirmiş gözüküyordu.

Minik bir tebessüm kondu dudaklarıma. 'Tunahan, evinize gitmeden önce söylemene sevindim çünkü bilmeden de olsa anneni kıracak ya da incitecek bir şey yapmamı engellemiş oldun. Bunun dışında ise bana söylerken çekingen ve endişeli görünüyorsun. Bunun sebebini bilemiyorum ama şunu söylemeliyim ki annene ve sana olan saygım daha çok arttı...' az önce içimden geçirdiklerimin tamamını ona da aktardım. Ben konuştukça endişesinin yok olduğunu ve rahatladığını yüzünde gördüm.

'Düşüncelerin için teşekkür ederim. Ben de gördüğün endişe benim değil daha çok annemin endişesi. Kendisine evlilik kararımızı söylediğim de çok sevindi fakat bir yandan engeli olduğu için endişe etti. Endişelerinin yersiz olduğunu söyledim fakat eve gitmeden önce de sana söylemem gerektiğini düşündüm.' dedi.

'Bana önden söylemen az önce de dediğim gibi iyi oldu. Anneni kıracak bir davranışta bulunmak istemezdim. Şimdi ise dikkatli olacağımı bilmeni isterim.' dedim.

İkimiz de konuyu güzelce konuşup hallettiğimiz için huzurluyduk. Benim yüzümden okunuyor muydu bilmiyorum ama Tunahan'ın yüzünden okunuyordu. Rahatladığını görebiliyordum.

yalnız sakalını kaşırken çok çekici değil miydi Aslı?

Mobing başkanının sesini duymamla gözlerim kocaman olmuş, iç sesim yerine utanarak gözlerimi masaya dikip son birkaç yudum kalan suyumu aceleyle kafama dikerek tek solukta içtim.

Tunahan kolundaki saate bakıp bana döndü 'Yemek saatine çok kalmadı. Sen eve geçmek istediğini söylemiştin. Seni eve bırakayım bende namaza gideyim. Daha sonrasında evinden alırım seni olur mu?' dedi, onu onaylamıştım. Evden beni alma demedim çünkü biliyordum ki benim gibi o da yalnız vakit geçirmeyi seviyordu. Sadece yürüyor olsak bile.

'Kalkalım o zaman'

İkimiz de sandalyelerimizden doğrulup önce suların parasını ödemeye kasaya ardından da ben eve o da camiye gitmek için yola koyulduk. Benim evin oraya varana kadar sessizce yürüdük.

Sessizliği paylaşmayı seviyorduk. Huzur veriyordu.

☀️☀️☀️

Yorum ve yıldız bırakmayı unutmayın lütfen 🫂

Loading...
0%