Yeni Üyelik
21.
Bölüm
@matthiolagolge

oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın lütfen ⭐.

☀☀☀

'Aslı fırını kapat Aslı!'

'Tamam anne, tamam. Kapattım. Sakin ol.'

Bağıran da telaş içinde mutfakta bir oraya bir buraya gidip gelen yemeklerim olamayacak mı telaşında olan kişi annemdi. Bugün önemli bir misafirimiz vardı. Benim onun evinin sahibi olduğum gibi onunda benim evimin sahibi olmasını resmileştirmem gereken bir misafir.

Tunahan Ateş.

Babam dün akşam yemeğinde Tunahan'ı akşam yemeğine çağırmamı söylemişti. Günlerdir beklediğim ama konusunu bir türlü açamadığım bir noktaydı. Babamın bunu söylemesi içime sur serptiği gibi Tunahan'ı bir gerginlik almıştı. Babamla hala camide karşılaşsalar da Tunahan'ın demesine göre babam pek Tunahan'la iletişim kurmuyormuş. Anneme göre böyle davranmasının sebebi günlerdir babamın bu durumu iyice içinde düşünüp, sindirmesinden kaynaklanıyormuş. Annem diyorsa haklıdır diyerek sustum ve babamın sindirip Tunahan'ı yemeğe çağırmasını bekliyordum ki sonunda dün çağırmıştı.

'Anne telaşlanacak bir durum yok.'

Annem arkası bana dönük tezgahta hazırladığı salatanın soslarını ekliyordu. Sakin olmasını söylememle korkunç bir durumdan söz etmişim gibi bana döndü.

'Ne demek sakin ol?

'Sultanım, senin yemeklerin en iyi kaldı ki Tunahan'ın üzerinde babam gerginliği var o yüzden önüne taş da koysan onu yiyecek. Dert etme.'

Konuşurken yanına yaklaşıp yanaklarını parmaklarımın arasına sıkıştırdım. Konuşmam bitince de yanaklarına sert olacak şekilde iki öpücük kondurdum. O sırada ise kapı çaldı. Muhtemelen yârim geldi.

'Aha geldi, koş kapıya.'

Annemin benden telaşlı olmasına sessizce gülerek kapıya ilerledim. Kapının yanında ki boy aynasından üzerime bir defa bakıp ters bir durum olmadığına karar verip kapıyı araladım. Babam ve annem arka tarafımda durup kapıyı aralamamı bekliyordu.

'Selamünaleyküm efendim.'

'Aleykümselam evladım, gel içeri.'

Babam sessizliğini koruyordu. Tunahan'ı içeri davet eden annemdi, babam sadece sessizce selamı almıştı.

'Bunlar sizin için.'

Tunahan sağ elindeki buketi anneme uzattı. Muhtemelen içinde tatlı olan sol elinde ki poşeti de bana. Annem çiçekleri ellerine alıp burnun götürdü. Nazikçe koklayıp Tunahan'a teşekkür etti. Babam hala gömüldüğü sessizlik içinde bizi izlerken annem Tunahan'a salonu göstererek direkt sofraya oturabileceğimizi söyledi.

Ben tatlıları bir tabağa koyup masaya getirmek için mutfağa giderken annem de çiçeklerini vazoya koymak için mutfağa geldi. 'Anne neden yalnız bırakıyorsun onları?' dedim, dolaptan tatlı için tabak çıkarırken. 'Baban oğlanı yiyecek değil herhalde. Ne olacak iki dakika yalnız kalsalar.'

Omuz silkip annemi cevapladım. 'Tabii ki babam onu yemez. O yüzden demiyorum zaten. Babam ağzını bıçak açmadığı için Tunahan daha çok strese girecek.'

Annem vazoya koyduğu çiçeklerine son bir bakış atıp bana döndü. 'Erkek arkadaşını düşünmen çok güzel ama baban idare eder. Sen tatlıyı al da gel.' dedi ve vazoyu alıp içeri gitti. Çiçekleri belli ki epey sevmişti.

'İşler nasıl gidiyor oğlum?'

Masaya tatlı tabağını koyarken annemin sorusunu duydum. Tunahan ise ağzında lokma olduğu için eliyle ağzını örterek cevaplamak için konuştu. 'Yolunda çok şükür. Bu hafta dolu dolu geçti.'

'Allah daha çok rızk versin inşallah.'

'Haftalar önce bir Aysel vardı. Bir daha rahatsız etti mi seni o?'

Aysel ile ilgili soruyu soran babamdı. Sessizliğine bir son verip konuşmaya karar vermişti belli ki. Gülümseyerek yemeğimi yiyor ve soru cevap şeklinde ilerleyen sohbetlerini dinliyordum.

'Yok şükürler olsun gelmedi. Aysel hanımdan sonra mahallede ki akrabaları geldi ve onun adına özür dilediler. Mahcup olduklarını dile getirdiler sağ olsunlar ama mahcup olacakları bir şey olmadığını söyledim.'

'Bu Ayseller hafif kafaları kırık oluyor galiba.'

Aysel ismine önyargım oluştuğu bir gerçekti. 'Kızım deme öyle.' dedi annem. Tunahan ise komşumuz Aysel'i bildiğinde gizlemeye çalıştığı bir sırıtma vardı dudaklarında.

'Ne anne ya. Ayseller bir anormal işte.'

Yemeğin devamında ise benim az konuştuğum babamın benden de az konuştuğu annemin ise bol bol Tunahan'a sorular sorduğu ve Tunahan'ın da cevap verdiği bir yemek oldu. Yemeğimizin bitmesiyle annem bana masayı toplamam için zaman kazandırmak istercesine babam ve Tunahan'ı da alıp balkona çıkmışlardı. Giderken de yemeğe oturmadan demlediğimiz çaydan birer bardak alıp balkonda yanlarına katılmıştı.

Bensiz ne konuşuyorlardı merak ediyordum ama elden bir şey gelmiyordu. Hızlıca masayı topladım. Makine de temizler olduğunu görünce sadece akıtıp tezgaha koydum. Kendime de bir bardak çay alırken annemin yaptığı tatlıdan tabaklara koyarak balkona yanlarına gittim.

'Gel kızım.'

Annem elimde ki tepsiyi alarak masaya koydu. 'Biz de tam şimdi senin başımıza açtığın voleybol maçlarından bahsediyorduk.' dedi, gülüşümü engelleyemedim ve seslice güldüm. 'Bela falan ayıp sultanım. Maçlardan keyif aldığınızı biliyorum.'

Babam söylediklerimle beraber başını iki yana salladı. 'Münafıklar isimli takımdayken ne eğlenmek ama.' dedi homurdanarak. Annem, seneler geçmesine rağmen bu durumun babamın bir takıntısı ahaline gelmiş olduğunun bilincinde olarak gülüşünü eliyle kapattı.

'Sevgili babacım artık onu unutsan mı? Üstünden ne kadar zaman geçti.'

Tunahan sessizlik içinde bizi dinlerken çayından bir yudum aldı. Annem benim yanımda Tunahan da babamın yanında oturuyordu. O yüzden ikimizde birbirimizi çok net görebiliyorduk.

Babam kafasını iki yana sallayıp getirdiğim tatlıdan bir çatal aldı. 'Eline sağlık hanım.' dedi, annem ise babama bakıp teşekkürüne karşılık verdi 'Rica ederim bey.'

Pek böyle hanımlı beyli konuşmazlardı. Konuştukları zamanda ciddi yüz ifadeleriyle flörtleştiklerini lise yıllarımda anlamıştım. 'Rahat durun lütfen.' dedim gülümsememin arasında. Tunahan üçümüze bakıp sessiz bir iç çekti. Sessizse nasıl anladın derseniz de göğsü havalanmış ve bir süre sonra normale dönmüştü.

Babasını mı özlüyordu yoksa annesinin konuşmasını özleyip babasına hasretlik mi çekiyordu? İçimin kötü olduğunu hissettim ve şuan ailemle tanıştığı bir akşam da kötü hissetmek istemediğimi bildiğimden bende sessizce derin nefes alıp düşüncelerimi başımdan savdım.

'Ee Tunahan, annen nasıl evladım?'

Omuzlarım dik değillermiş gibi bu soruyla biraz gerildi. Annem anlattığım kadarıyla bilirken bu soruyu soran babamın ailesi hakkında ne kadarını bildiğini bilmemek vücuduma gerginlik sağladı. Tunahan kafasını yere eğdi. Ardından hızlıca yüzünü babama döndü. Dudakların ad huzurlu bir tebessüm vardı. 'İyi efendim. Size de çok selamı var.'

Babam, kafasını sallayıp ardından da sözleriyle annesinin selamını aldı ve iletmesi için kendi de selam söyledi. 'Aleykümselam evladım, sende selam söyle.'

'Annenle de tanışmak çok isteriz, ne zaman tanışabiliriz?'

Annemin sorusuyla ok halini alan bakışlarım anneme döndü.. Babam ise annesiyle aile olarak tanışmanın işleri bir adım daha öteye götürecek olmanın bilinciyle kaşları hafifçe çatıldı. Tunahan'ın ise şu ana kadar dik duran omuzları hafif öne düştü. Yüzünde ki gülümseme soldu ve yerini gri bulutlar aldı.

'Şey efendim, tanışmak elbette o da çok ister. Lakin...' dedi ve duraksadı. Duraksamasıyla babamların yanında ilk defa bana gözlerimin içine baktı. Neden anlatmadığımı sorgulayan bir tavrı vardı. Kırılmış ya da gücenmiş değildi. Bu detayı anlatmayı neden atladığımı anlamlandırmaya çalışıyordu.

'Anlattım anneme erkek arkadaşım ama o bu detayı önemsemedi. Dert etme.' demek istedim ama sadece tebessüm edip gözlerimi açıp kapattım. O ise bakışlarını daha fazla üstümde tutmadı. Boğazını temizleyerek anneme döndü. 'Efendim dediğim gibi o da tanışmak ister fakat iletişim de çekeceği zorluktan dolayı çekiniyor.'

Babam bilgi eksikliğinden dolayı kaşlarını hafifçe çattı ve yüzüyle beraber bedenini de oturduğu yerde Tunahan'a çevirdi. 'Ne demek Tunahan iletişimde çekeceği zorluk?'

Annem babamın sorusuyla bakışlarını bana çevirdi ve benim onun üzerinde olan bakışlarım denk geldi. Annem dişlerinin arasına alt dudağını aldı ve bakışlarını eğdi. Anneme rahatlaması için tebessüm ettiğim sırada Tunahan babamın sorusunu cevapladı.

'Efendim ben babamı bir trafik kazasında kaybettim, biliyorsunuz. Bu kayıpla beraber de marangozhane dükkanında da çalışmaya başladım. O trafik kazasında da annem de vardı. Kaza da kalıcı olarak duyma ve konuşma yeteneğini kaybetti.'

Tunahan'ın açıklamasıyla babamın bakışlarında ki değişime kendi gözlerimle şahit oldum. Tunahan'a zaten düşman gibi bakmıyordu elbette fakat annesinin durumunu da öğrenmesiyle gözlerine düşen merhametin de sevginin de arttığını gördüm.

Tatlımdan bir çatal aldım. Bu sırada babam elini Tunahan'ın omzuna koydu. 'Öncelikle başın sağ olsun. Yalan söylemeyeceğim iletişimde zorlanabiliriz çünkü biz işaret dili bilmiyoruz. Fakat sen bize yardım edersin. Bunu dert etme sen, annene ilet o da etmesin lütfen.'

İlk aşık olduğum ve son aşık olduğum adama bakışlarım daldı. Her kızın hayallerinden biri olabilirdi. Bende o hayali yaşıyordum. Büyülü bir anmış gibi geldi. İstemsizce gözlerim yaşardı. Kimseye çaktırmadan gözlerimi sildim.

'Dostlar sağ olsun. Teşekkür ederim efendim, desteğiniz için. Tabii ki yardımcı olurum, büyük bir mutlulukla.'

Gözlerimin daha da yaşaracağını fark ettiğimden gözlerimi üzerlerinden çekip tatlımdan bir çatal alıp ardından da çayımı yudumladım. O sıra da babam saatine baktı ve telefonunu cebine koyup ayaklandı. Hepimizin bakışları ona döndü. Nereye gittiğini açıklamasını bekliyorduk.

'Hanım ben camiye gidiyorum, yatsıyı okumaya.' dedi, ardından Tunahan'a döndü. Sende gel Tunahan benle. Tek kişilik cemaat olursun.'

Babam misafir geleceği günler de okumaya gitmezdi. Hoparlörden otomatik okunurdu fakat babamı azıcık tanıyorsam babam damadı olacak olan Tunahan ile erkek erkeğe konuşmak istiyordu. Tunahan'a göz ucuyla baktığımda onunda oturduğu yerden doğrulduğunu gördüm. Onunda bakışları göz ucuyla anlık bana değdi. O anlık göz göze gelişten babamın amacını anladığını anlamıştım.

'Tabii geleyim efendim.' dedi ve babam en önde onun arkasında Tunahan en arkada da ben olacak şekilde kapıya doğru ilerledik. Annem kapıya doğru ilerlerken Tunahan'a hitaben konuştu. 'Bu akşam çok keyifliydi Tunahan oğlum. Hayırlı geceler, annene tekrardan selamlarımızı ilet. Sizin de bizimde müsait olduğumuz bir akşam ailecek tanışalım lütfen.'

Tunahan babamın ayakkabılarını giymesi beklerken anneme ilerledi. Önünde durup eline uzandı ve elinden öpüp başına koydu. 'Ben de tanıştığıma çok memnun oldum efendim. Hayırlı geceler, selamını ileteceğim. Aile tanışması içinde çok sevinirim. Annemle konuşup Aslı aracılığıyla size ulaştıracağım.'

Annem gülümseyerek onayladı ve ikimiz de Tunahan'ın ayakkabısını giyip babamla beraber gözden kaybolana kadar kapıda bekledik. Ardından bir turda cama çıkıp sokakta gözükmeyene kadar durduk.

Mutluydum.

Bakışlarımı sokaktan çekip anneme döndüm. Balkonda zorla tuttuğum gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Göz yaşlarımın sebebi üzüntü veya başka kötü bir hi değildi. Şuan sadece mutluluktan ağlıyordum. Çünkü geçen günler de zaten evliliğime onay verse de babam bugün ki yemekle beraber Tunahan'ı reddetme ihtimali de vardı ama babam bugün de onay vermişti. Hatta alıp dışarı çıkmış erkek erkeğe konuşma kararı almıştı.

Babamı tanıyordum. Benimle balkonda yaptığı konuşmaya benzer bir konuşma yapacaktı Tunahan ile. Hatta oğlum diyecek ama baba demesi için yüzükleri beklemesi gerektiğini tatlı dille söyleyecekti. Belki de beni kolları arasına aldığı gibi damadı değil de oğlu olarak göreceği Tunahan'ı kolları arasına alırdı bilinmezdi.

Annem de sokaktan gözlerini çekip bana döndü. Dudaklarımda ki tebessümle beraber gözlerimden yaş aktığını görünce anlık bir duraksadı. Duraksamasının ardından kollarını açıp bana sarılırken gür ve sesli bir kahkaha attı.

'Ah benim güzel kızım ağlama. Baban babası olmayı kabul etti.'

Annemin son söylediği daha çok ağlamamı sağladı. Kollarımı annemin beline sardım, yüzümü omzuna koydum ve sakinleşene kadar mutluluktan ağladım.

Baban babası olmayı kabul etti.

☀☀☀

Sona yaklaşıyoruz. Son beş bölüm + bir özel bölümümüz kaldı.

Loading...
0%