47. Bölüm
Zeynep Çağatay / Obaya Dönüş / Zamansız Ruh / Kesit

Kesit

Zeynep Çağatay
maveradabiryazar

Mehpare, başında hissettiği ağrıyla gözlerini açmaya çalıştı. Uzun süredir kapalı kaldığı belli olan göz kapakları adeta yapışmış durumdaydı. Ne zamandır bu derin uykudaydı Mehpare?

Zorlukla araladığı gözleri sonunda açıldı. ilk gördüğü ise karanlıpa alışan gözlerinin ışığa kavuşması oldu. Birkaç kere kırpıştırdığı kirpikleri ile görüşü netleşti. Gördüğü aydınlık tepesindeki lambadan geliyordu. En son obasına dönmeye çalışırken baskına uğrayan genç kız anlam veremedi gördüğü ışığa. Etrafına çevirdiği bakışları ise Mehpare'nin şaşkınlıktan açılan gözlerini yerinden çıkaracak cinsteydi. Bir hastane odasında kollarına bağlı bir serumla yatıyordu genç kız.

"Allah'ım sen aklıma mukayet ol!"

Kendi kendine zorlukla konuşan genç kızın sesi zorlukla çıkmıştı. Uzun süredir konuşmayan kızın ses telleri garipsemişti bu anı. Mehpare, yerinden doğrulmaya çalışarak tekrar tekrar etrafı inceledi. Her şey teknolojikti.

"Rüyada mıyım? Ya da gerçek... Allah'ım hangisi rüyaydı?"

Genç kız korkuyla kendi kendine konuşurken odaya giren bir hemşire ile bakışlarını ona çevirdi. Hemşire, genç kızın uyanmış olduğunu görünce gülümsedi.

"Uyanmışsınız sonunda, Mehpare Hanım. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Mehpare, ismini bilen ve büyük ihtimal uzun zamandır onunla ilgilenen hemşireye çatık kaşlarla baktı. Anlamlandıramıyordu içinde bulunduğu durumu.

"Bana ne oldu?"

"Hatırlamıyor musunuz? Bir gezi sırasında baygınlık geçirmişsiniz. Uzun süre uyanmadınız ve bazı tetkikler sonucu beyninizdeki bir pıhtıya ulaştık. Ameliyattan sonra tahlilleriniz iyi çıkmıştı, biz de artık uyanmanızı bekliyorduk."

Mehpare, duyduklarıyla şaşkınca hemşireyi izledi. Türbede geçirdiği baygınlıktan beri hastanede miydi? Peki o yaşadıkları? Ailesi, oba, Gökbey?

"Ne zamandır uyuyorum?"

"Yaklaşık iki aydır."

Mehpare, ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Bu dünyaya dönmeyi istemiyordu ki. İki aydır bir rüya aleminde mi yaşıyordu? Hadi ailesi hayaldi. Annesi, babası, kardeşleri... Hepsi yılların özlemiyle kurduğu hayallerdi diyelim. Peki ya, Gökbey! Hissettiklerine rüya diyebilir miydi Mehpare? Rüyasında aşık olduğu bir adamı bekleyebilir miydi?

"İyi misiniz?"

Hemşire, genç kızdan bir süre cevap alamayınca ve düşünceli görünce sorma gereği duymuştu. Mehpare, iyi olduğunu belirtir bir baş işaretiyle önüne döndü. Kafasını toparlamakta güçlük çekiyordu.

"Ailenize haber verelim, bir an önce gelsinler isterseniz."

"Ailem yok!"

Mehpare, günlerdir hayali bir ailenin içinde olmanın burukluğu ile durumu kabulleniyordu. Hayalinde kurduğu o annenin dizine yatıp saatlerce ağlamak istiyordu Mehpare.

"Refakatçi olarak her gün gelen bir kadın var aslında. Anneniz olarak girişini vermişti."

Mehpare, hemşireye soran gözlerle baktı. Birileri genç kızla dalga geçiyor olmalıydı. Arkadaşları Hande ve Leyla'yı düşündü. Aylardır görmemişti onları.

"Kim dediniz?"

"Anneniz Hafsa Hanım. Her gün gelip sizi ziyaret ediyor."

Mehpare, daha fazla şaşırmayı kaldıramayarak kendini karanlığa bıraktı. Bayıldığı sırada hemşire müdahale etse de uyanmak ve uyanmamak arasında gidip geliyordu.

...

Mehpare bilincini topladı fakat gözlerini açmak da hala güçlük çekiyordu. Etrafında ki sesleri tanıdık bulmanın heyecanı ile dinledi.

"Uyandığında ya bizi kabul etmezse?"

"Neden etmesin? Biz onun ailesiyiz."

"Haberi olmadığı bir ailesi."

"Yıllar sonra kızıma kavuşmuşken uzak duramam."

Gelen sesleri tanıyordu. Fakat duyduklarını ve son hatırladıklarını birleştirince aklına mantıklı bir düşünce gelmiyordu.

Yavaşça araladığı gözleri hızla etrafı inceledi. İlk gördüğü yüze hayretle baktı. Tesettürü oldukça modern duran Günçiçek sessizce başka tarafa doğru bakıyordu. Kız kardeşini görmenin şaşkınlığı ile bakışlarını diğer yanına çevirdi. İşte ağabeyleri Çağrı ve Tuğrul da buradaydı. İkisi de jantı takım elbiseler içinde duruyor, bir konu hakkında tartışıyorlardı.

Mehpare'nin uyandığını ilk fark eden ise annesi olmuştu. Heyecanlı bir ses ile bakışları üzerinde toplayan annesine dikkatle baktı genç kız. Hafsa Hatun'du ama değildi. Tıpkı diğerleri gibi annesi de bambaşka duruyordu karşısında. Yanındaki babası da ondan farksız değildi.

"Kızım, çok şükür uyandın."

Annesinin ve babasının yanına yaklaşmasına sessiz kaldı Mehpare. Yaşadıklarının hangisi gerçek hangisi düş ayırt edemiyordu artık.

Günçiçek'in dışarı haber vermesi ile doktor kısa sürede gelip Mehpare'yi muayene etti. Mehpare şaşkın ve sessiz bir muayenenin ardından ailesi ile tekrar yalnız kaldı.

"Ne oluyor?"

Zorlukla çıkardığı kelimeler ile mantıklı bir açıklama bekledi genç kız. Annesi ve babasının birbirine bakışları ile söze girmelerinin zorluğu belli oluyordu.

"Sen bizi tanımıyorsun tabi, kızım. Biz de seni yeni tanıdık zaten."

Annesinin lafa girmesi ile dikkatle dinledi genç kız. Kardeşlerinin sessiz kalışı ile sadece anne ve babası konuşuyordu.

"Yıllar önce kaybetmiştik seni. Hiç beklemediğimiz bir an da Rabbim seni karşımıza çıkardı. Fakat seni hastanede bulunca kavuşamadan kaybetmekten korktuk."

Annesinin sözlerine babası da karıştı. İkisi de oldukça duygusal görünürken, Mehpare sadece anlamaya çalışıyordu.

"Annen ve ben uzun yıllar aradık seni. Fakat bir iz bulamadık sana dair. Fakat bulunduğun yurtta araştırma yaparken senin bilgilerine rastladık. Aslında kayıplar ile polisler ilgileniyordu. Biz o yüzden yıllarca yurtlara bakmayı akıl edemedik. Fakat umudu kesince başka çare de bulamadık. Son iki yıldır her yurdu aradık. Tam umudumuzu kesmişken seni bulduk. Fakat işte bu sefer de hastalıklar bizi ayırdı. Neyse ki şimdi iyisin. Bize döndün."

Mehpare, babasının sözlerini anlıyordu fakat takıldığı konu bunlar değildi. Gerçekten yaşadığı her şey bir rüya mıydı?

 

Kesit hakkında düşüncelerinizi merak ediyorummmm

Bölüm : 23.09.2024 22:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...