Yeni Üyelik
17.
Bölüm

17. Sis

@mavibirhayal22

Şuraya küçük bir not düşeceğim arkadaşlar. Berk biraz kendi duygularını anlatacak. Evet bu yeterli değil, biliyorum. Ama emin olun daha detaylı şekilde anlatacak.

Evet biraz dengesiz birisi ben de biliyorum. Ama merak etmeyin onun altından bir şeyler çıkacak 😊

--------------------

Berk'in anlatımı

Hüznü ağırlar gökyüzü. Kızıl mavi rengiyle bir yanı kan revan ağlar, diğer yanı ise umudu aşılar insana. Gerisi sana kalmıştır. Hüznü mü göreceksin, umudu mu senin seçimin. Göremez çoğu insan umudu. Yaşadıkları, ya da yaşayamadıkları ona hüznü anımsatır. Her gökyüzüne baktığında ruhu avaz avaz bağırır. İçinde kopan fırtınaları haykırır gökyüzüne. Bilir çünkü, kimse sesini duymasa da, gökyüzü duyar.

Bir fırtına kopar gökyüzünde. Senin için, sana ağlar bulutlar. Tüm akıtamadığın zehri seninle birlikte akıtır. Bilemezsin önce. Kendine dönük olduğun için farkında olmazsın. Bazen nereden çıktı bu yağmur bile dersin. Oysa ruhunu yıkamak için akar yağmur. Seni seninle birlikte yeniden toparlamak, ayağa kaldırmak için başlar. Çok sonra, toparlanıp ayağa kalktığın an anlarsın. Belki iş işten geçmiş olur, belki de tam zamanı. Ruhun ne zaman ayağa kalkacak gücü bulursa tam o anda anlarsın.

Kimi insan başını kaldırıp göğe baktığı zaman umudu görür. Tutunacak bir dalı olduğunu farkeder. Mavinin sonsuz eşsizliği tüm hüznünü çeker alır. Yüzünde oluşan bir tebessüm ile döner hayatına. Kaldığı yerden devam etmez. Yeni bir sayfa açar ve umut dolu ilk kelimesi satırları süsler. Her düştüğü zaman yeniden ayağa kalkacağı dalı bulup sımsıkı tutunur. Farkındadır çünkü, bir defa o dala tutunmayı bırakırsa, kendisini kaybedecektir. Ben yıllar önce kaybedenlerdenim.

Mutlu başlayan bir gezi benim için hüzünle bitti. Kendimle yüzleşmem zor oldu. Kabullenmek canımı yaktı. Sırf uzak kalmak için üzdüm, kırdım, parçaladım.. Yandığım kadar yaktım. Hak etmedi biliyorum. Diğer herkesten farklı onu da biliyorum. Ama yine de kendime söz geçiremiyorum.

Sabah erken kalkıp şirkete gitmek için hazırlandım. Enes işlerini halletmek için İstanbul'a döndü. Şu an burada olmasını isterdim. Bana en iyi çıkış yolunu gösteren o. Beni benden iyi tanıyan da o. Ben kendimi dinlemeyi ne zaman bıraktım hatırlamıyorum bile. Yalnız kahvaltı yapmayı sevmiyorum. Bir de aklımda bu düşüncelerle kahvaltı yapacak halim yok.

Normalde de güler yüzlü değilim ama şimdi daha bir asık suratlı olduğum için çalışanlar benden kaçıyor. Hiçbir zaman bunu umursamadım da. Onlar bir çalışan, köle değil. emeklerinin karşılığını vermeye her zaman özen gösterdim. Bu onların hakkı. Kimsenin hakkını yiyemem. Kapımı çalan kimseyi de geri çevirmem. Yaptığım bir çok yardım var. Bunu kimse de bilmez. Aldığım maaştan ayırdığım kısmı hep ihtiyacı olanlara verdim. Babamdan böyle öğrendim ben. Öğrendiğim başka şey de, sağ elin verdiğini sol el bilmemeli cümlesi oldu.

"Sanem bana kahve, bir de Çınar inşaatın projesini getir." Sanem'i gördüğüm zaman düşüncelerimden sıryılıp işe odaklanmaya çalıştım.

"Peki efendim hemen getiriyorum." Bir kaç dakika sonra Sanem kahve ve projeyi getirmişti, ama ben aklımı dosyaya veremiyorum. Ah neler oluyor bana böyle?

"Sanem bakar mısın?"

"Buyurun Berk bey"

"Eda hanım geldi mi?"

"Evet efendim."

"Eda hanımı çağırın." Belki gördüğüm zaman neden böyle olduğumu anlamış olurum. Belki sorularımı cevaplarsın ha. Bir kaç dakika sonra kapı tıklandı.

"Gel." içeri Eda geldi ama uykusuz olduğu her halinden belli. Gözleri şişmiş, içleri kıpkırmızı ağladığını ele veriyordu. Hızlıca yerimden kalkıp karşısına geçtim.

"Eda iyimisin? Neden ağladın? Şefika'nın amcasına mı bir şey oldu?"

" Ne? Ha yok. Akif amca iyi akşam görüntülü konuştuk. Mert gece kabus gördüğü için uyuyamadım." Yine mi Mert? Arkadaş bir kurtulamadım bu zibididen.

"Anladım. Ne zaman dönecek?"

"Henüz bilmiyor. Amcasına bir şey diyememiş. Bir hafta falan kalır sanırım." O zibidi de buldu fırsatı kalacak tabi seninle.

"Anladım. Mert'in durumu nasıl?"

"Şimdi daha iyi." Ne zaman gidiyor?

"Eda hanım 'Çınar' mimarlık projede değişim yapmak istiyor. Bu bize sorun çıkaracak. Bir ara şantiyeye inelim karşı tarafta geleceğini söyledi. Onlardan önce gidelim bir eksik çıkmasın." En iyisi konu değişeyim. Yoksa kendimi tutamayabilirim.

"Peki Berk bey. Ben projeye bir daha bakayım eklenecek bir kısım varsa size söyleyeyim." Hanım lafını kaldıran ben, şimdi hanım diyorum. Şaşkın bakması çok nomal.

"Tamam proje bende alın siz bir bakın. Bir saate çıkalım."

"Peki." Projeyi alıp çıktı. Bende aklımdaki düşüncelerle boğuşmaya başladım. Ne yapacağımı bilemiyorum. Kendi düşüncelerimin içinde boğulmaktan yoruldum. Nefes almaya ihtiyacı var ama olmuyor.

"Berk bey Yılmaz bey acil toplantı istiyor kendisi şu an toplantı odasında sizi bekliyor." Of bir de bu adam çıktı. Projeyi begnemdiyseniz ne diye olumlu cevap veriyorsunuz? İmza atılınca nasıl olsa değişirim kafasındalar. Ama bende Berk'sem değişmem. Yok dedem devri. Odadan çıkıp Eda'nın odasına geçtim.

"Eda hanım ben toplantıya giriyorum şantiyeye siz yalnız gidin. Şoför götürecek."

"Peki Berk bey ben birazdan çıkıyorum." Kafamı olumlu anlamda sallayıp odadan çıktım. Sıkıcı bir toplantı beni bekliyor.

Eda'nın anlatımı.

Geziden eve dönmüş dinleniyorduk. Şefika'nın böyle bir yer seçeceği aklıma gelmemişti. Bir yanım huzur buldu, diğer yanım ise gıcık kaptı. Nedense hep bu adamın yanında korkularım gün yüzüne çıkıyor. Pusuda bekleyen bir aslan misali korkularım çekip alıyor. Yıkılmaz, güçlü duran yanım yerle bir oluyor. Yüzüme taktığı maskeden eser kalmıyor yanında. Oysa ben bunu istemiyorum.

Daldığım düşüncelerden çıkarak Şefika'yı düşündüm. Bize anlatmak istediği bir şey vardı, ama gelen arama ile gitmek zorunda kaldı. Aklım Akif amcada kalmıştı. Dayanamayıp Şefika'yı aradım. Sabahtan beri aramamak için kendimi zor tutuyordum zaten. Duymuyor sanırım, açmadı. Bir kaç dakika sonra yeniden aradım. Bu sefer kuzeni Arif açtı.

"Merhaba Eda nasılsın?" İyi değilim. Benden bağımsız gelişiyor her şey. Ucunu sıkı sıkı tuttuğum ip elimden kayıp gitti. Ne zaman, nerede bıraktım bilmiyorum. Geri dönüp bakıyorum ama bulamıyorum. Bulmak istiyor muyum? Bilmiyorum bile.

"Teşekkür ederim Arif iyiyim sen nasılsın? Akif amca nasıl oldu?" Başlayalım yine en büyük yalanı söylemeye.

"İyi şimdi endişelenme. Şefika kantine indi telefon odada kalmış. Sen ikinci defa arayınca meraklanma diye açtım. Gelince seni aramasını söylerim."

"Tamam Arif çok sağol. Akif amcayla Solmaz yengeye selam söyle. Geçmiş olsun dediğimi ilet lütfen."

"Baş üstüne söylerim. Dikkat et kendine." Konuşmadan az da olsa içim rahatlamıştı.

Mert uyumak için odaya geçmiş bende televizyon izliyordum. Belki kafamdaki susmayan sesleri böylece sustururum. Bir neler olduğunu anlasam içim rahatlayacak, ama o da yok. Bir süre sonra kuzum görüntülü aradı.

"Kuzu beni aramışsın kantine inmiştim telefon yukarıda kalmış, Arif söyleyince geri döndüm." Merak edecegimi iyi biliyor.

"Evet kuzu Akif amcayı merak ettim. Nasıl şimdi?" Arif söylese de, yine de içime sinmedi.

"İyi canım. Kalp spazmı geçirmiş. Bir müvekkiline fazla sinirlenmiş. Kalbi dayanamamış. Bir de bana söylememeleri için tembihlemiş ya." Kaybetme korkusu ağır basıyor. Akif amca da bunu çok iyi biliyor. Kendi çocukları bir yana, Şefika bir yana onun için.

"Kızma sana kıyamadığı için öyle yapmış."

"Biliyorum canım ama benim onlardan başka kimsem yok. Canım yanıyor. Korkuyorum bir şey olacakta kaybedeceğim diye." Ah be kuzum, insan neden korkarsa, onunla sınanır. Korktuğun şey elbet bir gün başına gelir. Nereye kaçarsan kaç, elbet kaybedersin.

"Anlıyorum kuzum ama onlar da sen üzülme diye çok şeyi saklıyorlar. Ne kadar acı çektiğini biliyorlar." Yüzündeki en ufak mimikten ne hissettiğini anlayacak kadar çok iyi tanıyorlar seni. Sen üzülme diye yapıyorlar her şeyi de.

"Haklısın, ama ne yapayım?"

"Ee ne zaman döneceksin?" Konuyu değiştirme zamanı. Yoksa ağlayacak. Zaten zor duruyor.

"Bilmiyorum ki, hele bir amcam hastaneden çıksın da, sonra söylerim. Ama nereden baksan bir hafta buradayım." O bir hafta sana yıllar gelecek. Burada kaybolmanı sağlayan bir şey var. Sana ayna olup, her şeyi en ince ayrıntısına kadar gösteren. Ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş, yine buraya geleceksin. Gördüğün rüya boşuna değil.

"Tamam canım. Bir gelişme olursa bana da haber ver."

"Tamam kuzum iyi geceler. Mert'e selam söyle."

"Tamam canım sana da iyi geceler. Sen de herkese selam söyle."

Şefika'yla konuştuktan sonra uyumak için odaya geçiyordum ki Mert'in sayıklamalarını işittim. Odaya girince Mert'in sayıklamaları iyice arttı. Ateşi de vardı. Hemen soğuk suyla bez alıp odaya döndüm. Sabaha kadar Mert'in ateşini düşürmek için uğraşmıştım. Neyse ki ateşi düşmüştü. Sabah yorgun işe gittim

Berk bey çağırınca odasına girdim. En büyük şoku yaşadım diyebilirim. Bir gece de adam baya değişmiş. Daha dün bey yok diyen adam şimdi karşıma geçmiş hanım diyor. Ay bana ne ya ne derse desin. Hem iyi oldu bu. Anla artık Eda bu adam yanar döner. Aklına giren ne varsa çıkar at. 10 dakika sonra hazırlanıp şantiyeye geçtim. Beyefendinin toplantısı çıkmış.

Bu ne ya? Böyle bir hata nasıl olur? Bu kadar hata çok fazla. Berk bey duyunca delirmese iyi. Ki normal biri de değil ya neyse. Adamın normal hali deli. Bir de bunu görse katliam çıkar belli.

Şirkete girince direk Berk beyin odasına geçtim. Kaçmak bir işe yaramayacak. Hadi Eda gir savaşa. Ya kazanacaksın, ya da kaybedecek. Kapıyı çalınca "gel" dedi. Odaya girdim ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum şu an.

"Berk bey şantiye de bir sorun var." En iyisi direk lafa girmek. Evirip çevirerek sadece zaman kaybederim.

"Sorun?" Heh normal başka ne desin adam.

"Şöyle ki bakın bu kısım 1 metrekare olması gerekirken 7 metrekare yapmışlar, aynı zamanda yükseklik 2 metre yerine 5 metre. Eğer kırdırıp yeniden yaptırırsak yaklaşık bir haftalık bir gecikme yaşarız. Ben diyorum ki çocuk alanının yerini değişelim. Böylece hem fazla masraf ve vakit kaybı olmaz."

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Ne demek bebek alanının yerini değişelim? Proje nasılsa öyle bitecek." Adam resmen kükredi desem yeridir.

"Berk bey bir dinleseniz?" Bunda dinleyecek sıfat yok ama neyse.

"Neyini dinleyeyim. Derhal o alan yıkılacak. Korumayın şu mimarları. Hep siz yüz veriyorsunuz." Hayda yine suçlu ben oldum. Bu nedir arkadaş, günah keçisi falan mı arıyor bu adam.

"Bir sakin olur musunuz? Ben kimseyi korumuyorum. Bu yaptıklarının bir cezası elbet olacak,1 ama bu israf yapacağımız anlamına gelmiyor. Sadece yer değişimi yapalım diyorum."

"Eda hanım öyle bir şey olmayacak." Hay ben sana da, hanımına da. İlla bağırıp çağır diyor bu adam.

"Berk bey proje mimari ben değil miyim? Proje üzerinde tek söz hakkı benim değil mi?"

"Evet sizin ama siz de benim çalışanımsınız. Ben ne dersem o." Ben çalışan değilim demedim ki, bunu söylemeden bile bilecek bir akla sahibim çok şükür. O akıl beyefendi de yok ne yazık ki.

"Ben sizin çalışanınız değilim. Önce bunu anlayın. Ben dedenize bağlıyım ve tek hesabı ona veririm. Buraya gelirken bu projeyle bağlı kimseye bağlı olmayacağım söylendi ve sözleşmem o yönde. Şimdi siz karşıma geçmiş bana söz sahibi olmadığımı söylüyorsunuz." Hadi kız çıkar şu maşanı. Bu adam sessizlikten anlayacak gibi durmuyor. Sen çok sessiz kaldın, unutmuş belli bu seni.

"Eda hanım siz sadece bu şirketin çalışanısınız önce bunu anlayın." Onu geç efendi, onu anlayalı yıllar oluyor. Ama sen önce bir adamlığı anla.

"Evet sadece çalışan olabilirim ama bu baş mimar olduğumu es geçmiyor. Bu projede benim de söz hakkım var. Eğer yok diyorsanız ben istifamı verir projeyi size teslim ederim." Konuşmayı çalan telefonum böldü. Kim bu ya. Ne güzel saydırıp dökecektim ben.

"Efendim"

"----" Yıllar sonra keşke duymasaydım. Unutsaydım keşke sesini de, yaptıklarını da.

"O Vedat bey siz beni arar mıydınız? Hangi dağda kurt oldu diyeceğim ama kurta yazık."

"----"

"Orda bir dur, ben sizin hiç bir şeyinizim. Bir daha sakın bana öyle seslenme. Şimdi ne istediğini söyle size ayıracak fazla vaktim yok." Yıllar sonra geçmiş karşıma kızım diyor ya. Ulan sen o kızı bırakıp giderken aklına gelmedi mi hiç? Bu kız daha yeni ayağa kalktı, şimdi ne yapar diye düşünmedin mi?

"----"

"Size verecek tek kuruşum yok. Git nereden bulursan bul. Ha bir daha beni Miraç için sakın arama." Bu ne yüzsüzlük ya. Bir de kalkmış bana oğluma para gönder diyor. Oldu canım başka isteğin.

"Ahhhh" Sinirden elime geçen bibloyu duvara fırlattım. Arkamı dönünce Berk beyin kaşları havada beni izlediğini görünce sinirim uçtu. Bir bu eksikti. Yine malzeme konusu oldun Eda aferin sana.

"Şey kusura bakmayın. Sinirden ne yaptığımı bilemedim. Özür dilerim." Ah Vedat efendi, haklıyken haksız duruma düşürdün ya beni ne diyeyim sana.

"Bibloyu yerine koyarsınız." Tam ağzımı açacakken kapı açıldı.

"Ne bu haliniz? Sesiniz ta dışarıdan geliyor." Hah bir bu eksikti.

"Hayırdır dede sen buralara gelir miydin?" Hah toptan rezillik. Ortalık savaş alanı gibi resmen.

"Sana mı soracağım hayta nereye geleceğimi. Kızım sen niye sinirlendin? Ne yaptı bu deli oğlan?" Ne yapmadı diye sormak gerek. Daha kısa cevap olur.

Durumu kısaca Enver beye anlatınca adam bana hak vermişti.

"Enver bey bu proje sadece benim sorumluluğumda değil mi?" İyice anlasın bu adam.

"Evet kızım ne oldu? Sen burada mimar değilsin, diğer mimarlar sana tabi. Sen sadece bana tabisin. Sadece bana hesap verirsin. Burada Berk ve sen eşitsin." Hah aç kulaklarını iyi dinle Berk efendi.

"Teşekkur ederim. Ben çıkabilir miyim? Bir arkadaşım rahatsız da daha fazla evde yalnız kalsın istemiyorum." Burada kalırsam birilerinin saçını başını yolacağım. Durduk yere cinnet geçiren çalışan olarak gazetelere çıkmak istemiyorum.

"Tabi kızım çıkabilirsin." Enver beye tebessüm edip Berk beye de başımla selam verip odadan çıktım. Rahatlamıştım. Umarım bundan sonra daha fazla üzerime gelmez. Ama çok kırıldım. Bana güvenmemesi, o sözleri çok canımı yaktı. Ama haklı ben kim koskoca patrona ismiyle seslenmek kim? Yerimi çok güzel bildirdi helal olsun.

----------

Merhaba arkadaşlar nasılsınız? Yeni bir bölümün sonuna geldik. Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olmuştur 😊 ben yazarken keyif aldım.

Biraz Berk bey ile tanıştık. Ne düşünüyorsunuz? Sizce Berk böyle davranmakta haklı mı?

Edayı çok kırdı, nasıl toparlayacak sizce?

Ya bundan sonra Eda nasıl davranacak?

Berk'le aralarına bir duvar ördü. Onu kaldıracak mı, yoksa daha kalın bir duvar mı örecek?

Yeni bölümde görüşürüz 💙

 

Loading...
0%