@mavii_bulutt345
|
"Her insan özeldir Sillage..."
Süpürgeyle etrafı süpürürken bir yandan da arkamdan süpürgeyi çekiştirip duruyordum. Halam, mutfakta yemek yaparken bende bu pazar gününde ona yardım etmeye karar vererek odayı süpürüyordum.
Odayı süpürme işi bittiğinde, süpürgenin düğmesine bastım ve insanın sinirini bozan gürültü birden odayı terk etti. Bu sayede de başımdaki gürültü susmuş oldu.
Süpürgenin kablosunu toplayıp süpürgeyi bir kenera kaldırdığımda elime sarı bir el bezi alarak etrafın tozunu almaya başladım. Kısa bir sürede de odanın tozunu aldığımda halam mutfaktan çıkarak yanıma geldi. "Çağla hadi canım yemek hazır hem yorulmuş olmalısın sana, bana yardım ettiğin için en sevdiğin tatlıdan yaptım."
Doğruldum. "Çok fazla yorulduğum söylenemez," diyerek ona cevap verdim.
Halam gülümsedi. Elimdeki sarı bezi alırken, "Hadi sofrayı hazırladım. Geç masayada soğumadan ye yemeğini." Halamı usulca onaylandığımda birlikte salondan çıktık. Halam banyoya elindeki bezi atmak için geçtiğinde ben de ellerimi güzelce yıkayıp mutfağa geçtim ve oturdum. Halam, mercimek çorbasıyla bezelye yapmıştı yanına da benim çok sevdiğimi bildiği için cacık hazırlamıştı.
Tabaklarımıza çorbayı doldurduğumda halam yanıma gelmişti. Bardaklara sürahiden su doldurdu ardından yerine geçip oturdu. "Hadi afiyet olsun canım," dediğinde, "Afiyet olsun hala," diyerek yanıtladım onu.
Çorbamdan iki kaşık almıştım ki halam konuştu. "Çağla, üniversiteye gitmemeye hala daha kararlı mısın? Bak parayı sıkıntı ediyorsan ben hallederim."
Kaşığımı tabağın yanına koydum ve ağzımdaki lokmayı yutarak halama gülümsemeye çalıştım. "Hala parasından değil, ben okumayı istemiyorum sadece."
Halam bana inanmayan gözlerle baktı. "Çağla, sen okul birincisi değil misin? Notların seksen beşin altında değil ve sen okumak istemediğini söylüyorsun." söylediklerime inanmadığı oldukça belliydi.
Evet, üniversiteye gitmeme yetecek paramız olmadığı için okumak istemiyorum diyordum fakat bu dünayadaki tek varlığım halamdı. Bana belli etmese bile liseye giderken geceleri ben uyuduğumda evden çıkar ek iş yapardı. Bir gün evden çıktığında onu takip etmiştim. Bir tekstil fabrikasında gececi kişilerin yanında çalışıyordu. Bunu bildiğimi o bilmiyordu çünki onun üzülmesini istemiyordum. Şimdi eğer ben üniversiteye gidersem hem çalışamayacak hem de halama yük olacaktım. En iyisi okumamaktı. Öte yandan babamın önüne gelene açtığı zararlarıda biz ödemek zorunda kalıyorduk ve bu da bizi parasal açıdan sarsıyordu.
"On iki yıl okudum ya hala, bundan sonraya ne gerek var ki?" diyerek işi şakaya vurduğumda halam kuşkuyla bana baktı. Kaşığımı elime alarak yemeğe devam ettiğimde halam tam konuşacakken kapı çaldı. "Ben kapıya bakayım," diyerek ayaklandı. "Bu konunun burda kapandığını sanma küçük hanım," dedi halam bir yandan da sanki karşısındaki kişiye gözdağı vermek istercesine bana işaret parmağını sallamakla meşguldü. "Geldiğimde bu konuyu konuşacağız ona göre."
Halam arkasını dönüp mutfaktan çıktı. Kısa bir süre sonra elinde cam bir kaseyle içeri girdi. "Nermin kısır göndermiş," dedi ve kısır dolu cam kaseyi masanın ortasına bıraktı.
Daha demin konuştuğumuz konu açılmadı diye sevinirken halam bir kere bana baktı ve ben o an anladık, halam bu konuyu rafa kaldırmaya hiç ama hiç niyetli değildi. Konuşmasının ardından yemeğine devam etti. "Şu yemeği yiyelim, ortalığı toplayalım ilk işimiz konuşmak olacak haberin olsun. Öyle kolay kolay bu işten paçayı sıyırdığını düşünme küçük hanım."
Yemeğime devam ederken bir yandan da bu işten nasıl sıyrılacağımı düşünüp duruyordum.
Yemeklerimizi yiyip bulaşıkları yıkamaya başladık. Halam bulaşıkları köpürtürken bende suyun altında duruluyordum. En sonunda bulaşık işi de bittiğinde halamın yemekte konuştuğumuz mevzuyu açmamasını umuyordum ama bakışları işleri hemen bitirip benimle konuşmak istediğini belli ediyordu.
Ellerimizi havluyla kurularken, "Hala," diyerek sona seslendim ve devam ettim,"Sana kahve yapayım mı?" diye sordum. Halam, elindeki pembe havluyu yerine astı ardından, "Yapma," dedi sertçe. "Ben içeri geçiyorum sen de işlerini halledip hemen yanıma gel Çağla," dedi. Halam, mutfaktan çıkarak salona geçtiğinde arkasından baktım. Halam inatçının tekiydi, bu işten nasıl kurtulacağımı hiç bilmiyordum.
Ben de mutfaktan çıkarak halamın yanına geçtim. "Evet küçük hanım, okumak istememenizin altında yatan asıl nedeni söyleyecek misiniz? Yoksa biraz zorlamam mı gerekecek?"
"Hâlâ ben..." diye başladım söze ama halamın ısrarla üzerimde gezinen gözleri, beni susmaya itti. Kısa sürede halamı ikna etmem gerekiyordu ama ben ne diyeceğimi hiç bilmiyordum. Bir kaçış yolu bulup bu konuyu kapatmam gerekiyordu.
Halam sert sert baktı bana, bu hemen bir cevap verip onu tatmin etmem gerektiğini belli edip duruyordu bana. Halam soluğunu sesli bir şekilde bıraktı dışarı. Tam konacakken telefonu çaldığında son kez bana bakarak sehpanın üzerine bırakmış olduğu telefonunu eline aldı.
Kısa bir an bile olsa düşünmem için zamanım vardı ama ben, düşündükçe bir sonuca varamıyordum. Halam telefonla konuşmayı bitirerek bana döndüğünde üzerimdeki gerginliği belli ettirmemeye çalışıyordum.
Halam ayaklandı. "Bir arkadaşım rahatsızlanmış onun yerine ben hastaneye gidip nöbet tutacağım. Sende biri gelirse kapıyı açmayacak, bir şey olursa beni arayacak ve erken yatacaksın tamam mı?" halamı geçirmek için ayaklandım. "Tamam hala," dediğimde hazırlanak evden çıktı.
Halam, gittiğinde odaların ışıklarını kapatarak sadece koridorun ışığını halam gelir diye açık bıraktım. Odama geçerek elime en sevdiğim kitabımı aldım ve kaldığım yeri bulup açtım.
Tam okuyacakken telefonuma gelen bir mesajla bakışlarım komidinimin üzerinde olan telefonuma kaydı.
Halamın mesaj attığını düşünerek elime telefonumu aldım ama düşündüğüm gibi değildi. Başka biri mesaj atmıştı ve ben bu kişiyi tanımıyordum.
Gizliçocuk: Selam
Yazdığı mesajı okuyarak hemen bir cevap yazdım.
Aydakiçiçek: Kimsin?
Yazıyor...
Gizliçocuk: Orası tam belli değil.
Gizliçocuk: Çünkü ben, sen hayatıma girdikten sonra benliğimden sıyrıldım.
Aydakiçiçek: Çok romantikmişsin.
Aydakiçiçek: Sen en iyisi bunları bana yazacağına sevdiğine yaz.
Gizliçocuk: Yazıyorum zaten :).
Gözlerimi devirdim. Gece gece bunun benimle ne işi olurdu?
Aydakiçiçek: Ne o, bir telefonun arkasına sığınacak kadar korkak mısın?
Aydakiçiçek: Maden beni seviyorsun, neden karşıma çıkıp bunu yüzüme söylemiyorsun?
Yazıyor...
Bir müddet yazsa da bir cevap vermedi. Tam telefonun ekranını kapatacakken mesaj attı ve gözlerim yazdıklarının üzerinde dolandı.
Gizliçocuk: Sadece sevdiğim kızı incitmekten korkuyorum.
Gizliçocuk: Ve evet, eenin lügatında bu "korkaklıksa" dibine kadar korkağım.
Aydakiçiçek: Şu konuda anlaşalım. Ben seni engelleyeceğim ve sen de bir daha yazamayacaksın. Hadi iyi geceler.
Tam engelleyecekken mesaj attı.
Gizliçocuk: Fake hesap açmak zor değil bunun farkındasındır İnşallah.
Sinirden alt dudağını dişledim.
Aydakiçiçek: Emin ol, beni sevmeyi istemezsin bile.
Aydakiçiçek: Özel biri değilim, sıradan bir kızım ve emin ol asla senin ya da başka birinin sevmek isteyeceği biri değilim.
Aydakiçiçek: O yüzden bana yazmayı bırak!
Gizliçocuk: Kalp imkansızı severmiş sözünü doğrulamış oluruz fena mı?
Gizliçocuk: Hem bırakta kalbimin kimi seçeceğine ben karar vereyim
Gizliçocuk: Ayrıca...
Gizliçocuk: her insan özeldir Sillage...
Görüldü atarak gözlerimi kapattım. Ne bekliyordu bu çocuk ona onu sevdiğimi söylememi mi? Ya da onunla daha fazla konuşmaya devam edeceğimi mi?
Gizliçocuk: Şansımı denesem olmaz mı?
Yazdığı mesajı okudum ve hemen parmaklarım klavyenin üzerinde gezindi, ona bir cevap vermek için.
Aydakiçiçek: Ne?
Gizliçocuk: Diyorum ki, beni engelleme ve bende şansımı denemiş olayım?
Aydakiçiçek: Boşuna uğraşıyorsun haberin olsun.
Gizliçocuk: Hadi anlaşalım ben seni kendime aşık edeyim ve sevgili olalım.
Aydakiçiçek: Ya beni ikna edemezsen?
Gizliçocuk: O zaman...
Gizliçocuk: Hayatında hiç olmamışım gibi çıkar giderim.
|
0% |