Yeni Üyelik
10.
Bölüm

♡10. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"Her şey tepetaklak olduğunda ve senin elinden yapacak bir şey gelmediğinde, çaresizliği dibine kadar hissedersin."

 

"Sakin ol şampiyon," diyen Emir'i umsamadan önümdeki kum torbasına daha sert bir darbe vurdum. İlk başta bunu istemesem de şimdi ise bu dövüş dersi benim için bir sinir atma seansına dönmüştü.

 

"Bu günlük bu kadar yeter," dedi ve durmam için bileğimi tuttu ama ben hızla ondan bileğimi kurtardım. Sinirden gözü dönmüş, diye bir tabir vardı ya, ben onu şu an dibine kadar yaşıyordum. Ona vurmak yerine kum torbasına vurarak sinirimi ondan çıkarmaya devam ettim.

 

Odada bulunan koltuğa geçip oturdu. Tam larşımda bulunduğu için hareketlerini görebiliyordum. Bacak bacak üstüne attı ve iki yanına kollarını koydu. "Valla kime sinirliysen iyi ki yanında değil. Hastanelik etmiştin şimdiye. "

 

Daha sert bir yumruk geçirdim. Yaklaşık yarım saat sonra nefes nefese kaldığımda, elimdeki boks eldivenlerini çıkartıp gelişi güzel odanın bir yanına attım. Yere oturduğumda, Emir yanıma geldi. "Keskin sirke küpüne zarardır şampiyon, sakin ol biraz."

 

"Kes sesini!" diye bağırdım. Tırnaklarımı kemirmeye başlamıştım. Beynim durmuş gibiydi. Hiçbir şey düşünemiyor, ne yapacağımı bilemiyordum.

 

"Ben karışmıyorum." dedi Emir, bir suçlu gibi ellerini havaya kaldırıp, "Araya kaynamayı hiç istemiyorum ve benim canım kıymetli. Sen kendin gidersin olur mu?"

 

Başımı aşağı yukarı salladım. Bana son kez baktı ve arkasını dönüp gitti ardından da kapıyı kapatmayı ihmal etmedi.

 

Her şey tepetaklak olmuştu. Her şey tepetaklak olduğunda ve senin elinden yapacak bir şey gelmediğinde, çaresizliği dibine kadar hissederdin.

 

Sinirle bileğimdeki bileklikle oynamaya başladım. Burda oturmam, hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Eşyalarımı aldım ve oradan ayrıldım.

 

Eve geldiğimde, Emir'e olan tavırlarımın bir benzerini halamada uygulamıştım. Bağırıyor çağırıyor ve sinirden ne dediğimi bile bilmiyordum.

 

Adını, soy adını ve yüzünü dahi bilmediğim biri yüzünden kendi benliğimden kopup sıyrılıyordum yavaş yavaş.

 

Benden ne istediği belliydi, beni seviyor, benimde onu sevmemi istiyordu. Aşk, insani ve çok doğal bir duyguydu. Bana aşık olmasını yargılamıyordum ama bu kadar bilgiyi bilecek kadar yakınmdaki kişi kimdi?

 

Düşünmekten kafayı yiyecek raddeye gelmiştim. Sorularımın cevabını bulamadıkça bir sonraki soruma geçiyor, yine cevabını bilemediğim bir soru karşısında ne yapacağımı ve düşüneceğimi şaşırıyordum.

 

Beni engellemişti, ben de onu engellemiştim. Ona yazıp neyin ne olduğunu öğrenebileceğim bir hesap kalmamıştı elimde.

 

Yatağımın üzerinde oturuyor, başımı ellerimin arasına alıp yere bakacak şekilde düşünüp duruyordum.

 

Ben onu engellemiştim...

 

Refleks olarak elimi başıma vurdum. Engeli kaldırdıktan sonra, tabii hesabını kapatmamışsa, elimde ona yazacak bir hesap vardı.

 

Telefonu elime aldım ve ameliyat sırasında hasta ölmesin diye hızlı hızlı hareket edip her şeyi, her şey için çok geçmeden yapmaya çalıştım. Sanki şimdi benim hesabına yazacağımı görüp ve bilip hesabını silecekmiş gibi aceleciydim. Heyecandan kalbim hızlı hızlı çarparken nefesimi tutmuştum.

 

Engeli kaldırdım ardından, parmaklarımı klavyeye uzatıp ekranı kırmak istercesine yazmaya başladım.

 

Aydakiçiçek: Gizli çocuk!

 

Aydakiçiçek: Yüreğindeki kaderinse,

 

Aydakiçiçek: Ondan kaçışın yok...

 

 

Loading...
0%