Yeni Üyelik
14.
Bölüm

♡14. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"Hani derler ya, bir kızın babası ya yarasıdır ya da yarısıdır diye. Benim babam ne yarım olmayı becermişti ne de yaram. Kan bağım olan bir insanadı sadece."

 

"Git burdan!" dedim, bir yandan da geri geri adımlarken.

 

Yüzündeki pis gülüş soldu, yerini öfke ve kızgınlık aldığında, "Seni adi köpek! Babana beş kuruş vereceksin altı üstü! Rezil çocuk!"

 

Dedikleriyle birlikte sinirlenerek, "Sen nesin? Kızını ortada bırakıp sabahtan akşama kadar zıkkımlanan bir mahlukatsın! Bana bunları diyen adamın rezilliğine bak!" en az onun bana baktığı gibi iğrenek baktım yüzüne. Üstü başı kir içindeydi. Yüzündeki sakalından dudaklarını ve yüz hatlarını anlamak çok zordu. Saçı dağılmış en az iki aydır kir içinde olduğunu âdeta haykırıyordu.

 

Onu en son beş ya da altı yaşındayken görmüştüm. Benden, annemin ölümüne sebep olduğum için, nefret ediyordu. Yönettiği dükkanı, kumar ve alkol borçları yüzünden batırmış, annemin ve kendi üzerindeki bütün mal varlığınıda bu yolda heba etmişti.

 

Bir yandan ona hak versem de ben bunların hiçbirini ama hiçbirini haketmemiştim! O karısını kaybetmiş olabilirdi lakin ben, kendi yüzümden annemi kaybetmiştim. Bunun yükünü kim omuzlarında taşıyabilirdi ki?

 

Onun bana biraz olsun destek vermesini beklerken o benden nefret ediyordu. Hatta belkide benimle aynı olan bütün genlerini cımbızla kendinden uzaklaştırmak bile istiyordur.

 

Ben, annemin benim yüzümden ölmesini bu yüzden atlatamıyordum galiba.

 

Babam yüzünden kendimi sevmiyor, önemsemiyor ve yaşamaya değer bir varlık olarak kabul etmiyorsun.

 

Hani derler ya, bir kızın babası ya yarasıdır ya da yarısıdır diye. Benim babam ne yarım olmayı becermişti ne de yaram. Kan bağım olan bir insanadı sadece.

 

Nefesim düzensiz bir şekilde, gözlerim dolu dolu onun karşısında durdum. O benim üstüme gelirken ben ne yapacağımı dahi bilmiyordum.

 

Kolumdan tuttu ve beni sarstı ama ben kendi dünyamda başka diyarlarda sıkışıp kalmıştım.

 

"Bana para ver ulan! Senin kaprislerinle uğraşamam sabah sabah!"

 

"Ama ben seninle sabah sabah uğraşırım birader, " diye bağıran biri tarafından, babamın kıskacından çekip kurtarıldım.

 

Omzumdan düşen montumu yukarı doğru çekiştirdim. Yanağımdan boynuma doğru akan yaşları elimin tersiyle silip titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

Adini bilmediğim ve hayatımda hiç görmediğim, benden yaklaşık on beş santim büyük olan çocuk babamın yakasından tuttu. Parmağını tehdit edercesine salladı ve, "Bu kızdan uzak duracaksın, " dedi. Babamdan bir tepki alamazken, "Duyamadım? anlaşıldı mı?!" Babam, duvar dibine sıkışmış bir fare ise onun yakasından tutup meydan okuyan çocuk kesinlikle bir kediydi.

 

"Anlaşıldı, " dedi babam, korkudan sonuna kadar açtığı gözleriyle, boyu gereği yukarı doğru çevirdiği yüzü ile beni kurtaran çocuğa bakıyordu.

 

Babamı, geriye doğru itti ve ellerini, toz varmış gibi birbirine vurdu. Babam, geziye doğru yalpaladı ve düşmekten son anda kurtulup yoluna devam etti.

 

Leyla, yanıma gelip, "Polisleri aramaya

gittim. Bana kızmadın öyle değil mi?" diye sordu, bir yandan da ses tonu yumuşaktı ve kurulacak bir eşya gibi ekstradan bir hassasiyet gösteriyordu bana.

 

İçime kaçan sesimle, "Hayır. Zaten seni bile fark edemedim."

 

"Çağla sen titriyorsun. İstersen içeri girelim," elini koluma konuşan Leyla ile titrediğimi fark ettim.

 

"Sen gir içeri ben geleceğim yanına," dedim. Gözlerim bana arkası dönük olan çocukta dolanıyordu.

 

Kimdi?

 

Ya da beni neden kurtarmıştı.

 

Leyla, kararsızca gözlerini üzerimde gezdirdi. "Emin misin? Bir içeri girseydik, sen de dinlenirdin. Hem çok yorgun görünüyorsun. "

 

"Eminim," dedim sert çıkan sesimle birlikte. Şu anda bana yardım etmeye çalıştığı için bin pişman olabilirdi.

 

Bende böyleydim işte. Bana gül olmaya çalışana diken olup kanatıyordum bana dokunan herkesi.

 

Bakışları değişti, kolumdaki elini çekti. "Peki sen bilirsin, " dedikten sonra zoraki bir şekilde gülümsedi ve arkasını dönüp seri adımlarla kafeye girdi.

 

Derin bir nefes aldım. ellerim yumruk şeklini aldı. Sabahın bu saatinde, burada ne yapıyordu bu çocuk?

 

Aklımdan tek bir kişi geçiyordu.

 

"Hey, gizli sen misin?!"

 

Bunu yapmış olamazdım, ona bağırmış olamazdım ve en önemlisi ona bunu sormuş olamazdım...

Loading...
0%