Yeni Üyelik
15.
Bölüm

♡15. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"Meğer cesaret, bir kibritten daha hızlı bir sürede içimizde yanıyormuş."

 

Bana dönen yüz ile nefesimi tutup montumun uçlarına tırnaklarımı batırdım.

 

Sarı saçları ve kahverengi gözleri vardı. Soğuk yüzünden kıpkırmızı olan yanaklarının üzerinde ufak ufak turuncu çiller bulunuyordu.

 

Onu incelememden rahatsız olacağını düşünüp bakışlarımı yüzünden çekip gözlerine yönlendirdim.

 

Dudağının kenarı kıvrıldı. Sağ elini ceketinin cebine koyduğunda, "Sakın beni o sandığını gizliye söyleme. "Ben ondan daha yakışıklı ve kaslıyım," diyerek benim başımın etini yer, onunla hiç ama hiç uğraşamam. Herif sülük gibi bir kere yapıştı mı bırakmıyor."

 

Kaşlarım çatıldı.

 

"Onu tanıyorsun, peki ya sen kimsin?"

 

"Gizlinin senin hakkında her şeyi bu kadar çabuk öğrenmesinin sebebiyim."

 

Sert adımlarla yürürüm ve sanki daha demin beni o kurtarmamış gibi, "Sen beni mi takip ediyorsun?" dedim bir yandan da sesimin yüksek çıkmasını umursamadan.

 

Yüz ifadesi değişti. Ellerini sakin olmam için avucunun içi bana dönük olacak şekilde önüme tuttu. "Hey hey, sakin ol. Tamam yaptığımız çok hoş bir şey değil ama sonuç olarak kafeye gidebilir, senin geçtiğin yollardan geçebiliriz öyle değil mi?"

 

"Ya senin savunman kabahatinden büyük!" dedim tükenen sabrımla birlikte. Bu çocuk ne dediğinin farkında mıydı?

 

Elini saçına attı ve rüzgarın karıştımış olduğu saçlarını bir kez de o karıştırdı.

 

"Aslında gerçekleri söyledim."

 

Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştım. Sakin ol Çağla...

 

"Gizli kim?"

 

"Bunu sana söyleyeceğimi düşünmüyorsun öyle değil mi?" bana inanmayan gözlerle baktı.

 

"Neden karşıma o çıkmadı? Bu kadar korkak biri mi yoksa?" dedim hiddetle, onun sorduğu sorunun cevabını bilip, ona cevap vermeyerek kendi sorularımı ona yönelttim.

 

Kaşlarını çattı, "Saçmalama," dedi sertçe. "Korkak biri felan değil ama bunu yapamaz."

 

"Neden? Prens felan mı?" iğnelercesine sordum.

 

"Çağla, şu an iyi değilsin. Bütün dengelerin alt üst olmuş durumda, içeri gir. Ben de ona haber vereceğim. Seni arasın ve onunla konuş. Beni de unut."

 

Önümde koşup gittiğinde gözlerim doldu büyüdü. Sokağın başına gidip sağa dönecekken, "Bu arada keşke bir teşekkür etseydin ya, bir dövmediğin kaldı, " diyip gülerek sağa döndü ve benim görüş açımdan çıktı.

 

Onu umursamayarak omuzlarımı silkeledim.

 

Cebimdeki telefon çalıyordu. Gizlinin olabileceğini düşünüp hızla elimi cebime attım. Ekranda yazan isim ile ne olduğunu şaşırdım. Halam beni arıyordu.

 

Telefonu açıp kulağıma dayadığımda sakin olmak için derin bir nefes çektim ciğerlerime ve kafeye doğru yavaş adımlarla yürüdüm.

 

"Çağla! Sen iyi misin? O adi sana bir şey yaptı mı? Yanına gelmemi ister misin?" Bir yandan hızlı hızlı konuşuyor, diğer yandan nefes alıp vererek düzensizleşen nefesini kontrol etmeye çalışıyordu.

 

"Hala sen nerden öğrendin?" dedim onun sorusunu eş geçerek.

 

"Leyla beni aradı, ona numaramı bırakmıştım, sana bir şey olursa beni arasın diye," duraksadı. "Sen iyi misin?"

 

"Ben iyiyim, o adam sadece para almak için gelmiş. Gitti ama şimdi."

 

"İstersen patronun ile konuşayım, eminim o da anlayışla karşılayacaktır, seni eve götüreyim olur mu canım?"

 

Evde kafayı yerdim, kafede en azından çalışırken aklımı dağıtıp biraz olsun kendime gelebilirdim.

 

"Yok hala, dediğim gibi ben iyiyim. Benim için endişelenme ve aklını benimle meşgul etme. Zaten Leyla polisi aramış ben hallederim. Sana kolay gelsin. "

 

"Tamam canım, sen bilirsin. Bir şey olursa beni aramayı sakın unutma, sonra görüşürüz."

 

"Görüşürüz hala," dedikten sonra telefonu kapattım ve avcunun içine hapsedip parmaklarımı sıktım. Beni kurtaran çocuk, gizliyi aramamı demişti ve ben de aynen onun dediği gibi gizliyi arayacaktım.

Loading...
0%