@mavii_bulutt345
|
"Zihnimde gezinen ve dilimden çıkmasını istediğim sözlere tezat, başka şeyler çıktı ağzımdan. Aklımdan geçenlere, dilim ihanet etmişti."
"Bu nasıl?" diye soran halama baygın gözlerle baktım. Mutfakta, yemeklerimizi yemiş ardından da bulaşıkları yıkayıp büyük bir özenle yerlerine yerleştirmiştik. Şimdi ise, mutfakta oturup taşınacağımız yerde yaşayabilmek için ev bakıyorduk.
"Güzel gibi," dedim, halam beni çok takmadı, ilgi alanım olmadığını bildiği halde de bunları sorması, benimde evde yaşamamadan kaynaklıydı. Benim içime sinmeyen bir yerde oturmayı o da istemezdi.?
"Ben yukarıya çıkıyorum, " dedim. Halam başını telefondan kaldırmayıp, "Tamam canım," dedi. "Bir yandan da eşyalarını toplamaya başla, en geç bir haftaya gitmiş oluruz."
"Tamam, sana kolay gelsin hala, iyi geceler. "
Başını kaldırıp gülümsedi, "İyi geceler. "
Odama geçtiğimde, kapının hemen sol kısmında olan katlı karton kutuları elime aldım. Halam, Kayseri'de bir iş bulmuştu ve hemen başlaması gerekiyordu. Bu yüzden de elimizden geldiğince toparlanmaları hızlıca yapmalıydık.
Yaklaşık iki saat içinde, oyalana oyalana bütün kıyafetlerimi, yarın son günüm olduğu için kafede giymek için bir-iki parça kıyafet ayırmıştım, üç bavula ve küçük bir el çantasına sığdırmıştım. Odamın köşesine sürüklediğim bavulların ardından açtığım kutuları, bantlayıp kare hallerini almalarını sağladım.
Temel gereksinimlerim olan eşyalarım hariç odamda bulunan bütün eşyalarımı, kutulardaki yerlerine yerleştirdim.
Aydakiçiçek: Ben seninle görüşmek istiyorum gizli.
Yazdığım şeylere hayret edip kendimin mi bunları yazdığını sorgulasam da çok kafama takmadım.
Gizliçocuk: Bunları konuşmuştuk Çağla.
Onun yazıyor olduğunu görüp ondan önce yazmak için acele acele yazıp cevap attım ve bu yüzden de harf hatalarım çok fazla olmuştu.
Aydakiçiçek: Biz gidiyoruz gizli.
Gizliçocuk: Ne?
Aydakiçiçek: Biz bir hafta içinde gidiyoruz.
Aydakiçiçek: Bu yüzden seni, gitmeden önce görmek istiyorum.
Gizliçocuk: Şimdi olmaz.
Gizliçocuk: Hazır değilim daha...
Aydakiçiçek: Ne için?
Gizliçocuk: Söyleyemem.
Aydakiçiçek: Benden ne saklıyorsun?
Aydakiçiçek: Gerçi benden çok şey saklıyorsun ya neyse.
Gizliçocuk: Bak bu durum benim için kolay değil, ben gelemem şu an yanına ama sana yemin ederim, gittiğin yere geleceğim Çağla, sana yemin ederim.
Ben, seni şimdi görmeyi istiyorum. Mesafeler, duyguları perdeler gizli ve ben duygularıma perde çekmeden önce seni görmeyi ve seni hatırlamayı çok istiyorum ama sen istemiyor gibisin, neden? Neden böyle yapıyorsun? Benimle konuşmak isterken neden benim karşıma çıkmıyorsun? Ben... kabul etmek istemesemde senden hoşlanıyorum çünkü sen benim yaralarıma merhem oluyorsun.
Aydakiçiçek: Peki tamam.
Aydakiçiçek: Keyfin bilir.
Aydakiçiçek: Ama şunu da bil; gittiğim yerde karşıma çıkarsan bu geçirdiğimiz güzel anları yok edeceksin gizli.
Telefonu, o mesaj atar diye direkt kapattım. Zihnimde gezinen ve dilimden çıkmasını istediğim sözlere tezat, başka şeyler çıktı ağzımdan. Aklımdan geçenlere, dilim ihanet etmişti.
Yatağımdan destek alıp ayağa kalktım ve odamdan çıktım. Son yaşadığım olaylar beni sararken, bu da beni devirmek için son darbe olmuştu. Benimle yüz yüze gelmek istemiyordu ve bu beni üzdüğü kadar kırıyor, nedenini düşündükçe de binbir soru yığınının arasında debelenip duruyordum.
|
0% |