Yeni Üyelik
33.
Bölüm

♡33. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"Sana hem bir nefes kadar yakınım hem de kocaman okyanuslar kadar uzağım. Bunun bir dengesi yok gizli ve ben artık bu mesafeleri aşmak istiyorum."

 

Aydakiçiçek: Evet, normal.

 

Konuşmanın bu gidişle saçma yerlere gideceğini hissettim. Onun bu iltifat sayılabilecek sözleri beni utandırıp heyecanlandırmıştı. Bu konu devam ettikçe de ben istemeden ve farkında olmadan saçmalayıp duracak, konuşmayı saçma bir duruma sokacaktım. Bu konuyu kapatmam gerekiyordu.

 

Aydakiçiçek: Gizli?

 

Gizliçocuk: Efendim sillage?

 

Aydakiçiçek: Benim işlerim var da konuyu burada kapatmamız senin için sorun olur mu?

 

Gizliçocuk: Tabii ki hayır, asıl sen benim kusuruma bakma. Düşünemedim.

 

Gizliçocuk: Ben seni daha fazla tutmayayım, kolay gelsin sana.

 

Gizliçocuk: Görüşürüz sillage.

 

Aydakiçiçek: Görüşürüz.

 

Derin bir nefes alıp rahatladım. Onunla konuşmayı istesem de değişen dengem ve işlerim onunla konuşmama engel oluyordu maalesef.

 

İşimi, dürüst olmam gerekirse seviyordum. Kapalı bir kutu olsam da başkalarını izlemeyi, onun tavırlarından gördüklerimle kişiliklerini çözmeye çalışmak, benim için bir puzzelden farksız değildi ve bu durum çok hoşuma gidiyordu.

 

Mesela, karşımdaki masada oturan çift, ara ara yemek yemeği bırakıyor adam kadını güldürmek için hararetli hararetli konuşuyordu. Kadın, zorla oraya oturtulmuş gibi suratı asık, başı eğik bir şekilde tabağındaki yemekleri bir oraya bir buraya sürüklüyor arada bir, adam konuştuktan sonra zoraki bir şekilde gülüp bir-iki lokma atıyordu ağzına.

 

Belki de, adamı sevmiyor ve onunla bir sebepten ötürü bu masada bulunuyordu. Ya da onunla kavga ettiği için morali bozuktu ve adam da onun gönlünü alabilmek için elinden geldiğinin en fazlasını yapıyordu.

 

Dirseklerimi masaya dayayıp başımı avuçlarımın içine almış onların en küçük bir hareketini dahi gözlemlerken, "Çağla?" diye hem soru soran hem de seslenen ses ile birlikte irkildim. Dirseklerimin ucu sızlarken başımı kaldırıp bana seslenen Leyla'ya baktım.

 

"Efendim?" dedim mırıldanır gibi. Beni rahatsız ettiğini fark edip mahcupca gözlerini kıstı. Ellerini önünde birleştirip sıkarken, "Patron senin erken çıkabileceğini söyledi, son günün olduğu için. Benden de sana söylememi istedi."

 

Ufak bir baş sallama ile onu onayladım. Yanımdan hiçbir şey demeden ayrılırken ayaklandım.

 

Üzerimizi değiştirdiğimiz ve eşyalarımızı koyduğumuz dolapların bulunduğu odaya girdim. Küçük bir kutu ayarlamıştım sabah, eşyalarımı koyabilmek için. Çokta eşyam yoktu zaten, bu küçük kutu işimi görürdü.

 

Montumu üzerime geçirdiğimde, telefonuma gelen mesaj sesi odada yankılandı.

 

Cebimden telefonumu çıkardım ve mesaja baktım zira artık alışmıştım, bana mesaj atan gizli olmalıydı.

 

Gizliçocuk: Çağla?

 

Aydakiçiçek: Senin beni tanıdığın gibi olamasa da, az çok seni tanıdım gizli.

 

Aydakiçiçek: Bana adım ile sesleniyorsan, ciddi şeyler konuşacağız demek oluyor bu.

 

Gizliçocuk: Evet, haklısın.

 

Benim bu dediklerimden sonra havalara felan uçmuyorsa ya iş çok ciddiydi ya da konu yüzünden bunları düşünecek vakti yoktu.

 

Gizliçocuk: Hani biz yarın buluşacağız ya, buluşmasak olmaz mı?

 

Dönüp dolaşıp başa dönmüştük. Fark ettiğim şey ile kaşlarımı çattım. Bu zamana kadar hiçbir konuda bu kadar diretmemişti. Hiç bu kadar beni kararımdan döndürmeye çalışmamıştı.

 

Bu buluşma, onu rahatsız edecekti. Bunu fark ettiğimde vicdanım sızlandı ama onu sadece bir dakika görecektim, bu ne gibi bir soruna yol alabilirdi ki? Onu sadece bir kere görme şansım varken bunu kullanmak benim en büyük hakkım olamaz mıydı?

 

Aydakiçiçek: Sana hem bir nefes kadar yakınım hem de kocaman okyanuslar kadar uzağım. Bunun bir dengesi yok gizli ve ben artık bu mesafeleri aşmak istiyorum.

 

Gizliçocuk: Tamam haklısın, sen kazandın sillage.

 

Gizliçocuk: Yarın görüşürüz.

 

Gizliçocuk: Bu arada senden bir şey isteyebilir miyim?

 

Aydakiçiçek: Olur.

 

Gizliçocuk: Yarın gelirken bir fular takar mısın?

 

Aydakiçiçek: Takarım takmasına ama neden istiyorsun?

 

Gizliçocuk: Kokun bende kalsın diye.

 

Gizliçocuk: Sana boşuna sillage demiyorum, kokunun izi kalsın ruhumda. Ben sen olmadan onunla yetiniyorum bir şekilde.

 

Gizliçocuk: Tabii seni hiçbir şeye değişmem.

 

 

Loading...
0%