Yeni Üyelik
36.
Bölüm

♡36. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"Yaşamak için bir amaç bulmaya çalışıyordum içimde ama boştu, boşluk bana ne verebilirdi ki? Verebileceği en iyi şey, duygusuzluktu. Hiçbir şey hissetmiyordum."

 

Sabah, sanki dün gece gizli ile konuşmamış gibi kalktım. Sanki hiç hayatıma girmemişti, onunla hiç tanışmamış, konuşmamış gibiydim ama bir yerlerde, içimde bir yerlerde boşluk hissi vardı.

 

Bomboştu içim.

 

Yaşamak için bir amaç bulmaya çalışıyordum içimde ama boştu, boşluk bana ne verebilirdi ki? Verebileceği en iyi şey, duygusuzluktu. Hiçbir şey hissetmiyordum.

 

Saçımı, kolumdaki lastik toka ile güzelce bağladım. Bu şehirde daha fazla kalmak istemediğim için halamla konuşmuştum, bütün hazırlıkları hızlandırmaya başlamıştı ve en erken yarın bu şehirden gitmiş olacaktık.

 

Aynadaki yansımama baktım.

 

Aynalar yalan söylemez.

 

Aynalar seni aşağılamaz.

 

Aynalar sana ihanet etmez, aslını gösterir.

 

Belki de bu yüzden aynadaki yüzüme bakarken kötü hissediyordum kendimi.

 

Belki de aynalar içimdeki beni yüzüme yüzüme vurduğu için içim cayır cayır yanıyordu....

 

Yutkundum. Sabaha kadar ağladığım için gözlerim yanıyordu, bir kez daha ağlamayı kaldıramazdım.

 

"Çağla!" diye bana aşağıdan seslenen halam ile birlikte irkildim. "Geliyorum hala!" diye ben de bağırdım, ona sesimi duyurmak için.

 

Banyodan çıkıp aşağıya indim. Halam kapıda biri ile konuşuyordu. Merdiven basamaklarından uzaklaşıp halamın yanına yaklaştığımda, kapıdaki kişi ile adeta kırmızı görmüş boğaya döndüm.

 

Boş gözlerle ona bakarken gözlerini bana dikti. Halamda, onun ardından bana döndü. "Bir arkadaşın olduğunu söyledi. Ben sizi yanlız bırakayım." Ufak bir baş sallama ile onu onayladım. Halam yukarıya çıkıp gözden kaybolana kadar da bekledim.

 

Bir hışımla dışarıya çıktım. Kapıyı kıypık bırakıp serttçe, "Ne işin var burada Atlas?!" diye sordum. Gözlerimin önüne gizlinin dün gece yazdığı, "Ne anladıysan o ve bence sen benim dediklerimi gayette iyi anladın. Seni kullandım. Atlas ile bir iddiaya girdik, sen zor biriydin. Seni elde edersem benim bir ay boyunca istediğim her şeyi yapacaktı. Atlas neden yanında bulunuyordu sanıyorsun? Seni gözetlemek içindi. " yazılar geliyordu ve ben Atlas'ın yüzünü gözünü dağıtmamak için kendimi zor tutuyordum.

 

"Bak gizlinin sana neler yazdığını gördüm." kollarımı göğsümde bağladım, "Ee?" diye uzatarak ve soran bir tınıyla konuştum.

 

"Onların hiçbiri gerçek değil Çağla. Yemin ederim değil. O seni çok seviyor. Ben şahidim, her gün senin fotoğrafına sarılıyor senin fularını kokluyor."

 

Bu cümleler, benim sinirimi boşaltan cümleler olmuştu. Onun karşısında kahkaha ata ata gülerken kısa bir an için afalladığını fark ettim. Gözlerimden yaşlar gelecek kadar gülüyordum.

 

Birden, omuzlarındam tutulup sarsılınca kendime geldim. "Kendine gel Çağla, dinle beni lütfen. Gizli aslında Tuğkan'dı."

 

Duraksadım. Kanımın damarlarımdan çekildiğini hissetmiyordum. "Ne?" diye sorsam da sesim içime kaçmış gibiydi. Benim az çok kendime geldiğimi fark eden Atlas hızla devam etti. "Doğru duydun. Bak gerçekten vaktimiz yok. Haberleri izlemişsindir Tuğkan'ın babası vefat etti bu yüzden de şu an Tuğkan Mersin'e anannesinin yanına gitmek için otogarda. Onu durdurman gerek Çağla. Buradan giderse her şey için geç olacak ve onu bir tek sen durdurabilirsin."

 

"Ben senin dediğin hiçbir şeyi anlamıyorum, " dedim yarı ağlamaklı bir sesle. Bunların hepsi çok fazlaydı benim için. İlk önce akşam konuşmamız sonra Atlas'ın anlattıkları, bunlar çok fazlaydı.

 

Atlas, yanımdan geçip benim hafif aralık bırakmış olduğum kapıdan içeriye girdi, elinde çantam ve montum ile geri döndüğünde. "Al bunları. Kapıda benim geldiğim taksi bekliyor. Onu durudurman lazım."

 

"Neddn ki?" dedim, bu anlattığı her şey çok fazla karışık geliyordu bana.

 

"Çünkü, köyde dört yıl çalışıp kazandığı mimarlık fakültesine gidemez ve fizik tedavisine devam edemez. " Benim konuşmama izin vermeden, "Hadi git! Geç olmadan git Çağla. Ben sana her şeyi mesajla anlatırım ama lütfen hiç vakit kaybetmeden git!"

 

Ayaklarım, benden bağımsız bir şekilde onun dediklerine uydu. Atlas'ın dediği taksiye bindiğimde, "Otogara," dedim öndeki şoföreve araba hareketlendi.

 

Şu anda, bana onca şeyi söyleyen kişiyi neden dururma zahmetine girdiğimi bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı ve o da olayların aslını öğrenmeden gizli ile ilgili iyi ya da kötü şeyleri düşünmemem gerektiğiydi.

 

Yol, aynı yoldu ama uzamış gibiydi, bir türlü bitmek bilmiyordu.

 

Taksi durduğunda, çantamdan ücretini çıkarıp verdim. Hızla indiğimde etrafa bakındım.

 

Mersin için bir otobüs bulunmuyordu burada, kalbim ağzımda atarken, güvenlik görevlisinin yanına gittim. "Ağabey, Mersin'e gidecek olan otobüsü arıyorum, nerede acaba?"

 

Lütfen gitmemiş ol Tuğkan, bir kez daha benden gidersen bu sefer asla affetmem seni...

 

"Kızım o otobüs on dakika önce kalktı. "

 

Buraya kadardı işte, Çağla ve Tuğkan'ın aşkı yine ve yeniden başlamadan bitmişti...

 

 

Loading...
0%