Yeni Üyelik
37.
Bölüm

♡37. Bölüm♡

@mavii_bulutt345

"İşte şimdi, kum saatinin o minicik kısmından akan kumlar orada birikip kaldı ve bu yüzden zaman akmayı bıraktı. "

 

Aynı taksi ile eve geri döndüğümde, Atlas ellerini başının arkasında birleştirip apartmanın önünde bulunan merdivenlerde oturuyordu. Taksi tam da onun önünde durduğunda ses ile birlikte başını kaldırdı ve ayaklandı.

 

Umutla parlayan gözleri, sadece beni görünce söndü. Dikleşen omuzları sarsılarak düştü. Aynı yerine otururken, "Artık her şeyi bilmelisin Çağla," dedi buram buram samimiyet kokan sesiyle birlikte.

 

Yavaş adımlarla onun yanındaki boşluğa oturdum. Dirseklerimi bacaklarıma dayayıp, "Dinliyorum," dedim usulca.

 

İlk önce saçlarını karıştırdı. Tedirgin ve korkuyor gibiydi. Ağzını bir-iki kere açıp kapatsada konuşmasını engelleyen bir şeylerin olduğunu fark edebiliyordum.

 

"Anlatacak mısın?" dedim usulca. "Gergin görünüyorsun?"

 

güldü ama dudaklarının arasından boğuk çıkan tebessüm ile kısa bir an sağladığını zannettim. "Gizli bilmiyor," dedi ve benim ona soru sorar gibi bakmam üzerine ekledi. "Yani sana bunları anlatacağımdan. Ben aslında sana başından beri anlatmasını, bu yaptıkları işe yaramazsa çok üzüleceğini söyledim ama onu biliyorsun birazcık inatçıdır."

 

Atlas, sözerini bitirir bitirmez, "Anladım. " dedim.

 

Aramızdan buz gibi bir sessizlik geçti ve ben bu soğukluğu iliklerime kadar hissettim.

 

Seslice boğazımı temizledim, onun dikkatini çekmek için. "Benim acelem var, gideceğimiz için halama yardım etmem lazım. Ne anlatacaksan bir an önce anlatır mısın?" beni beklentiği için terslercesine konuşmuştum. Bir yandan da ne diyeceğini merak etmekten kendimi alıkoyamıyordum.

 

"Afedersin," dedi üzgün gözlerle bakıp, "En başından anlatıyorum, lütfen beni bölme." kısa bir an için durakları devam etti. "Tuğkan buradan taşındığında, ona çok kötü şeyler söylemişsin. "

 

Gözlerimi yere dikip gözlerimi kıstım. Tuğkan buradan taşınırken yaklaşık yedi ya da sekiz yaşlarındaydım. O benim ilk ve tek arkadaşımdı. Sabah akşam onunla oynardık ve o zamanlar kabul etmesem bile o benim ilk aşkım, ilk sevdiğimdi. Onu saydırdığım kötü sözlerinin bir nedeni de buydu; ben aşkımı ona itiraf etmeye hazırlanırken o benden çok uzakta bir şehirde, bensiz yeni bir hayata başlayacaktı.

 

"Çağla?" Atlas'ın kendime gelebilmem için gözlerimin önünde şıklattığı elini nazikçe ittim. "Dalmışım, kusura bakma. Sen devam et, dinliyorum ben seni," dedim mırıldanarak. Son kez gözlerini üzerimde gezdirdi. İyi olup olmadığımı kontrol ediyordu herhalde, sonra da emin olmuş olacak ki yere eğdi başını.

 

"Sonra siz büyüdünüz. Tuğkan artık yeniden bu şehirde yaşayacaktı, senin için bu şehirde bir mimarlık fakültesi kazanmıştı. Tam senin yanına gelirken," duraksadı, serttçe yutkundu. Bir damla, ellerinin arasından zemine düştü. Onun bu halini, şimdi anlamıyordum ama dediklerinden sonra onu çok iyi anlamıştım.

 

"Bir kaza geçirdi, ablası Buğlem o kazada vefat ederken Tuğkan yürüyemez oldu, yatağa mahkum kaldı. Sana fizik tedaviye gidemez, derken bundan bahsediyordum. "

 

İşte şimdi, kum saatinin o minicik kısmından akan kumlar orada birikip kaldı ve bu yüzden zaman akmayı bıraktı.

 

Gözlerim dolup, önümü göremez hale gelirken, "Sonra?" diye sordum.

 

"Bu yüzden seninle asla yüz yüze gelmeyi istemedi. Bu durumu kendi kabullenemediği için senin onu istemeyeceğini düşündü."

 

"Ne?! Ben öyle biri miyim? Ben onu her haliyle kabul edecekken ne demek bu yüzden senin karşına çıkmadı?!" Ayağa kalkıp tepesinde dikeldim ve nefes almadan, peş peşe ona sorularımı sıraladım.

 

Benim gibi ayağa kalktı, dostça elini omzuma attı. "O iyi şeyler yaşamadı Çağla, hatta bir dönem psikolojik destek aldı. Onu anlayışla karşılamalısın ve diyeceklerim daha bitmedi. " avucunun içindeki omzumu sıktığında, derin bir nefes alıp aynı yerime geçtim.

 

Atlas'ta vakit kaybetmeden aynı yerine geçince, "Seninle bir yerde konuşmak istiyordu ama yüz yüze gelmeye cesareti yoktu hem sen ona, o buradan giderken onu ağır yaralacak şeyler söylemiştin, karşına çıksa bile seninle eskisi gibi olmayacaktı hiçbir şey."

 

Derin bir nefes alıp gözlerini benden kaçırdı. "Bu yüzden de sana telefondan yazmaya başladı. Bu sayede de hem seninle yüz yüze gelmemiş olacaktı hem de senin ona olan nefretini köreltip ona tekrar aşık olmanı sağlayacaktı."

 

"Tuğkan benim numaramı nereden bulmuştu?" sorusu zihnimde dolandı, bu soruyla beraber kaşlarım çatıldı. Atlas, aklımdan geçen soruyu anlamış gibi hızla anlatmaya başladı. "Bir gün kafeye geldiğimde çok fazla müşteri vardı. Sen de giysi odasına telefonunu bırakmıştın ben de..." cümlesinin devamını anlayınca gözlerim büyüdü.

 

"Benim telefon numaramı mı aldın?!"

 

Ellerini sakin ol dercesine kaldırdı. "Bak biliyorum böyle duyunca kulağa kötü geliyor ama hem arkadaşımı kıramadım hem de böyle olacağını bilemezdim Çağla," sonlara doğru sesi kısıldı. "Yemin ederim sonunuzun böyle olacağını bilseydim ona yardım dahi etmezdim."

 

"Bitti mi anlatacakların?" diye sordum. Onun bir suçu yoktu lakin ben de şu an patlayacak bir bomba gibiydim. Her an onu suçlayıp tatsız bir olay yaşamamıza sebep olabilirdim.

 

"Sana yazmasından sonrasını biliyorsun zaten." ayaklandı. "Tekrardan çok özür dilerim," dedikten sonra büyük ve hızlı adımlarla sokağın başına kadar gitti ve bakış açımdan kayboldu.

 

Başımı ellerimin arasına aldım. Başım çatlıyordu. Ağlamak istiyordum ama dün gece fazla fazla ağladığım için gözümden tek damla gözyaşı düşmüyordu.

 

"Çağla," diyen halam ile irkildim. "İyi misin sen? O gelen kimdi?"

 

"Hala gel içeri girelim, anlatırım. " dedim ve ayaklandım.

 

Benim için Gizli ya da Tuğkan istesem de yoktu artık, bu yüzden halama bir şeyler uydurdum.

 

Bizim defterimizde burada son sayfasını yazmıştı. Bundan sonrasında ise yeni bir deftere ihtiyaç duyacaktık.

 

 

Loading...
0%