@mavii_bulutt345
|
"Onun için artık bir hiçtim, her ne kadar kabul etmek istemesem de."
Şirketten çıkınca otobüse bindim, tam da planladığım gibi ilk önce evime giderek kendime giyecek bir, iki parça kıyafet aldım ardından bu gece için Boncuk'a su ve mama bıraktım. Gece çalışırım diye şirketten yanıma aldığım evraklarıda almayı ihmal etmeyerek evden çıktım.
Yaz ayında olmamıza rağmen geceleri biraz soğuktu, bedenimi bir titreme alırken adımlarımı hızlandırdım. Bu saatten sonra otobüs bulamayacağım gibi elimdeki dosyalar ve küçük valizim ile çantamla ötobus binmeyi hiç istemiyordum bu yüzden de otobüs durağını geçip beş dakika sonra bir taksi durağına ulaştım.
Bir taksiye binip halamın evinin adresini verdim. Numaramı, istemsem de değiştirmiştim. Tuğkan bana ulaşır diye hiç değiştirmediğim numaram, telefonum çalınınca ve bulunduktan sonra da rahatsız edildiğim için, çalan kişi numaramı kötü işleri için kullanmıştı, değişmek zorunda kalmıştı ama ben onun numarasını ezbere biliyordum.
Şimdi ise, birdenbire taksinin içinde halama giderken ona yazma isteği doğmuştu içimde. Benimle konuşurken kullandığı hattı kapalı değildi. Onu her zaman aradığımızda annesi açardı. Biz de bu yüzden Atlas ile onu çok fazla arayamadık. Bir ara annesine her şeyi anlatmak istedik ama kadıncağız kocasını kaybettiği için acılıydı, bu yüzden de daha fazla uğraşmadık.
Tuğkan yerini bulamayalım diye bayağı bir uğraş vermişti ve bunların başında ise numarasından onu bulamayalım diye yaptığı ve Atlas anlatırken hiç anlamadığım bazı teknolojik şeyler yüzünden onu bulamamıştık. Hatta, onu bulup gittiğimiz yerde sadece telefonu vardı ve bize bir not bırakıp onu aramamamız gerektiğini söylüyordu.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkilip mesajı açtım. Aylin Hanım, olur da ihtiyacımız olur diye hepimize tek tek özelden Tuğkan'ın numarasını atmıştı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibiydi. Allah'ın sevgili kuluydum galiba, yoksa böyle bir tesadüfe denk gelmem mümkün değildi ama üzümünü ye, bağını sorma hesabı yaparak bunu çok düşünmedim. Tuğkan'a mesaj attıktan sonra bunları düşünmek için çokça vaktim olacaktı.
Onun numarasını kopyala yapıştır yapıp telefonuma kaydettim. İstemsizce onu 'Gizli Çocuk ' diye kaydedince bir gülümseme kapladı yüzümü. Tuğkan benim için gizliydi, hiçbir zaman onun içini tam olarak bilememişim, ne küçükken ne bana adını vermeden yazdığında ne de şu anda. Onu asla öğrenememiştim ama artık yakınımdaydı, onu tanımak için bolca vaktim vardı.
Çağla: Tuğkan, uyudun mu?
Şu an saçmalayıp saçmalamadığımı düşünüyordum. Yaptığım doğru muydu acaba? Bir nevi bizden olmaz diyen birine bunları yazmak ne kadar doğruydu? Ya benden bu hareketim yüzünden daha fazla uzaklaşırsa, o zaman ben ne yapacaktım? Ya beni işten kovarsa? Mevzu iş değil benim için, para da. Onun olmadığı yerde bunların bir hükmü yok benim için ama onunla aynı ortamda bulunmak demek, onun bana olan hislerinin geri gelmesini sağlayabilmek demekti.
Asansörde, ona temas edince kalbi hızlanıp nefesi düzensizleşmişti. Bu, birçok aşk doktoru için aşkın tanımıylen benim de sarılabileceğim küçükte olsa bir umuttu.
"Abla geldik," diyerek arkasını dönen genç çocuğun sesiyle kendime geldim. "İkidir sana sesleniyorum abla dalmışsın, iyi misin?"
"İyiyim," dedikten sonra ücreti ödeyip eşyalarımı alarak indim arabadan.
Tuğkan'dan bir mesaj bekleyerek halamın evine girdim, Ece uyuduğu için halamın benim için hazırladığı odaya geçip kendimi yatağa attım.
Telefon elimde, Tuğkan'dan bir mesaj bekliyordum. Aslında, mesajı hiç okumadan silmesini bekliyordum çünkü yazmak ya da okumak için bir sebebi yoktu. Onun için artık bir hiçtim, her ne kadar kabul etmek istemesem de.
Gözüme bir damla bile uyku girmiyordu. Bu yüzden de masanın üzerine dosyalarımı çıkarıp bu sefer bitirmeyi umarak çalışmaya başladım.
Yaklaşık dört saat ara vermeksizin çalışmıştım. Halam, bir kez yanıma gelip halimi hatrımı sormuş, on dakika durup yorgun olduğunu ve yatacağını söyleyip çıkmıştı.
Geriye doğru yaslanıp başımı oluştururken mesaj geldi. Elim ayağım birden titrerken hızla telefonumu masamın üzerinden aldım. Tuğkan'ın olmasını dileyerek telefonun ekranını açtım, o değilse üzüntüden sabaha kadar ağlayabilirdim.
Gizli Çocuk: Ne bu böyle? Bana mı özendin yoksa?
Gözlerimi devirip parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirdim.
Çağla: Aynen öyle oldu.
Gizli Çocuk: Ne için yazmıştın?
Seni özledim, diyemezdim ya da seninle mesajlaşmak ruhumdaki yaralara merhem oluyor da diyemezdim.
Çağla: Hiiç canım sıkıldı. Sana yazayım dedim.
Gizli Çocuk: Sen ciddi misin?
Gizli Çocuk: Yoksa alkol aldın da kafan mı güzel?
Gizli Çocuk: Kafanı bir yere vurmadın değil mi ya da yolda yürürken başına saksı felan düşmedi?
Çağla: Dedim ya canım sıkıldı.
Gizli Çocuk: Seni şu an tacizden şikayet edebilirim biliyorsun değil mi?
Çağla: Dur bir saniye.
Gizli Çocuk: Ne?
Çağla: Bu niye benim aklıma gelmedi ki? Ben bulurdum o zaman senin yerini.
Gizli Çocuk: Çağla sabrımı sınıyorsun.
Çağla: İyi peki tamam, ben de konuşacak başka 'erkek' birini bulurum.
Çağla: İyi geceler Tuğkan Bey.
Uzun zaman yazıp yazıp sildi. Bu ister istemez yüzümde kocaman bir gülümsemeye sebep oldu. Çalışmaktan Ne yazdığımı dahi bilmiyordum.
Gizli Çocuk: Sz bilisiniz Çağla Haınm.
Sinirden mi bilmem, yazım hatası boldu. Bu durum içten içe beni mutlu ederken telefonu kapattım. Bu daha başlangıçtı.
Ben de Çağla isem bana ait olan aşka sahip çıkıp, Tuğkan ile aramı yaparak onun beş çocuğunun annesi olurdum!
|
0% |