Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Bölüm: 17

@mavii_nehir

 

 

 

İYİ OKUMALAR

 

 

 

17.Bölüm

 

 

 

Miraç’ın Anlatımıyla:

 

Serumum bitince hastaneden çıkıp eve geçmiştik. Salonda ki koltuklara yatak yapmışlardı. Tabi Miray'ın yanımdan ayrılmasını istemediğim için birlikte yatıyorduk.

 

banu hanım hariç evde ki herkes üstümüze titriyordu. Sevilmek güzel bir hismiş. İlk defa bir annem varmış gibi hissediyordum.

 

Miray'ın da mutlu olduğunu ve buraya alıştığını düşünmeye başladım. çünkü kalp atışları eskisi kadar hızlı atmıyordu bu da demek oluyor ki onlardan korkmuyordu.

 

Tuna abi bize çorba yapmak için mutfağa gittiğinde deniz ve oğuzla ile salonda kalmıştık. Deniz yüzümüze bile bakmıyordu sadece yere bakıyordu. üzüldüğü çok belliydi. "bir iki gün okula gitmeyin iyice iyileşince gidersiniz" Oğuz'un söylediği ile Miray bana baktı. Okula gitmek istiyordu. En büyük hayalimizdi ve korkuyordum bir anda vazgeçerler diye

 

"yarın gidebiliriz sorun olmaz" dediğimde oğuz tedirgin bir şekilde bana baktı "ama daha yeni hastaneden çıktınız" Bir şey demeden ona bakmaya başladığımda başını salladı. yüzü hafif gülümsediğinde bende ona bakarak gülümsemiştim.

 

"tamam, tamam zaten denizde yanınızda olacak" Miray parmaklarımla oynamaya devam ediyordu. Gözlerinden mutluluk okunuyordu

 

Acaba okul nasıl bir yerdi. hem heyecanlıydım hem de korkuyordum. Umarım güzel geçerdi

 

 

 

Heyecandan uyuyamadığım için erkenden kalkmıştım. Miray ise bir iki saat uyumuştu. Büyük ihtimalle kabus görmüştü ama bana bir şey söylemedi. Okul formamız yoktu daha almamıştık oğuz abi ise okula serbest gitmemizin sorun olmayacağını söylemişti

 

Okul formasına uygun olarak geçen gün aldığımız siyah pantolonu ve siyah sweati giyip miray'ın yanına gittim. birlikte odadan çıktığımızda tuna abi merdiven başında bizi bekliyordu. elinde mavi renk bir kamera vardı. yüzünde büyük bir gülümseme vardı.

 

"poz verin de çekeyim okulun ilk günü anı kalsın" Bunu 7 yaşında yapmamız gerekirken biz 16 yaşında yapıyorduk. Tuhaftı demi? Biz her şeyi geç yaşayan çocuklardandık

 

miray'ı hızla kendime çekip sarıldığımda, kameranın flaşı patladı. "çok güzel çıktınız" miray heyecanla yanına gitti. kameralara hep bir merakı olmuştu, poz vermeye değil hep fotoğraf çekmeyi merak ediyordu. tuna miray'ın bu heyecnını fark etmiş olacak ki kamerayı ona uzattı.

 

miray ilk başta korksa da kaçmamaıştı. "al bakalım güzellik bir de sen çek kardeşini" miray'ın gözleri şaşkınlıktan kocaman oldu, "ama ben beceremem ki" eğer kameraya zarar verirse ona kızacaklarını biliyordu. tuna eline tutuşturdu. "bak şimdi bu tuşa basınca çekiyor" miray'ın parmağını tutup tuşa bastı. flaş yüzüme patladı yine

 

Miray heyecanla Tuna'ya bakmıştı. "oldu demi" tuna gülümseyerek başınnı salladı "oldu tabi, sen yaparsın da olmaz mı" miray heyecanla yanıma gelip bana sarıldı.

 

deniz koşturarak merdivenlerden indiğinde elinde üç çanta vardı. bizimde mi çanta ile gitmemiz gerekiyordu. ama bizim çantamız yok ki miray eksik kalırsa çok üzülür "deniz yavaş düşeceksin" tuna'nın uyarısını hiç dinlemedi yanımıza geldiğinde elinde ki iki çantayı bize uzattı.

 

"dün akşam sizin için hazırladım, az şeyler var ama bugün yeter size" utanarak konuşması öyle tatlı gelmişti ki yanaklarını sıkmak istedim. bizi düşünmesi beni inanılmaz mutu ediyordu.

 

 

 

Dün Gece: Yazar’ın Anlatımıyla

 

İkizler akşam yemeğinden sonra odalarına çıkmıştı. Aşağıdakiler bugün olanları konuşmak için uygun vaktin şuan olmadığını düşünmüştü. Oğuz ve tuna öğrendiklerini daha kendileri hazmedemeden ailelerine söylemek istememişlerdi.

 

Biraz salonda vakit öldürdükten sonra herkes odasına gitmişti. Deniz odasında dört dönüyordu. Heyecanlıydı yarın kardeşleri ile birlikte okula gidecekti.

 

İçinde ise kendisine kızmasını sağlayan korku duygusu vardı. ya onlarda okulda caner ve cansunun yaptıklarını yaparlarsa diye düşünmeden edemiyordu.

 

Ama biliyordu onların öyle olmadığını biliyordu bu yüzden de kendisine kızıyordu. Sessizce odasından çıkıp alt kattaki annesinin odasına indi kapıyı tıklatıp içeriye girdi

 

Banu hanım makyaj masasında kendinden geçmiş bir şekilde saçlarını tarıyordu. önünde yine ilaç kutusu vardı. deniz heyecanla annesinin yanına gitti. "

 

"anne ben sana bir şey soracaktım"

 

Banu hanım sesine tahammül edemiyormuş gibi ona baktı. "ne oldu" Deniz annesinin bu hallerine dayanamıyordu, annesininde onu sevmesini ilgilenmesini istiyordu. "ben ikizleri mutlu etmek istiyorum ne yapabilirim ki" annesi oflayarak saçlarını taramaya devam etti. "bana ne, git kendin bul"

 

deniz'in gözleri istemsizce dolmuştu, odadan çıktığında gözünden yaşlar akmıştı. annesine ne olduğunu anlamıyordu bile, babası varken ne kadar da normaldi ne kadar sevgi doluydu

 

oğuz hastanede öğrendiklerinden sonra uyuyamamıştı kahve içmek için aşağıya inerken annesinin odasından çıkan kardeşini görünce kalbinde bir sızı oluştu. yanına gittiğinde deniz hızla abisine sarıldı. "abi sadece soru sormuştum, yardım etsin istemiştim." deniz'in gözlerinden akan yaşlar artmıştı. oğuz kardeşini daha çok sarmalamıştı. "tamam abicim, sakin ol" saçlarından öpüp odasına götürdüğünde yatağa oturttu. kardeşinin önünde çöküp gözyaşların sildi.

 

"ama paşam konuşmuştuk, annen iyi değil onu böyle kabul edeceğiz" oğuz banu hanıma anne bile demek istemiyordu, o sıfatı haketmiyordu ki

 

deniz mutsuzca başını sallayıp gözyaşlarını sildi. "aferin sana, peki ne istemek için gittin"

 

babaları yoktu, anneleri ise yanlarındaydı ama yoktu. oğuz tüm kardeşlerine yetme istiyordu. "ikizleri mutlu etmek istedim, ne yapayım diye soracaktım." oğuz hafif gülümsedi.

 

kardeşinin bu ince düşüncesi onu mutlu etmişti. "yarın okulun ilk günü, senin yedek çantalarını verebilirsin sonra da alışverişe gidebilirsiniz" deni heyecanla abisine baktı. sıkıca boynuna sarılıp yanağından öptü. "teşekkür ederim abicim" deniz kalkıp çantalarına bakmaya başladığında oğuz gülümseyerek odadan çıktı

SON

 

 

 

Nasıldı?

Loading...
0%