Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Bölüm: 24

@mavii_nehir

 

lütfen satır arasi yorum yapmayı unutmayın

 

İYİ OKUMALAR

 

24.Bölüm

 

Miraç’ın Anlatımıyla:

Eskiden cehennemim olan o eve gelmiştik. Küçükken buradan kaçma kurtulma hayallerini çok kurarken şimdi kendim gelmiştim. Ama bu sefer yalnız değildim. Yanımda abim vardı. beni her daim koruyacağına inandığım bir abim vardı

"gelmek istemezsen burada bekleyebilirsin" Başımı hayır anlamında salladım bununla yüzleşebilirdim Birlikte arabadan indik. Belki de bin kere dövülüp sokağa atıldığım kapının önünde şimdi dik bir şekilde duruyordum.

Abim kapıyı yumruklamaya başladı Ondan medeni bir giriş beklemediniz demi?

Kapı gürültü ile açıldığında bir adım geri gittim. o kadın kapıyı açmıştı. Önce abime baktı daha sonra bana baktı. Yüzünde iğrenirmiş gibi bir ifade oluştu "ne işin var senin burada babanın odasını mı özledin" Oğuz bir adım ileri gidip kadının karşısında durdu

"dua et, dua et kadınlara el kaldırmıyorum. Eğer kadın olmasaydın seni gebertmiştim" Bağırmamıştı ama benim korkmamı bile sağlamıştı

"kocan evde mi?" Kadın yüzünde kocaman bir sırıtışla bize baktı "evde evde... ama istersen baş başa kalabiliriz" Bu ahlaksız teklifine karşı dişlerimi sıktım. Ellerim yumruk olmuştu

"o pis zihnini alıp çekil şuradan"

Kadını kenara itip içeriye girdiğinde bende onun peşinden girdim. Kapının hemen yanında ki merdivenlere gözüm takıldı. Belki de bin kere bu merdivenlerde dövülmüştük.

Koluma dokunan el ile irkilip kendime geldim "ben buradayım" Abim buradaydı. Yanımdaydı. Yalnız değildim o küçük çocuk değildim Birlikte salona gittiğimizde Cansu denen kızın o adama sarılmış film izlediklerini gördüm. Caner ise kenarda telefonu ile oynuyordu.

Miray o adama bir kere sarılmak için bir çok şey yapmıştı ama o adam onu hep dövmüştü. Biz onlara bir şey olduğunu düşünmüştük ama anlaşılan durum çok farklıydı.

Peki niye bize eziyet etmişti. Bizim günahımız neydi?

Oğuz hızla yanına gidip adamı yakalarından tutup ayağa kaldırdı ve kafayı gömdü. Kemal'in yere düşmesine izin vermeden kaldırdı ve suratının tam ortasına bir yumruk attı.

Kemal'in ilk başlarda bize yaptığı gibi o da ona yumruk atıyordu. Onun canını yakıyordu. tıpkı bize yaptığı gibi Karısı araya girmeye çalışmıyordu. Bile herkes izliyordu.

...

Kemal'in yüzü kandan görünmüyordu. Eğer bir süre daha devam ederse adamı öldürecekti. Yanına gidip kolunu tuttum. Silkelemeye çalıştı ama buna izin vermedim "bırak artık" Konuştuğumda yüzü bana döndü. Gözlerinde öfkenin ateşini gördüm

"neden! bu şerefsiz size neler yaptı bırak birazda olsa size yaptıklarının acısını çıkarayım"

"öldüreceksin... zarar görmeni istemiyorum. Bırak cezasını çeksin" Adamı koltuğa fırlattı ve beni tutup kendine çekti

"neden bu kadar iyisiniz" Ona sadece sarıldım. Kendimi güvende hissediyordum. beni koruyacağından artık emindim

"sanırım polisi aramalıyız" Dediğime güldü ve benden ayrıldı.

 

Miray’ın Anlatımıyla:

Miraç ve oğuz gittiğinde bende Çimenlerin üzerine yatıp gökyüzünü izlemeye başladım... düşünüyordum. Aklıma sürekli ağlayan küçüklüğüm geliyordu.

"düşünme" Gelen ses ile irkilip doğruldum. Arkama baktığımda tuna'nın geldiğini gördüm. "düşünmek bazen iyi gelmez"

Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. Düşündüğümü nereden anlamıştı "oturabilir miyim?" Başımı hafifçe salladığımda yanıma oturdu. "geçmişi düşünüyorsun demi? Bana benziyorsun. Bende düşünürken senin gibi kaşlarımı çatarım bazen gözüm dolar."

"ne düşünüyorsun"

"şu sıralar bu karışıklığı daha erken fark etseydik diye düşünüyorum... nasıl bir hayatımız olduğunu düşünüyorum sen?"

"çocukluğumu"

"kötü bir çocukluğun vardı demi?"

"yoktu... ne benim ne de miraç'ın bizim bir çocukluğumuz yoktu"

"her şey için çok mu geç"

"bilmem" Miraç dışında ilk defa biri ile bu kadar uzun konuşuyordum. Daha da uzun konuşmaların geleceğini biliyordum. çünkü onlara alışmaya başlamıştım

"bence değil... tamamen çocukluğunu yaşatamam sana ama en azından biraz... biraz yaşayabilirsin"

"nasıl olacak"

"mesela küçükken en çok yapmak istediğin neydi" Düşündüm. Bir sürü şey istiyordum. Ailemin beni sevmesi, diğer çocuklar gibi annemle oyun oynamayı babamla film izlemeyi istiyordum ama en çok babamın bana kitap okumasını istiyordum

"babamın bana masal kitap okumasını istiyordum"

Tuna bana üzgün bir şekilde bakıyordu. Yüzüne bir gülümseme koydu Bu gülümseme sahte değildi. Sadece hüzün doluydu

"baban yerine ben okusam sayılır mı?" Bunu gerçekten yapacak mıydı? Benim için bana masal kitabı mı okuyacaktı. "gerçekten mi?"

"evet söyle bakalım sayılır mı sayılmaz mı?" Gülümsedim ve başımı salladım "sayılır"

"hadi kalk o zaman"

"şimdi mi?"

"öğlen uykusu en güzel uykulardan biridir hadi" Kendi ayağa kalktığında elini bana uzattı. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bu gerçek miydi? Yoksa ben rüya mı görüyorum

Sanırım bunu anlamanın tek bir yolu var. Elimi uzatıp onun elini tuttum ve ayağa kalktım. Birlikte benim odama çıktık.

"sen bekle burada ben geliyorum" Beni odada bırakıp çıkmıştı. O gittiğinde odada ki boy aynasının karşısına geçtim. Safir mavisi gözlerimin tam içine baktım. Orada bana heyecanla bakan çocuğu gördüm. İçimde ki çocuk heyecanlanmıştı

"geldim"

Tuna'nın sesini duymam ile ona baktım. Elinde Peter pan kitabı vardı. gülümsedim

"onu nereden buldun"

" annem neredeyse hiçbir küçüklük eşyamızı atmamıştı eski eşyaların arasında buldum umarım seversin" Başımı salladığımda birlikte yatağa yattık. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Ve kitabın ilk sayfasını açıp okumaya başladı.

İlk defa abim bana kitap okuyordu. İlk defa abim ile birlikte uyuyacaktım. Bu...bu çok güzeldi. Hayali bile güzelken ben şuan onu yaşıyordum.

 

Miraç’ın Anlatımıyla:

Karakolda ki işimiz bitmişti. O şerefsizi ve karısını tutuklamışlardı. Polisler gelmeden oğuz abiden şikayetçi olmamaları için nazikçe(!) konuşmuştuk

İkizleri ise hastaneye göndermiştik. Deli raporum olduğu için ifademi almamışlardı. Oğuz abi onları kadın pazarlığından içeri atırmıştı en yakın zamanda bu rapor işini halledeceğini ve daha ağır bir ceza almalarını sağlayacağını söylemişti

İkizleri ise babannemizin çok sevdiğini onları yanlarına alacağını söylemişti. Düşündüğümüz gibi ikizlerde hiçbir hasar yoktu.

Buna sevinmiştim. O adam hapse girince daha da mutlu olacaktım. Her şey bitmişti. Cezasını çekecekti bir daha bize zarar veremeyecekti. Artık bir ailemiz vardı. her şey düzeliyordu

Eve geldiğimizde arabadan indim. oğuz yanıma gelip elini omzuma attı ve birlikte yürümeye başladık İçeri girdiğimizde deniz salonda televizyon izliyordu "abi hoş geldiniz"

"hoş bulduk" İkimizde aynı anda konuştuğumuz için şaşırmıştım, böyle bir şey kaç kere olabilirdi ki

"Miray nerede" Sorduğum soru ile Deniz sahte bir sinirle konuştu. "yukarıda tuna ile birlikte uyuyordu, ya hep sizin aklınza güzel şeyler geliyor benim niye gelmiyor"

İşte buna şaşırmıştım aynı zamanda da çok mutlu olmuştum. Miray'ım ilk defa başka birisi ile uyuyordu

"abi siz neredeydiniz"

"biraz işimiz vardı. neyse biz üstümüzü değiştirelim sonra geliriz"

Birlikte merdivenlerden çıktığımızda oğuz miray'ın odasının kapısını yavaşça açtı. Sessizce içeriye girdiğimizde gördüğüm manzara çok güzeldi

Miray tuna'ya sıkıca sarılmıştı. Aynı şekilde tuna da miray'a sarılmıştı. Asıl beni mutlu eden kenarda duran masal kitabıydı. Sanırım miray'ın en büyük hayali gerçekleşmişti

"hadi çıkalım uyanmasınlar" Sessizce odadan çıktık. "ilk ben uyuyacaktım" Küçük bir çocuk gibi kollarını göğsünde bağladığında güldüm

"neyse hadi üstünü değiştir sana göstermek istediğim bir yer var"

Ne olduğunumerak etmiştim. O yüzden hemen odama gidip üzerimi değiştirdim


SON

 

Nasıldı???

 

Loading...
0%