Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Bölüm: 26

@mavii_nehir

İYİ OKUMALAR

26.Bölüm

Oğuz’un Anlatımıyla:

Uykum bittiği zaman gözlerimi açtım. İlk başta uykunun verdiği sersemlikle nerede olduğumu anlayamadım. Daha sonra miray'ın odasında olduğumu fark ettim.

Miray hala dün akşam ki gibi yatıyordu. Bütün gece hiç uyanmamıştı. Bu çok güzeldi. Kardeşim hiç kabus görmemişti

Gözlerim sadece eşyalardan oluşan odada dolandı. Fazla boştu. Sanki Miray misafirmiş gibi oda bomboştu

Ama o burada misafir değildi. O bu evin bir bireyiydi. Onun odasını yeniden düzenleyebilirdik. Miraç'ın odasıyla birlikte istedikleri sevebilecekleri gibi düzenlerdik. Miray'ın uykusunun çok hafif olduğunu düşündüğüm için hareket etmedim.

Onu izlemek son zamanlarda en büyük alışkanlığım olabilirdi

Miray’ın Anlatımıyla:

Uykum bittiğinde burnuma dolan güzel erkek kokusu ile sarıldığım bedene daha çok sarıldım. Çok güzel kokuyordu. Aklım yerine geldiğinde korkuyla geriye kaçtım ve gözlerimi açtığımda bana sakince bakan abim ile karşılaştım

"sakin ol, benim" Aklıma dün akşam birlikte uyuduğumuz gelince gülümsedim

"günaydın, hadi hazırlan okula geç kalmayın" Okul... o vardı demi umarım bu sefer daha iyi geçerdi. O yataktan kalktığında bende kalktım. Odadan çıkmasına izin vermeden ona sarıldım

Dün gece hiç kabus görmemiştim ve bu onun sayesindeydi. Belki birazda ona sarılmak istemiş olabilirim. O da bana sarılıp o adamın bir zamanlar çekerek evde sürüklediği saçlarımı öptü.

"aşağıda görüşürüz" Ondan ayrıldığımda odadan çıktı. bende odamda ki banyoya gidip suyu ayarladım. Üstümü çıkardığımda gözüm eskiden kalan yara izlerine takıldı

Hiç gitmeyecek geçmişi hep gösterecek yaralardı, Sonra bileklerime baktım. Küçük bir anlığına kendimi kaybedişimin bedeliydi. Hala sargıları duruyordu. Bir hafta sonra dikişleri alınacaktı.

Aynada kendime bakmaya devam ettim.

Ben o gördüğüm yaralı kız değildim. Benim... bizim bir ailemiz vardı. artık miraç'ta bende mutluyduk. Birbirimizi korumak zorunda değildik. Suyun ısındığını düşünerek kendimi suya attım ve saçlarımı yıkamaya başladım

banyodan çıktıktan sonra direk giysi odasına gidip üzerimi değiştirdim. Hala forma ve okul malzemesi almadığımız için serbest gidiyordum.
Saçlarımı kurutmak için kurutma makinesi ararken kapı tıklatıldı ve ardından açıldı. Miraç gelmişti.

Onun gülümseyen yüzünü görünce bende gülümsedim. "gelebilir miyim?" Başımı salladığımda yanıma geldi ve bana sıkıca sarılıp yanağımdan öptü

"iyi uyudun mu?"

"evet... biliyor musun ben hiç kabus görmedim" gözlerinde kocaman bir ışık görüldü, mutlu olmuştu. "bu çok güzel bir şey" Gülümseyerek ona baktım.

"saçlarını kurutabilir miyim?" Başımı evet anlamında salladım. Küçüklüğümden beri benim saçlarımı hep o kuruturdu ve bu benim çok hoşuma giderdi

"makineyi bulamadım"

"banyoda ki dolaba koymuştum" Banyoya gidip geldiğinde yatağa oturdum ve saçlarımı kurutmasına izin verdim

...

Kurutma işi bitince makineyi bırakıp saçlarımdan öptü ve kokumu içine çekti

"mis gibi kokuyorsun" Onun bu iltifatları beni utandırıyordu "onlara gerçekten alıştın demi?" Başımı hızla evet anlamında salladım. Onlara alışmıştım. Hemde çok alışmıştım

"mutlusun demi? Senin mutluluğun benim için önemli ay ışığım"

"mutluyum hem de çok... peki sen, sende mutlusun demi?"

"mutluyum. İlk defa bir ailem oldu."

"benimde"

"hadi aşağıya inelim de okula geç kalmayalım" Başımı sallayıp yataktan kalktığımda o da kalktı ve çantamı alarak odadan çıktık. Birlikte aşağıya indik.

...

Okul bitmişti. Bizi çıkışta tuna abi almıştı. Aslında bugün forma alacaktık ama akrabalarımız geleceği için bu işi ertelemiştik. Onları merak ediyordum. Daha önce hiç teyzem, anneannem, dedem, babaannem... olmamıştı.

Deniz bize akrabaları sayıyordu ama biraz kalabalık olduklarından hiçbirini aklımda tutamamıştım. Anladığım tek şey 2 teyzemiz 2 dayımız ve bir sürü kuzenimiz olduğuydu

"deniz az susta motorun soğusun"

"ailemiz bu kadar kalabalıksa bu benim suçum değil abi"

"tamamda ikizlerin gözünü korkutuyorsun deniz... merak etmeyin anlattığı kadar değil"

Dedi tuna abi bizi rahatlatmaya çalışarak... Eve geldiğimizde arabadan indik. Evin önünde ki arabalar deniz'in dediklerinin doğru olduğunun kanıtıydı.

Bu kadar araba nasıl sığmıştı bu bahçeye! Miraç yanıma geldi ve elimi tuttu. Birazcık korktuğum için bu iyi gelmişti. Bende onun elini sıkıca tutarken eve doğru yürüdük.

Tuna abi kapıyı çaldığında tonton teyze kapıyı açtı bizde içeriye girdik. Salondan sesler geliyordu. Bunlar sohbet sesi değildi tartışma sesiydi. Salona yaklaştıkça sesler netleşiyordu

"tanımadığınız çocukları eve aldığınız yetmezmiş gibi bir de nüfusunuza mı aldınız. Oğlum senden boşanarak en iyisini yapmış"

"kendinize gelin gülsüm hanım, kardeşlerim hakkında böyle konuşamazsınız" Demişti oğuz abi. Siniri sesine yansımıştı "onlar sizinde torunlarınız böyle konuşmanız çok yanlış"

"benim torunlarım o bıraktığınız çocuklar. Ne olduğu belli olmayan iki kişi değil, hem ne belli size zarar vermeyecekleri."

"o zaman gidin o torunlarınıza babaannelik dedelik yapın benden ve kardeşlerimden uzak durun, eğer onlara da böyle iğrenç şeyler söylerseniz sizi mahvederim"

"ben senin dedenim böyle konuşamazsın"

"siz babam olacak o adamın annemi aldattığını öğrendiğinizde babamın yanında durduğunuz zamandan beri benim ailem değilsiniz"

"hep sen bunları böyle yapıyorsun nasıl annesin sen"

"kızımın anneliğini sorgulamak sana kalmadı gülsüm"

Donmuş bir şekilde onları izliyordum. Havalanmam ile kendime geldim. Tuna beni kucağına almış çıkış kapısına gidiyordu. "kapat kulaklarını güzelim duyma bu iğrenç sesleri"

Ne dediğini düşünemiyordum bile dediğini yaptım ve kulaklarımı kapattım ama o kadar çok bağırıyorlardı ki sesleri geliyordu Baktığımda deniz miraç'ı zorla dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Tuna beni arabanın arka tarafına koyduğunda yanıma sinirle miraç oturdu. Diğer tarafın kapısı açıldığında diğer yanıma deniz bindi ve tuna arabayı çalıştırdı.

Miraç'ın sinirli olduğunu bildiğimden elimi yumruk yaptığı elinin üstüne koydum. Bakışları bana döndüğünde sakinleşmesi için koluna sarıldım. Biraz sonra yumruk yaptığı elini gevşetti. Sakinleşmeye başlamıştı.

Babaannemin bizim hakkımızda böyle düşünmesi kalbimi kırmıştı.

Ama oğuz'un ve tanımadığım bir iki kişinin bizi korumasına mutlu olmuştum. Dün bizi koruyacağını söylerken doğru söylüyordu. Peki banu hanım, o niye bir şey dememişti. Ona denilen o hakaretlere neden susmuştu. biliyordum bizimle ilgilenmeyi hiç istememişti ama ne bileyim

annemiz değil miydi o? bizi koruması gerekmez miydi?

SON

Nasıldı?

Loading...
0%