@mavii_nehir
|
İYİ OKUMALAR Oğuz’un Anlatımıyla Kucuk kızımı yaptırdıktan sonra çalışma odama gelmiştim, bu evi birkaç gün önce annemin gideceğini anlar anlamaz almış içine kardeşlerimin hoşuna gidebilecek bir sürü eşya koymuştum Burası bizim yeni evimizde ve yeni anılarımız olacaktı bu evde Annem ve babam olmayacakti, zaten ne zaman yanımızda olmuşlardı ki İlkokula başladığım gün bile annem gelmemişti bir kere bile yanağımdan opmemis bana sarilmamisti Aklımı karıştıran anılarla ellerimin arasında ko kum saatini daha fazla sıktım saniyeler içinde kum saati parçalara ayrılmıştı Halıya ilk önce kum taneleri ardından kanla kaplı xamlar düşmüştü onları ise avucumda akan kanlar takip etmişti "abi" Duyduğum ses ile başımı kaldırıp tuna'ya baktım. Nasıl göründüğümü bilmiyorum ama bu görüntüm onu korkutmuş olacak ki aramızda ki bir iki adımlık mesafeyi hızla kapatıp yanıma geldi "abi ne oldu... iyi misin? Siktir ne yaptın sen" kenardaki peceteleri hızla avucuma bastirdiginda bulanık zihnim berraklasmaya başladı Tuna beni koltuğa oturduktan sonra odadan çıkmıştı saniyeler içinde yeniden yanıma geldiğinde bu sefer elinde pansuman malzemeleri vardı, kendince bir şeyler yapmaya çalıştığında az önceki ofkeme rağmen dudaklarimda bir tebessüm oluştu Yavaşça elinde ki pansuman malzemelerini alıp elime pansuman yaptım, sargifan sonra eşyaları kutuya koydum "Iyiyim ben uyu hadi" başını hayır anlamında salladı, tam konuşacakken birden kollarını bedenime doladı ani hareketinden dolayı birkaç saniye şaşkın bir şekilde ona baktım, ardından yavaşça kardeşime sarıldım "sst tamam abim" saçlarından öptüm "iyiyim korkma"biraz sonra yavaşça ayrıldı, "ikizleri ya da denizi bizden alamazlar demi" "hayır aslanım, alamazlar. annemizin gideceğini fark ettiğimde velayetlerini üstüme geçirdim. Hiçbir yere gidemezler" Tuna derin bir nefes verip başını omzuma yasladı. Hala sinirliydim ama kardeşlerim bana iyi geliyordu. Sakinleşene kadar ne tuna ne de ben konuştum. En sonunda sakinleştiğimi düşünerek konuşmaya başladım "hadi uyku vakti" asker selamı vererek kalktı, onun bu hallerine güldüm. Odadan çıktığında kalbimde ki ağrı artmıştı. Derin bir nefes aldım. Kardeşlerim için sakin olmam lazımdı, onlar için güçlü olmalıydım Odayı saniyeler içinde topladıktan sonra ikizlerin yanına gittim... bir gecem daha dünyanın en güzel manzaramasını izlemekle geçecekti Miraç’ın Anlatımıyla: Sabah erkenden uyanmıştık, daha doğrusu deniz heyecanla bizi uyandırıp bilgisayar odasına götürmüştü şimdi ise birlikte bilgisayar odasındaydık. Deniz abim miray'a bilgisayar kullanmayı öğretecekmiş. Küçükken ben ona öğretmek istemiştim ama o zamanlar babasının onu seveceğine inandığında babasından öğrenmek istediğini söylemişti O adam tabi ki öğretmemişti. Miray'ın bu hayalide hayal olarak kalmıştı ama şimdi deniz o hayali gerçekleştiriyordu. Kenarda kendi koltuğumda oturmuş onları izliyordum. Miray çok çabuk öğreniyordu ama bazı şeylerde kafası karışıyordu Şuan deniz ona ekran duvar kağıdını değiştirmeyi öğretiyordu ama miray hep karıştırıyordu "olmadı" Miray oflayarak Mouse bırakıp geriye yaslandığında deniz hiç sıkılmadan elini miray'ın elinin üstüne koydu ve Mouse hareket ettirdi hem anlatıp hem de uyguluyordu "bak şimdi önce sol'a basacaksın sonra şu yazıya basacaksın daha sonra da istediğin resmi seçip kaydedeceksin... şimdi sen dene" Deniz elini çektiğinde miray Mouse oynatmaya başladı, yapmıştı. Ekran resmini değiştirmişti. Mutlulukla deniz'e baktı "oldu mu?" "oldu tabi ya aferin kız sana şimdi başka bir şey deneyelim" Dediğinde kapı yavaşça açıldı ve içeriye oğuz abi girdi. miray arkasını dönüp ona baktı ve ayağa kalkıp elini tuttu ve onu çekerek bilgisayarın yanına gitti "bak ben bilgisayar kullanmayı öğrendim gösterebilir miyim?" Oğuz gülümsedi ve başını salladığında miray hevesle öğrendiklerini göstermeye başladı. Onun bu halleri beni mutlu ediyordu. O bu dünyada mutlu olmayı en çok hak edenlerden "çok hızlı öğrenmişsin... peki biraz hava almaya çıkalım mı?" Miray'ın bakışları yere indi. Dışarı çıkmayı sevmiyordu. Sanırım oğuz bunu anlamıştı miray'ın çenesini tutup yavaşça kaldırdı "evin yakınlarında olacağız ve çok fazla insan görmeyeceğiz sadece dolaşacağız ama istemezsen evde dururuz" "istiyorum" "tamam o zaman üstünüzü değiştirin çıkalım" Başımızı sallayıp odadan çıktığımızda herkes kendi odasına gitti. bende dolabı açıp siyah renk eşofman takımı giyip odadan çıktım ve aşağıya indim. tuna dışında kimse yoktu üstüne baktığımda tuna abim ile aynı giyindiğimizi gördüm. O da beni görünce üstüme baktı ve güldü Sahi ona hala abi dememiştim demi? Oysa o bu evde kendimi en yakın hissettiğim kişiydi bizi ilk kabul edendi. Sanırım ona da abi demenin vakti gelmişti "sende eşofmanı çok seviyorsun galiba geldiğinden beri hep eşofman giyiyorsun" "eşofman en rahatı galiba bu konuda sana çekmişim abi" Başını evet anlamında sallarken bir anda durdu ve gözlerini büyüterek bana baktı "ne dedin" şaşkınlıktan sesi titriyordu "abi mi dedin" kendisiyle çelişiyor gibiydi "dedin demi ben hayal görmedim" Bu dediğine güldüm ve başımı salladım "dedim" yüzümde hafif bir gülümseme oluştu "sanırım bunun için biraz geç kaldım" "geç değil hiç geç değil ben sonsuza kadar beklerdim" Hızla bana sarıldığında bende ona sarıldım. Miray’ın Anlatımıyla: Siyah tayt ve kırmızı sweat giyip aşağıya indiğimde tuna ve miraç sarılıyordu. Onları görünce gülümsemem büyüdü. Miraç çok mutluydu bende çok mutluydum. Hiç olmadığımız kadar mutlu ve iyiydik. Biz asıl şuan yaşamaya başlamıştık Biraz sonra ayrıldıklarında ikisi de bana baktı. Yanlarına gittiğimde miraç beni kolunun altına aldı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu Herkes geldiğinde birlikte evden çıktık ve yürümeye başladık. Bahçeden çıktığımda miraç'ın elini sıkıca tuttum. evden çok uzaklaşmayacağımızı biliyordum ama yine de içimde ki korkuya engel olamıyordum. "eve gidene kadar elimi bırakmasan olur mu?" Bana buruk bir gülümseme ile baktı "tabi ki olur... korkmana gerek yok artık 3 abimiz var onlar bizi korur" Bu dediğine gülümsedim ve yürümeye devam ettim... Oğuz’un Anlatımıyla: Uzun bir yürüyüşün ardından eve gelmiştik. Evin ormanın dibinde olması çok güzeldi. Bu yürüyüşün birazda olsun miraya iyi geldiğini düşünmüştüm Yemekten sonra biraz oturup yatmak için odalara dağıldık. Saat çok geç olmuştu ama ben hala uyuyamamıştım. Uykumu kaçıran bir şey vardı ama ne olduğunu bulamamıştım Belki babamdı belki de annem En sonunda yorganı üstümden atıp yataktan kalktım belki su içsem uykum gelirdi. Sessizce odadan çıkıp merdivenlere ilerlediğimde bir ses duydum Ağlama sesiydi... sessizdi ama ben duymuştum. Ses miraç'ın odasından geliyordu. Kapının önüne gelip kapıyı tıklattım ses gelmeyince kapıyı açtım ve içeriye girdim Miraç yatakta yatmış yastığına sarılmış ağlıyordu. Kabus görüyordu Hızla yanına gittim. Bir süre ne yapacağımı bilemedim ardından yavaşça sarsmaya başladım Onu korkutmak istemiyordum Hızla uyanıp ileri atıldığında kollarından sıkıca tuttum ve ona sarıldım "kabustu... sadece bir kabustu" Ağlamaya başladı. hıçkırarak ağlamaya başladı. rüyasında ne gördü bilmiyorum ama hiç iyi şeyler görmediği belli "geçti ben buradayım... abin burada kötü bir rüyaydı sadece" "korkuyorum... bu gece b-benimle uyur musun?" Sesi çok kısık çıkmıştı ama duymuştum. Kalbim acıyordu. Onun canının yanması benimde canımı yakıyordu "uyurum tabi... korkma tamam mı? Abin burada seni hiç yalnız bırakmayacak" Yatakta daha rahat bir şekilde yattım ve miraç'ı kendime çektim. Bana sıkıca sarılmıştı. Saçlarını okşamaya başladım ağlaması durmuyordu İçine atmasını istemiyordum. İçine attığında elbet bir gün patlardı ve bu patlama en çok ona zarar verirdi bunu istemiyordum Biraz sonra ağlamaları iç çekişlere döndü ve uyuduğunu fark ettim. ellerimi saçlarından çekmedim ve okşamaya devam ettim biraz sonra esnemeye başladım Bir türlü gelmeyen uykum kardeşime sarıldığım zaman onun kokusunu içime çektiğim zaman uykum gelmişti. İkizler bana gerçekten çok iyi gelmişti Yavaştan gözlerim kapandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. SON Nasıldı?
|
0% |