Yeni Üyelik
31.
Bölüm

Bölüm: 31

@mavii_nehir

 

İYİ OKUMALAR
31.Bölüm

 

Oğuz’un Anlatımıyla:

Uykum bittiğinde biraz daha uyumak için gözlerimi açmadım ama uyuyamayacağımı anladığım zaman mecburen gözlerimi açtım. Güneş daha yeni doğuyordu. Etraf hala karanlıktı ve hafif aralık perdenin arasından sokak lambasının ışığı odayı aydınlatıyordu

Miraç'ı görmem ile yüzümde bir tebessüm oluştu bana sıkıca sarılmış hala uyuyordu. Elimi kaldırıp saçlarını sevdim çok tatlı uyuyordu.

Kapının tıklatılması ile başımı oraya çevirdim. Kapı açıldığında gelen kişinin miray olduğunu gördüm. Beni görünce kaşları şaşkınlıkla çatıldı yorganı biraz açtım

"miray'ım gel biraz daha uyuyalım" Uykulu gözlerle yanıma geldi ve açtığım yere yattı o da bana sarıldığında yüzümde ki gülümseme büyüdü.

Yıllar sonra iki kardeşimle birlikte aynı yatakta yatıyorduk. "güzelim saat daha çok erken niye bu saatte uyandın"

"uykum bitti senin odana baktım ama yoktun bende miraç'ın yanına geldim"

"iyi yapmışsın... bileklerin acıyor mu?" Önce bileklerine baktım sonra tekrar gözlerinin içine baktım

"biraz ağrıyor"

"yarın hastanede bakarız"

"miraç'ı da götürelim sırtı acıyordur ama belli etmez"Dediğinde kalbim ağrıdı. Benim küçük kardeşim acısını başkasına göstermemeyi öğrenmişti... öğrenmek zorunda kalmıştı

"eskiden seninde canını çok yaktılar demi?"

"çok yandı... karşı koymak istedim ama olmadı. Bağırmak istedim ama bu ona sadece zevk verdi."

"bundan sonra kimsenin canını yakmayacak o şerefsizin işi bitecek" Merakla bana baktı "ne oldu ki ona"

"hapiste ama kısa süreli uzun süreli olması için rapor almamız lazım... d-doktorların sizi muayene etmesi lazım" Konuşmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Miray'ın gözleri dolmuştu. bir iki damla aktığında başparmağım ile gözyaşlarını sildim

"istemezsen başka bir yol bulurum"

"istiyorum o adamın yaptıklarının hepsinin cezasını çekmesini istiyorum"

"çekecek söz veriyorum cezaevinde bile rahat nefes alamayacak... ağlama" Göz yaşlarını sildi ve gülümsemeye çalıştı bende ona gülümsemeye çalıştım. Miraç'ta sıkıca sarıldı ve gözlerini kapattığında saçlarından öptüm

...

Miray uyuyalı dakikalar geçmişti. Onları izlemek bana huzur veriyordu. Biraz sonra miraç hareketlendi gözlerini yarım açmışken hızla yatağın en ucuna kaçtı ve dizlerini kendine çekti. Endişe ile ona baktım

Ne olmuştu niye bir anda kaçmıştı "aslanım ne oldu?" Yüzünü sıvazladıktan ve mırıldandıktan sonra bana baktı ve konuştu

"bir şey yok... ben tuvalete gideyim" Hızla yataktan kalktı ve kaçar gibi odadan çıktı. onun arkasından şaşkınlıkla baktım. Dün gece ki kabusu onu etkilemiş olabilir miydi?

O kabusunda ne görmüştü? Bu sabah niye kaçmıştı? Neden soru sorduğumda kaçmıştı?

...

Saat 9.30 olduğunda miray'ı uyanması için dürtmeye başladım "miray'ım uyan hadi kalkmamız lazım" İrkilerek uyanmıştı. Buna hiç alışamayacaktım. Önce etrafına baktı sonra bana baktı derin bir nefes aldı

"günaydın"

"günaydın miniğim kahvaltıya inmemiz lazım"

"tamam" Etrafına baktı, "miraç nerede"

"indi o" Başını salladı ve ayağa kalktı birlikte odadan çıkıp aşağıya indiğimizde mutfaktan sesler geliyordu

"deniz o şimdi değil... ya çocuk bırak o elindekini... hayır biz seni küçükken 3 kere atıp 2 kere mi tuttuk... deniz sadece dediğimi yap"

Anlaşılan tuna kahvaltıyı hazırlıyordu ve deniz'de onunla uğraşıyordu. Mutfağa girdiğimizde gördüğüm görüntü bu düşüncemi onaylamıştı

İkisi de ocağın başında dikiliyordu. Masada oturan miraç ise elini çenesine koymuş onları izliyordu dalgın gibiydi. Her zamankinden çok farklıydı

"abi al şu denizi başımdan"

"abi yanlış yapıyorsun o öyle olmaz ya kime diyorum bak bunlar daha güzel tat verecek" Elinde tuttuğu balı gördüğümde yanlarına gittiğimde deniz'in yumurtaya bal koymaya çalıştığını gördüm.

"deniz bence bal ve yumurta ayrı, ayrı çok daha güzeller hadi gel biz masayı kuralım"

"abim doğru söylüyor denizko beni dinlemiyorsun bari onu dinle ve yumurtamdan uzak dur" Onu kolundan çektiğimde mecburen benimle gelmişti. Mirayında yardımı ile sofrayı hızlıca kurmuştuk. Kahvaltımızı ederken gözüm hep miraç'ın üstündeydi. Yemeğini yemiyor tabağındakiler ile oynuyordu. Dalgındı hem de çok

Miray bunu fark etmiş olacak ki koluyla onun koluna dokundu. Miraç irkilip ona döndüğünde bir şey düşündüğünü anladım

"efendim ay ışığım"

"niye yemek yemiyorsun"

"aç değilim güzelim hadi sen yemeğine devam et" Miray ona bakmaya devam etti ama miraç çoktan önüne dönmüş her ne düşünüyorsa onu düşünmeye devam etmişti

Miray da onda bir şeyler olduğunu anlamıştı ama üstüne gitmedi. Eminim ki yalnız kaldıkları ilk an onunla konuşacaktı

...

Masayı topladıktan sonra hepimiz salonda oturuyorduk. Miraç yerinde huzursuzca kıpırdandıktan sonra ayağa kalktı ve salondan çıktı. ardından merdivenden gelen adım seslerini duydum.

Tuna bana dönüp konuşmaya başladı "miraç'ın bir sorunu mu var dalgın gibi"

"sabahtan beri böyle bir şeyi yok... miray sen biliyor musun abim?" Başını hayır anlamında salladıktan sonra yerinden kalktı. Onun yanına gittiğini biliyordum. salondan çıktığında deniz'de peşinden gitmek için ayaklandığında onu durdurmak için konuşacakken tuna benden önce davranmıştı

"bırak biraz yalnız kalsınlar"

"ben onlara yanlarında olacağıma söz verdim"

"biliyorum aslanım olacağız zaten ama şimdi onların baş başa konuşması daha iyi gel yanıma" Dediğimde deniz yanıma geldiğinde onu kolumun altına aldım ve saçlarını karıştırıp öptüm

 


Miray’ın Anlatımıyla:

Miraç'ın odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım ama ses gelmedi. Yavaşça kapıyı açıp içeriye girdiğimde miraç'ın masaya oturmuş önünde ki kağıda bir şeyler karaladığını gördüm.

"miraç" Sesimi duymamıştı. Beni duymayacak kadar canını ne sıkmış olabilirdi ki, Bir adım daha attım ve tekrar seslendim

Bu sefer başını kaldırıp bana baktı. Gözlerinin içinde hüzün vardı. ağlamak istiyordu ama yapamıyormuş gibiydi, Önünde ki kağıdın üzerini hızla kapatıp tamamen bana döndü

"ne oldu ay ışığım" Bir adım daha yaklaşıp elini tuttum.

"seni merak ettim sabahtan beri dalgınsın bir şey mi oldu?"

"iyiyim... uykumu çok iyi alamadım"

"birlikte uyumak ister misin?"

"sonra uyusak olur mu?" Kesinlikle bir şeyi vardı, yoksa miraç benimle uyumayı asla reddetmezdi. "bana her şeyi anlatabilirsin bunu biliyorsun demi?" Gülümsedi ama bu gülümsemesi gerçek değildi.

"biliyorum tabi ki... ama iyiyim ben hadi sen aşağıya in" Yalnız kalmasını istemiyordum ama yalnız kalırsa daha iyi olacakmış gibi geliyordu Başımı tamam anlamında sallayıp yavaşça odadan çıktım. Belki de ilk defa birilerinden yardım almalıydım.

Aşağıya indiğimde tuna abimin yanının boş olduğunu görüp onun yanına oturdum ve ona sarıldım. Saçlarımda dolanan elleri içimi huzurla doldurmuştu

"nesi varmış minik kuşum"

"bilmiyorum söylemedi" saçlarımdn öptü. "sıkıntı yapma, hallederiz" hafif gülümsedim. artık sorunları birlikte halledebileceğim bir abim vardı. Ben onları çok seviyordum ama hala abi dememiştim. Onlara hala yabancıymış gibi davranıyordum oysa onlar benim ailemdi.

"teşekkür ederim abi"

Abimin gözleri şaşkınlık ile kocaman açıldı. Donmuş bir şekilde bana bakıyordu. Diğerlerine baktığımda ikisi de gülümseyerek ve biraz kıskançlıkla bize bakıyorlardı

Elimi abimin önünde salladım "abi iyi misin? Yanlış bir şey mi söyledin" Dediğime karşı başını hayır anlamında salladı ve konuştu

"hayır minik kuşum... b-ben çok mutlu oldum sen bana abi dedin ya şuan çok mutluyum" Bana sıkıca sarıldığında bende ona sarıldım Abim olmuştu benim ilk abim tuna olmuştu

SON

 

Nasıldı?

Loading...
0%