@mavii_nehir
|
İYİ OKUMALAR
32.Bölüm
Miraç’ın Anlatımıyla: Yine başlamıştı kabuslarım tekrar başlamıştı. Canımı yakıyorlardı ya olursa ya benim yüzümden onun canı yanarsa, Hepsi benim suçumdu miray'ın canının yanması insanlardan korkması hepsi benim suçumdu Korkuyordum... onu kaybetmekten ölmesinden korkuyordum. Tekrar yalnız kalma ihtimalinden korkuyordum
Geçmiş: İkizler daha 4,5 yaşlarındaydılar. Kenarda oyun oynuyorlardı. Ta ki babaları miraç'ı yanına çağırana kadar miraç hızla ayağa kalkıp babasının yanına gitti "mutfaktan bana bir sigara getir" Miraç hızla mutfağa gitti ama anlamamıştı. Daha sigaranın ne olduğunu bilmiyordu bir iki kere babasının elinde görmüştü ama tam olarak ne olduğunu hatırlamıyordu. Etrafına bakındı belki bir şey bulur diye Ardından gelen adım sesleri ile miraç arkasını döndü "bulamadım baba" Kemal sinirle oğluna bir tokat attı "sen zaten bu zamana kadar neyi doğru düzgün yaptın ki düş önüme" "nereye" "cezaya yaptığın hiçbir davranış cezasız kalmayacak" Miraç omuzlarını silkti ceza almak istemiyordu. Kemal daha çok sinirlendi ve oğlunun saçlarından çekerek onu yürütmeye başladı Miraç'ın canı çok yanıyordu. Babasının elinden kurtulmaya çalışıyordu. Salona girip merdivenlere yöneldiklerinde miray hızla ayağa kalktı ve babasının önüne geçti "baba yapma götürme onu lütfen" "sus lan sen küçük orospu" Kemal miray'a tokat attığında miray aldığı darbe ile yere düştü. Miraç ise babasının elinden kurtulmaya çalışıyordu kardeşinin canı yanmıştı en büyük korkusu kardeşinin canının yanmasıydı bunu istemiyordu Kemal ise miraç'ın hareket etmesine izin vermeden onu sürüklemeye devam etti. Bodrumda ki odaya gelince kapıyı kapattı ve miraç'ı yere fırlattı. Sinirle ona bir tekme attığında miraç canının acısı ile çığlık atıp ağlamaya başladı "senin yüzünden kardeşin zarar görecek... neden biliyor musun çünkü sen hiçbir şeyi beceremiyorsun... bir gün ölecek ve bu senin yüzünden olacak senin beceriksizliğin yüzünden olacak" Tekrar bir tekme attı ve tekrar... ne oğlunun çığlıklarını dinliyordu ne de kızının kapıda ki yalvarmalarını sadece sinirini çıkarıyordu
Günümüz: Dediklerini düşündükçe Sinirim artıyordu içimde bir volkan vardı ve patlamak üzereydi. Sinirlendikçe kalemi daha sert kullanıyordum. Kağıt yırtıldığında sinirle kalemi fırlattım. Sakin olmalıydım. Kriz geçirmemeliydim. Küçük bir rüyanın beni ele geçirmesine izin veremezdim Yapamıyordum... olmuyordu... sanki içimde tutukça daha çok büyüyordu elimin tersi ile masanın üstünde duran her şeyi yere fırlatıp ayağa kalktım Odada volta atıp kafamda ki sesi susturmaya çalışıyordum ki odanın kapısı hızla açıldı. Şuan insanlarla konuşmak istemiyordum. Onlara zarar verecekmişim gibi hissediyordum.
Tuna’nın Anlatımıyla: Miray'ım bana abi demişti. Benim minik kardeşim bir kuş kadar özgür olmak isteyen kardeşim... minik kuşum ilk bana abi demişti Bana alışmıştı. Beni abisi olarak görüyordu. Şuan mutluluktan uçabilirdim. Miray durgun bir başını dizlerime koymuş yatıyordu. Ellerimi yavaşça saçlarında gezdirirken konuşmaya başladım "minik kuşum iyi misin?" "miraç... niye bir anda içine kapandı ki" "daha önce hiç böyle olmuş muydu?" Dedi abim miray uzun süre durdu. Kafasını dizimden kaldırıp bana baktı "bilmiyorum... abi ben çok bencil bir insanım demi?" Sorduğu soru ile ilk öce afalladım böyle bir soru beklemiyordum. Cevap vermemi beklemeden konuşmaya devam etti. "o benim tüm yaralarımı sardı, en kötü kabuslarımdan uyandırdı hep yanımda oldu ama ben onun yanında olamıyorum. Canını neyin sıktığını bile bilmiyorum... ben çok kötü bir kardeşim" Kendini suçlu hissediyordu ama onun bir suçu yoktu ki... onun miraç'ı ne kadar çok sevdiğini ne adar çok düşündüğünü biliyordum. Bunu herkes biliyordu. Kendinden önce miraç'ı düşündüğünü hepimiz biliyorduk. Aynı şey miraç içinde geçerliydi Deniz ve abim yerinden kalkıp yanımıza geldi. Deniz miray'ın ellerinden tuttuğunda abim gözünden akan yaşları sildi "abim sen çok iyi bir kardeşsin senin bir suçun yok ki" "o benim tüm sorunlarımı sıkıntılarımı anlıyor ama ben anlamıyorum" "anlıyorsun... anladığını hepimiz biliyoruz miray... sen onu çok seviyorsun sadece zor bir dönemden geçiyorsunuz ama atlatacağız" "bir sorunum olduğunda hep yanıma gelirdi anlatmasam da yanımda durur beni rahatlatırdı ve beni anlardı" "hadi gel bu seferde biz öyle yapalım... anlatmasa da yanında duralım onu anlamaya çalışalım belki anlatır" Dediğimde şey ile bir iki saniye bana baktı sonra ayağa kalktığında bizde kalktık ve birlikte yukarı çıktık. Tam odasının önüne geldiğimizde içeride büyük bir gürültü kopmuştu. Gelen gürültü ile hepimiz birbirimize bakıp aynı anda içeriye girdik. Kalbim korkuyla hızlı atıyordu. Kardeşimin zarar görmesinden deli gibi korkuyordum Gördüğümüz manzara ise hiç iç açıcı değildi. Çalışma masasının üstünde ki her şey yere devrilmişti Miraç ise odada volta atıyordu. Ona yaklaşmak için bir adım attığımızda geriye kaçtı "yaklaşma" İkimizde olduğumuz yerde durduk. Miraç'ın gözlerinden yaşlar akıyordu bir şeyler mırıldanıyordu. Onu incelerken bileğinden kan aktığını gördüm. Gözlerim kanın geldiği yeri takip ettiğinde elinde duran büyük camı gördüm. Yere devrilen eşyalardan birinin camıydı ve avucunda sıkıyordu "miraç o elindekini bırak hadi abim" "ben ona zarar veriyorum" Dedikleri ile kaşlarım çatıldı. Burada değil gibiydi. Uyanıkken kabus görüyordu "sen kimseye zarar vermezsin miraç" Miray ona doğru yaklaştığında miraç elindekini daha çok sıkmaya başladı "miray yaklaşma abim... deniz miray'ı buradan çıkar" "çıkmam... miraç bırak o elindekini yalvarırım bırak, korkuyorum miraç lütfen" Miraç onu dinlemiyordu. Kimseyi dinlemiyordu. Deniz miray'ı sıkıca tutuyordu miray deniz'in kollarında ağlıyordu Abim ile birbirimize baktığımızda aynı anda miraç'ın yanına koştuk. Abim kollarından tutup havaya kaldırdığında hızla elini açıp avucunda ki cam parçasını alıp kenara fırlattım kenarda duran kazağı aynı hızda eline bastırdığımda miraç ağlayarak yere çöktü. "beni öldürsün ona dokunmasın... o bir şey yapmadı beni öldürsün ona dokunmasın" Abim miraç'ın eline baskı uygularken ben Sesimin sakin çıkması için ekstra çaba sarf ederek konuşmaya başladım "miraç abim bak bana... bak buradayım buradasın... orada değilsin her ne görüyorsan her ne düşünüyorsan orada değilsin... yanımızdasın bizimlesin... herkes iyi lütfen sakinleş" Miraç bana bakmıyordu sadece yere bakıyordu ve mırıldanıyordu. Ne gördüğünü ya da ne düşündüğünü bilmiyordum ama canının yandığı belliydi "onu öldürecek... benim yüzümden ölecek... ölmesin lütfen öldürmesin onu yapamam" Kimin ölmesinden bahsediyordu. Miray yanımıza geldiğinde deniz onu geriye çekmeye çalışıyordu ama miray buna izin vermiyordu. "miraç ben buradayım bak bana hadi... lütfen bana bak ikiz lütfen" Titreyen ellerini uzatıp miraç'ın saçlarına dokundu. "miraç iyiyiz lütfen kendine gel lütfen uyan o kabustan lütfen" Sesi yalvarır gibi çıkmıştı. Miraç konuşmaya devam etti. "ölmeni istemiyorum... o adam seni öldürecek... benim yüzümden sana onları yaptı özür dilerim... hepsi benim suçum" Miray başını iki yana salladı ve onu kendine çekip sarıldı. Saçlarını okşamaya başladı. "senin bir suçun yok... bizim bir suçumuz yok" "var eğer ben istedikleri gibi birisi olsaydım sana zarar vermezdi yaralarının hepsi benim suçum" Miray gözyaşları içinde başını hayır anlamında salladı iyi değildi. İkisi de iyi değildi ve tek başlarına idare edemiyorlardı "sen onların istedikleri gibi biri olsanda olmasanda onlar size zarar verirdi. Burada senin bir suçun yok kendini suçlama... ikinizde." "benim yüzümden öleceksin... b-ben seni kaybetmek istemiyorum lütfen ölme" bize döndü. Gözleri hepimizin üzerinde dolaştı. "s-size yalvarırım beni bırakmayın biliyorum ben beceriksizin tekiyim ama lütfen beni bırakmayın" Gözümden akan yaşları silip ikisine de sarıldım benim ardımdan deniz ve oğuz abim de sarıldı... "sen beceriksiz değilsin... kendini suçlama" Abimin ağlamaklı çıkan sesini duyduğumda bende konuştum "seni... sizi hiçbir zaman bırakmayacağız ne yaparsanız yapın yanınızda olacağız" Biz bir aileydik, yaralıydık en çokta onlar yaralıydı... yalnızdık en çok onlar yalnızdı ama bir aileydik... artık yalnız olmayacaktık artık yaramız olmayacaktı. SON
Nasıldı? |
0% |