@mavii_nehir
|
İYİ OKUMALAR 4.Bölüm Miraç’ın Anlatımıyla: Mirayla birlikte ders çalışırken miray'ın açıkmış olabileceğini düşünüp ayağa kalktım. Benim kalkmamla Miray'ın korku dolu bakışları bana döndü "yiyecek bir şeyler hazırlayıp geliyorum bebeğim" Başını salladığında mutfağa gittim ve sandviç hazırladım. Miray'la birlikte yemeğimizi yedik. Miray yine yemeğin yarısını yememişti. Babamın bize verdiği cezalar yüzünden az yemeye alışmıştı ve çok yemek yiyemiyordu. Birlikte ders dinlerken kapının açılma sesi geldi ardından annemin pis kahkahasını duydum. Hızla televizyonu kapatıp Miray'la birlikte aşağı kaçtık. Yere oturunca Miray korku ile koluma sarıldı. Saçlarını okşamaya başladım. bende en az onun kadar korkuyordum ama onu korumam lazımdı. "korkma bebeğim hiçbir şey yok" Onu rahatlatmaya çalışıyordum. Kapının önünden sesler duydum. normalde bu kata kimseyi indirmezlerdi. miray'ı hızla arkama aldım. ona tekrar zarar veremezlerdi. "buyurun Banu Hanım çocuklar burada" Sonra beni şaşırtacak bir şey oldu ve kapı tıklatıldı "çocuklar biz geldik babanıza sarılmayacak mısınız?" Ne saçmalıyordu bu adam "yine mi bodrumda oynuyorsunuz" Kapı kolu indi daha sonra içeriye babam ve tanımadığım bir kadın girdi. Neler dönüyordu burada "çocuklar sizinle konuşmamız lazım Banu Hanım biraz müsaade eder misiniz?" Kadının bakışları sarahoş gibiydi, etrafa baktıktan sonra odadan çıktı ve babamın gülen yüzü soldu. Yanıma gelip kolumu tuttu. Miray korku ile arkama daha çok saklandı. "bana bakın küçük sıçanlar ikinizde bizim çocuğumuz değilsiniz hazırlanın ve defolun bu evden" Kolumu ondan kurtardığımda Miray'a baktı ve ona yaklaştı. "küçük orospum seni özleyeceğim sende babacığını özleyecek misin? Birlikte yaşadığımız anları özle olur mu? Eğer olanlardan bahsederseniz sizi öldürürüm... Zaten size kimse inanmaz delisiniz siz" Hızla onu kenara ittim. bu yıllar sonra babama karşı yaptığım en büyük hareketti. sinirden çenesi kasılmıştı. "sakın bir daha ona yaklaşma defol odadan" O adam pis, pis gülerek odadan çıktığında Miray'a döndüm ve ona sarıldım "bebeğim geçti kurtulduk" Geçmişti kurtulmuştuk. Hepsi bitmişti. Onlardan kurtulmuştuk. "miraç korkuyorum ya onlarda onun gibi çıkarsa" Bir şey diyemedim çünkü bende korkuyordum. Umarım kurtulmuşuzdur. Umarım artık canımız yanmaz. tek istediğim mirayımla mutlu olmaktı "hadi eşyaları toplayalım" Onu kaldırdım ve kenarda eski kıyafetlerden diktiğimiz çantayı çıkardım içine bir iki eskimiş kıyfetimizi attık. bizim olan hiçbir kıyafetle dışarı çıkılmazdı ki Miray üzerini değiştirdikten sonra yukarı çıktık "işte benim güzel çocuklarım eminim çok mutlu olursunuz biz hep buradayız" İşte yine o numaralarından birini yapıyorlar, İyi aile pozu kesiyorlar. İtiraf etmek gerekirse bu işte oldukça iyiler "çocuklar hadi gidelim" Bakışlarım konuşan kadına döndü. tuhaf birisiydi. Miray ile çok benziyorlardı. Yanlarında ki tanımadığım çocuklar ise onlara çok benziyordu Yeni annemiz ile evden çıktık. Bu ev bir sürü acımıza şahitti. Şimdi gitmek garip hissettirmişti. Miray'ın elini tuttum ondan güç aldım ve birlikte evin önünde duran lüks arabaya bindik. Miray ile ben arkada oturuyordum. Önde tanımadığım sert bakışları olan bir adam vardı. Araba çalıştığında Miray bana daha çok sokuldu ve ellerini koluma sardı. Küçük, tatlı bir koala gibiydi. Bir süre sonra gözlerini kapattı. Uyuduğunu görünce montunun önünü kapatmıştım çünkü bünyesi çok zayıftı ve hemencecik hasta oluyordu. Endişelerim vardı. Bir aile istemiyordum Miray bana yeterdi. Ama onun bir aile istediğini biliyordum. Başka ailelere özeniyordu. Küçükken evden kaçarak parka gittiğimizde diğer ailelerin çocuklarıyla vakit geçirmelerini izlerdi sonra ise oturup ağlamaya başlardı. Benim tek isteğim artık zarar görmemekti. Ona zarar vermelerinden korkuyordum. Bunca yıl elimden geldiğinde engellemeye çalışmıştım ama becerememiştim. Eğer becerebilseydim Miray şuan cıvıl, cıvıl konuşuyor, gülüyor olurdu. Sırtında kemer ve sopa izleri, bacaklarında ve kollarında kesikler olmazdı. Miray'ın nefesleri sakinleştiğinde başımı ona çevirdim uyuduğu belli olan bir şekilde ağzı hafif aralık bir şekilde koluma sarılmış uyuyordu Araba büyük bir demir kapıdan içeriye girdiğinde camdan dışarı baktım. Saray gibi bir eve gelmiştik. Her yerde korumalar vardı. Bahçesi kocamandı. Araba durduğunda Miray'a baktım. Normalde onu kucağıma alırdım ama hiç tanımadığı bir yerde uyanmanın onu korkutacağını bildiğim için koluna dokundum ve onu uyandırmaya çalıştım "Miray'ım hadi uyan" Miray sıçrayarak uyandı. Hep böyle oluyordu. O adam yüzünden hiç normal uyanamıyordu hep korkarak uyanıyordu. Hızla bana baktığında hızla aldığı nefesler yavaşladı "sakin ol eve geldik hadi inelim" Başını salladı ve kapısını açıp aşağıya indi. Arkasından bende indim. Miray endişe dolu gözler ile etrafını inceliyordu Alıştığı yerin dışına çıkmayı sevmezdi, farklı yerler onu hep korkuturdu. Bende korkardım ama önceliğim Miray olduğu için bunu ona belli etmezdim
Yanına gidip elini tuttuğumda bana döndü. Gözlerim ile onu sakinleştirmeye çalıştım. Elimin içinde ürkekçe duran el sıkılaştı. O da bana güven vermeye çalışıyordu. Omzumdan düşmek üzere olan çantayı sıkıca tuttum "evinize hoş geldiniz çocuklar" Yeni annemizin söylediği söz ile ona baktık. Sahi adı neydi? O adam bir şey demişti ama şimdi unutmuştum Garipti annemizin ismini hala bilmemiz çok garipti Heyecan ile ilerlemeye başladığında bizde onu takip ettik. Kapının önüne geldiğimizde yeni annemiz kapıyı çaldı "birazdan abileriniz ile tanışacaksınız" Dediğinde ikimizin de gözlerinin büyüdüğüne yemin edebilirdim. "abileriniz derken kaç abimiz var ki" Yeni annemiz bir süre düşündü, kaşları çatıldı. kendi çocuklarının sayısını unutmuş olamazdı demi? bir süre sonra gülerek konuştu. bu gülüşü normal değildi. "3” dedi ama ses tonu bile bu konuda emin olmadığını bize gösteriyordu “size biraz soğuk olabilir ama çok umursamayın olur mu?" Tam cevap verecekken kapı açıldı. Kısa kıvırcık saçlı tonton bir teyze yüzünde ki gülümseme ile kapıyı açmıştı. Onlar eve girerken biz hala kapıdaydık. Teyze bize bakıp konuştu "Banu bu kız aynı sen" Doğruydu. Miray dış görünüş olarak yeni annemize sanırım adı Banu, ona çok benziyordu. "geçsenize çocuklar" İçeriye geçtiğimde Miray'da içeriye geçmişti. Montlarımızı ve ayakkabılarımızı çıkarıp içeriye girdik. Tonton teyze terlik vermeyi teklif etmişti ama istememiştik. İkimizde terlik giyemiyorduk. yıllarca terliğimizde kazağımız da olmamıştı, alışmamıştık. miraya Çift çorap mı giydirsem acaba ayakları üşürdü Salon diye düşündüğüm büyük sade renkli bir salona geldik. Burayı kim dekore ettiyse çok güzel olmuştu Salondaki koltuklarda oturmuş 2 kişi vardı. Hepsi bir spor programı izliyordu. Sonra içeriye biri daha girdi arabadaki kişiydi. Montunu çıkarıp koltuklara oturdu "biz geldik" Banu hanımın az önceki gibi garip gülümseyen sesi ile üçü de buraya döndü. Arabada ki kişi bize soğuk bakışlar atıyordu. "çocuklar bunlar kardeşlerini Miray ve miraç... Bunlarda abileriniz" dedi ve durakladı. yine bir şeyi unutmuş gibi uzun süre düşündü. "oğuz, tuna ve deniz" dedi bizi getiren adam Onlara baktığımda iki kişinin –oğuz ve deniz- bize ifadesiz baktığını fark ettim. diğeri ise gülümseyerek bakıyordu. bize kötü bakmamaları beni biraz rahatlatmıştı. Miray onların büyüklüklerinden korkmuş olacak ki korku ile koluma sıkıca sarıldı ve yüzünün yarısını sırtıma sakladı bize ifadesiz bakan kişiler odadan çıktığında biraz bozulmuş olabilirim. miray ise hafif korkmuştu, her hareketten korkuyordu. Miray'ın ellerinin titremesi ile Banu hanıma baktım "Banu Hanım bunları sonra konuşsak bize kalabileceğimiz bir oda gösterir misiniz?" Ona hanım dememe bozuldu ama ne yapabilirim anne, baba kelimeleri bana çok uzaktı. Tekrar gülümseyerek bana baktı "tabi oğlum hadi gelin" Miray ile yürümeye başladık. Hastalığı yüzünden ayakta zor duruyordu. Ona destek olmak için kendime yasladım ve Banu hanımı takip ederek yukarı çıktık. 2. Kata gelince bir odanın kapısını açtı "çocukların karıştığını öğrendiğimizde düzenleme yaptık burası" duraksadı, hafızası kötüydü galiba, odanın renklerinden miray'ın olduğunu anladım. Daha sonra tam karşı kapıyı gösterdi "orası da senin odan oğlum, kendinizi rahat hissedin ben aşağıdayım bir şey olursa haber verin" Gülümseyerek bize baktığında başımı salladım o da odadan çıkıp merdivenlere doğru yürüdü. Miray ile tamamen odaya girip kapıyı kapattım sırf kendini güvende hissetsin diye kapıyı iki kere kilitledim "Miray'ım sakin ol" Titremesini acilen durdurmalıydım. Kriz ona acı veriyordu ve ben acı çekmesini istemiyordum Miray'ın elinden tutup yatağa çektim. Sırtımı yatak başlığına dayayıp Miray'ı göğsüme çektim. Hala titriyordu "ben yanındayım. Kimse ne sana ne de bana zarar veremeyecek" "bizi istemeyecekler" Miray'ın sesi fısıltıdan farksız çıkmıştı. Sesinde hüzün ve yorgunluk vardı. Daha yaşımızın küçük olmasına rağmen Miray yorulmuştu. Yaşamaktan mücadele etmekten çok yorulmuştu "bunu bilemeyiz bebeğim, hem istemezlerse istemesinler biz bize yeteriz demi?" Başını usulca salladı "miraç” fısıltı gibi çıkan sesi kalbimde ki acı dolu sancıyı artırırken onu daha çok kendime çektim “Bir süre birlikte kalabilir miyiz?" "kalabiliriz" Tabi ki onu bu bilmediğim yerde yalnız bırakmayacaktım. Onunla olmak beni de rahatlatıyordu. Bana sıkıca sarıldı. Titremesi azalmıştı. Tamamen geçmesi için saçlarını okşamaya başladım SON Nasıldı?
|
0% |