@mavii_nehir
|
50.Bölüm Uzun bir süre geçmişti. Her şey biteli biz mutlu yaşamaya başlayalı aylar olmuştu. miraç fiziken tamamen iyileşmişti. İkizler psikolojik destek almaya başlamıştı ve günden güne daha iyilerdi. Mesela miray artık uykularından sıçrayarak uyanmıyordu, Bizden korkmuyordu Miraç kendisiyle ilgili bir sürü şey keşfetmişti. Futbola yeteneği vardı. neredeyse her Pazar deniz ile yeni evin yakınında ki sahaya gidiyorlardı. Evet artık yeni bir evimiz var. İtalyada bir ay kadar kaldıktan sonra geri dönmüştük ve kendimize yeni bir ev almıştık. Bazen miray'da deniz ve miraç ile futbol oynamaya gidiyordu ona da öğretiyorlardı ama miray çok sevmiyordu. O daha çok müzikle ilgilenmeyi seviyordu Ona da benim gibi keman çalmayı öğretmiştim. Bunu psikologu önermişti ve bu ona çok iyi gelmişti. Hepsi haftaya yeni okula başlayacaklardı. Eski okullarında yaşadıklarını öğrendiğimde okullarını değiştirmiştim. Annemden hala haber yoktu ama artık hiçbirimizin umurunda değildi biz tamamlanmıştık, Ve alaz... ailemize katılan son üye. İlk bir iki hafta herkes uyum sorunu yaşasak da artık birbirimize alışmıştık Alaz artık daha çok gülüyordu. Daha mutluydu. Ben hala aynıydım. Bütün kardeşlerimi ilk günkü gibi çok seviyordum. Ve evet hala bekarım ama bu halimden mutluyum çünkü benim minik ve biraz kıskanç bir kızım var "abi uyan hadi sabah oldu, abi kalkman lazım" Miray'ım son 3 haftada kendini daha çok toparlamıştı. Bazen dalıp gitse de ilk güne göre çok iyiydi. İtalya ona çok iyi gelmişti. Artık daha çok konuşuyordu daha çok gülüyordu. Ve her gece birlikte yatıyorduk. Miraç ise alaz ile uyuyordu. Onların ilişkisi gerçekten çok güzeldi 3 Ay Önce: Yazar’ın Anlatımıyla Miraç ve deniz her zamanki gibi futbol oynadıktan sonra yorgun bir şekilde eve dönmüşlerdi. Miraç hiç olmadığı kadar mutluydu. Ağabeyleri ile vakit geçirmeyi seviyordu. Evde sadece alaz vardı. aslında iş yerine gidecekti ama oğuz miraç'la biraz vakit geçirmesini istediği için onu eve yollamış şirket işlerini üstlenmişti. Alaz hepsiyle çok iyi anlaşıyordu ama miraç ile arasında bir duvar vardı. ikisi de anlamsız bir şekilde birbirlerinden uzak duruyorlardı. Bu durum ikisinin de canını sıkıyordu ama ikisi de birbirleriyle konuşamıyorlardı. Bu yüzden oğuz ve tuna böyle bir plan yapmışlardı. Evde sadece alaz ve miraç'ın kalması için "çok yoruldum" "bende ama iyi oynadın ne yapsak seni futbolcumu yapsak" "abi ya" Deniz kardeşinin saçlarını karıştırdı ve gülümsedi. salona geldiklerinde alaz koltuklarda oturmuş telefonuyla ilgileniyordu "biz geldik" Deniz'in neşeli çıkan sesiyle alaz onlara baktı. "hoş geldiniz abim" Deniz'in gülen gözlerinin içine baktıktan sonra miraç'a baktı. Miraç ise ona baktığını hissetiği an gözlerini ondan çekti İçinde tuhaf bir korku duygusu vardı bunu aşmak istiyordu ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Deniz ikisinin arasında ki tuhaf bakışmayı fark ettiğinde ortamdan ayrılmak için bir yalan söylemeye karar verdi "ben telefonumu sahada unutmuşum hemen dönerim" Deniz evden çıktığında ikisi de bunun bir bahane olduğunu bilecek kadar zekilerdi. İkisi de huzursuz bir şekilde duruyordu. Alaz daha önce bin tane toplantıya girmişti, bir sürü büyük iş adamı konuşmuştu ama daha önce hiç bu kadar gerilmemişti "biraz konuşalım mı?" "olur tabi" Miraç yavaş adımlarla yanına gidip ona olan en uzak koltuğa oturdu. Tam anlamıyla iyileşmişti sadece bir iki yaranın izi kalmıştı "daha iyisin demi psikolog falan işe yarıyor" "yarıyor kendimi daha iyi hissediyorum" Alaz gülümseyerek başını salladı "aramızda ki duvarı sende hissediyorsun demi? bak sorunun ne olduğunu bilmiyorum ama ben seninle böyle olmak istemiyorum" "bende istemiyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Her şey çok çabuk değişti." Gerçekten öyle olmuştu geçmişe baktığında bu günlerin geleceğini hiç düşünmezdi. Şimdi ise onu seven bir kişi değil kocaman bir ailesi vardı "ilk başlarda tek düşündüğüm miraydı onu korumak istiyordum onunla mutlu oluyordum ama şimdi kocaman bir ailem var ağabeylerim var sen varsın. Sanırım ben bu kadar heyecana alışamadım" "inan bende alışamadım. Teyzemin hep anlattığı o aileyi hep merak etmiştim ve işte buradayım. Sanırım birbirimizi anladık" "sanırım anladık... sana bir şey sorabilir miyim?" Kardeşinin ondan bir şey istemesi alazı çok mutlu etmişti "sor" "hani miray oğuz abime baba diyor ya bende sana baba desem sende benim babam olur musun?" Alaz yutkunamadı. Canından çok sevdiği kardeşi ona baba demek istiyordu. Bu fark etmese de onun en büyük isteklerinden biriydi. Miraçla miray ve oğuz gibi olmak istiyordu İkisinin de gözleri dolmuştu "olurum, sen ne istersen sana o olurum" Miraç yerinden kalkıp ona sarıldı "benimde mi babam oldu" "seninde baban oldu artık seninde bir baban var" İkisinin de gözünden damlalar akmıştı. İkisinin arasında ki tüm buzlar tüm duvarlar kırılmış yok olmuştu 1 Yıl Sonra: Miray’ın Anlatımıyla bedenimin havalanması ile gözlerimi araladım. eskisi gibi korkmuyordum çünkü biliyordum abimler buradaydı ve o adam bir daha bana asla zarar veremezdi. başımı babamın omzuna yasladığımda gözlerimi geri kapattım. "yine masada uyuyakalmışsın bebeğim" başımı belli belirsiz salladığımda güldü ardından sırtım son derece rahat yatağım ile buluştu babam üstümü örttüğünde yastığıma sıkıca sarıldım, ve uyumaya kaldığım yerden devam ettim ... uykum bittiğinde gözlerimi araladım aslında uykum dakikalar önce bitmişti ama kalkmamak için biraz daha yatmıştım. ayaklarımı yerden sürüyerek banyoya gitmiştim. işlerimi halledip beni kendime getirecek kadar soğuk suyla duş alıp çıkmıştım. tüm odam ders kitapları, defterler, kalemler ve bir sürü kitapla doluydu aslında hayatımızda birkaç küçük değişiklik olmuştu. tuna abim geçen aylarda şirketi alaz abime devredip yurt dışına aşçılık okumaya gitmişti. deniz abim geçen sene mezun olmuştu ve çok iyi bir mimarlık okuluna başlamıştı. üniversiteye gitse bile hala abimleri sinir etmekten vazgeçmemişti. miraç ve ben ise bu sene üniversite sınavına gireceğimiz için deli gibi çalışıyorduk. aşağıya inerken bileğimde ki tokayla saçlarımı toplamıştım. oğuz abim mutfakta yemek yapıyordu. koşarak yanına gidip sırtına atladığımda kahkaha atarak bacaklarımdan tutmuştu. "bugün enerjiksin bakıyorum" başımı sallayarak çenemi omzuna yasladım. "enerjik ve açım" gülerek beni etrafında döndüğünde neşeyle çığlıklar attım. "alaz abim nerede" sırtından inip dolaptan zencefilli gazoz aldım. son yıllarda favorim olmuştu "şirkete gitti, birkaç toplantıdan sonra gelecekti." başımı sallayıp açık mutfakta ki sandalyeye oturdum. "tuna abin gibi iyi olmasa da bakalım benim kurabiyemi de beğenecek misin" gülerek uzattığı kurabiyeden ısırdım. tuna abim yurtdşına gittiğinden beri evde ki yemekleri abimler yapıyordu, daha doğrusu yapmaya çalışıyordu yine de oğuz abim kurabiye konusunda bir harikaydı, çok güzel yapıyordu. ve yediğim bu kurabiye de harikaydı. "söyle bakalım nasıl" kocaman gülümsedim. "harika olmuş, bence tatlı konusunda tuna abimi bile geçtik" zafer kazanmış bir edayla yanağımdan öptü. miraç elinde ki büyük resim çantası ve tuvali ile yorgunca yanımıza geldi. "bu eşyalardan nefret ediyorum" cidden taşıdığı şeyler çok ağırdı ve o kadar şeyi taşımak çok sinir bozucuydu abim ona da orman meyveli soda ve kurabiye verdiğinde yanıma oturdu. abim miraç'ın eşyalarını kaldırdı. 4 Ay Sonra miraçla üniversite sınavına gireli 2 gün oluyordu ve dün tüm kitaplarımızı notlarımızı atıp kutlama yapmıştık. dün gece de oğuz abimle birlikte uyumuştuk. tüm sene belirli saatlerde kalkıp uykum gelene kadar ya da masa başında uyuyana kadar ders çalışmıştım ve şuan saat öğleni geçmişti. uzun zaman sonra kendimi bu kadar dinç hissediyordum. artık yetişmem gereken bir şey yoktu, tamamen kendimi rahat hissetmiştim. abime sıkıca sarılmış uyanmasını bekliyordum. ama inatla uyanmıyordu ve sıkılmıştım. elimi yanağına bastırdım. "babaa" yanağından sıkıca öptüm. "baba uyan ama yaa" mırıldansa da kalkmamıştı. bende saçlarını örmeye başlamıştım. gülme sesini duyduğumda suçlu bir çocuk gibi dudaklarımı ısırdım. "ne yapıyorsun bakalım yaramaz şirin" bundan sonra ne olacağını biliyordum. daha kalkmadan beni sıkıca tutup gıdıklamaya başlamıştı. kahkahalar atarak onu durdurmaya başlamıştım. gülmekten çatlayacaktım şimdi abim durduğunda sıkıca sarıldı. "günaydın güzelim" yanağından öptüm "günaydınn" beni kucağına aldığında hızla bacaklarımı beline doladım. başımı omzuna yasladım. aşağı indiğimizde beni koltuğa bırakmıştı. burnuma dolan koku ile heyecanla yerimden kalktım. bu yemek kokusunu tanımıştım. tuna abimin harika kahvaltısının kokusuydu. koşarak mutfağa gittiğimde tuna abim ocağın başında karışık yumurta yapıyordı. onu görünce çığlık atarak ona sarıldığımda gülerek bana sarıldı "sanırım birisi beni çok özlemiş" saçlarımdan öptü. "sınav sürecini bitiren kardeşlerime harika bir kahvaltı hazırlıyorum" ondan ayrılıp hazırladığı patates kızartmasından ağzıma attım. "miraçı ve denizi uyandırırsan yemekten sonra çikolatalı sufle yaparım" tuna abim hala denizi uyandırmayı sevmiyordu ki buna son 6 ayda miraçta eklenmişti. o da deniz abim gibi zor uyanmaya başlamıştı. yine de tuna abimin çikolatalı suflesi için onları uyandırmaya çalışabilirdim. koşarak deniz abimin odasına girdim. kenarda ki sürahiyi üstüne döktüğümde uyanmdı bile, "şaka mı bu abiii" bağırarak onu dürtsemde uyanmadı ben denedim, odadan çıkıp miraçın odasına girdim ama orada yoktu sanırım o da alaz abimle uyuyordu. alaz abimin odasına girdiğimde ikisi de uyuyordu. onları daha insani uyandıracaktım. üstlerine atladığımda ikisi de sıçrayarak uyandı. "mirayy düşeceksin bir gün" diye hafif kızan miraç'a sıkıca sarıldım. yanağından öptüm "ama tuna abim bize kahvaltı hazırlıyor ve sizi uyandırırsam sufle yapacağını söyledi" alaz abim beni kollarının arasına aldığında heyecanla ona baktım. "hemde bol çikolatalı, şeker komasına gireceğim kadar bol" gülerek saçlarımdan öptü. "5 dakikaya aşağı inin yoksa tüm patatesleri yerim" koşarak aşağı inip masaya oturdum. ailemi seviyordum, geç olsa da aileme kavuştuğum için mutluydum. |
0% |