@mavii_nehir
|
İYİ OKUMALAR
12.Bölüm
Miraç’ın Anlatımıyla:
Miray uyumuştu. Uyuyana kadar hiç konuşmamıştı. Uyuduğunda akmaması için tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Konuşmuyordu... yine kendini bana kapatmıştı
Niye bir anda olmuştu. biliyorum yaşadıkları zordu ama biranda böyle bir şey olması canımı yakmıştı. Ya hiç konuşmazsa eskiden sadece benimle konuşurdu şimdi ya hiç konuşmazsa, Kaldıramam o olmazsa ben yapamam onun sesine ihtiyacım var. Onun o güzel gözlerine ihtiyacım var
Miray saçlarını karıştırarak arkasını döndüğünde açıkta kalan boynunu gördüm. Görünmemesi için kullandığı fondöten geçmişti. Morlukları ortaya çıkmıştı.
O şerefsiz boynunu sıkmıştı, öpmüştü Miray orada çırpınırken o şerefsiz hiç umursamamıştı sadece kendini mutlu etmişti. Ellerim korkarak boynuna gitti. canının yanmasından korkuyordum. Çok kötü gözüküyorlardı.
Kendime küfür ettim nasıl kardeştim lan ben
Benim onu korumam kollamam gerekmez miydi? Becerememiştim işte, Kardeş olmayı onu korumayı becerememiştim. Benim yüzümden canı yanıyordu.
Engel olamamıştım o adama eğer engel olsaydım eğer onu dinlemeyip birlikte evden kaçsaydık bunlar olmazdı
9 Yıl Önce:
Miraç çantasını hazırlamıştı. Gideceklerdi bu evden nereye bilmiyordu ama gideceklerdi. Babası bir daha ikizini dövemeyecekti, ona eziyet edemeyecekti. Kurtaracaktı onu
Miray o ise babasının onu seveceğini düşünüyordu. İçinden hep babam benim saçlarımı okşuyor beni seviyor diyordu ama aslında öyle değildi. Yine de Miray öyle düşünmek istiyordu. Babasının onu sevdiğini düşünmek istiyordu.
Miraç kardeşine söylememişti. Her şeyi son dakika söyleyecekti. Masada yazı yazmaya çalışan miray'ın yanına gitti
"ay ışığım ne yapıyorsun"
"bak bu harfi çizdim. Neydi... h harfi bak senin kadar güzel çizdim olmuş demi?"
Miraç gülümseyerek kafasını salladı. Daha okuma yazmayı yeni öğreniyorlardı. Hayır okuldan değil onlar okula hiç gitmemişlerdi. İnternette gördükleri her şeyi yapıyorlardı. Sokakta ki çocukların konuşmalarına göre büyüyorlardı.
"benimkinden bile güzel olmuş"
Miray mutlulukla ellerini çırptı.
"sen niye çantanı topladın yoksa babam okula gitmemize izin mi verdi"
Miraç üzüntü ile başını hayır anlamında salladı. okula gitmeyi çok istiyordu. Arkadaşları olmasını çok istiyordu. Çizgi filmlerde gördüğü sıralara oturmak istiyordu
"gidiyoruz ondan"
Miray heyecanla ikizine baktı. Daha önce evden hep gizlice çıkmışlardı. Mahallelerinde ki parka gidip orada oynayan çocukları izlemişlerdi. Miray'ın heyecanı ise tekrar dışarı çıkacakları içindi
Parka gitmeyi seviyordu bazen boş olduğunda salıncakta sallanıyorlardı. Ama dolu olduğunda diğer çocukların aileleri kızıyordu onlara annelerinin ne iş yaptığını tüm mahalle biliyordu çocuklarını da onlar gibi sanıyorlardı
Ama onlar masumdu. Yaşadıkları bu hayata göre fazla masumlardı
"hadi gidelim belki salıncak boştur yine sallar mısın beni?"
"parka gitmiyoruz ay ışığım evden gideceğiz"
Miray kardeşine baktı. Gözleri dolmuştu. evden kendine göre güvenli alanından gitmek istemiyordu
Babası dışarının çok kötü olduğunu söylemişti.
"olmaz... babam çok üzülür"
Miraç o ise küçük yaşında her şeyi farkındaydı
"Miray onlar bizi umursamıyor"
Miray tekrar başını hayır anlamında salladı
"umursuyorlar... bizi seviyorlar miraç lütfen gitmeyelim lütfen"
"ama canını yakıyorlar"
Miray başını eğdi. Doğruydu canı yanıyordu ama o yaşında onun bir sevgi gösterisi olduğunu düşünüyordu
"babamda öyle seviyor bizi canım yanıyor ama olsun lütfen miraç gitmeyelim belki o da diğer babalar gibi sever, o da bize pamuk şeker alır"
Hayali bile güzel gelmişti miraç'a kardeşinin doğru söylüyor olabileceğini düşündü. babaları gerçekten de onları severdi belki
"tamam kalalım"
Miray hızla ikizine sarıldı. Miraç'ta kardeşine sarıldı
"o zaman parka gitmek ister misiniz küçük hanım"
"evettt"
Miray heyecanla yerinde zıpladığında miraç gülümsedi. Birlikte montlarını giyip evden gizlice çıktılar. Yakınlarda ki parka giderken miraç kardeşinin elini tuttu
Normalde anneler yapardı demi? Çocukları kaybolmasın diye onların elini tutarlardı ama onların ellerini tutacak bir ailesi yoktu. Onlarda birbirlerinin ellerini tutuyorlardı
Parka geldiklerinde salıncak boştu. Miray gülümseyerek koşarak mavi renk salıncağa oturdu miraç'ta kardeşini sallamaya başladı.
"miraç bak uçuyorum"
Aslında çok sallanmıyordu ama Miray öyle düşünüyordu. Sanki gökyüzüne değiyormuş gibi düşünüyordu
Biraz sonra Miray kalktı miraç salıncağa oturdu. Miray da onu sallamaya başladı…
Günümüz:
Kapının çalması ile gözümden akan yaşları sildim daha sonra ayağa kalkıp kapıyı açtım. Gelen tuna'ydı. Yüzünde büyük bir gülümseme vardı
"terasa çıkıyorum gelmek ister misin çok güzel kar yağıyor" Arkasını dönüp miray'a baktım. Onu yalnız bırakmak istemiyordum.
"eğer istemezsen sizin odanızda ki balkonda da oturabilir" Tuna... o gerçekten anlayışlı biriydi. oğuz ve denizde iyiydi ama kendimi tunaya daha yakın hissediyordum.
Başımı salladım ve geriye çekildim. İçeriye girdiğinde yatakta huzursuz bir şekilde uyuyan miray'a baktı. Arkası bana dönük olduğu için onu göremiyordum ama omuzlarını düşürmüştü.
Daha önce hiç incelemediğim odada hep kapalı tuttuğumuz perdeyi açtı. Camdan bir kapı vardı. kapıyı açtığında dışarı çıktık. Kar çok güzel yağıyordu. Camlar sayesinde içeriye giremiyordu.
Miray'ın üşümemesi için kapıyı kapattım ve kenarda duran puflardan birine oturdum. Tuna da yanımda ki pufa oturdu. Uzun süre ikimizde konuşmadık. Ben ellerimle oynarken o beni izliyordu bunu hissediyordum. En sonunda ağzını açtı ve lafa girdi
"odanı kullanmıyorsun neden?" gerçek duygularımı söylersem kızar diye korkuyordum. "sevmedin mi? Eğer sevmediysen değiştirebiliriz" Başımı hayır anlamında salladım. Gerçekten böyle insanlar var mıydı? Yoksa beynimin yarattığı rüyalardan biri miydi?
"Miray... yalnız kalmayı sevmez o yüzden onunla kalıyorum"
"onu çok seviyorsun" Bu dediği ile dudaklarım iki yana kıvrıldı. "her şeyden herkesten çok" Onu kim sevmezdi ki, o çok masumdu, kimseye bir zararı yoktu.
Tuna bir şey sormak istiyordu ama çekiniyor gibiydi "sor hadi içinde kalmasın"
"nereden anladın"
"sürekli gözlerini kaçırıyorsun ve mimiklerin değişiyor"
"oğuz abime benziyorsun o da senin gibi her şeyi hemen anlıyor" Oğuza benzetilmek tuhaf hissettirmişti.
"abim sizin okul kayıtlarınız için müdürle konuştuğunda sizin okul geçmişinizin olmadığını söylemiş" Tabi ya okul... bizi okula göndereceklerini bile hiç düşünmemiştim. Ne diyecektim şimdi... hiç okula gitmediğimi söylesem deli raporumuz olduğunu da söylemek zorundaydım. Bizi akıl hastanesine götürürler miydi?
Deli değildik biz, anlattıklarımız yaşadıklarımız her şey gerçekti. Ben düşüncelerimle boğuşurken tuna konuşmasına devam etti
"abim biraz araştırınca şey" kelimeleri toparlamaya çalışıyor gibiydi "sizin raporunuz olduğunu öğrendi"
Biliyordu. Deli raporumuz olduğunu biliyordu. Bizi götürürler miydi? Döverler miydi? Sertçe yutkundum ve bakışlarımı kaçırdım. Ellerimle oynamaya başladım. SON
Nasıldı? |
0% |