@mavii_nehir
|
39.Bölüm Gözlerimi açtığımda kendimi yine o depoda bulmuştum. Ellerim tavana bağlıydı. Kemal şerefsizi yine pis bir şekilde sırıtıyordu. Sonra bir ses duydum. Uzun zaman duyduğum artık duymak istemediğim o sesi duydum Miray'ımın acı dolu inleme sesini. Başında bir adam vardı ve onu dövüyordu. Her yeri kan içindeydi Onun burada ne işi vardı kurtulmamış mıydık? "bırak onu... bırak gitsin bana yap ne yapacaksan" Konuşmadı odada sadece miray'ın acı dolu sesi ve bedenine inen kemerin çıkardığı ses vardı Tuna’nın Anlatımıyla: Duyduğum kısık sesli bağırma ile hızla gözlerimi açtım. Miraç'a baktığımda gözleri kapalı iki büklüm olmuş bağırıyordu. Kabus görüyordu. Yerimden kalkıp miraç'ı uyandırmaya çalıştım "miraç abim uyan” alnına yapışmış saçlarını yüzünden yavaşça çektim “abim kabus görüyorsun hadi uyan aslanım" Sarsıyordum ama uyanmıyordu. Yanımda hissettiğim hareketlilik ile başımı oraya çevirdiğimde miray'ın ifadesiz bir şekilde bakan yüzü ile karşılaştım. Bir iki adım uzaklaştığımda miray miraç'a daha çok yaklaştı. Elini tuttu ve saçlarını okşamaya başladı. konuşmadı. Neden konuşmuyordu. Bu yaptığı işe yaramış olacak ki miraç hızla doğruldu. Derin nefesler alıyordu. Diğer tarafına geçip yatağın ucuna oturdum ve sakinleşmesini bekledim Gözünden akan her bir yaş içimi yangın yerine çeviriyordu. Miraç'ın gözleri miray'ın üstündeydi. Miray ise sadece saçlarını okşamaya devam ediyordu. Nefesi düzene girmişti. Yüzünde acı bir ifade vardı. yaraları acıyordu üstüne gördüğü kabusunda etkisi vardı. Miray önce elini saçlarından çekti daha sonra ise elini, Yavaş adımlarla yanımızdan uzaklaşıp koltuğa oturdu. Miraç hala ona bakıyordu ama miray sadece parmaklarına bakıyordu Ne oluyordu. Niye böyle yapıyordu. Biliyorum çok zordu. Psikolojik olarak çok yaralanmışlardı ama bu normal değildi. Psikologta öyle diyordu, Git gide içine kapandığını söylemişti. Bir iki saat sonra randevuları vardı.Elimi kaldırıp miraç'ın alnına dağılmış saçlarını arkaya itirdim. "abim ne gördüğünü anlatmak ister misin?" Başını hayır anlamında salladı. Bir şey demedim. Onu zorlayamazdım. Bazen kabuslar aklımızdan hiç çıkmasada birine anlattığımızda daha kötü olacağımızı düşünüp hiçbir şey anlatmazdık Oğuz’un Anlatımıyla: Sakinleşemiyordum. Deniz bir bank'ta oturmuş beni izliyordu ben ise önünde deli gibi dolanıyordum, Nasıl çıkmıştı o hapisten Koruyamamıştım onları, söz verdiğim halde onları koruyamamıştım. Sinirim düşündükçe yükseliyordu. İçimde bir ateş vardı. şuan tek isteğim o ateşin benden başka kimseyi yakmamasıydı "abi Allah aşkına otur artık" Onu dinlemeden dolanmaya devam ettim. Deniz ayağa kalkıp hiçbir şey dememe izin vermeden hızla bana sarıldı. "sakinleşmen lazım. Bizim sana ihtiyacımız var. İkizlerin sana her zamankinden çok ihtiyacı var." "ben onları koruyamadım deniz... ben onlara söz versemde onları koruyamadım" İçimde tuttuğum öfke gözyaşına dönmüştü "tuttun... sen onları korudun. Onlar bizimleyken mutlular. Yüzlerinde ki huzurlu ifadeyi görmüyor musun? Sen dünyanın en iyi abisisin, babasısın yapma böyle" Deniz'e sıkıca sarılıp ağlamaya başladım. içimde tuttuğum her şeyi ortaya çıkarmak için ağladım. Deniz hiçbir şey yapmadı sadece bana sarılmaya devam etti. Ağlamam durduğunda yavaşça denizden ayrıldım. Onun da ağladığını gördüm. Önce onun gözyaşlarını sildim daha sonra kendi gözyaşlarımı "daha iyi misin?" "evet iyi geldi" Dudakları hafif yukarı kıvrıldı "anlaşılan birileri büyümüş" "evin en olgunu olunca büyümek zorunda kaldım" Bu dediğine güldüm. Onu kendime çekip kolumun altına aldım "lan sıpa ne olgunu sen hala çocuksun" "abi ya bir karizmamız var bozma onu da" "yürü hadi yürü" Birlikte miraç'ın odasına girdik. Tuna ve miraç yatakta oturuyordu. Miray ise uyanmış koltukta ellerine bakıyordu. Biraz daha içeri girdiğimizde miraç'ın yüzünü net olarak gördüm Ağlamış mıydı o? Hızla yanlarına gidip miraç'ın yaralı yüzünü avuçlarımın arasına aldım "abim ağladın mı sen" "küçük bir kabus gördüm" Gözlerimi kapattım. kardeşlerimin kabus görmesinden canlarının yanmasından nefret ediyordum. Yaşlı gözünün üstünden öpüp kenarda ki tekli koltuğa oturdum. tuna ve deniz'de kendini başka koltuklara atılar Miray kolunda ki saate bakıp ayağa kalktığında hepimiz ona baktık "abim nereye" Tuna kolunda ki saate bakınca miray'ın yerine bana cevap verdi "psikoloğun küçük bir boşluğu varmış miray'la konuşmak istedi" Ayağa kalkıp miray'ın yanına gitti. "1 saate döneriz" Miray'la birlikte odadan çıktığında miraç bana döndü "yine konuşmadı" Üzgün sesine dayanamıyordum. Hafif öne doğru gidip elini tuttum "merak etme abim konuşacak şokta hala" Umarım öyledir, umarım sadece şokta olduğu için konuşmuyordur Miray’ın Anlatımıyla: psikoloğun odasının önüne geldiğimizde abim bana baktı. "minik kuşum ben seni burada bekleyeceğim. Kendini kötü hissedersen çık tamam mı?" Başımı salladığımda abim kapıyı çaldı. Gir sesi gelince yavaşça kapıyı açtım ve içeriye girdim. Kafamın içinde ki sesler hiç durmadan konuşmaya devam ediyordu. Bir kısmı girmemi söylüyordu diğer kısmı kaçmamı, psikolog gülümseyerek bana bakıyordu. "hoş geldin otur canım" Kenarda ki koltuğu gösterdiğinde kafamın içinde ki sesler sanki daha yüksek sesle konuşmaya başladılar "oturma miray" "kaç oradan" "sana zarar verir" "otur miray sen korkusuzsun" Ne yapacağımı bilmiyordum. Başım ağrıyordu. Yavaş adımlarla koltuğa oturduğumda psikolog konuşmaya başladı "korkmana gerek yok miray, sadece konuşacağız tamam mı?" Cevap vermedim. Çünkü o an sadece kafamın içinde ki konuşmaları anlıyabiliyordum "son günlerde kendini nasıl hissediyorsun" "sakın söyleme miray" "o sana yardım edemez" "seni bizden başka kimse kurtaramaz" "bu yaptığın büyük saygısızlık miray onunla konuşmalısın" "konuşma onunla miray" "konuş yoksa sana ceza verir miray" "canını yakacak" Kafamın içinde ki seslere dayanamıyordum. Günlerdir susmuyorlardı ama şimdi sanki sesleri daha çok artmıştı. Ellerim buz gibiydi. Kollarım kaşınıyordu. Başım ağrıyordu. Oturduğum yerden kalkıp bir şey demesine izin vermeden koşarak odadan çıktım. Tuna abim kenarda ki koltuklarda oturuyordu. Kapının açılması ile bana baktığında onu da dinlemedim ve koşmaya devam ettim Kafamda ki seslerin susması için kaçmaya çalıştım. Kendimi bulduğum ilk yere attığımda duvar dibine gidip yere çöktüm. Başımı ellerimin arasına aldım Susmuyorlardı. Çok fazla bağırıyorlardı. Canım yanıyordu Yazar’ın Anlatımıyla: Kapının açılması ile tuna'nın başı oraya döndüğünde miray'ı gördü. Koşarak yanından ayrıldığında o da onun arkasından koşmaya başladı Miray kızlar tuvaletine girdiğinde tuna durdu. Tek düşündüğü kız kardeşi olduğu için umursamadan içeriye girdi. mirayˆın önünde çöktü, "abicim hadi gel gidelim" Miray onu dinlemiyordu. Sadece kafasında ki sesleri durdurmaya çalışıyordum "bak sorun ne ise her şeyi halledeceğiz ama çıkmamız lazım" Miray hareket bile etmiyordu. abisini duymuyordu. Kafasının içinde ki sesler onun kafasını karıştırıyor dış dünya ile ilişkisini kesiyordu tuna onun iyi olmadığını ve bir süre sonra bayılacağını anladığında tekrar konuştu "kucağıma almamı ister misin?" Tuna küçük kız kardeşinin korkmaması için ayrı bir gayret harcıyordu. Yavaşça kardeşini kucağına aldı ve tuvaletten çıkardı. Miray hala dudaklarını oynatıyordu ama sesi çıkmıyordu Kendi içinde bir savaş içerisindeydi. Tuna onu abisinin odasına götürürken miray içinde ki savaşı kaybetmişti ve kendini abisinin kollarına bırakmıştı SON Nasıldı?
|
0% |