@mavii_nehir
|
41.Bölüm O şerefsizin evine gitmiştik ama orada değildi. Karısı nerede olduğunu bilmiyordu. Zaten polisler onları alıp karakola götürmüşlerdi. ona olaylaarı anlatmıştım, adamları o an için birkaç dakikalığına dikkatlerini kaybettiğini söyledi. kendine de çok kızıyordu biliyordum, bir yandan miray'ın durumu bir yandan o çok kötü oluyordum Biz miray'ı aramaya devam ediyorduk. Korkuyordum. Kızıma bir şey olmasından korkuyordum. O adamın kızıma zarar vermesinden korkuyordum. Umarım aklıma gelen şey olmazdı Buna dayanamazdım Miray’ın Anlatımıyla: Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir odada bembeyaz bir yatakta yatıyordum. Görüş açım netleştiğinde etrafı inceledim. Odada yataktan başka hiçbir şey yoktu. Nerede olduğumu anlamıyordum En son hastanedeydim peki burası neresiydi. Kafamda ki sesler azalmıştı ama durmamıştı. Bir iki saniye gözlerimin ışığa alışması için kapatmıştım. Üşüdüğümü hissediyordum odanın içinde esen rüzgar bedenimi yalayıp geçtiğinde gözlerimi açtım. Üstüme baktığımda iç çamaşırlarım dışında hiçbir şey yoktu. Kalbim korkuyla çarpmaya başladı. ne oluyordu neredeydim "burada öleceksin miray" "kimse seni kurtarmayacak" "yine canını yakacaklar" Kafamın içinde ki sesler tekrar konuşmaya başladığında ellerim ile kulaklarımı kapatmaya çalıştığımda buna engel olan şey bileğimden yatağa bağlanmış zincirlerdi Bu zincirler bana tek bir şey hatırlatıyordu. Ama bu olamazdı o adam hapisteydi. Abimle miraç öyle demişti "nasılsın küçük o*ospu beni özledin mi?" Yıllarca duymaktan nefret ettiğim o sesi duyduğumda tekrar ürperdiğimi hissetim "hala çok güzelsin" Ses odada ki siyah hoparlörlerden geliyordu. Kenarda bir kamera gördüm. Beni izliyordu. Benim üstümde sadece iç çamaşırlarım vardı. Utanıyordum. Korkuyordum. Tekrar olmasını istemiyorum. Tekrar bana dokunmasını tekrar aynı acıyı yaşamak istemiyorum. Abi lütfen kurtarın beni lütfen çok korkuyorum "seni kimse kurtaramaz" Kafamın içindekilerin susmasını istiyordum. ben onlara güveniyordum. Beni burada bırakmazlardı. Söz vermişlerdi. Onlar sözlerini tutardı "artık hep beraberiz eğer uslu durursan canını yakmam ama durmazsan kardeşine olanların aynısı belki de daha kötüleri seninde başına gelir" O adamın sesini de kafamın içinde ki sesleri de duymak istemiyordum. Dizlerimi kendime çekip kulaklarımı kapatmaya çalıştım. Korkuyordum. Ailemi istiyordum. miraç'ı istiyordum Miraç’ın Anlatımıyla: Başım ağrıyordu. Canım yanıyordu. Birisi derimi çekiyormuş gibi hissediyordum Gözlerimi açtığımda deniz abim odanın içinde dolanıyordu. Sinirli bir şekilde telefonla konuşuyordu Miray…o yoktu. Kaçırmışlardı. O adam kardeşimi almıştı. Canını yakacaktı Yataktan kalkmaya çalıştım. "abi bir şey olursa haber ver seni sonra ararım" Telefonu kapatıp koltuğa fırlattıktan sonra yanıma geldi. Elini omzuma koyup kalkmamı engellemeye çalıştı. "abim bir şey mi istedin" Korktuğunu, sinirlendiğini, kardeşini bulmak istediğini biliyordum. şuan sadece beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Abimin elini omzumdan çektim. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp kalkmaya çalıştım "miray... onun yanına... ah" Yaralarım acıyordu. Ayağa bile kalkamıyordum. Deniz telaşla koluma girip beni yatağa geri yatırdı "bulacaklar onu sen sakin ol bak yaraların açılacak daha kötü olacaksın" "anlamıyorsun kemal ona zarar verecek" Bunu duymak istemediği için gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı "biliyorum ama sen bana emanetsin, burada durup miray'ı bekleyeceğiz biliyorum zor ama sen hastaneden çıkarsan onu bulamazlar" Bir yandan haklıydı. Ben daha ayağa bile kalkamıyordum ama kalbim acıyordu. Ona bir şey olmasını istemiyorum Ya o adam yine ona dokunursa, miray bunu kaldıramaz onu toplamak daha da zorlaşır. Sinirle başımı geriye yasladım. Lütfen onu bir an önce bulsunlar lütfen Oğuz’un Anlatımıyla: Delirmeme çok az kalmıştı. Hiçbir yerde yoktu. Şirketine gelmiştim adamlarına sormuştum, evine gitmiştim, her konutuna adamlarımı yollamıştım. Sokakları arıyorduk. Boş boş sokaklara bakmak canımı yakıyordu. geç kalmak istemiyordum ona bir şey olmasını istemiyordum Tuna telefonu kapatığında bana döndü. Bir iki dakika önce deniz aramıştı. Yüzünde ki ifadeye göre kötü şeyler olmuştu "miraç'a söylemek zorunda kalmışlar" "ne! nasılmış peki hastanede demi?" "çıkmaya çalışmış ama yaralarından dolayı çıkamamış bayılmış doktorlar iyi olduğunu söylemiş deniz başında ama o da gelmek istiyordu zor durdurdum" Miraç'ın öğrenmesi hiç iyi olmamıştı. Ne kadar canının yandığını anlayamazdım. O ve miray birbirlerine çok farklı bir şekilde bağlılardı. Arabada yankılanan telefon sesi ile hızla telefonu elime aldım. Adamlarımdan biri arıyordu. Cevaplayıp hoparlöre aldım "bir şey buldunuz mu?" "ormanlık bir alanda dağ evi gibi bir yer varmış efendim şimdi oraya gidiyoruz" "tamam konum yolla bizde geliyoruz polislere de haber verin" Telefonu kapattığımda arabanın hızını artırdım. Tuna konumu açtığında konuma göre gitmeye başladım "umarım oradadır" "umarım" ... Korumanın bahsettiği yere gelmiştik. Etrafta hiçbir şey yoktu. Sadece bir araç vardı. Buradaydılar. Onları bulmuştuk. Kimseyi dinlemeden koşarak içeriye girdim. İçimden ona bir şey olmaması için dua ediyordum. Kapının kilidine iki el ateş ettim ve hızla içeriye girdim. Herkes bir yere dağılmıştı. Bütün odalarda miray'ı arıyordum. Polisler beni engelemeye çalışıyordu ama onları dinlemiyordum. Aşağıya indiğimde onu gördüm. Kemal şerefsizini. Siyah kapılı bir odadan üstünü düzelterek çıkıyordu. Onu gördüğüm gibi silahın kabzasını suratına indirdim. Üstüne çıkıp suratını yumruklamaya başladım "nerede lan kızım, sen kimsin de onu kaçırırsın... eğer ona bir şey yaptıysan seni elimden kimse alamaz duydun mu lan beni" Her kelimemde yumru atıyordum. Suratı dağılmıştı polisler ve tuna beni adamın üstünden almaya çalışıyordu ama durmuyordum. Beni kollarımdan tutup geri çektiklerin şerefsiz yere tükürüp konuşmaya başladı "her şey için çok geç genç adam, kızının canını yaktım. Ona dokundum. Ben onun sahibiyim bunu engelleyemezsin" Dedikleri beynimde yankılanmıştı. Ona dokunmuştu. Onun canını yakmıştı Tuna hızla üstüne atlayıp onu dövmeye başladığında polislerin bir kısmı beni tutarken diğer kısmı tuna'yı kemal'in üstünden almaya çalışıyordu Onu öldürecektim. Tam ileri atıldığımda bir çığlık sesi duydum. Kemal'in çıktığı odadan geliyordu. b-bu miray'ın sesiydi polislerden kurtulup yarım açık kapıdan içeriye girdiğimde miray'ı gördüm. Bembeyaz odanın içinde bembeyaz bir yatağın içinde en köşede yatıyordu. Üstünde ki beyaz çarşafın belirli yerlerinde kanlar vardı. yatağın başına ve sonuna zincirler uzanıyordu. Kadın polis memuru onun çok yakınında duruyordu. Miray ona bakıyordu ama kendinde olduğunu sanmıyordum "canım sakin ol kurtuldun" Kadın ona yaklaştığında miray tekrar çığlık atıp ağlamaya devam etti. Gözünden akan yaşlar canımı yakıyordu "geri çekilin" Kadın bana baktıktan sonra geri çekildi ve odadan çıktı. miray bana bakıyordu. Gözlerinde korku vardı. endişe vardı. Şuan şokta olduğu için beni tanımadığını hatta gördüğü her kişiyi o şerefsiz olarak düşündüğünü biliyordum "abim sakin ol benim oğuz abin... o gitti güzelim sana zarar veremez kurtuldun" Başını hayır anlamında salladı. "yaklaşma, istemiyorum git" Bağırıyordu. Bir adım daha geri gittim. onun bu hali beni öldürüyordu. Gözümden yaşlar akıyordu. Kapı açıldığında oraya baktım Miray tekrar çığlık attı "tuna dışarı bekle" "a-abi o iyi mi?" "korkuyor tuna dışarı çık ben halledeceğim" Tuna miray'a son kez bakıp dışarı çıktı "abim bak yaklaşmıyorum. Kimse de gelmeyecek, kimse sana zarar vermeyecek... lütfen miray gör beni lütfen kızım" Son söylediğim kelime ile bakışları değişti. Gözlerinde ki korku gitmişti Beni tanımıştı. "korkuyorum baba" Dedikleri ile ayaklarımın bağı çözülmüştü kızım bana baba demişti. Benim minik kızım bana baba demişti. Beni tanımıştı Gözümden akan yaşları silip bir iki adım ona yaklaştım "biliyorum ama ben buradayım korkmana gerek yok baban seni her şeyden koruyacak" "canım yandı baba, o canavar benim canımı yaktı" "geçecek babam cezasını çekecek" "b-ben kirli miyim?" Kendinde değildi. Karşımda bir anda küçük bir çocuk oluşmuştu. O çok masumdu. Ona nasıl kıymıştı. Sorduğu soru ile gözümden akan yaşlar arttı "değilsin bebeğim sen tertemizsin, sen bu dünyada ki en temiz kişisin izin ver yanına geleyim" Başını salladığında korkmaması için yavaş adımlarla yanına gittim. yatağın yanında ki yırtık çamaşırları gördüğümde içimde bir şeyler koptu. Yetişememiştim kızıma yetişememiştim Kenarda duran anahtarı alıp zincirleri açtığımda ayak ve el bileklerinin kanadığını gördüm. Zaten bilekleri daha iyileşmemişti şimdi daha kötü olmuştu geçen morluklarının yerine yenileri eklenmişti. Sözümü tutamamıştım. Üstümde ki montu çıkardıktan sweatimi ve gömleğimi çıkardığımda ince kısa kollu tişörtümle kalmıştım "bunları giymene yardım edebilir miyim?" Gözünden akan yaşlar artmıştı başını evet anlamında salladığında biraz ona yaklaşıp sadece gözlerine bakarak önce gömleği giydirdim sonra da sweati ikisi de dizlerinde bitmişti üstünede montu giydirdim. Bu soğuk havada hasta olmasını istemiyordum "hadi gel gidelim buradan" Onu yavaşça kucağıma aldığımda kollarını sıkıca boynuma doladı. Ağlama sesleri odada yankılanıyordu. Odadan çıktığımda bize endişe ile bakan tuna'yı gördüm. Miray ona bakınca başını göğsüme gömdü Şuan herkesten korkuyordu Tuna bu hareketi ile afallamıştı "abi o iyi mi?" Başımı hayır anlamında salladım. İyi değildi. Uzun bir süre de iyi olmayacaktı "hastaneye gidelim" Evden çıkıp arabaya bindiğimizde miray beni bırakmadığı için birlikte arkaya oturmuştu. Arabanın arkasında ki battaniyeyi bacaklarına örttüğümde miray iyice bana sokuldu "korkuyorum beni bırakma" Fısıldayarak çıkan sesiyle gözyaşlarından öptüm "bırakmayacağım seni yanımdan bile ayırmayacağım güzelim geçti baban burada" SON Nasıldı?
|
0% |