@mavikalem
|
Eliya özel olarak yaptırdığı köşke geldi. Aresayt kendi başına salıncakta oturuyordu. Salıncağa bacaklarının arasına almış öylece hafifçe sağa sola sallanıyordu. Küçük çocuk uzun zamandır yalnızdı. Ne onu sevecek bir annesi ne yaşıtı bir arkadaşı vardı. Babası Ataman’ın da pek umurunda değildi. Bir kaza sonucu dünyaya gelmişti. Annesi onu saklamak istemişti ama başaramamıştı. Çocuğun korkunç ruh gücünü hissetmek pek de zor değildi ve Ataman’ın başka erkek çocuğu da yoktu. Bir zampara için oldukça başarısızdı, Ataman. Eliya yavaşça Aresayt’a yaklaştı. Beyaz elini çocuğun kafasına götürüp kömür karası saçlarını okşadı. “Nasılsın, Aresayt.” Dedi ve onu salıncağı kenarından tuttu. “Sıkıldım. Kuşlar artık gelmiyor. Sen sokmuyormuşsun.” Eliya şaşkın bir ifade ile Aresayt’a baktı. “Hayvanlarla konuşabiliyorsun ve onlara emirler verebiliyorsun. Bu tehlikeli evladım. Senin güvenliğin için köşkün etrafına yeni bir büyü çemberi daha eklettim. Hayvanlar artık buraya giremiyor.” Aresayt başını eğdi. “Anladım, peki bana küçük bir papağan alır mısın?” “Aresayt, böyle saçma istekleri lütfen bırak. Hayvanlar pistir, pis şeylerle oynamanı istemiyorum” “İyi, Tamam.” Dedi küçük Lekya ve başını eğdi. Eliya, çocuğu kucağına alıp havaya kaldırdı. Köşkün içine doğru yürüdü. Aresayt 7 yaşında bir çocuk için oldukça çelimsizdi, cüce değildi ama boyu kısaydı. Eliya tek eliyle kucağına alıp onu rahatlıkla köşke doğru taşıdı. Aresayt ise üvey annesine sıkı sıkı sarıldı. Yavanda olsa sevgi gördüğü yegâne kişiydi. Köşkün girişinde oldukça yaşlı bir adam oturuyordu. Aresayt bu adamı daha önce hiç görmemişti. “Bu kim anne?” Diye sordu Kraliçe Eliya’ya. Yaşlı adam ayağa kalkıp Aresayt’a yaklaştı. Kraliçenin konuşmasına fırsat vermeden söze girdi. “Adım Varna Obsidyen bundan böyle öğretmenin olacağım evladım.” Aresayt telaşla üvey annesine baktı. “Diğerleri gibi baskıcı mı anne?” Eliya, Aresayt’ı yanağından öptü. “Usta Varna senin gibi güçlü bir Lekyadır ve bir Lekyanın dilinden anlar. Korkma iyi anlaşacağınıza eminim. Şimdi benim saraya dönmem gerek. Öğretmenin sözünden çıkma tamam mı?” “Olur anneciğim.” Eliya eğilip yavaşça Aresayt’ı yere bıraktı. Mavi elbisesinin eteğini düzeltip köşkün bahçe duvarlarına doğru yürüyordu ki girişte Ataman’ı göründü. Hızlı ve sert adımlarla Eliya ’ya doğru yürüdü. Ataman kalın simsiyah bir zırh giyiyordu. Göğsünde ise devletinin arması vardı. Eliya’yı kolundan tuttuğu gibi köşkün içine soktu. Köşkün en üst katına kadar sürükledi. Etrafa bakındı. Kimse olmadığını fark edince eşine sert bir tokat atıp yere düşürdü. Eliya’nın dudağı patladı. “Sana oğlumdan uzak durmanı kaç kez söyleyeceğim ha aptal kadın. O abin olacak piçe çok fazla güveniyorsun. Ne yani ordusunu toplayıp bana senin için savaş mı açacak.” Eliya hafifçe doğruldu gözleri doldu ama ayağa kalkmadı. “Savaş çıkarmaya falan gerek yok eğer gitmek istesem kızlarımı da alır giderim Ataman. O zaman sen acaba bir ordu toplayıp gelebilecek misin? Güçlüsün ama aynı zamanda tembel bir ayyaşsın.” Ataman öfke ile eşinin karnına sert bir tekme attı. Eliya acı içinde ah diye ince bir çığlık attı. Canı çok acımış olmalıydı. “Oğlumdan uzak dur Eliya, eğer ona bir şey olursa seni öldürürüm.” Eliya dizlerinin üzerine doğruldu mendilini çıkarıp ağzındaki kanı sildi. “Aresayt iyi bir çocuk tek istediğim iyi yetişmesi. Eğer bir gün senden boşanırsam veya erkek bir çocuk doğurmadan ölürsem taht ona kalacak bunu sende biliyorsun. Neden onu en iyi şekilde yetiştirebilecek insana güvenin yok.” “Varna denen adamı sevmiyorum. Çok fazla dürüst ve…” “Ve ne iyi bir adam değil mi? Oğlunun senin gibi ayyaş bir aptal olmaması zoruna gider öyle değil mi?” Eliya ayağa kalktı. Toparlanıp odanın kapısına doğru gidecekti ki Ataman onu kulundan tutup kendine çekti. “Eğer benden ayrılmayı düşünürsen seni gebertirim. O abin olacak şerefsizi de gebertirim. Büyüdüğün toprakları da ateş ve göz yaşına boğarım beni anlıyor musun?” Eliya başını yana çevirip sessiz kaldı. “Eliya, seni seviyorum. Biliyorsun. Hem benimle evli olduğun sürece Kraliçesin, gücü sevdiğini biliyorum.” Ataman eşinin beline sarılıp onu öpmeye çalıştı fakat Eliya onu itti. “Evet, sevdiğin kadını sürekli aşağılayıp aldatıyorsun. Eminim seviyorsundur. Eliya, kapıyı açtı tam dışarı çıkacaktı ki Ataman’ın eli sarı saçlarından tutup onu içeri çekti. Yere yatırıp üzerine çıktı. Birkaç kez sert tokat attı. Köşkün bahçesinde üvey annesinin acı çığlıklarını duyan Aresayt yeni öğretmenin elinden kurtulup yukarı doğru koşmaya başladı. Merdivenleri koşar adım çıkıyordu. Yukarı çıktığında üvey annesin kıyafetlerinin yırtılmış ve yüzü gözünün şişmiş, kızarmış halini gördü. Sağ ve sol elinde ateş topu oluşturup babasına saldırdı. Sol elinde yaptığı ateş topunu Ataman’ın kafasına fırlattı. Ataman kafasındaki küçük patlama ile ileri doğru savruldu. Aresayt üvey annesinin önüne geçip Babasının karşısında durdu. “Ona bir daha asla vurmayacaksın!” diye bağırdı. Gürültü ile yukarı gelen askerler durumu fark edince korku ile dona kaldılar. Ne yapacaklarını bilemeden duraksadılar. Ataman ayağa kalktı. Oğluna bakıp gülümsedi. “Cidden yeteneğin var oğlum, biraz çelimsizsin ama o kadar kusur olur.” Ardından iyice yaklaşıp küçük çocuğa, hafif aşağıdan yukarı doğru gidecek şekilde sol ayağının kaval kemiği ile göğsüne tekme attı. Aresayt’ın ayakları yerden kesildi ve duvara çarptı. Duvarın içine girdi ve bayıldı. Ataman sağ elinde bir ateş yakıp oğluna doğru yürüdü. Yüzüne doğru elini uzattı. “Bu piç mi kral olacak ha. Bir handa çalışan soysuz bir kadının doğurduğu bu piç mi?” Elini oğlunun yüzünü dağlamak için yaklaştırmıştı ki boğazında bir kılıç hisseti. Varna’nın iki kılıcı havada biri elindeydi. “Eğer, kendi oğlunu öldüreceksen Kağan’a Gündüz Han’a bunu nasıl açıklarsın merak ediyorum. Bir Lekya kendi kanından birine asla zarar vermez bu tabudur ve eğer daha fazla ileri giderseniz sizi ben durdurmak zorunda kalacağım. Sarhoşsunuz ve çok mantıksız davranıyorsunuz Yüce Kralım lütfen sakinleşin.” Ataman birkaç adım geri gitti. “Beni yenebileceğini mi sanıyorsun ihtiyar? Sırf sende Lekyasın diye götün kalkmasın. Neyse, Kağan kesinlikle Aresayt’ı öğrenmeyecek eğer öğrenirse hepinizi gebertirim.” Varna diz çöktü. “Emredersiniz yüce haşmetlim.” Ataman yere tükürüp odadan çıktı. Kapıdaki askerler de Ataman’la birlikte köşkten ayrıldılar. Varna hemen gömleğiniçıkarıp Kraliçeye verdi. Eliya’nın mavi elbisesin üzeri yırtılmıştı, eliyle tutmasa göğüsleri dışarı çıkacaktı. “Majeste lütfen Ataman Han’ı daha fazla kızdırmayın. Biliyorsunuz hiçbir zaman aklı ile hareket etmedi.” Dedi Varna. Eliya kendinden emin bir ses tonu ile konuştu. “Sana verdiğim görevi yerine getir. Bu piçi iyi eğit ama büyü yapmayı ve savaşmayı öğretme, bana güçlü bir Lekya Kralı değil kontrol edebileceğim zeki bir çocuk lazım. Ve babasının aksine oldukça uysal bir mizacı var.” “Emredersiniz.”
Not: Bölümü beğendiyseniz Lütfen beğenip yorum yapalım, teşekkür ederim." |
0% |