Yeni Üyelik
17.
Bölüm

16. Bölüm - Aşkadaşım 2

@mavimelek

 

Seçil Öğretmen odada Minho ile göz göze gelmişti. Hatta kızları ayağa dikecek büyüklükte bir de çığlık atmıştı. Ve kızlar bunun ne anlama geldiğini anlamışlardı. Oturdukları yerden zıpladılar ayağa. Birbirine baktılar korku ile.

 

Kızlar,hemen odaya koşuyorlardı ki Seçil Öğretmen odadan çıktı. Karşı karşıya geldiler. Resmen donmuş kalmıştı odanın kapısının önünde.

 

Lena:- Hocam, hocam iyi misiniz? Dedi ellerini yüzüne doğru sallayarak.

 

Seçil Öğretmen:- Oda da biri var. Bir erkek.

 

Bahar:- Yok canım, değildir. Ne erkeği? Dedi tedirginlik ile.

 

Seçil Öğretmen:- Gözlerimle gördüm.

 

Mira:- Emin misiniz?

 

Seçil Öğretmen kendine geldi. Kızlara baktı kızarcasına. Bir erkek bu evde olamazdı. İstemiyordu. Kızlar için şu an en önemli olan şey bu okçuluk turnuvası idi. Akıllarını çelecek, kendilerini meşgul edecek şeylerden uzak durmalılardı. Özellikle erkekler ve aşk. Kendisi de böyle yetiştirilmişti. Ve bu tavrı ona büyük başarılar getirmişti.

 

Seçil Öğretmen:- Gözlerimle gördüm dedim. İçeride ki kim?

 

Kızlar, birbirine baktılar. Yalan söylemenin anlamı yoktu galiba.

 

Alya:- Şey hocam. O... Dedi kızlara bakarak.

 

Seçil Öğretmen:- Kim o? Siz nasıl böyle bir şey yaparsınız? Benim böyle şeylere kızdığımı, prensiplerimi ve bu konuda ne kadar sert olduğumu bilmiyor musunuz siz? Hanginizin sevgilisi ha?

 

Ekin:- Hocam o, o şey değil.

 

Bahar öne doğru bir iki adım attı.

 

Bahar:- Hocam onu be...

 

Seçil Öğretmen:- Ben şimdi biliyorum yapacağımı dedi ve odaya tekrar girdi.

 

Ceylin:- Hocaaam! Girmeyin.

 

Hazel:- Girdi bile!

 

Alya:- Koşun içeri.

 

Seçil Öğretmen odaya girmişti ama öylece duruyordu odanın ortasında. Kızlarda peşinden daldılar itiş kakış.

 

Bahar:- Hocam aslında o... Dedi ve durdu. Hatta diğerleri de durdular. Çünkü odada kimsecikler yoktu. Hatta Bahar'ın yatağı derli toplu duruyordu.

 

Seçil Öğretmen:- Bu burada, buradaydı. Yatakta tam burada.

 

Ekin korkudan çivi gibi çakılıp kalan kızları dürttü.

 

Ekin:- Kim hocam?

 

Seçil Öğretmen:- Bi genç vardı. Oturuyordu.

 

Kızlar tekrar baktılar birbirine. Bu durumda bir şeyler uydurmak daha iyi olacak gibiydi.

 

Anka:- Hocam yanlış anlamayın ama hayal mi gördünüz acaba?

 

Seçil Öğretmen:- Hayır hayal değildi.

 

Hazel:- Ama kimse yok.

 

Seçil Öğretmen:- Buradaydı işte. Oturuyordu. Dedi yatağı göstererek.

 

Mira:- Hem de Bahar 'ın yatağında. İmkânsız gibi bir şey.

 

Ceylin:- Bence çok çalısıyorsunuz. Hayal görmeniz normal.

 

Seçil Öğretmen:- Gerçek gibiydi.

 

Mira:- Bence biraz dinlenmeniz gerek.

 

Seçil Öğretmen:- Ne yani şimdi hayal mi gördüm?

 

Ekin:- Burada kimse olmadığına göre öyle oldu.

 

Seçil Öğretmen:- Oradaydı...

 

Ceylin:- Haydi biz sizi odanıza götürelim. Çok çalışıyorsunuz çook. Dinlenin biraz.

 

Ceylin ve Hazel Seçil Öğretmen'i odasına götürdüler.

 

Lena:- Ohhh!

 

Mira:- Ucuz atlattık.

 

Bahar:- İyi de Minho nerede?

 

Ekin:- Hakikaten o nerede?

 

Birden balkondan Minho cama tıklattı.

 

Bahar koşup balkon kapısını açtı.

 

Bahar:- İyi misin?

 

Minho:- Üşüdüm. Dışarısı soğuk. Birde biraz kolum acıdı.

 

Bahar:- Gel haydi.

 

Minho 'yu yatağa yatırdı kızlar. Bahar üzerini öttü.

 

Minho:- Sanırım hanımefendi çok korktu benden.

 

Lena:- Korkan o değil bendim. Kalbim çıkacaktı az kalsın.

 

Anka:- Seçil Öğretmen korkusundan değil, kızgınlığından çığlık atmıştır. Şeyy, erkekleri pek sevmezde.

 

Alya:- Yatağı toplamak, balkona saklanmak iyi gelmiş aklına.

 

Minho:- O an aklıma bu geldi. Sizi zor durumda bırakmak istemezdim özür dilerim.

 

Lena:- Yakalanmadığımıza göre sorun yok değil mi? Dedi gülerek.

 

Ekin:- İyi kurtardık durumu.

 

Hazel ve Ceylin içeri girdiler.

 

Hazel:- Seçil Öğretmen halüsinasyon gördüğüne inanmasaydı o iş biraz zordu.

 

Ceylin:- Neyse ki atlattık.

 

Ekin:- Kızlar daha dikkatli olalım.

 

Bahar:- Sağolun kızlar.

 

Minho:- Teşekkür ederim. Hepinize.

 

Bahar:- Hem özür diledi hem de teşekkür etti. Bunu kayıt altına alın lütfen.

 

Kızlar güldüler.

 

Anka:- Neyse. Biz çıkalım da sen dinlen. Aksiyon yormuştur ne de olsa.

 

Kızlar odadan çıktılar. Arkalarından da Bahar çıkıyordu ki Minho kendisine seslendi.

 

Minho:- Bahar!

 

Bahar, döndü ve Minho' ya baktı.

 

Minho:- Sağol!

 

Bahar:- Lafı bile olmaz dedi gülümseyerek ve o da çıktı.

 

Kızlar, odadan çıktılar.

 

Lena:- Ayy cok korktum bir an. Aklım çıktı varya.

 

Mira:- Benimde.

 

Ekin:- Seçil Öğretmen, hayal gördüğüne inanmasaydı işimiz bitmişti.

 

Bahar:- Benim yüzümden sizde zor durumda kaldınız.

 

Ekin:- Saçmalama lütfen. Sokakta bırakacak halin yoktu herhalde.

 

Hazel:- Sen doğru olanı yaptın.

 

Bahar:- İyi ki benim arkadaşımsınız. Sizleri çok seviyorum.

 

Kızlar, derslerini bitirmişlerdi. Minho'nun yanına geldiler. Ellerinde meyve tabakları ile.

 

Mira:- Sana geçmiş olsuna geldik.

 

Minho gülümsedi:- İyi oldu. Benim de canım sıkılmıştı.

 

Bahar, Minho 'nun baş ucuna bir sürahi su getirdi.

 

Bahar:- Susamışsındır

Minho:- Çok. Bir bardak verir misin?

 

 

 

Bahar, su doldurdu bardağa ve Minho' ya uzattı.

 

Bahar:- Öğretmenimiz içeri girince nasıl kalktın ayağa? Yaraların varya ondan dedim.

Min Ho:- Canım çok acıdı. Ama saklanmak zorundaydım. Benim için kendinizi...

Bahar:- Sorun yok. Bunu da düşünme tamam mı? İyileşmeye bak. Hem kavgalarımız yarım kaldı. Bu ne böyle kanki gibi olduk.

Minho güldü:- Tamam senin için çabuk iyileşeceği

Kızlar, Minho 'nun bu cümlesi ile birbirine baktılar gülümseyerek.

Bahar, kızlara baktı gözlerini aça aça.

Minho:- Beni eviniz de misafir ettiğiniz için teşekkür ederim. Yardım ettiğiniz için de.

Lena:- Jaemin'in bunu neden yaptı?

Bahar:- Benim yüzümden.

Minho:- Biz senden önce de onunla kavga ediyorduk. Bunun sebebi sen değilsin.

 

Bahar:- Siz kavga ediyor olabilirsiniz ama bu kavganın sebebinin ben olduğumu biliyorum.

 

Minho:- Hayır dedim ya! Bana bak Bahar. O çocuktan uzak duracaksın. Olanlar yüzünden ona sataşmak yok.

 

Bahar:- Ama...

 

Ekin:- Minho doğru söylüyor. Biz yabancı öğrencileriz. Hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Sen de Bahar.

 

Minho:- Uyarı filan mı almak istiyorsun?

 

Bahar:- İyi tamam. Zor olacak kendimi tutmam diye mırıldandı.

 

Mira:- Siz de doğru duracaksınız değil mi Minho?

 

Minho:- O konuda söz veremem. Beni soktuğu bu halin acısını çıkarmam gerek.

 

Bahar:- Bana diyene bak.

 

Alya:- Sen durmayacaksın, diğerleri de durmayacak desek şuna?

 

Lena:- Sizin bu Jaemin ile derdiniz nedir?

 

Minho:- Kız meselesi.

 

Anka:- Ne? İkiniz de aynı kızı mı paylaşamadınız?

 

Bahar:- Aynı kızı nasıl paylaşacaklar Anka? Ortadan filan bölerek mi?

 

Anka:- Evet saçma oldu.

 

Bahar:- Aynı kızı sevmişler işte.

 

Minho, Bahar'ın yüzüne baktı. Bu cümleyi kurarken kıskanmasını istemişti sanki kendisini. Ama Bahar'dan tık yoktu.

 

Alya:- Hangi kız bu?

 

Minho:- Yuna.

 

Ceylin:- Anlamadığım, Jaemin Bahar'a aşıkken siz nasıl oluyor da Yuna için kavga ediyorsunuz ki?

 

Bahar, Ceylin 'e baktı. Kızlar da.

 

Minho:- Bunu size kim söyledi? Bahar?

 

Bahar:- Şey...

 

Hazel:- Jaemin'in hislerini anlamamız için birinin gelip bize bir şey söylemesine gerek yok. Herşey belli oluyor zaten.

 

Minho, tekrar baktı Bahar'a.

 

Ceylin:- Ben hâla cevabımı alamadım.

 

Lena:- Şahsen ben de.

 

Minho:- Eski mesele boşverin. Çok uzun. Sen Jaemin'den uzak dur ona göre. Dedi Bahar'a bakarak.

 

Ceylin:- Anlat biz dinleriz.

 

Minho:- Aslında Yuna'ya aşık olan ben de...

 

Onlar konuşurken birden cama taş atıldı. Minho'nun ben değilim demesine fırsat kalmamıştı. Bir taş daha geldi o ara cama. Sonra bir kez daha.

 

Alya:- Biri cama taş atıyor.

 

Anka:- Bahar'a aşık Jaemin'in den bahsederken, Jaemin'in gelmiş olmasın?

 

Minho ayaklandı birden. Üstelik vücudunun acısına aldırış etmeden.

 

Minho:- O zaman dayak yemeye gelmiştir.

 

Bahar:- Durun bir dakika. Jaemin'in geldiğini de nereden çıkardınız acaba?

 

Hazel:- O zaman kim bu?

 

Lena:- Hihhh! Hırsız olmasın?

 

Bahar:- Evet hırsız. Eve girmeden önce de müsait miyiz diye cama tıklatıyor dedi ve balkon kapısına doğru ilerledi.

 

Minho:- Nereye gidiyorsun?

 

Bahar:- Gidip hırsıza müsait olduğumuzu ve gurebileceğini haber vereceğim.

 

Lena:- Sen geç dalganı.

 

Bahar, balkon kapısını açtı ve aşağı doğru baktı.

 

Birden ses duyuldu.

 

:- Heeeeyy! Buraya bak.

 

Kızlar, Bahar'ın yanına geldiler.

 

Bahar:- Kim var orada?

 

:- Biziz!

 

Gelenler vardı. Bir kaç misafir daha belki de. Karanlıkda zor da olsa kızlar onları görmüşlerdi.

 

Anka:- Bang Chan!

 

Hazel:- Sizin ne işiniz var burada?

 

Bang Chan:- Seni, yani Minho 'yu görmek için geldim. Geldik.

 

Anka:- Arayabilirdiniz!

 

Felix:- Canlı canlı görmek istedik.

 

Jeongin:- Eee nerede o?

 

Bahar ve Lena onu getirdiler usulca. Minho, balkon korkuluklarına tutundu ve aşağı baktı.

 

Hyunjin:- Minho, sen iyi misin?

 

Minho:- İyiyim de sizin ne işiniz var? Buraya gelmeniz çok tehlikeli. Keşke arasaydınız.

 

Han:- İçimiz rahat etmedi ne yapalım işte.

 

Hyunjin el sallıyordu Alya'ya

 

Hyunjin:- Merhaba Alya!

 

Alya gülümsedi ve o da elini salladı.

 

Seungmin:- Mira, nasılsın?

 

Mira:- İyi! Dedi gülümseyerek.

 

Minho:- Buraya beni görmeye geldiniz değil mi? Dedi imâ ile.

 

Changbin:- Yurda ne zaman döneceksin?

 

Minho, kızlara baktı.

 

Bahar:- Daha doğrusu yurda nasıl dönecek?

 

Hazel:- Hakikaten biz Minho 'yu evden nasıl çıkaracağız?

 

Minho ve Bahar birbirine baktılar çaresizce.

 

Ekin:- Kapıdan olmaz. Seçil Öğretmen var. Balkondan indirsek, yaraları iyi değil. Neyse buluruz nasılsa bir yolunu.

 

Changbin:- Ceylin, ilk defa seni makyajsız görüyorum.

 

Ceylin:- Ne oldu ki?

 

Changbin:- Makyajsız daha şeymişsin.

 

Ceylin:- Neymişim? Dedi gülümseyerek.

 

Changbin:- Daha yaşlı. Meğerse makyaj kırışıklıklarını gizliyormuş.

 

Ceylin:- Akşam akşam ölmeye mi geldin sen ha! Dedi ve korkuluklara yapıştı.

 

Anka ve Lena tuttular onu.

 

Ekin:- Sakin olun yakalanacağız şimdi. Changbin, sen de doğru dur.

 

Changbin gülüyordu.

 

Ceylin:- Ya gülüyor ama ya!

 

Ekin:- Changbin!

 

Han:- Minho, nasıl, yerinden mutlu musun?

 

Minho:- Mutluyum. Sen de gelmek ister misin? Siz bu akşam buraya espri yapmaya mı geldiniz?

 

Hazel:- Okula kadar sabredemediniz herhalde.

 

Changbin:- Bu fırsatı kaçıramazdık.

 

Seungmin:- Ee, Bahar ve Minho aynı evde yaşamak nasıl gidiyor?

 

Bahar:- Aksiyon dolu. Heyecanlı.

 

Jeongin:- Siz ikiniz, kavga etmeden nasıl duruyorsunuz? Biz şimdiye birbirinizi boğazlamışsınızdır diye düşünüyorduk.

 

Ceylin:- Şahsen bizde.

 

Bahar:- Şimdilik sulh ilan ettik. İyileşsin devam ederiz.

 

Mingo:- Gün sayıyorum gün!

 

Bahar:- Baksen, gün sayıyormuş. Ben seni balkondan atardım şimdi de dua et hastasın.

 

Han:- Başladılar yine.

 

Minho:- Öyle mi hanımefendi? Atsana hadi atsana.

 

Bir anda kapı açıldı ve Seçil Öğretmen içeri girdi.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar!

 

Kızlar:- Hihhh!

 

Hepsi birden Minho 'nun önüne geçtiler. Balkonda Seçil Öğretmen'in önünde hazır ola geçmişlerdi.

 

Ekin:- Hocam, siz yatmadınız mı?

 

Seçil Öğretmen:- Sesinizden uyuyamadım ki?

 

Mira, erkeklere balkonun altına saklanmalarını işaret etti eliyle. Onlarda apar topar girdiler balkonun altına.

 

Lena:- Sizi rahatsız ettiysek özür dileriz hocam.

 

Seçil Öğretmen:- Rahatsız olmadım da siz bu saatte ne yapıyorsunuz balkonda?

 

Ceylin:- Biraz hava alalım demiştik. Temiz hava iyi olur. Dedi ve havayı içine çekti ve birden bire öksürdü.

 

Hazel, sırtına vurdu.

 

Seçil Öğretmen:- Hava soğuk kızlar. İçeri girin, hastalanırsınız. Bahar, hem sen yeni atlattın sayılır. Hadi içeri.

 

Bahar:- Tamam hocam.

 

Seçil Öğretmen, odadan çıktı. Kızlar, hemen balkondan aşağı baktılar.

 

Alya:- Çocuklar, orada mısınız? Diye sordu fısıldayarak.

 

Hyunjin:- Buradayız.

 

Lena:- Kimseye görünmeden gidin. Yoksa yakalanacağız.

 

Han:- Peki Minho 'yu nasıl çıkaracağız?

 

Minho:- Biz kızlarla bir plan yaparız.

 

Birden Seçil Öğretmen yeniden girdi odaya.

 

Seçil Ögretmen:- Kızlar!

 

Changbin:- Geldi, saklanın çabuk!

 

Kızlar o kadar telaş yapmışlardı ki Minho 'ya çarptılar. Minho 'da balkon demirlerine. Bahar onun omuzuna kolunu attı ve ikisi birden yere çöktüler. Minho ise bir anlık düşme refleksi ile Bahar'a sarıldı resmen.

 

Minho:- Ahh!

 

Canı acımıştı. Bahar elini Minho 'nun ağzına kapattı.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar söylemeyi unuttum. Ben yarın gün boyu evdeyim. Çalışma yapacağız ona göre hazırlanın tamam mı?

 

Kızlar:- Tamam hocam!

 

Seçil Öğretmen:- Hadi bakalım. Çabucak yatın uykunuzu almış olarak kalkın. Dedi gülümseyerek ve çıktı odadan.

 

Hazel arkasından koştu ve baktı.

 

Mira:- Gitti mi?

 

Hazel:- Gitti. Rahat pozisyonuna geçebilirsiniz.

 

Kızlar, arkalarına döndüler. Minho ve Bahar, sarmaş dolaş yerde oturuyorlardı.

 

Ceylin:- Siz hayırdır? Ne yapıyorsunuz orada?

 

Bahar ve Minho birbirine baktılar ve hemen ayrıldılar.

 

Bahar:- Ne yapıyorsun be!

 

Minho:- Asıl sen ne yapıyorsun? Bana kolunu saran ilk sensin.

 

Bahar:- O yakalanma korkusundan dolayı oldu bir kere.

 

Ekin:- Tamam bi susun. Yakalanacağız şimdi.

 

Mira, balkondan aşağı eğildi.

 

Mira:- Hey, aşağıdakiler, orada mısınız?

 

Seungmin:- Buradayız.

 

Mira:- Saklana saklana gidin, yoksa hakkınızda hiç iyi olmayacak.

 

Changbin:- Bence de.

 

Lena:- Minho 'yu evden çıkarma planı yapınca size haber veririz.

 

Han:- Tamam. Minho kendine iyi bak.

 

Minho:- Siz de. Dikkatli gidin.

 

Bang Chan:- Haydi çocuklar.

 

Erkekler balkonun altından çıktılar usulca. O an Felix, başını kaldırıp balkona doğru baktı. Hazel'i fark etmişti. Hazel korkuluklara tutundu ve ona baktı. Gözleri bu karanlık gece de birbirini bulmuştu. Hazel ona baktı ve Bahar ile birlikte Minho 'nun koluna girip onu içeri yürümesine yardım ettiler.

 

Felix:- Ne oluyor şimdi bana?

 

Han:- Felix, haydi gidiyoruz. Diye fısıldadı.

 

Felix:- Geliyorum.

 

Kızlar, Minho 'yu yatırdılar yatağa.

 

Lena:- Üç kere yakalanma tehlikesi atlattık. Sizce çekirge dördüncüyü de zıplayabilir mi?

 

Hazel:- Kızlar, çok dikkat etmeliyiz.

 

Bahar:- Aksiyonu dibine kadar yaşadım bu akşam. Bir sonraki yakalanma tehlikesinde kalp krizi geçiririm ona göre.

 

Alya:- İnanırım. Korkudan Minho 'ya bile sarıldın.

 

Minho, yastığı Bahar'a uzattı. Bahar'da alıp Alya'ya fırlattı.

 

Alya:- Ahh!

 

Bahar:- Bu konu da bir espri bile duyarsam sizi balkona çıkarıp kapıyı kilitlerim. Geceyi orada geçirmek zorunda kalırsınız.

 

Anka:- O değil de yarın Minho 'yu evden nasıl çıkaracağız? Duydunuz ya Seçil Öğretmen evdeymiş.

 

Bahar ve Minho birbirine baktılar.

 

Minho:- Keşke ilk başta gelmeseydim buraya. Size zorluk çıkardım.

 

Bahar:- Sen gelmedin ki zaten ben getirdim.

 

Minho:- Yani hata yaptım diyorsun.

 

Bahar:- Yoo öyle bir şey demedim.

 

Minho:- O zaman imâ ettin.

 

Bahar:- Hayır dedim ya neden alınganlık yapıyorsun ki? Yardım ettiğim için pişman değilim.

 

Minho:- Beni suçlamanı, burada olduğum için söylenmeni beklerdim şahsen.

 

Alya:- Çocuk Bahar tarafından itelenmeye o kadar çok alışmış ki iyi bir şey duymak bile yanlış anlamasına neden oluyor.

 

Bahar gülümsedi:- Suçlamak için bir durum yok. Sen çabucak iyileş yeterli.

 

Mira:- Bunlara ne oluyor böyle? Neden sevgi pıtırcığı gibi konuşuyorlar birbirleriyle?

 

Ceylin gülümsedi:- Belki de sevgi kısmında haklısındır.

 

O an da Bahar'ın telefonu çaldı. Changbin arıyordu.

 

Bahar:- Changbin arıyor!

 

Ceylin:- Seni mi?

 

Minho:- Seni neden arıyor ki?

 

Bahar:- Senin için herhalde.

 

Ceylin:- Senin telefonunu nereden buldu ki? Diye sordu merakla ve sonra toparlandı.

 

Bahar:- Bulmuştur işte ne bileyim.

 

Bahar, telefonu açtı. Hoparlöre aldı.

 

Bahar:- Alo!

 

Changbin:- Bahar, ben seni şey için rahatsız ettim.

 

Bahar:- Yok ne rahatsızlığı.

 

Changbin:- Felix 'in şarjı bitti. Han'da telefonunu yurtta unutmuş. Sen geldin aklıma.

 

Minho ve Ceylin merakla onları dinliyorlardı.

 

Bahar:- Sorun değil. Bir şey mi oldu?

 

Changbin:- Minho'yu oradan çıkarmak için bir plan yaptık. Dinleyin şimdi.

 

Kızlar ve erkekler ortak bir plan yapmışlardı. Minho yarın evden çıkarılacaktı. Ya da çıkarılmak zorundaydı.

 

Aksiyon dolu bir gün olmuştu bu gün. Kızlar, diğer odaya geçmişlerdi. Bahar, Minho 'yu yatırdı. Üzerini örttü. Sonra yara kremini alıp Minho'ya uzattı.

 

Bahar:- Kremini yaralarının üzerine sürmelisin.

 

Minho:- Sen neden sürmüyorsun?

 

Bahar:- İyileştin sayılır artık kendin halledebilirsin.

 

Minho:- Hiçte bile. Ellerim hâla tutmuyor. Bak dedi ve kolunu birazcık kaldırıp geri koydu yerine.

 

Bahar:- Madem iyileşmedin, yarın nasıl çıkacaksın peki bu evden?

 

Minho:- Yarına kadar iyileşirim diye düşünüyorum.

 

Bahar:- Düşününce oluyorsa o zaman yarın bu evden sağ salim çıkmayıda düşün. Eğer yakalanırsak, hepimiz birden yanarız.

 

Minho:- Bana neden kızıyorsun?

 

Bahar durakladı. Minho 'ya baktı.

 

Bahar:- Kızmıyorum. Sadece biraz gerginim. Hadi uzat elini kremini süreyim.

 

Minho:- Gitmemi çok mu istiyorsun? Diye sordu Bahar'ın gözlerine bakarak.

 

Bahar:- Eee şey. Yani, gitmesen, de oluuur, gitsen, de oluuur.

 

Minho kolunu uzattı usulca. Bahar, önce eline, koluna sonra da Minho 'nun alnına sürdü kremden.

 

Bahar gülümsedi:- Yarına kadar çabucak iyileş olur mu? Çünkü zor bir gün bizi bekliyor.

 

Minho:- Biraz garip bir soru olacak ama Changbin 'in numarası. Neden sende var?

 

Bahar:- Bir şekilde bulmuş işte. Okuldan filan almıştır. Dedi lafı değiştirmek istercesine ve bu hâli Minho 'nun dikkatini çekmişti.

 

Minho:- Galiba farklı bir durum var.

 

Bahar, Minho 'ya baktı ama Changbin ile aralarındaki iş birliğini anlatamazdı ona. Sustu.

 

Bahar:- Bırak şimdi bunları da yatıp uyu. Hadi bakalım. Şimdi iyice dinlen.

 

Bahar, odadan çıktı. Minho, baş ucundaki ayıcığa baktı.

 

Ekin:- Minho yattı mı?

 

Bahar:- Yattı. Biz de artık yatalım bence. Kalbim ağzımda atıyor şu an.

 

Lena:- Al benden de o kadar.

 

Alya:- Yarına Allah yardımcımız olsun inşallah.

 

Hazel:- Sizce bu plan tutar mı?

 

Ekin:- Tutması için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

 

Ceylin:- Bu balkondan Minho'yu gönderme planı. İyileşmeden onu gönderebilecekmiyiz?

 

Ekin:- Birazcık dayanacak artık. Balkondan düşmediği sürece sorun yok.

 

Lena:- Ya düşerse?

 

Ekin:- Bir yerleri kırılır hić yürüyemez artık.

 

Lena:- Ne kadar iyimsersin.

 

Bahar:- İlk güne göre durumu daha iyi.

 

Ceylin:- Ve sen bunun için bayağı uğraştın.

 

Bahar:- Ceylin!

 

Anka:- Sahi Bahar, sen nasıl oldu da Minho 'yu buraya getirebildin? Yani sen. Erkek sinek sokmazsın yamacına.

 

Lena:- Gerçekten buna ben de inanmadım.

 

Bahar:- Zor durumdaydı o nedenle eve getirdim. Hem böyle bir durumda erkek, kız ayırımı yapamazdım. Bu hiç anlaşamadığım Minho olsa bile.

 

Alya:- Başka bir şey olmasında.

 

Bahar:- Ne gibi bir şey?

 

Alya:- Hı hı! Anlarsınya. Dedi gözleri ile Minho 'nun yattığı odayı işaret ederek.

 

Bahar:- Sadece yardım ettim. Aksi bir şey asla olmaz. Asla.

 

Sabah olmuştu. Bu gün koşuşturma ile geçecek bir gün olacaktı çünkü Minho 'yu Seçil Öğretmen 'e yakalanmadan çıkarmaları gerekiyordu evden.

 

Kızlar, kahvaltı masasındalardı. Bahar ise yine tepsiye bir şeyler hazırlamış ödev bahanesi ile odasına çıkıyordu.

 

Kapıyı araladı ve içeri girdi. Minho, hafiften toparlanmış, yatağın üzerinde oturuyordu.

 

Bahar:- Kahvaltın geldi! Dedi ve önüne koydu tepsiyi. Haydi ye bakalım. Çünkü bu gün güç toplaman gerekiyor.

 

Minho:- Sen yedin mi?

 

Bahar:- Şeyy. Yedim. Yedim tabii. Aa suyun bitmiş. Ben alıp geleyim. Dedi ve tam gidecekken Minho, bileğinden tuttu.

 

Minho:- Kahvaltını bana getirdiğini biliyorum.

 

Bahar:- Ben yedim gerçekten.

 

Minho, karşısına oturttu Baharı. Sonra da kendisi biraz daha toparlandı. Ekmekten bir lokmalık kopardı ve üzerine reçel sürüp Bahar 'a uzattı.

 

Bahar, şaşkınlıkla bakıyordu ona.

 

Minho:- Hadi!

 

Bahar, elini uzattı ekmeği almak için.

 

Minho:- Ağzını aç!

 

Bahar:- Yok canım daha neler. Ben kendim yerim dedi ve elini uzattı ama Minho geri çekti ekmeği.

 

Minho:- Haydi ama reçel akacak şimdi. Bak yemezsen, ben buradayım diye bağırırım evin içinde. Haydi ama!

 

Bahar, ekmeği yemişti. Daha doğrusu, Minho yedirmişti.

 

Birden gülmeye başladı.

 

Minho:- Ne oldu neden gülüyorsun?

 

Bahar:- Senin ellerinden yemek yiyorum. Allah'ım ne ara büyük konuştum acaba.

 

Minho bozuldu:- Benim sana yemek yedirmem bu kadar komik mi?

 

Bahar:- Yok sebep sen değilsin. Benim. Yani bir erkek elinden yemek yemem. Birden kendine geldi. Ne saçmalıyorum ben. Dedi ve ayağa kalktı.

 

Minho:- Kaç gündür benim yüzümden doğru düzgün yemek yemediğini biliyorum. Şu an da açsın.

 

Bahar:- Aç değilim yedim ben.

 

Minho:- Yalan söylemeyi de beceremiyorsun. Otur lütfen. Beraber yiyelim. Hem bu gün senin de güç kazanman gerekiyor değil mi?

 

Minho 'nun tatlı yüz ifadelerini ilk defa görüyordu Bahar. Yumuşak bir ses tonu, nezaketli halleri ve kendisini düşünmesi. Bu kadar tatlı olabiliyorken, neden gıcık etmek zorundaydı ki kendisini?

 

Birden karnı guruldadı Bahar'ın. Gözlerini açtı ve iki eliyle sarı verdi karnını.

 

Minho gülüyordu.

 

Bahar:- Ne gülüyorsun acaba?

 

Bahar'ın karnı tekrar guruldadı.

 

Bahar:- Bi sus sende.

 

Minho:- Tamam tamam. Dedi ve ayağa kalktı güçlükle. Benimle kahvaltı yapar mısınız hanımefendi?

 

Bahar:- Tabiiki hayır.

 

Minho:-:Bak bağırırım.

 

Bahar:- Ne münasebet canım? Aaa yemek istemiyorum!

 

Minho bağırdı birden:- Bu evde erkek vaaar!

 

Bahar, Minho 'nun ağzını kapattı hemen.

 

O değil de ses aşağıdan da duyulmuştu. Kahvaltı masasında ki Seçil Öğretmen ve kızlar tarafından da.

 

Seçil Öğretmen:- O ses de neydi? Dedi ve ayaklandı.

 

Ekin:- Ses! Dedi gözleri açılarak.

 

Kızlar, birbirine baktılar.

 

Mira:- Dışarıdan geldi. Ben duydum dışarıdan.

 

Seçil Öğretmen:- Emin misiniz? Sanki evin içinden gelmiş gibiydi.

 

Alya:- Yok hocam olur mu? Bu evin içinde erkek sesinin ne işi var? Dedi tedirgin bir gülüş ile.

 

Hazel:- Hem Bahar, yukarıda. Orada bir erkek olacak ve Bahar onu diğer tarafa göndermeyecek.

 

Hepsi birden güldüler.

 

Seçil Öğretmen:- O da doğru. Neyse kahvaltımızı yapalım, çalışmaya başlayalım kızlar.

 

Kızlar:- Tamam hocam.

 

Seçil Öğretmen ve kızlar, yemeğe devam ediyorlardı.

 

Alya:- Ne yapıyor bunlar yukarıda? Dedi fısıldayarak.

 

Mira:- Bahar, Minho 'yu gerçekten de diğer tarafa mı gönderiyor yoksa? Dedi aynı şekilde.

 

Hazel:- Bir çıkıp baksak mı acaba?

 

Ekin:- Su an kalkarsak, dikkat çekeriz kızlar. Masada kalın.

 

Bahar:- Ne yapıyorsun sen? Yakalanacağız şimdi.

 

Minho:- Bana ne?

 

Bahar:- Ne demek bana ne?

 

Minho:- Yemek yiyecek misin?

 

Bahar:- Asla.

 

Minho:- Erkeeeek...

 

Bahar:- Tamam sus. Sus! Otur yap kahvaltını.

 

Minho:- Sen de otur.

 

Bahar, karşısına oturdu Minho 'nun. Çekingen tavırlarla bir lokma attı ağzına. Minho ona baktı.

 

Minho:- Neden çekiniyorsun burası senin evin. Hatta bu oda senin odan.

 

Bahar:- Yani böyle bir şey ilk defa.

 

Minho:- İlk de kalsın olur mu?

 

Ağzından bir anda çıkmıştı Minho 'nun. Bahar, kendisine baktı.

 

Min Ho:- Şey yani, ilk benim ya hani hep kavga ediyoruz ya hani düşmanınla yemek yemek, karşılıklı. Neyse boşver.

 

Güç de olsa toparlamış gibiydi durumu.

 

Bahar gülümsedi. O gülümseyince gözlerinin içine bakan Minho 'da gülümsedi.

 

Minho:- Şu ekmeğe reçel sürüp verir misin? Biliyorsun ellerim tutmuyor. Dedi sızlanarak.

 

Bahar, ters ters baktı Minho 'ya.

 

Minho:- Bağırırım.

 

Bahar, ekmekten kopardı, reçel sürdü ve Minho'ya uzattı.

 

Minho:- Ağzıma lütfen.

 

Bahar:- Allah'ım sabır ver.

 

Minho:- Gülümse lütfen.

 

Bahar gülümsedi zorla ve ekmeği Minho 'nun ağzına tıkadı resmen.

 

Bahar:- Al, ye. Ye artık ya!

 

Minho gülüyordu.

 

Bahar:- Çok eğleniyorsun değil mi?

 

Minho güldü:- Evet. Ayrıca daha kibar yedir lütfen. Ağzım yırtılacak.

 

Bahar:- Midene kadar zorlamadığıma dua et.

 

Minho, Bahat 'a baktı:- Bu evdeee...

 

Bahar:- Tamam tamam.

 

Bahar, yeniden reçel sürdü ekmeğe ve Minho'ya yedirdi. Hem de gülümseyerek. Bu da Minho 'yu memnun etmişti.

 

Minho:- Saçlarını evde açıyorsun.

 

Bahar'ın eli saçına gitti.

 

Bahar:- Evet. Dedi utanarak.

 

Minho:- Sana çok yakışıyor. Çok güzel oluyorsun. Hep açsana.

 

Bahar:- Ben mi?

 

Minho yine ağzından bir şeyler kaçırmıştı. Kaçırmak bir yana kendisi de bilerek söylemiyordu bunları. Bu güne kadar hiç bir kıza da söylememişti.

 

Minho:- Ne diyorum ben? Bu gün neden ağzımın bir ayarı yok ki? Diye geçirdi içinden ve tekrar baktı Bahar'a. Ama çok güzel!

 

Bahar'ın da o an Minho'dan kalır yanı yoktu.

 

Bahar:- Ne diyor bu böyle güzelsin filan? Utandım galiba. Ay utandım! Bu odunumsu varlıktan bunları duyunca bir garip hissettim sanki. Toparlan Bahar, toparlan.

 

Bahar:- Boşver benim saçımı da yemeğini ye.

 

Minho:- Yemeğimizi yiyelim.

 

Bahar:- Tamam. Yemeğimizi yiyelim.

 

Yemekler yenmiş, antrenman için hazırlanılmıştı. Kızlar, arka bahçede ok ve yayları kontrol ediyordu.

 

Ekin:- Seçil Hoca'ya yakalanmadan şu işi bir atlatabilseydik.

 

Lena:- Çok korkuyorum.

 

Hazel:- İnan ben de.

 

Ekin:- Kızlar, yeni plan yaptım. Çok basit. Biz arka bahçede antremanda iken Minho, kapıdan çıkıp gidecek. Kimsenin haberi olmayacak böylece. Balkondan filan indirmeye gerek yok.

 

Hazel:- İyi de erkeklerin bu plandan haberi yok.

 

Alya:- Bahar, sen Minho'yu tembihleseydin odadan çıkmasaydı biz gelene kadar. Hihh oklarla yakalandığımızı düşünsene.

 

Bahar:- Korkma tembihledim. Zaten tek başına kolay kolay yürüyemez.

 

Ekin:- Bahar, Changbin 'i ara haber ver. Hazır olsunlar. Bizim plan daha iyi bunu uygulayalım.

 

Ceylin:- Bahar mı arayacak Changbin 'i?

 

Kızlar, hep birden Ceylin'e baktılar. Bu ani çıkışın nedenini merak etmişlerdi.

 

Ceylin:- Şey şey ara tabi ara hemen.

 

Ekin:- Okçuluk antremanından bahsetme aman. Arka bahçeyi düzenleyecegiz filan de.

 

Bahar:- Tamam.

 

Ekin:- Bu arada Minho 'ya da söyle, hazır olsun. Saat iki iki buçuk gibi biter bizim çalışma. Ön bahçeden yakalanmadan çıkar. Erkeklere de saat iki gibi gelecek Minho de. Onlarda hazırlansınlar.

 

Bahar gülümsedi:- Bak sen her ayrıntıyı düşünmüş. Kafa çalışıyor nede olsa.

 

Ekin güldü:- Haydi git haber ver.

 

Bahar, Minho 'ya koştu.

 

Bahar:- Minho, Minho! Diye seslenerek içeri girdi.

 

Minho:- Buradayım korkma kaçmadım. Beni iki dakika göremeyince deli oluyorsun biliyorum.

 

Bahar:- Yaa sorma. Neyse boşver şimdi bırak benimle uğraşmayı da sana planı anlatacağım dinle. Bizim arka bahçede işimiz var. Düzenleme filan işte. Saat iki gibi evden çıkacaksın. Seninkiler de bahçenin dışında seni bekleyecekler.

 

Minho:- Ee plan bu değildi ki? Hem haberleri yok.

 

Bahar:- Bu daha basit. Rahat rahat çıkarsın işte. Sıfır risk. Ayrıca ben şimdi Changbin 'i arayıp haber vereceğim.

 

Minho:- Sen mi?

 

Bahar:- Evet. Numarasını kaydetmiştim. Dedi telefondan ismini arayarak.

 

Minho:- İyi, ara bakalım. Sen ara. Birde kaydetmiş. Diye mırıldandı.

 

Bahar, Changbin 'i aradı. Planı anlattı.

 

Changbin:- Bahar, bir şey mi oldu?

 

Bahar:- Changbin, yeni bir plan yaptık. Gayet de basit. Dinleyin şimdi.

 

Minho, Bahar'ı dinliyordu. Changbin ile konuşmasına dikkat kesilmişti resmen.

 

Minho:- Ne ara kanka oldularsa artık Hıhh! Ne saçmalıyorum ben ya. Kıskanıyor muyum? Hayır ama Aralarında bir şey olma ihtimali içimi kemiriyor resmen. Diye düşündü.

 

Bahar Changbin'e ikinci planıda anlattı. Telefonu kapattı ve garip garip kendisine bakan Minho'ya baktı.

 

Minho:- Konuştunuz mu?

 

Bahar:- Evet anlattım.

 

Minho:- İyi! Dedi trip atarak.

 

Bahar:- Bir şeye mi kızdın?

 

Minho:- Yok canım, neye kızacam.

 

Bahar, Minho'ya baktı.

 

Minho:- Bir seye mi kızmışım. Yoo neye kızacağım? Diye hafif sesli söylendi.

 

Bahar:- Sen üzerini değiştir olur mu? Kıyafetlerin şu dolapta. Hadi ben kaçtım. Dedi ve çıktı.

 

Minho'yu kaçırma planı başlamıştı. Erkekler kapının önüne gelmişlerdi. Gizlene gizlene bahçe kapısının önüne geldiler.

 

Han:- Nasıl çıkaracağız Minho 'yu oradan?

 

Bang Chan:- Kızlar bahçe düzenlerken Minho kendisi gelecekmiş işte.

 

Felix:- Umarım ögretmenlerine yakalanmazlar.

 

Changbin:- Bahar, bu işi halledeceklerinden emin konuşuyordu.

 

Felix:- Siz bu Bahar ile ne zaman bu kadar samimi oldunuz bakalım?

 

Changbin:- Şey. İyi kız. Öyle bir konuştuk muhabbet ilerledi.

 

Han:- Bahar ile mi? Seninle. Erkeklerden nefret eden Bahar.

 

Hyunjin:- Aranızda bir şey mi var sizin?

 

Changbin:- Ne? Nereden çıktı o? Yok tabi.

 

Seungmin:- Birşeyler var sizde. Hadi hadi.

 

Bang Chan:- Bırakın konuşmayı. Yakalanacağız şimdi.

 

Kızlar okçuluk takımlarını alıp arka bahçeye çıkıyorlardı.

 

Hazel:- Hocam kaç saat yaparız çalışmayı? Diye sordu kızlara bakarak. Süreyi öğrenmek gerekiyordu Minho 'nun kaçması için.

 

Seçil Öğretmen:- Biraz ısınma hareketleri yapar, başlarız.

 

Hazel:- Tahmini ne kadar?

 

Seçil Öğretmen, Hazel'e baktı garip garip.

 

Seçil Öğretmen:- Bir işin mi var?

 

Kızlarla göz göze baktılar.

 

Hazel:- Yoo. Ders, ders çalışacaktım da hocam.

 

Seçil Öğretmen:- İki, üç saat sürer tatlım.

 

Bahar:- Şu günü kazasız belasız atlatırsak başka birşey istemeyeceğim.

 

Ekin:- Al benden de o kadar.

 

Arka bahçeye çıktılar. Isınma hareketlerini yapıyorlardı. Bir gözleriyle de Seçil Hoca'ya bakıyorlardı.

 

Ekin:- Uygun bir fırsat bulup eve girmek gerek.

 

Anka:- Nasıl olacak o?

 

Ekin:- Ne bileyim biriniz tuvaletim geldi filan deyin işte.

 

Mira:- Kim çıkaracak Minho'yu?

 

Lena:- Tabiiki Bahar.

 

Bahar:- Neden ben? Kendisi çıksın işte.

 

Ekin:- Çocuk yürüyemiyor doğru düzgün. Git yardım et de çabucak çıksın işte.

 

Bahar:- Bana ne ya!

 

Alya:- Neden, ayrılamam diye mi korkuyorsun? Dedi gülerek.

 

Diğerleri de güldüler.

 

Bahar:- Haaa çok komik. Evden çıksın diye dua ediyorum şu an.

 

Hazel:- Aslında iyi arkadaş olmuştunuz.

 

Bahar:- Sadece bir yardım. Arkadaşlık filan yok.

 

Ceylin:- Hakikaten. Hem Minho, hem de Changbin ile iyi sardırdın sen. Erkek düşmanlığın geçti galiba.

 

Bahar:- Changbin neyse ne de Minho ile hayatta iyi anlaşmam ben.

 

Ceylin:- Neden Changbin?

 

Ceylin birden bire ağzından kaçırdı bu soruyu. Bu soru bu ara çok sorulacaktı galiba. Birşeyler oluyordu Ceylin 'e. Kıskançlık gibi belki de.

 

Bahar:- İşim düşmese onunla da konuşmazdım.

 

Mira:- Ne işiymiş bu?

 

Bahar:- Şey işte. Ne işi olacak, Minho'yu evden çıkarmak. Dedi alçak bir ses tonu ile.

 

Lena, Ceylin 'e baktı. Ne oluyor dercesine başını salladı sağa sola.

 

Ceylin gülümsedi.

 

Seçil Öğretmen 'in telefonu çaldı. Çıkardı cebinden ve telefona bakıp açtı.

 

Lena:- Şimdi tam sırası.

 

Ekin:- Koş Bahar.

 

Bahar:- Tamam. Dedi ve içeri koştu.

 

O sıra da Minho'da kıyafetlerini arıyordu.

 

Minho:- Nereye koymuş bunları arıyorum arıyorum yok dolapta? Şu galiba. Nereye sokmuş şuna bak. Dedi ve t-shirt ve pantolonu aldı eline.

 

Bahar, koşar adım çıktı merdivenlerden. Odanın kapısına geldi ve hızla açtı kapı.

 

Bahar:- Minho, Minho, haydi vakit geldi.

 

Birden pantolununu giyinmiş fakat t-shirtünü henüz giyinmemiş Minho ile karşı karşıya geldi. Üst tarafını öylece görmüştü.

 

Bahar:- Aaaaaaaaaaaaaa!

 

Minho, ellerini göğsüne kapattı hemen.

 

Minho:- Bahar!

 

Bahar, gözlerini kapatı. Hemen çıktı odadan.

 

Bahar:- Ay ay ay, ne gördüm ben! Dedi kapının arkasından.

 

Minho:- Kapıya vursana!

 

Bahar:- Ne bileyim senin yarı çıplak ortada gezdiğini. Telaştan girdim hemen. Gözlerim, canım gözlerim.

 

Minho:- Abartma sanki canavar gördün. Ne varmış benim vücudum da?

 

Bahar:- Saçmalama da çabuk giyin.

 

Minho:- Giyindim gel.

 

Bahar, elleri gözlerinde kapalı içeri girdi.

 

Bahar:- Açayım mı emin misin?

 

Minho:- Tamam aç artık.

 

Bahar, elini gözünden çekti.

 

Minho:- Aaaa hayır çıplaktım.

 

Bahar:- Ne aaaaa!

 

Bahar tam kaçıyordu ki Minho kolunu tuttu gülerek.

 

Minho:- Gel tamam gel, şaka yapıyorum.

 

Bahar:- Şu durumda bir de şaka mı yapıyorsun yani! Dedi ve omuzuna vurdu Minho 'nun.

 

Minho:- Ahh! Vurmasana acıyor.

 

Bahar:- Şakanın sırası sanki. Haydi gidiyoruz. Yani gidiyorsun.

 

Minho:- Şimdi mi?

 

Bahar:- Yok yarın. Konuştukya kaçıracağım seni.

 

Minho:- Beni nereye kaçıracaksın? Demek sonunda beni istediğini itiraf ediyorsun.

 

Bahar, gözlerini devirip baktı Minho'ya.

 

Minho:- Tamam ya şaka.

 

Bahar:- Yakalanırsak asıl şakayı Seçil Hoca bize yapar ona göre. Hadi gidiyoruz. Gel benimle.

 

Bahar, odadan çıktı. Arkasından da Minho.

 

Minho:- Bahar, omuzundan tutunsam olur mu?

 

Bahar:- Neden?

 

Minho:- Canım sarılmak istedi. Neden olacak, yürüyemiyorum. Bir de soruyo.

 

Bahar:- İyi hadi gel.

 

Minho, Bahar'ın omuzuna kolunu attı. Saçlarını kokladı çaktırmadan. En sevdiği kokuydu. Dünya'da ki bütün çiçeklerden daha güzel kokuyordu çünkü. Gülümsüyordu. Sinsi bir gülüş. Aslında yürümesinde bir sorun yoktu. Daha doğrusu iyileşmişti. Numaraydı bu gün ki yürüyemiyorum demesi.

 

Bahar:- Sıkı tutun, merdivenlerden düşme.

 

Minho:- Tamam. Dedi ve Bahar'ı iyice çekti kendisine. Resmen bağrına bastı. Bahar, sendeledi ve Minho 'ya baktı.

 

Bahar:- Ne yapıyorsun?

 

Minho:- Sarılıyorum aman tutunuyorum.

 

Bahar:- İyice bastın göğsüne farkında mısın? Bu gün yeterince göğüse maruz kaldım zaten. Azıcık öteden tutun.

 

Minho:- Aman be ne kıymetli omuzun varmış. Sanki ben isteyerek tutunuyorum sana. Yürüyemiyoruz, henüz iyileşemedik dimi?

 

Bahar:- Çenen iyileşti ama. Onunla mı yürümeyi denesen?

 

Minho:- Sok lafları sok. Fazla kaldım tabi. Zaten gideyim diye gözüme bakıyorsun?

 

Bahar:- Aaa o nereden çıktı şimdi? Hiçte bile.

 

Minho:- Tabi tabi. İstenmediğimi biliyorum hanımefendi. Rahatsızlık verdim kusura bakmayın.

 

Bahar:- Ama...

 

O anda içeri kızlar girdiler binbir telaş. Seçil Hoca en arkadaydı. Birden karşılarında Minho ve Bahar'ı gördüler.

 

Ceylin:- Hihhh gitmemiş!

 

Ekin:- Odaya gidin diye eliyle işaret etti.

 

Bahar ve Minho onlara bakakaldılar.

 

Lena:- Gidin, Seçil Hoca geliyor!

 

Minho:- Ne? Koş Bahar!

 

Seçil Hoca 'nın sesi duyuldu birden.

 

Seçil Hoca:- Kızlar, hemen ödevlere.

 

Minho bıraktı Bahar'ı, ve koşar adım merdivenleri çıkmaya başladı. Sonra döndü ve gerisin geri, Bahar'ın elini tuttu ve onu da alıp odaya koştu. Girip kapıyı kapattılar.

 

Minho:- Hihh iyi ki kapıda karşılaşmadık.

 

Bahar:- Ayy facia olurdu. İyi de beni neden getirdin odaya? Dedi ve eline baktı. Hemen çekti.

 

Minho:- Afedersin. Ne bileyim ben telaştan işte. Ne olacak şimdi? Kaldım yine burada.

 

Bahar:- Bilmiyorum, bulacağız bir yolunu. Dur bir dakika. Sen gayet güzel çıkıyordun merdivenleri. Hani bacakların tutmuyordu senin?

 

Minho sağa sola bakındı. Birşey uydurması gerekiyordu.

 

Minho:- Korkudan ağrı mı kaldı dizlerimde? Nasıl çıktım onu bile bilmiyorum. Dedi ve yatağın üzerine oturdu.

 

Aşağıdan seslendi Seçil Öğretmen.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar, yanıma gelin lütfen!

 

Bahar:- Ben gidiyorum. Sen burada kal.

 

Minho:- Tamam.

 

Bahar kızların yanına gitti koşarak.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar, çalışma yarın okulda devam edecek. Benim hemen rapor hazırlayıp Spor Bakanlığı na göndermem gerekiyor. Sizler de ödevlerinizi halledin.

 

Kızlar:- Tamam hocam.

 

Seçil Öğretmen odasına gitti.

 

Ekin:- Minho kaldı yine.

 

Bahar:- Sorma. Tam iniyorduk merdivenleri.

 

Mira:- Gördük, sarmaş dolaş.

 

Bahar:- Benden başka işiniz yok mu sizin? Birde Minho'yu yarı çıplak gördüğümü bilseniz dilinizden kurtulamam herhalde dedi ve ağzını kapattı. Ağzından kaçmıştı.

 

Kızlar:- Ne?

 

Bahar:- Yok yok öyle bir şey yok.

 

Hazel:- Hadiiii ağzından kaçırdın.

 

Bahar:- Yok dedim ya.

 

Ceylin:- Ay bir de neymiş, Minho ile iyi geçinemiyormuş.

 

Alya:- Yarı çıplak derken? Dedi gülerek.

 

Bahar:- T-shirtsüz. İstemeden oldu! Dedi çaresizce.

 

Kızlar haykıra haykıra gülüyorlardı Bahar'ın bu hâline.

 

Lena gülüyordu:- Ya siz ne yaşıyorsunuz?

 

Mira:- Sen mi giydirdin t-shirtünü?

 

Bahar:- Başlayacam t-shirtüne. İyi ki düştük dilinize.

 

Ekin:- Tamam bu kadar güldüğümüz. Şimdi ne yapıyoruz peki?

 

Hazel:- Ya erkeklerin planına uyup Minho 'yu balkondan indireceğiz ya da başka birşey.

 

Bahar:- Balkondan zor. Bacağım acıyor diyor. Merdivenlerden bile ben indirdim. İndirmeye çalıştım daha doğrusu.

 

Ceylin:- Kızlar, seçil hoca hazır odasında iken, çıkartsakya.

 

Ekin:- Şimdi mi?

 

Ceylin:- Yani.

 

Ekin:- Başka çaremiz yok kızlar. Hadi kalkın. Bahar, sen Minho'nun yanına.

 

Bahar:- Tamam.

 

Mira:- Bu sefer giyinik olduğuna dikkat et olur mu?

 

Gülmeye başladı hepsi birden.

 

Bahar, koltuğun üzerinde ki kırlenti alıp Mira'ya attı.

 

Bahar:- Şu iş bi bitsin soracağım ben size.

 

Erkekler ise dışarıda beklemeye devam ediyorlardı.

 

Felix:- Eee nerede kaldı bunlar?

 

Han:- Yakalanmış olmasın Minho?

 

Bang Chan:- Bu kadar saat çıkmadığına göre var bir şey.

 

Seungmin:- Yakalansalardı sesleri gelirdi. Bunlar gayet sessiz.

 

Hyunjin:- Bahar'ı arasanıza.

 

Changbin, telefonunu çıkardı ve Bahar'ı aradı.

 

Bahar, odaya Minho 'nun yanına geldi.

 

Minho:- Eee yeni plan ne?

 

Bahar:- Yeni plan...

 

O anda telefonu çaldı.

 

Minho:- Kim o?

 

Bahar:- Changbin.

 

Minho telefonu aldı elinden ve açtı.

 

Minho:- Changbin!

 

Changbin:- Minho, sen iyi misin?

 

Minho:- İyiyim merak etmeyin.

 

Changbin:- Biz seni bekliyoruz kapının önünde. Sen neden hâla çıkmadın?

 

Minho:- Bahar ile çıkarken neredeyse yakalanıyorduk. Şimdi odadayım.

 

Bang Chan: - Cama doğru bak!

 

Minho ve Bahar, odanın camından baktılar. Erkekler onlara el salladılar. Onlarda erkeklere.

 

Changbin:- Biz seni burada bekliyoruz merak etme tamam mı?

 

Minho gülümsedi:- Ben daha bir ay buradayım galiba. Dedi gülerek ve Bahar'a baktı.

 

Bahar gülümsedi.

 

Changbin:- Yerini sevdin galiba.

 

Minho:- Sevdim. Dedi Bahar'a bakarak. Kızlar, beni çıkarmaya çalışacaklar şimdi. Hazır olun.

 

Changbin:- Hazır bekliyoruz.

 

Minho:- Görüşmek üzere.

 

Telefonu kapattı ve Bahar'a baktı.

 

Bahar:- Haydi bakalım. Dedi ve odadan çıktı. Minho, çalışma masasının üzerindeki kitabın arasına bir kağıt bırakıp çıktı arkasından.

 

Bahar, Ekin'e işaret etti.

 

Bahar:- Seçil Hoca nerede?

 

Ekin:- Gelin diye işaret etti Ekin. Diğerleri Seçil Hoca 'ya bakıyorlardı. Çıkınca haber vermek için.

 

Bahar ve Minho, indiler merdivenleri yavaş yavaş. Minho, Bahar'a yaşlandı inerken.

 

Anka:- Hadi çabuk çabuk.

 

Evde sessiz fakat endişeli bir hava hüküm sürüyordu. Merdivenlerden inip Kapının oraya gelene kadar saatler geçmişti sanki. Öyle tedirginlerdi.

 

Bahar ve Minho dış kapının önüne geldiler. Kızlar rahat bir nefes almışlardı. Nihayet bitiyordu bu işkence.

 

Bahar:- Hadi Minho, gidebilirsin artık. Ay kurtuldun.

 

Minho:- Herşey için teşekkür ederim kızlar.

 

Ama rahatlamak için henüz erkendi. Bahar tam kapıyı açmıştı ki Seçil Hoca da odasından çıktı.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar, ne oluyor orada? O kim?

 

Kızlar:- Hihhh!

 

Bahar:- Eyvaaahh!

 

Minho:- Yok artık!

 

Seçil Öğretmen, kızların yanına geldi.

 

Seçil Öğretmen:- Kim bu delikanlı? Yoksa erkek arkadaş...

 

Ekin:- Aa hocam, kendisi, şey. Şey o.

 

Alya:- Tamirci, ya tamirci.

 

Seçil Öğretmen:- Ne tamircisi?

 

Ceylin:- Araba! Değil tabii. Şeyi tamire geldi. Mutfağı.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar neden taksit taksit konuşuyorsunuz? Mutfakta neyi tamir edecek?

 

Bahar:- Musluk hocam. Musluk su damlatıyorda.

 

Seçil Öğretmen:- Ben görmedim gayet sağlam.

 

Mira:- Göremezsiniz tabii, çünkü alttan damlatıyor. Gizli yerinden. Gizli gizli.Çok gizli.

 

Bahar:- Lavabonun şeysinden. Altından.

 

Kızlar:- Evet, lavabonun altı. Desiler hep bir ağızdan.

 

Seçil Öğretmen:- Bana neden haber vermediniz?

 

Hazel:- Siz çok meşguldünüz. Rahatsızlık vermeyelim dedik.

 

Seçil Öğretmen:- Tamirci olmak için genç duruyor biraz.

 

Minho:- Ben çırağım efendim. Patronumun işi vardı beni gönderdi.

 

Seçil Öğretmen:- Usta demek istedin herhalde.

 

Minho:- Ee evet. O.

 

Seçil Öğretmen:- Gel hadi bak bakalım.

 

Minho, Seçil Öğretmen ve kızlar hep birlikte mutfağa gittiler.

 

Anka:- Ne yapacağız şimdi?

 

Ekin:- Bilmiyorum!

 

Ceylin:- Kabul ediyorum kötü plandı.

 

Mira:- Sakin kızlar. Sakin.

 

Lena:- Korkuyorum!

 

Hazel:- Valla bende.

 

Bahar:- İlk defa bende.

 

Seçil Öğretmen ile lavabonun yanına geldiler.

 

Seçil Öğretmen:- Bak bakalım çocuğum nerede sorun.

 

Minho, kızlara baktı.

 

Bahar:- İzninizle ben göstereyim hocam. Dedi ve dolabın kapağını açtı. Minho ile içine doğru eğildiler.

 

Bahar:- Bak şurada çırak kardeş.

 

Minho:- Hı evet orada. Çok fena.

 

Seçil Öğretmen, eğilip baktı.

 

Seçil Öğretmen:- Eee hani nerede? Ben neden göremiyorum?

 

Minho:- Herkes göremez efendim. Çok arkada. Ben şimdi hallederim. Dedi ve ellerini içeri sokarak bir şeyler yapıyormuş gibi yaptı.

 

Seçil Öğretmen geri çekildi.

 

Seçil Öğretmen:- Senin alet çantan filan yok mu? Boş boş mu geldin?

 

Lena:- Alet çantası mı?

 

Ekin:- Biz de var. Yani evde var getirme dedik. Yazık taşıyamaz diye. Koş Mira alda gel.

 

Mira:- Tamam.

 

Mira, alet çantasını alıp geldi. Minho 'ya verdi.

 

Mira:- Buyrun tamirci arkadaş.

 

Seçil Öğretmen:- Yap bakalım neresi bozuksa.

 

Minho yalandan ve tedirgin gülümsemesi ile aldı çantayı ve içini açtı. Tornavida aldı ve Bahar'a baktı.

 

Bahar:- Yap birşeyler dercesine çaresiz baktı Min Ho'ya.

 

Minho, elinde tornavida ile dolabın içine girdi. Birşeyler yapıyormuş gibi yapmaya başladı.

 

Minho:- Bir arkadaş feneri tutabilir mi?

 

Ekin, Bahar'ı dürttü. Bahar alet çantasını çekti biraz öteye kızlara ve Seçil Hoca'ya bakarak. Feneri aldı ve Minho 'nun yanına gelip dizlerinin üzerine oturdu. İkisi de dolabın içine sokuldular.

 

Minho:- Ne yapacağım şimdi? Diye fısıldadı.

 

Bahar:- Tamir ediyormuş gibi yap.

 

Minho:- Başımda beklerken mi?

 

Bahar:- Gözünü seveyim, çaktırma birşey.

 

Minho:- Yalvarma tamam. Usta oyunculuğumu konuşturma zamanı bu güne kısmetmiş. Dedi gülerek.

 

Bahar:- Gülme birde. Sen o usta oyunculuğunu iyi göstermezsen hepimiz toptan ölürüz ona göre.

 

Minho:- Tamirci moduma girdim bile. Ama bir şey eksik. Her tamircinin tamirci olduğunu gösteren en önemli şey.

 

Bahar:- Neymiş o?

 

Minbo:- Tabiiki de çatalım. Tamirci Çatalı. Açayım mı? Dedi gülerek ve arkasını göstererek.

 

Bahar:- Hâla dalga geçiyor. Şuna bak ya, saçmaladın artık ama.

 

Minho:- Tamam kızma biraz eğlenelim dedim.

 

Bahar:- Ay tam eğlenilecek zaman.

 

Seçil Öğretmen:- Eee sohbet iyi mi?

 

Minho:- İyi. Şey yani tamir iyi gidiyor.

 

Minho, çeşme ile oynarken birden tornavida ile başını itttirdi ve başı koptu. O anda Bahar ile ikisine birden su fışkırmaya başladı.

 

İkisi de çırpınıyordu resmen.

 

Bahar:- Ya naptın?

 

Minho:- Vanayı kapatın çabuk.

 

Seçil Öğretmen:- Ay her yer su olacak! Dedi ve banyoya koşup su vanasını kapattı.

 

Kızlar, gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.

 

Minho ve Bahar, birden dolabın içinden çıkalım derken başlarını çarptılar birbirine. Kızlar bu sefer duramadılar. Bastılar kahkahayı.

 

İkisi de sırılsıklam çıktılar.

 

Bahar:- Ne gülüyorsunuz?

 

Lena:- Ay, ay ben gidip havlu getireyim.

 

Minho:- Al işte şimdi bozuldu.

 

Bahar:- Aferin sana.

 

Minho:- Ne yapabilirim acaba? Ben tamirci miyim?

 

Bahar:- Sizde gülmeyin. Şu halime bak ya!

 

Kızlar sustular ama zor tutuyorlardı kendilerini.

 

Lena kıkırdaya kıkırdaya ikisine de havlu getirdi.

 

İkisi de kurulanıyorlardı.

 

Seçil Öğretmen:- Tamir edebilecek misin bunu çocuğum? Bence ustan gelsin.

 

Bahar:- Ustası gelsin bence de. Dimi. Dedi imâ ile.

 

Minho:- Hayır ben yapacağım. Bahar gözlerini açmış, dudaklarını sıkarak Minho 'ya baktı. Minho ise dolabın altına girdi yeniden.

 

Bahar:- Allah'ım sabır ver.

 

Minho:- Küçük hanım, fener!

 

Bahar çöktü yanına.

 

Bahar:- Neden yaparım diyorsun ya! Gitsene işte fırsat bulmuşken.

 

Minho:- Ben arkamdan kendime beceriksiz dedirtmem.

 

Bahar:- Ya sabır. Feneri kafana tutayımda biraz aydınlansın. Dedi yüzüne tutarak Minho 'nun.

 

Minho:- Bana değil çeşmeye tut. Dedi ve yatarak tamir etmeye başladı.

 

Bahar:- Oh be yastıkta getireyim mi?

 

Minho:- Sus kafamı karıştırma.

 

Bahar:- Ayy ustaya bak.

 

Seçil Öğretmen 'in telefonu çaldı o an.

 

Seçil Öğretmen:- Kızlar ben geliyorum şimdi.

 

Minho:- Küçük hanım, penseyi verir misin?

 

Bahar:- Az ye de hizmetçi tut. Kızlar penseyi verin oradan.

 

Mira:- Ben pense hangisi ne bileyim?

 

Ceylin:- Pense ne? Yenecek bir şey mi?

 

Hazel:- Yok canım sen de. Böyle kaşık gibi bir şey değil mi?

 

Bahar:- Sabır! Dedi ve yerinden kalkıp penseyi almaya gidiyordu ki Minho 'nun uzattığı ayağına takıldı ve yere düştü.

 

Kızlar birden zor tuttukları gülmelerini saldılar. Minyo ise yerinden doğruldu ve o da gülmeye başladı.

 

Minho:- Kızlar, sarsıntıyı hissettiniz mi deprem oldu sanki. Bir fil yere mi düştü ne?

 

Bahar:- Yeter artık. Hepinizi öldüreceğim ama önce seni. Dedi ve Minho 'nun boğazına yapıştı.

 

Minho:- Çek o ıslak ellerini üzerimden dedi gülerek.

 

Bahar:- Bıktım senden evde ayrı okulda ayrı. Çık artık hayatımdan çık!

 

Kızlar bir yandan gülüyorlar bir yandan da Bahar'ı Minho 'nun boğazından ayırmaya çalışıyorlardı. Minho ise gülmekten Bahar'a karşılık bile veremiyordu.

 

Birden Seçil Hoca içeri girdi. Hepsi hemen toparlandılar.

 

Seçil Öğretmen:- Bahar, ne yapıyorsun? Bırak çocuğu hemen.

 

Bahar:- Bırakın hocam. Bu çocuk ölünce hepimiz çok rahatlayacağız.

 

Seçil Öğretmen:- Haydi bırak çocuğu işine baksın. Sen de yardım et de bitsin hemen. Bak daha rapor hazırlayacağım.

 

Minho yeniden girdi lavabonun altına.

 

Bahar, fener tutma işiyle, yardımcı oldu ve nihayet bitti. Dediği gibi halledebilmişti çeşmeyi.

 

Ellerini çırparak çıktı lavabonun altından.

 

Minho:- Bitti efendim.

 

Lena:- Sonunda!

 

Ekin:- Ohh!

 

Seçil Öğretmen:- Böyle ıslak ıslak gidebilecek misin? Dışarısı soğuk. Araba ile bırakmamı ister misin çocuğum?

 

Minho:- Sorun yok efendim.Taksi ile giderim.

 

Bahar:- Allah 'dan kuruyana kadar kalayım demedi. Diye mırıldandı.

 

Seçil Öğretmen:- Borcumuz ne kadar?

 

Minho:- Küçük hanım ödedi efendim. Dedi Bahar'a bakarak.

 

Seçil Öğretmen:- Pekâla teşekkür ederim. Ellerine sağlık.

 

Minho:- Teşekkür ederim.

 

Bahar, kapıdan geçiriyordu Minho'yu. Baktı Seçil Öğretmen odasına girdi. Hemen Minho 'nun yanında çıktı dışarı.

 

Bahar:- Tutayım mı seni? Yürüyebiliyor musun?

 

Minho sendeleyerek yürüyordu.

 

Minho:- Kızmayacaksan...

 

Bahar:- Canın acımasa hayatta tutmam. Dedi ve belini tuttu. Minho 'da kolunu attı omuzuna. Yürü bakalım kapıya kadar.

 

Minho:- Sağol. Yardım ettiğin için.

 

Bahar:- Bu yardımlaşmadan dolayı bana mahçup değilsin. Kaldığımız yerden devam ona göre.

 

Minho gülümsedi:- Arkadaş olamayız değil mi?

 

Bahar:- Erkekten arkadaş...

 

Minho:- Olmaz. Biliyorum. Senin fikrin.

 

Bahar:- Benim fikrim.

 

Minho:- Neden peki? Aşık olmaktan mı korkuyorsun?

 

Bahar, Minho'ya baktı. Sonra geri çekti bakışlarını utanarak. Korkuyordu. Çok korkuyordu hem de.

 

Minho:- Olsun, beklerim.

 

Bahar:- Neyi?

 

Minho:- Boşver. Dedi gülümseyerek.

 

Bahar bahçe kapısını açtı ve arkadaşları Minho'yu aldılar.

 

Han:- İkinize ne oldu böyle? Neden sırılsıklamsınız?

 

Bang Chan:- Suya mı düştünüz ne bu hâl?

 

Minho:- Çok uzun hikaye. Anlatırım.

 

Bahar:- Çabuk iyileş tamam mı? Sen olmazsan okul çok sıkıcı geçer. Kiminle kavga edeceğim ben?

 

Minho:- Senin için hemen iyileşeceğim.

 

Hyunjin:- Ne oluyor bunlara?

 

Bang Chan:- Çok derin şeyler oluyor. Çok derin şeyler.

 

Minho:- Hemen üzerini değiştir, kurulan da üşütme. Sen hastalanırsan kiminle kavga edeceğim ben?

 

Bahar güldü:- Seni yalnız bırakır mıyım hiç. Dedi ve el salladı Minho 'ya ve diğerlerine. Sonra koşarak içeri girdi. Minho 'da Changbin 'in arabasına geçti. Arabadan Bahar'ın arkasından bakıyordu.

 

Bahar döndü ve tekrar el salladı. Minho 'da ona.

 

Gece olmuştu. Minho, yurttaki yatağında oturuyordu. Bang Chan yanına geldi.

 

Bang Chan:- İyi misin?

 

Minho:- İyiyim hatta çok iyiyim. Neredeyse dayak yediğime dua edecek kadar iyiyim.

 

Bang Chan:- Bahar ile mi ilgili?

 

Minho gülümsedi:- Evet. Bir şeyler var. Bak şimdi buradayım ya, o eve tekrar gitmek istiyorum. Sonra o yatakta uyumak. Ama şey olacak. Bahar'ın kokusu. Kokusu bu güne kadar hiç koklamadığım bir koku. Burnuma değdiği an, bir daha, bir daha içime çekemek istediğim, ciğerlerimde dolaştırıp kalbimde sonlardırmak istediğim bir koku. Gülüşü var sonra. Bakışı. Gözlerinde ki o mıknatıs var beni kendisine çeken. Bir de saçları. O dalga dalga saçları. Denizin dalgası gibi beni içine çekiyor. Ellerimi kollarımı bağlayıp, kendisine çekiyor.

 

Bang Chan gülümseyerek dinliyordu onu.

 

Minho:- Biliyor musun, o sabah orada yaptığım kahvaltı, bu yaşıma kadar yaptığım en lezzetli kahvaltıydı. O yatakta ki uyku, uyuduğum en güzel uykuydu. Huzur doluydu. Sonra bana dokunan yaralarıma krem süren o el varya, hissettiğim en güzel dokunuştu. Ne oluyor sence bana?

 

Bang Chan:- Aşık oluyorsun desem bunun adı aşk değil. Sen, Bahar'ı seviyorsun. Çünkü bunun adı ancak sevgi olabilir.

 

Minho başını eğdi:- Biliyordum. Sonumda kendimi anladım.

 

Minho:- Ona yaptıklarımdan sonra buna hakkım var mı?

 

Bang Chan gülümsedi:- Bunun cevabını sana verecek olan tek kişi Bahar.

 

Minho :- Sana bir şey söyleyeyim mi?

 

Bang Chan:- Tabii.

 

Minho:- Bahar'ın cevabı aksi de olsa, ben onu beklemeye devam edeceğim. Hep bekleyeceğim.

 

Loading...
0%