@mavissrgt
|
Alarımın sesiyle zorda olsa uyanabilmiştim. Acele etmem gerekiyordu. Hızlıca üzerimi değiştirip not defterlerimide aldıktan sonra aşağı kata ikişerli basamaklar halinde indim. "Anne ben çıktım." "Buket bekle!" Bana seslenen Hayal'e "çabuk Hayal geç kalıyoruz" diye sitem ettim. "Daha bir saat var ne bu acele. Alt tarafı bir sınav Buket. Bu kadar strese girme." "Üniversite'nin son dönemi. Mezun olmak ve istediğim mesleği olabilmek için de notlarımın yüksek olması gerek Hayalcim o yüzden senin kadar vurdum duymaz olamıyorum maalesef " dedim imalı bir şekilde. "Ayy yine başladın nutuk çekmeye. Kızım istediğin puanla istediğin mesleği okuyabilirsin"dedi sitem eder bir ses tonuyla. "Ben baba parası yiyen çocuklardan değilim yokluğun ne olduğunu biliyorum Hayal. Rahmetli babam sayesinde bu yerdeyiz. Bende babam gibi çabalayarak güzel bir gelecek kurmak istiyorum." Sesimin titremesine engel olamamıştım yine. Bundan bir yıl önce babamı saldırı sonucu kaybettik. İhaleden çekilmediği için olmuştu tüm bunlar. O günden beri aile kavramına dahil bir şey kalmamıştı evde. Babama o canice yapılan sukastin suçluları da henüz bulunmuş değil. Bu benim canımı daha çok yakıyordu. "Buket..!" Hayalin beni sarsmasıyla daldığım düşüncelerden çıkıp Hayale baktım. "Kanka malum ders çalışmayı seven biri değilim. Bana az birşeycik kopya verebilir misin?" Dedi yalvarır ses tonu beni gülümsetmişti. Tebessümle Hayale bakıp "tabiki de hayır" dedim son kelimenin altını çizerek söylemiştim. " Çalışsaydın o kadar gün gezeceğine!" "Yaa lütfen valla bu dersten kalırsam bizimkiler beni oyar valla."dedi yalvarır bir ses tonuyla. "Beni ilgilendirmez. Hem eğer yakalanırsak benim de başım yanar." "Offf ne kadar kötüsün yaa. Eğer bu dersi veremezsem bizimkiler yurt dışı tatilimi iptal edecekler ve tüm yazı sana trip atarak geçecek şimdiden haberin olsun canım" dedi sitem dolu sesle kollarını göğsünde birleştirerek. "Ben yokum yaz tatilinde memlekete babamın kabrine gideceğim, bir ay yokum anlayacağın. Zaten iki hafta sonra mezunuz. Yani kendi haline yan bebeğim" dedim sinsi bir gülümsemeyle. Bana sinirli bir bakış atıp önden ilerleyip sınıfa girdi. Bir anda durup koşarak bana sarıldı."Canım kankam benim biliyordum beni kırmayacağını" dedi sevinç dolu sesiyle. Sınav başlamış ve verebildiğim kadar kopya vermiştim Hayale. Sınav sonrası kantine gidip yapamadığım kahvaltıyı yapabilmiştim sonunda. "Ben bir benimkine bakayım kanka görüşürüz sınıfta" dedi. Ağzım dolu olduğu için başımla onaylamak zorunda kaldım. Hayalin iki yıllık bir ilişkisi vardı. Sevgilisini pek gözüm tutmasa da anlayış göstermek zorundaydım. Ama Hayal baya abayı yakmıştı bu çocuğa. Arkasından bakmaya son verip tostumdan son lokmayı da alıp okulun bahçesine doğru ilerledim. Boş bir banka oturup güzel havanın tadını çıkarmaya başladım. Bugün herşey çok güzel gidiyordu. Arkamda sinirli bir şekilde konuşan biri dikkatimi çekmişti. İster istemez konuşmalarına kulak misafiri olmuştum. "Lan evlenecekmiş o kadınla. Annemin daha toprağı kurumadı. Gelmiş bana beni anla diyor. Neymiş kadının kızına söylemesini falan bekliyormuş. Benim fikrimi önemseyen yok tabi. Annem ya annem hiç mi sevmedi! Hadi onu geçtim..." dedi ve derin bir nefes verdi. " Bare ölümüne saygısı olsun" boğazım düğümlenmişti resmen. "Ama benim adımda Mert ise ben o evliliğe mani olacağım." Saate baktığımda baya geç kalmıştım derse. "Allah kahretsin nasıl unuturum zamanı" hızla yerimden kalkıp okula doğru ilerlemek için adım atmamla birine çarpıp yere düşmem bir oldu. "Önüne baksana be" dedim acıyan alnı mı tutarak. Bildiğin çölme takmıştı. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" Dedim sinirli bir ses tonuyla. "Bundan sonra her konuşmayı dinlememeyi öğrenmiş olursun" dedi alaylı ve ürkütücü ses tonuyla. Ama bu ses? Daha yeni konuşmasına şahit olduğum çocuktu. "Be- ben özür di- dilerim. Bilerek dinlemedim. İstemeyerek oldu." Dediklerimi umursamadan omuzuma çarpıp geçip gitti. "Eline bakma Buket! Sakın eline bakma!" Kendi kendime telkinler vererek lavaboya olabildiğince hızlı ilerlemeye çalıştım ama üzerime damlayan kanı daha fazla görmezden gelemezdim galiba. Tutunacak yer aradım ama yoktu. "Allah kahretsin tam da zamanıydı sanki." ***** "Ben dedim sana uğraşma kızla diye. Allah'tan ciddi bir şeyi yokmuş. Bıkmadın demi sinirini başkalarından çıkarmaya." "Kes be sesini elimde kalacaksın şimdi." "İşine gelmeyince de tehdit et hemen zorbalıktan başka bir şey bildiğin yok zaten." "Emree...!" "Uyanıyor kesin artık tartışmayı." Duyduğum seslerle bilincim iyicemen açılmıştı. Gözümü açtığımda gördüğüm kişilerle ufak bir şaşkınlık yaşadım. "Uyandı bak sapa sağlam ben gidiyorum."dedi adının Mert olduğunu öğrendiğim çocuk. "Mert bir özür borcun olsa gerek ne dersin?" Dedi kız. "Yağmur zorlama istersen ne dersin!" "Mert sen zorlama istersen senin yüzünden bu halde bu kız." "Tamam ben iyiyim benim yüzümden tartışmayın artık başım kaldırmıyor bu kadar gürültüyü." Dedim elimi alnıma götürüp. Ağrıyan başımdan dolayı yüzüm buruşmuştu. Mert'e bakıp "sende gidebilirsin zorla özür dilemene gerekte yok ben iyiyim." "Zeki insanları severim. Bak kızda git diyor hadi bana eyvallah." Tam kapıyı açacağı sırada annem hastane odasının kapısından dolu dolu olmuş gözlerle girip hızlı adımlarla yanıma geldi. "Sen...!??" Duyduğum sesle Mert'e baktım. "Kim o kızım" dedi meraklı bir ses tonuyla. "Boş ver anne gereksiz insanın teki işte" dedim umursamaz bir şekilde. Yağmur ve Emre, "biz gidelim artık geçmiş olsun" dedikten sonra onlarda hızlıca Mert denen çocuğun arkasından gitmişlerdi. "Kızım iyisin demi? Bir yerin ağırımıyor demi" Sesi oldukça tedirgindi. Bu hali beni üzmüştü. Annemi mutsuz görmekten nefret ediyordum. Ellerimi annemin yüzüne koyup "anneciğim iyim sadece kan gördüğüm için bayıldım. Korkacak birşey yok." "Nasıl düştün kızım. Çok korktum hastanede olduğunu duyunca. Hem sen bu kişileri nereden tanıyorsun. Ben daha önce hiç görmedim bunları." Sesi olması gerektiğinden fazla endişeliydi. Sanki bu soruyu benim için değilde onlar için sormuştu. "Boş ver anne bende tanımıyorum ben bayılınca hastaneye getirmişler beni." Söylediğim kelimeri annemin yüz ifadesini çok dikkatli incleyerek söylemiştim. Çünkü onları görünce yüzünün rengi gitmişti. Kekeleyerek "yok kızım merak ettim. Zaten pek tekin tipler değil uzak dur, muhattap bile olma olurmu?" Dedi endişeli bir sesle. Bir şeyler dönüyordu ve bu bilmediğim şey neyse annemi çok huzursuz ettiği kesindi. Merhaba arkadaşlar heyecan dolu bir kitapla karşınızdayım. |
0% |