Yeni Üyelik
13.
Bölüm

12.Bölüm

@mavissrgt

"Allah senin belanı versin. Artık rahat bırak şu kızı daha ne kadar maf edeceksin Buket'i."


"Ben ona gitme daha tam iyleşmedin dedim ama sinirli olduğu için beni dinlemedi. Bir doz iğnesi daha vardı. Peşinden geldim ama çok geçti evde yoktu seni aradım öyle burada olduğunu anladım."


"Kızın anılarını silmişsin daha ne olsun. Daha fazla konuşma lütfen git buradan uyanırsa birde sinir krizi geçirsin istemiyorum kardeşimin."


"Hayır gitmiyorum gözünü açana kadar buradayım. Hem sen benim ne yapacağımı bana söyleyemezsin."


Kolumdaki tiz bir acı ve ensemde ki şiddetli ağrıyla gözlerimi zorda olsa açabilmiştim. Seslerden anladığım kadarıyla Hayal Mert'le kavga ediyordu. Kendime geldiğimi gören Mert hızlı adımlarla yanıma geldi. Sırtı bana dönük olan Hayal Mert'in yanıma gelmesiyle fark etmişti. Oda hızlı adımlarla yanıma geldi.


"İyimisin ben sana dedim kalkma hemen diye dinlemedin beni. O salak kafan bir kerede bir şeyi alsa keşke. Hep kafanın dikine gidiyorsun." Mert'in sinir dolu ses tonu beni daha çok sinir etmişti.


"Sen kimsinki senin dediğini yapacam. Hem ne yüzle karşıma çıkıyorsun hayla. Ben sana yüzünü bir daha görmek istemiyorum demedim mi?"


Hayal'e bakıp "Hayal ne işi var bunun burada? Neden aldın içeri bunu sen!" Sinir ve öfke ensemde ki ağrıyı daha da arttırıyordu.


"Engel olamadım Buket." O da benim kadar sinir ve öfke doluydu.


Elimle kapıyı işaret edip "çık çabuk dışarı bir daha seni görmek istemiyorum." Dedim sinirime daha fazla hakim olamıyordum.


Mert'in gözlerinde ki öfke o kadar artmıştı ki çene kaslarını sıkmaktan boynunda ki damarlar belirginleşmişti.


Ve o beklediğim muhteşem cevap gelmişti.(Benom nopacağomı bono söyleyemozson sen.) Falanda filanda işte. Bazen ona o kadar sinirleniyordum ki öldürmemek için kendimi zor tutuyordum. Şuan olduğu gibi mesela. Ama bazı zamanlarda biblo gibi karşıma koysalar saatlerce bıkmadan izleyebilirim. Bu karmaşık duyguyu bir türlü anlamlandıramıyordum.


"Benim napacağımı sen söyleyemezsin küçük hanım. Bunu sana kaç kere daha demem gerek." Sesindeki tehditkar ve öfke tınısı beni şaşırttı desem yalan olurdu. Galiba artık korkmuyordum ondan. Yada şuan ki sinirim korkumu bastırmama neden oluyordu.


Son dedikleriyle sinirim daha da katlanmıştı. Sol tarafımda ki komidinin üzerinde duran su bardağını elime alıp sert bir şekilde ona fırlatarak. "Defol git buradan pislik istemiyorum seni anla artık bunu her istediğini yapamazsın. Ben senin yüzünden babamı birkez daha kaybettim. Sen sadece bana acı ve öfkeden başka bir şey hatırlatmıyorsun." Son bir manevrayla sağa çekilmesiyle bardak duvara çarpıp tuzla buz olmuştu.


Söylediğim kelimeler hıçkırıklarımın arasında yarım yamalak çıkmıştı. Aklıma geldikçe gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Canım çok yanıyordu ve bunun sebebi olan kişi buna rağmen hayla üstünlük kurma peşindeydi. Bu da içimde ki öfkeyi kat be kat arttırıyordu.


Hayal "gitsen iyi olacak görmüyormusun hiç iyi değil." Sesinde ki anlayış beklercesine çıkan ton beni şaşırtmıştı.


"Senin cezanı bu hastaneden çıkınca keseceğim küçük hanım!"


Birşey dememe fırsat vermeden kapıyı sert bir şekilde çarpıp çıkmıştı odadan.


Hayal bana sıkıca sarılmış ağlamamın geçmesini bekliyordu. Benim yüreğimde ki acı ise ağlamakla geçecek gibi değildi. Bazı acılar sonsuza kadar kalbine hapis olup kalır. Onun tek merhemide malesef bu dünyada değildir. Bu çaresizliği de yaşamayan hiç bir zaman anlamaz, anlayamaz da zaten.


Geçirdiğim sinir krizi sebebiyle Hayal hemşireyi çağırmıştı. Sakinleştiricinin etkisi git gide artarken son dediğim cümleyle gözlerimde ki son damla yaşla derin bir uykuya daldım.


Hayal o benim biricik babamı benden aldı.


                              *****


Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu. Ve hiç okula gidesim yoktu. O gereksiz varlığı görmek istemiyordum. Hatta kaydımı aldırmaya bile karar vermiştim ama dönem ortası olduğu için bu pek mümkün değilmiş malesef. Eve gelmiştim o günden beri Hayal bizde kalıyordu. Annem ise olanları duyar duymaz gelmişti ona tabi ki gerçekleri dememiştim. Ama çok kormuştu o da bir kaç gün işe gitmemiş o özlediğim ilgi ve sevgiyi bana bu üç gün içerisinde bol bol vermişti. Bana o kadar iyi gelmişti ki anlatırsam kelimelere sığmazdı. Kendimi küçük hasta bi kız gibi hissediyordum. Bu kadar ilgide hoşuma gidiyordu. Zaten küçükken ne zaman hasta olunsa her küçük kızın çoğu şımarmak ister.


Hayal "kanka iyileştiğine göre yarın gidelim okula vize sınavları var, yarın ilk sınav varmış. Gruptan kızlar yazmış biraz zor olacakmış galiba gelmeyenlere de hoca tekrar sınav yapmayacağını söylemiş."


"Nee offf yaa ben hiç çalışmadım ki! Kesin kalacam yaa. Şuradan kitabı ve notları versene daha fazla vakit kaybetmeyelim sende evden getir notlarını bir soruda bir sorudur." O kadar elim ayağıma dolaşmıştı ki daha Hayal yerinden kalıp getirmeye kalmadan ben yatakta yuvarlanarak diğer tarafa geçip notlarımı hızlıca alıp hemen notlarımı gözden geçirmeye başladım.


Hayal ayağa kalkıp iki elini yanlarına koyup "Hani hastaydın sen kolunu kaldıracak halin yoktu. Bakıyorum da sınav diyince maşallah bir enerji geldi sana." Sesinde ki sorgulayıcı ton beni güldürmüştü.


"Şımarma merasimi bitti balım. Aaa hem aşk olsun şurada üç güncük nazlandım hemen laf yapıyorsun. Yaa ölseydim ozaman da nazlanmalarımı özlerdin. Kıymetimi bil." Ses tonumu olduğunca acınası çıkarmaya çalışmıştım. Bu kızla uğraşmayı çok seviyordum.


Hayal sert bir şekilde omuzuma vurup "Bir daha o ölüm lafını ağzına alırsan seni ben öldürürüm anladın mı beni? Bu kadar ölüm konusu yeter bana önümüzdeki yetmiş sene bu konuya dahil hiç bir şey duymak istemiyorum. NOKTA." Son kelimeyi öyle bir söylemişti ki ufaktan tırsmadım değil.


"Şaka yapmıştım kanka yaa hemde ciddiye aldın." O kadar ciddiydi ki yavru kedi bakışlarım bile yumuşatmamıştı. Galiba baya ciddiydi.


"Tamam sustum." Konuyu kapatsam iyi olacaktı yoksa Hayal beni cidden öldürecekti. Bunu gerçek anlamda yapmasa bile Bakışlarıyla şuan yapmak üzereydi. O kadar sert o kadar kızgın bakıyordu ki, bi an sanki karşısında düşmanı varmış gibi hissettim.


Hızla notlarımı gözden geçirdim. Hayal bir şey demeden on beş, yirmi dakikalığına ortadan kayboldu. Sonra elinde notlarla geri gelip yanıma oturdu. Ne kadar çalıştık bilmiyorum ama saate baktığımda gece üçü gösteriyordu. Ne kadar kaptırdıysam artık kendimi zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Hayale baktığımda uyuya kalmıştı. Kitabı da yastık niyetine kullanmıştı. Allahtan yatakta sınava çalışmıştık. Yoksa hayatta yatağa götüremezdim. Uykusu inanılmayacak kadar ağırdı.


Kitabı başının altından alıp kenarda ki komidinin üzerine koydum. Benimde uykum çok vardı Allah'tan sınav sabah on birdey di. Yoksa hayatta yetişemezdim. Yetişsem bile uyku sersemiyle doğru düzgün soru bile çözemezdim.


Karnım çok acıkmıştı. En son sabah kahvaltısıyla durduğumu hatırlayınca normal olduğunu anlamam uzun sürmedi. Bir şeyler yesem iyi olacaktı.


Hayal'in üzerini örtüp dikatli adımlarla mutfağa gittim.


Buzdolabından bir kaç atıştırmalık aldıktan sonra cam kenarında ki tek kişilik masaya ilerleyip oturdum. Bu ekmek arasının kuru kuru gitmeyeceğini donmuş beynim yeni kavramış olacak ki tekrar sandalyeden kalkıp koca bir bardak meyve suyu doldurup tekrar yerime oturdum. Ne kadar acıktığımı ilk ısırığı aldığımda anlamıştım. Karnım doydukça beynim de kendine gelmeye başlamıştı. Resmen ders çalışmaktan beynim uyuşmuştu. Yada açlıktan.


Dikkatimi gök yüzünün parlaklığı çekmişti. Bugün çok güzellerdi yıldızlar. Tam sevdiğim havaydı. Az bir şey temiz hava almak uykumu kaçırmazdı herhalde. Son lokmamıda hızlıca bitirip balkon kapısını dikatlice açtım. Hayal'in uykusu ağır olabilir ama annemin uykusu bir o kadar hassastır.


Balkona çıktıktan sonra temiz havayı gözlerim kapalı bir şekilde derince içime çektim o kadar iyi gelmişti ki anlatılmayacak kadar güzeldi. Geceyi bu yüzden çok seviyordum. O kadar sessiz o kadar güzel ki sadece bana özelmiş gibi. Bu sessizlik, sadece ateş böceklerinin çıkardığı ses ve hafif bir esinti. Bu kadar iyi hisettirmesi inanılmaz güzel birşeydi.


Telefonumun sesiyle bir anda irkilip ekrana baktım. Bu saate kimden gelmiş olabilirdi ki.


Merakla mesajı açıp baktım. Ama kayıtlı değildi numara. Mesaja odaklandığımda huzurun yerini korku ve panik sarmıştı.


"Her halinle nasıl bu kadar büyüleyici ve güzel olabiliyorsun?"


Hızla içeri girip kapıyı üç defa kitledim. İki adım gerileyip hızlı adımlarla odama girdim. Yatağıma girip yorganı başıma kadar çekmiştim.


Telefonuma gelen mesaj sesiyle korkuyla tekrar mesaja baktım aynı numaraydı.


"Korma benden inan korkacagın son kişi bile değilim güzelim."


Noluyordu?


Kimdi bu?


Korkmalımıydım?


Korkumu bastırarak mesaja cevap verdim.


"Kimsin sen?"


Bir dakika bile dolmadan hemen cevap geldi.


Mesaja baktığımda korkuyu ve paniği tüm hücrelerime kadar hissetmiştim. Nefes alış verişim git gide hızlanıyordu. Başımda ki yorganı çekmeye korkuyordum.


Çünkü mesajda, "Başını yorganın altından çıkarırsan benim kim olduğumu göreceksin." Yazıyordu.


Galiba korkudan bayılmam ilk şimdi olacaktı...

 

 


Loading...
0%