Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13.Bölüm

@mavissrgt

Bu bir kabus olmalıydı. Napacağımı bilemiyordum. Hayal'i uyandırsam. Ona zarar verebilirdi. Bağırsamda anneme zarar verebilirdi.


Bir anda üzerimdeki örtünün çekilmesiyle korkudan bağırmam ve bir elin ağzımı sıkıca kapatması bir oldu. Hayal'e baktığımda sadece biraz kıpırdamıştı. Korkudan kocaman açılan gözlerimle hem çırpınıyor hem ağzımı kapatan kişiye bakıyordum.


Tanımadığım bir yüz ve bana çok iğrenç bakan gözler.


Korkum o iğrenç bakışları gördükten sonra daha çok artmıştı. Kendimi ondan kurtarıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum.


Ben çırpındıkça onun ağzımı kapatan eli daha da sertleşmişti ve bu benim canımı acıtıyordu.


Yüzünü yüzüme yaklaştırıp derin bir nefes aldı.


Elimle Hayel'e vurup uyandırmaya çalışırken diğer eliyle elimi tuttu.


"Şiitt sakin ol güzellik. Oyun bozanlık yapmayalım lütfen."dedi alaylı ve bir o kadar tehditkar ses tonuyla.


Şimdi elimi çekecem ve sakin olacaksın eğer bağırırsın senin için hiç iyi olmaz."dedi Hayal'i işaret ederek.


Korkuyla başımı olumlu anlamda salladım.


"Aferin sana akılı ve güzel kızları severim." Yavaşça elini ağzımdan çekip bir adım geriledi.


Derin bir nefes alıp olduğum yerden doğruldum.


Korkuyla karşımda ki yabancıya bakıp, "Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?" Dedim ama o kadar korkmuştum ki titrek ve kesik kesik çıkmıştı ağzımdan kelimeler.


"Balkona gel burada olmaz," diyip odanın balkonuna doğru ilerledi. Bu adamda ki rahatlık beni rahatsız etmedi değildi. Kendine bu kadar güvenmesi ya psikopat biriydi, ki büyük ihtimal öyleydi de. Diğer sebebi söylememe gerek yoktu zaten. İlk seçenek yüz de yüz doğruydu.


Ürkek ve yavaş adımlarla yanına gitmeden önce telefonumu alıp Mert'i aradım ve arka cebime koydum en azından buraya gelene kadar onu oyalayabilirdim.


Adamın yanına gidip "Kimsin sen? Ne istiyorsun benden?" Dedim.


Hızlı adımlarla yanıma yaklaşıp elini arka cebimdeki telefona götürüp telefonu hızlı bir şekilde alıp açık olan aramayı kapattı.


"Mızıkçılık yok demiştim." Dedi elinde benim telefonumu salayarak.


Hiç bir şey demeden yüzüne bakakalmıştım.


Telefonu mu alıp cebine koydu. "Amacım sana zarar vermek değil. Bunu sende anlamış olmalısın."


"Ben seni tanımıyorum ve senin benimle ne işin olur? Bu sorumun cevabını alırsam iyi olur." Ellerimi göğüsümde birleştirip başım dik bir şekilde cevabını bekledim. Ama içimden bir ses fazla cesaret iyi değildir diyor.


Ufak bir kahkaha attı. Başını gülerek iki yana salladı. Bir anda yüzünü bana çevirip "her halin çok komik." Dedikten sonra bir anda ciddileşti.


"Gelelim asıl konumuza. Benimle iş birliği yapmani istiyorum. Ve bu süreçte hiç bir soru sormadan dediklerimi harfiyen yapacaksın."


"Allah Allah nedenmış o. Ben oradan bakılınca ezik falan mı duruyorum. Tanımadığım biri gecenin bilmem kaçında gelecek bana böyle konusacak bende aaa tabi efendim diyeceğim öylemi?" Ufak bir kahkaha atıp, "Benim bu işten ne gibi bir yararım olacak peki."


"Senin bu işten tabi bir yararın olacak hatta en çok senin olacak diyebiliriz." Dedikleriyle ufak bir şaşkınlıkla tek kaşımı kaldırıp "Merak ettim şimdi neymiş o en çok beni ilgilendiren şey?"


Koyu mavi gözleri gecenin karanlığında resmen büyülüyordu. O sert ve emri vaki bakışları bir anda gidip yerine birazdan yaşayacağım şoku en ince ayrıntısına kadar izlemek isteyen meraklı ve anlayamadım farklı bir bakış yer aldı.


"Babanın katilini bilmek istersin diye düşünüyorum." Ellerini cebine koyup dikatlice beni izlemeye başladı.


Dedikleri beni dumura uğratmıştı.


Çok uğraşmıştım babamı benden koparanları bulmayı. Ama hiç bir iz yoktu. Polisler bile bulamamıştı.


Gözlerimin ne zaman dolduğunu, ne zaman kendilerini bıraktığının farkında bile değildim. Hızlı adımlarla üç adımda yanına gidip yakasından tutup "kim kim yaptı söyle çabuk. Sen kimsin bunları nasıl biliyorsun?" Yaşadığım şokla naptığımın farkında bile değildim.


Bileğimden tutup elimi yakasından kurtarıp beni kendine çekti. Tek eli bileğimdeyken diğeri belimdeydi.


"Kuralları şimdiden unuttun bakıyorumda güzellik. Ama böyle olmaz. Baştan mızıkçılık yapacaksan hiç oynamayalım."


Beni bir anda bırakınca sendeledim ve iki adım geriledim.


Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip derin bir nefes aldım.


"Tamam ama sana tek bir soru soracağım bir daha soru falan olmayacak."

Başını olumlu anlamda salladı.


"Sen babamın katilini kim olduğunu nereden biliyorsun?"


"Şahit oldum diyelim."


"Nasıl yani görgü şahidi falanmısın?"


"Başka soru yok demiştin."


"Tamam peki bunun karşılığında napacam ben?"


"Birinden intikam almak istiyorum sende bu intikamımın en güzel parçası olacaksın. Sadece iki aylık bir süreç olacak. Bu süreçte bana neden, niye, niçin, gibi hiç bir soru sormak, yapamam gibi hiç bir kelime kullanmak yok. İşin sonunda delillerle beraber babanın katilinin kim olduğunu öğreneceksin. En ufak bir itaatsizlikte babanın katilini hayatının sonuna kadar öğrenemezsin."


"Tamam kabul ediyorum." Babamı benden alan her kimse onu bulmak için canımdan bile vazgeçerim. İçimde ki kin nefret o kadar büyüktü ki cinayet bile işleyebilirim.


"Güzel anlaştığımıza sevindim. Ha bu arada bu konuştuklarımızı hiç kimse bilmeyecek. İşin detayını yarın akşam atacağım konuma geldiğinde anlatırım. Şimdilik bu kadar. Gelecek olan Mert'e de hiç birşey söylemek yok unutma." Bir kaç adım üzerime doğru yürüyüp yüzüme düşen iki tutam saçımı kulağımın arkasına yerleştirip derin bir nefes aldı.


"Kokun çok güzel." Bir anda hızla geriye çekilip balkondan içeri girip telefonumu masanın üzerine koyup gitmişti. Ben ise yaşadıklarımın şokuyla kala kalmıştım. Ne yaşamıştım ben.


Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama Mert'in beni sarsmasıyla baya bi öyle kaldığımı anlamıştım. Bana endişeli bir şekilde bakıyordu.


"Hayal iyimisin? Neyin var? Cevap ver ne olur korkutuyorsun beni."


Kendime gelip Mert'e ve balkonun girişinde ki annem ve Hayal'i görünce şaşırmıştım.


"Yok birsey sizin ne işiniz var burada." Şaşkınlığımı belli etmemek için yoğun bir çaba sarf ediyordum. Çünki duyduklarım hiç sindirilecek şeyler değdi.


"Nasıl yok birsey telefon ettin bana ve telefonu açtığımda biriyle konusuyordun Kimsin sen? Ne istiyorsun benden falan diyordun.


Eve birimi girdi. Birseymi yaptı sana? Anlat Buket sinirlenmeye başlıyorum artık noldu anlat çabuk." O kadar sinirli ve endişeli duruyordu ki ne kadar korktuğu belli oluyordu. Ama ben neden onu aramıştım ki neden başkası değilde o? Peki o neden benim için bu kadar endişelenmişti.


Annem, "Buket noluyor anlatacakmısın artık. Hırsız mı girdi eve."


"Yok anne gece acıktım bir şeyler yemek için mutfağa indim tıkırtılar duydum biri var sandım. Mert'i aradım o anki korkuyla seslendim ama kedi girmiş eve kapattım telefonu. Telefonu açtığını fark etmemişim."


"Seni aradım kaç defa kapalıydı telefonun." İnanmışa benzemiyordu. Ve cidden cevap verecek halim yoktu.


"Şarjım bitti galiba hem seni inandırmak zorunda da değilim. İzniniz olursa uyumak istiyorum. Ders çalışmaktan hiç uyuyamadım yarın sınavım var uyumak istiyorum. Sizi endişelendirdiğim için özür dilerim." Tam odama geçecekken Hayal kolumdan tutup durdurdu beni.


Bana öyle bir bakışı vardı ki sanki her şeyi biliyor gibiydi.


"Ağlamışsın canım iyi olduğuna eminmisin?" O kadar içten bir soruydu ki sarılıp ağlayasım vardı ama kimseye dememem gerekiyordu.


Tebessüm ederek "Evet canım iyim yorgunum sadece bu kadar telaş boşuna yani bir şey yok." Başını olumlu anlamda sallayıp elini kolumdan çekti.


Mert bir hışımla evden çıkıp gitmişti. Onunda inandığını pek sanmıyorum. Ve bu gram umrumda değildi kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Keşke Hayal'e anlatabilseydim. O kadar çok ihtiyacım vardı ki ona.


Herkes gittikten sonra Hayal'e baş başa kalmıştık.


Düşüncelerimin içinde boğuluyorum ama bir çıkış yolu yoktu. Kabul etmekle hatamı yapmıştım. Neyi kabul ettiğimi bile bilmiyordum daha. Babam hayatta olsaydı bana çok kızardı.


(Ah be benim asi kızım yine düşünmeden haraket ediyorsun.) Diye sitem ederdi bana kesin. Babam Ne zaman aklıma gelse gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Canım çok yanıyordu ve bu acıyı azda olsa hafifletecek olan şey o katilleri bulmaktı. Ve bunu için ne gerekiyorsa yapacaktım. Bir eli yanağımda hisetmemle düşüncelerimden sıyrılıp beni izleyen Hayal'e baktım. Çok duygusal bir bakışı vardı. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.


"Ne yaparsan yap hep yanındayım kardeşim bunu sakın unutma olurmu. Sonu iyi de olsa kötü de olsa hep yanında oldum ve olacağım sakın kendini yanlız hissetme olurmu?"


"Iyi ki varsın Hayal. Şuan anlatamıyorum, anlatamamda ama sarılman ve bu sözlerin bile


ne kadar iyi geldiğini bilemezsin."


Kısa bir sessizlikten sonra Hayal derin bir nefes alıp, "Biliyorum. Yani duydum o adamla konuştuklarını."


Duyduklarımla korkuyla Hayal den uzaklaşıp " Nasıl? Yani duyduğun halde neden gelmedin yanıma?"


"İlk başta rüya sandım bir adam senin ağzını kapatmıştı. Sonra senin kalkıp balkona doğru korkarak gittiğini görünce rüya olmadığını anladım. Tam yanına geliyordum babanla ilgili konuyu duyunca dinlemek istedim. Yanına gelseydim belkide babanın katilini öğrenemiyecektin ve bunu ne kadar çok istediğini çok iyi biliyorum.


Zaten oda'dan çıkarken uyanık olduğumu anladı ve bana sus işareti yapıp gitti. Ama Buket o adam çok tehlikeli birine benziyor. Sana zarar verecek, iyi düşündün mü?"

Sesinde ki korku ve endişe beni dahada bir çıkmaza sürüklüyordu.


"Başka bir yol yok Hayal. Sonu ne olursa olsun yapacam ve babamın katilerini kendi ellerimle öldürecem. Sende bunları bildiğini asla ama asla kimseye demeyeceksin bana bile bildiğini söylemeyeceksin. Unut bu akşamı sana zarar gelmesini istemiyorum. Bu süreçte benden uzak dur olurmu? Sevdiklerime daha fazla zarar gelmesini istemiyorum."


"Saçmalama seni hayatta yanlız bırakmam bu saatten sonra. Sen nereye ben oraya. Zaten o adam da gördü. Her türlü seninleyim. Haa kimseye demem tabi. Ama sakın bana senden uzak durmamı bekleme olurmu?"


Sadece sıkıca sarıldım." Rabbım seni bana iyiki göndermiş iyiki varsın kardeşim."


Hayal'e bana sıkıca sarılıp "sende iyiki varsın canım." Dedi ve bu duygusal ana göz yaşı eklenmese olmazdı zaten.


Bir süre sarıldıktan sonra bir birimizden ayrılıp saate baktım yediye geliyordu. Ve ben hiç uyumamıştım. Uykumda yoktu.


"Ben bu saaten sonra uyuyamam hadi kalk kahvaltı yapıp okula gidelim."


Beni kafasıyla olumlu anlamda salladı. Mutfağa geçip atıştırmalık bir şeyler çıkardım fazla bir iştahım yoktu. Buket'e pek yemek yiyecek gibi değildi. Kahvaltıda sonr üst kata çıkıp üzerimizi değiştirdik. Hayal eve uğramak istemeyince benden bir şeyler giymişti. Benden bir an olsun böle ayrılacağı yoktu anlaşıldı. Evden çıktığımızda da ikimizde suskunduk. Uzun sessizliği bozan da Bukwt'in sesiydi.


"Bende gelecem akşam o adamla buluşmaya."


"Hayır Hayal ne konuştuk seninle tamam yanımda olmana izin verdim ama kendini tehlikeye atmana izin veremem."


"Bende seni o psikopatla tek bırakmam. Bunu aklına sok!"


"Hayal lütfen zorlama beni ban işi berbat edeceksin söz sana her şeyi anlatacam ama lütfen zorlama beni."


"Tamam bir şartla ama."


Derin bir nefes alıp verdim.


"Neymiş o şartın?"


"Bana hareketli konum atacaksın. Ve senin telefonuna bir uygulama indirecem ortamda ki sesleri dinleyecem. En ufak bir terslikte polisleri toplarım oraya."


"Abartma Hayal. Birsey olacağı yok lütfen sadece şartını dinleyecem. Birsey yapacağını sanmıyorum. Derdi ben değilim intikam almak istiyor birinden bakalım derdi neymiş. Lütfen kapatalım konuyu geriliyorum."


Tam itiraz edecekken bir arabanın önümüze kırmasıyla Buket'in ani firen yapması bir oldu. Kafamı sert bir şekilde cama çarpmıştım.


Kafamı kaldırdığımda her yeri bulanık görüyordum. Hayal'e doğru baktığımda baygın olduğunu görmemle frenle değil çarparak durduğumuzu anladım.


Korkuyla Hayal'e doğru döndüm ama başım çok kötü dönüyordu.


"Hayal isimisin? Aç gözlerini nolur?" Çantamdan telefonu çıkarıp ambulansı arayacaktım ama o kadar bulanıktı ki her yer. Arabanın kapısı açıldığında bir adam "iyimisiniz?" Diye sesleniyordu.


"Arkadaşım kendinde değil lütfen ambulansı arayın." Sesi git gide kısılıyor ve bilincim gidiyordu. Zaten nerede tahlilsizlik varsa beni buluyordu.


Adam beni arabadan indirip "benimle gelin lütfen." Diyordu.

Ben ısrarla arkadaşıma bakmalarını söylerken o benimle ilgileniyordu ve bu beni sinir etmişti. Adamı itip "Ben size arkadaşım iyi değil diyorum siz benimle ilgileniyorsunuz. Bırakın beni Hayal'e bakın o iyi değil ben iyim. Başımın dönmesiyle iki adım geriledim adam kolumdan sıkıca tuttu.

Bilincimin tamamen gitmesiyle adamın kolarına bayılmam bir oldu.


*****


Başımdaki ağrıyla ve sallanmamla nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Çok halsiz ve bitkindim sadece bilincim açıktı gözümü dahi açamıyordum. Galiba ambulanstaydım.


Telefon melodisi duyum. Bir ses, "Efendim" dedi ve kısa bir sessizlik oluştu.


"Bu kadar kötü olacağını bilmiyorum. Ama arkadaşı iyi bir sorun yok efendim." Yine bir sessizlik oluştu.


" Buket hanımda iyi ama şuan baygın kendisi."


Yine bir sessizlik oluştu.


"Tahmin edemedik efendim özür dilerim." Son cümlesinde sesi titremişti adamın.


Bir dakika ben ambulansta değilmiyim. Galiba kaçırılıyorum.


Yerimden kıpırdanma çalıştım gözlerimi açtığımda bir arabanın arka koltuğundaydım. Adam benim uyandığımı anlamış olacak ki yandaki adama, "hallet şunun işini zaten bunun yüzünden bi ton azar işittim. Elimde kalacak yoksa." Yanında ki adam beze bir şey döküp ağzıma kapatacağı sırada hızla eline vurup arabanın kapısını açıp hiç düşünmeden kendimi aşağıya attım. Düşünmeden yapılan her şeyin sonu hiç bir zaman olumlu olmaz. Tıpkı benim otobanın ortasına düşmem gibi,en son hatırladığım ise uçurum gibi bir yerden yuvarlanmamdı.

 

 


Loading...
0%