Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.Bölüm

@mavissrgt


Babam yurt dışından çok ünlü bir doktoru zar zor ikna edip özel uçakla gece yarısı Türkiye'ye getirmiş. Ama o da iyleşme şansı yüzde otuz demiş. Kırılan kaburgaları iç organlarına çok ciddi bir zara vermiş ve bu ameliyattan kurtulma şansı yüzde on muş.


Babamla konuşmam bittikten sonra bu haberi Gül teyzeye vermek için can atıyordum. Koşarak Gül teyzenin yanına gittim. Ağzım kulaklarımdaydı adeta. Beni bu şekilde görmesi onu şaşırtmıştı. Bana şaşkın ve endişeli bir sesle, "Hayal ne bu hal noldu?" dedi. Sesindeki o ifade mutlu bir haber almak için can atıyordu adeta. Sevinç ve heyecanın verdiği duyguyla "teyze Buse iyileşecek babamla konuştum yurt dışından ünlü bir doktor varmış onu getirtmiş. Yarım saate buradalar iyileşecek benim kardeşim."dedim içimde ki ufacık bir umut kırıntısı adeta yeşermişti.


Gül teyze şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Galiba kal gelmişti kadına. Elimi yüzünün önünde aşağı yukarı salladım.


"Gül teyze iyimisin Buket diyorum iyileşecek." Bu cümlemin ardından gözünden yaşlar akmaya başladı. Galiba bu sevinç göz yaşlarıydı. Bana sıkıca sarıldı. Bende onun sarılmasına sarılmayla karşılık verdim. Bu sefer bende ağlıyordum. Sanki üzerimden kocaman bir yük kalkmıştı.


"Çok teşekkürler canım benim sen ve baban olmasaydı belkide şuan ben... " dedi ve sustu. Devamını biliyordum ve devamını getirmesini istemiyordum. Tam devam edecekken sözünü kesip, "ayy boş ver şimdi teşekkürler faslını teyze bir ameliyatı varmış onuda atlattımı kocaman bir parti verecem üç gün üç gece sürecek bir parti olacak dilden dile dolaşacak bu parti. Benim kardeşim yeniden doğdu. " İçimdeki o sevinç o kadar çoktu ki bağırmak istiyordum. Tam ümidimi kesmişken rabbimin pes etme demesi ve hep bir ışık göstermesi, bu beni çok mutlu ediyordu.


Gül teyze "Ne ameliyatı?" Dedi sorgulayıcı ve endişeli bir sesle.


Tabi ameliyatın risk durumunu söyleyemezdim. "Gögüsüne aldığı darbeden dolayı zarar gören organlar için bir ameliyat daha gerekliymis biraz riskliymiş ama korkulacak bir durum yok sen rahat ol olurmu?" Sesimi olabildiğince samimi ve rahat çıkması için büyük bir çaba sarf etmiştim. Zira bende çok korkuyordum. Ne kadar bir ümit olmuş olsa da bu ameliyat çok tehlikeliydi. Benim rahat halimi görünce Gül teyze de rahatlamıştı.


Koluna girip "Hadi gel babamlar gelene kadar kantinde birseyler yiyelim valla Buket seni böyle görürse oyar beni" dedim hafif munzur bir sesle.


Bu halime ister istemez Gül teyze de gülmüştü. Beni başıyla onaylayıp kantine doğru gittik. Birşeyler yedikten sonra tekrar üst kata çıktık. Kısa bir süre sonra babam ve yanında kırklı yaşlarda hafif kilolu kır saçlı gözlüklü biri geldi. Bu o doktor olmalıydı. Gül teyzeyle aynı anda o tarafa doğru hızlı adımlarla ilerledik. Babam yanıma gelip bana sarıldı. "Nasılsın kızım?" Dedi anlımdan öpüp. Bende ona sarılıp "iyim baba bahsettiğin doktor bu mu?" Dedim başımla doktoru işaret edip.


"Evet canım çok zor ikna oldu. Gelmiyordu Tam pes etmiştim ki beni aradı ve kabul ettiğini söyledi. Çok şaşırdım bende şuan fazla tutmayalım zaman çok önemli bizim için. Buketi muane edip ona göre ameliyat planı yapacak."dedi Gül teyzeye bakarak. Bu söyledikleri bana değil Gül teyzeyedi.


Gül teyze doktora bir adım daha yaklaşıp elini uzattı. İngilizce bir dille "geldiğiniz için çok teşekkürler. Nolur kızımı kurtarın o benim bu hayatta ki tek varlığım. O olmazsa ben yaşayamam." Söylediği her cümle her kelime kalbime bir hançer gibi saplandı adeta. Çünki Buket benim içinde herşey demekti.


Doktor iki eliyle Gül teyzenin elini tutup samimi bir sesle, "Merak etmeyin elimden gelenin en iyisini yapacağım ama şimdi izninizle hastama bakmam gerek zamanla yarışıyoruz."dedi anlayışlı bir sesle. Gül teyze başını olumlu anlamda sallayıp kenara çekildi. Doktor vakit kaybetmeden yoğunbakıma girdi. Babam ben ve Gül teyze gergin bir şekilde doktorun diyeceklerini bekliyorduk. Uzun bir bekleyişin ardından yoğunbakımın kapısı açıldı. Korkuyla doktora doğru ilerledik. Dayanamayıp doktora İngilizce, "Durumu nasıl doktor bey iyileşecek demi arkadaşım." Dedim.


Doktor hepimizle kısa bir göz teması kurup en son Gül teyzeye döndü.


"Buket hanımın durumu sandığımdan da ciddi. Cihaz olmadan nefes almıyor ve kalbi atmıyor. Bu ameliyat sandığımızdan da zor olacak gibi, kalbin durumunu ameliyat olamadan bilemeyiz o yüzden acil ameliyata almamız gerek." Kafamdan aşağıya kaynar su ve hemen ardından buz gibi bir kova su döktüler sanki. Ne diyordu bu doktor. Gül teyzeye baktığımda ayakta zor duruyordu hemen koluna girdim. Doktor babama dönüp o can yakıcı kelimeyi kullandı.


"HER ŞEYE HAZIRLIKLI OLUN!" Ben bu kelimeden nefret ediyordum. Ne demekti bu şimdi.


Gül teyze duyduğu kelime karşısında daha fazla dayanamayıp bayıldı korkuyla babama baktım. Babam hemen teyzemin yanına gelip kucağına aldı. Yanımıza gelen hemşire "odaya alalım bir sakinleştirici vuralım" dedi. Babamın ilk defa gözünde yaş görmüştüm. Emanetine sahip çıkamadığı için kendini suçladığına emindim. Babam hemşireyi takip etti. Doktorda yanımızdan çoktan ayrılmıştı. Ben ise dona kalmıştım. Napacağımı nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum.


Sanki koca bir boşlukta savruluyor gibiydim. Yoğunbakım kapısına kitlenip kaldım.


"Hayır hayır benim arkadaşım bu kadar güçsüz değildi. O beni bırakamaz beni duyarsa belki açar gözlerini." Tam kapanmak üzere olan kapıdan hızla içeri girdim. Buketin olduğu odanın önüne gelip içeri girdim. Bir taraftan ayağım geri geri gitse de diğer taraftan onunla konuşmak için can atan bir tarafım vardı. Yavaş ve ürkek adımlarla yanına gittim. Çok değişmişti çok kilo almıştı.


"Şuan uyanık olsaydın seninle çok dalga geçerdim Buket. Çok kilo almışsın diye. Sen de bana kızardın. (Kilo takıntısı olan birine söylenecek şeymi bu) diye.


Bende daha fazla uğraşırdım seninle. A- ama şu- şuan... " hıçkırıklarımın arasından akan ve dinmek bilmeyen göz yaşlarım konuşmamı engeliyordu boğazımda ki yumru nefes almamı engelliyor ve etrafı bulanık görmeme sebep oluyordu. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Bir adım daha yaklaştım. Titreyen elimle elini tuttum.

Derince yutkundum. Ama bu yutkunma sanki kezzap içmişim gibi önce boğazımı sonra ciğerimi yakıp geçti. Öyle böyle bir yanma değildi ama canım o kadar acıdı ki. Çığlık atıp bağıra bağıra ağlayasım vardı. Ama yapamazdım. Güçlü olmam gerekiyordu.


"Ama biliyormusun sensiz geçen ikinci günüm ve ben çok kötüyüm Buket. Sensiz ben nefes alamıyorum nolur uyan kardeşim. Biliyorum babanın yanına gitmek için can atıyorsun.


Ama şimdi değil.


Şuan olmaz.


Yapma nolur.

Uyan artık b- ben sensiz yapamam Buket bırakma beni olurmu. Annen çok kötü durumda anneni tek bırakamazsın. Bunu yapma bize. Doktorlar ümit yok diyorlar ben inanmıyorum. Çünki senin ne kadar inatçı ve güçlü olduğunu onlar bilmiyor. Hadi benim inatçı arkadaşım yine inadın tutsun uyan, uyan ki bende bak ben demiştim diyeyim."


Elini sıkıca tutup öptüm. Buz gibiydi. Çok üşüyor olmalıydı. Üzerini biraz daha örttüm.


"Üşüme sen kardeşim. Sen soğu sevmezsin. O yüzden çabuk uyan sana o çok sevdigin çorbamdan yapacam söz sen ne istersen o olacak. Ama nolur uyan artık." Boğuk ve kesik kesik çıkan sesim nefes almamı zorlaştırıyor ve gözüm kararıyordu.


Tam konuşacakken duyduğum sesle konuşmam yarım kaldı.


"Merak etme o iyileşecek. Onun gitmesine asla izin vermem." Sesin geldiği yere dönmemle şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.


"S- sen? Ama nas- sıl öğrendin. Ve buraya nasıl girebildin."


"Uzun zaman oldu Hayal. Böyle karşılaşmayı bende istemezdim." Dedi hafif ve buruk bir tebessümle. Tam beş yıl olmuştu. O olaydan sonra kayıplara karışmıştı ve bir daha haber alamamıştık.


Kocaman bir şaşkınlıkla elimin tersiyle göz yaşlarımı silip şaşkın bir sesle,


"Ekin...!!?? Dedim bir cevap beklercesine...


Herkese merhaba arkadaşlar. Okuma sayısı çok az her bölüme en az yüz okuma olması gerekirken kırkı geçmiyor. O yüzden bu bölümden sonra her elli okumaya yeni bölüm gelecek biliyorum biraz kötü bir haber ama benide anlayın bir bölümü yazıp düzenlemek en az beş yada altı saatimi alıyor. Anlayışınız için çok teşekkürler. Yeni bölümde görüşmek üzere. 🥰 Seviliyorsunuz.. ❤️


 

 

Loading...
0%