Yeni Üyelik
20.
Bölüm

19.BÖLÜM

@mavissrgt

Şaşkınlıktan dona kalmıştım adeta, bu Ekin di. Ama bu nasıl olurdu.

 

"Sen sen, ama nasıl olur bu!" Dedim, şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.

 

"Naber güzellik"dedi yüzünde ki o öfke bir anda kaybolmuştu adeta.

 

"Ama sen?" Dedim ve sımsıkı sarıldım.

 

"Öldün sandım. Benim yüzümden öldüm sandım Ekin." Göz yaşlarım yanaklarımdan usul usul akmaya başlamıştı. O da benim gibi bana sarılmıştı.

Bir süre öyle sarılı halde kalınca beni kendinden uzaklaştırdı. Hayal bana anlatmıştı ama bir anda karşımda kanlı canlı görünce bir tuhaf olmuştum.

 

"Nerelerdeydin sen kaç yıl geçti seni aramadığımız yer kalmadı." Şaşkınlığım sinire dönmüştü. Omuzuna bir tane yumruk attım. Benim bu hareketime kahkaha attı.

 

"Benden kurtuldun diye sevindin sanıyordum." Yüzünde ki alay dolu ifade güldürmüştü beni.

 

"Yani sevinmeme engel olan şeyide biliyorsun bence!" Dedim ima dolu bir sesle.

 

"Aaa yani gerçeği bilsen benim öldü haberime sevinecektin yani öyle mi? Valla bak şimdi alındım işte. O kadar mı çok bıkmıştın benden."dedi yüzünü düşürerek.

 

"Saçmalama sen benim en yakın arkadaşımsın. Tabiki de yine aynı derecede üzülürdüm."

 

Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.

"Ben seni ziyarete gelecektim ama geri yurtdışına dönmem gerekti. Bilirsin işte doktorluk zor iş. Daha bügün geldim.Dedim benim en değerli hastam nasıl oldu. Kendine iyi bakıyor mu yoksa yine iyileşmeden ayaklanmaya başladımı."

 

"Bak sen şuna doktor olmuşta bana doktorluk taslarmış. Ben gayet iyim hem başımda annem olduğu sürece kolay kolay iyilesmeden o yataktan kalkmazdım zaten. Ayakalandığıma göre turp gibiyim."Dedim saçımı geriye atıp havalı bir duruş yaptım. Bu halim baya eğlendirmişti Ekin'i.

 

"Belli belli baya bi toparlamışsın kendini. Hadi gel sana bir kahve ısmarlayayım." Dedi sevecen bir sesle.

 

"Çok güzel olurdu ama annem yemeğe bekliyor baya geç kaldım zaten. Ama sana söz yarın takılırız seninle."

 

Samimi bir sesle "Tamam aldım sözünü bak." Dedi.

Kısa bir vedalaşmanın ardından hızlı adımlarla eve geçtim. Anahtarla kapıyı açarken beni nelerin beklediği az çok biliyordum. Gözümü korkutmuyor değildi. Annem değilde en çok Hayal'in tepkisi beni korkutuyordu. O son bakışında ki kırgınlık canımı yakmıştı.

 

"Güçlü ol Buket baban için." Kendi kendime telkinler vererek holden geçip oturma odasına doğru yöneldim.

 

Annem ve Hayal'e göz göze geldiğimde bana sinirli bir şekilde bakıyorlardı. Ellerimi havaya kaldırıp.

 

"Tamam teslim oluyorum.Lütfen o öldürücü bakışlarınızı çekin üzerimden." Dedim ürpermiş gibi yaparak.

 

Annem "Kızım saaten haberin var mı senin. İki saat dedin beş saat oldu. Daha yeni çok büyük bir olay atlattın."

 

"Mert'leydim." Dedim bir anda.

Ikiside ilk önce bir birlerine sonra bana baktılar.

 

Hayal "Buket umarım tahmin ettiğim şeyi yapmamışsındır." Sesinde ki tereddüt ve hayal kırıklığı canımı acıtmıştı.

 

"Önce bir oturun sizinle önemli bir konu hakkında konuşmam gerekiyor" Dedim, elimle üçlü kanepeyi gösterip. Annem "Olmaz açsın kaç saattir ne diyeceksen yemek yerken söyle. Hem ilaç saatinde geçiyor." Sesinde ki sinir kendini zor tuttuğunun belirtisiydi. Zorlamasam iyi olacaktı. Aksi halde güzel bir terlik yiyecektim.

Hep beraber masaya geçtik. Ama Hayal asla bana bakmıyordu. Anlamıştı zaten kararımı.

 

Annem servisi yapıp karşıma oturdu. Bir kaç dakika sessizce yemeklerimizi yemeye başladık. Artık anlatmam gerekti. Korkuyordum tepkilerinden. Çünki ikiside benim bu hayattaki tek varlığımdı. Ama mecburdumda. Beynimle savaşmaktan bunalıp sesli bir şekilde "oofff" dedim.

 

Annem ve Hayal bana baktılar.

 

"Ben Mert'in çıkma teklifini kabul ettim." İkisinden de ses yoktu. Bekliyorlardı sanki benden böyle birsey. Onlar konuşmayınca bende devam ettim.

 

"Ben şeyy. Bende bilmiyordum onu sevdiğimi ama onda beni ona çeken birsey var. Beni anlayacağınız umuyorum. Size bugün biraz sert davrandıysam özür dilerim. Bir anda herşey üst üste gelince ben de bir anda patladım." Mahçup bir şekilde önümde ki tabağa başımı çevirdim.

İlk tepki annemden geldi.

"Sevebilirsin kızım ben sana sevme yada aşık olma demem, diyememde zaten. Ama olacak ilişki var olmayacak ilişki var. Hayal bana anlattı o çocuk hiç normal biri değil. Ben bu ilişkiyi onaylamıyorum. Sende otur sağlam kafayla düşün taşın bunun oluru yok." O kadar ciddiydi ki böyle sert ve net bir sesle konuştuğunu çok az görmüşümdür.

 

"Ben düşündüm anne zaten bu bir anlık olan birsey değildi. Hem be-" lafımı bölen Hayal'in sesiydi.

 

"Acaba nerde tam olarak aşık oldun Buket. Seni bodrum katına zorla sürükleyip boğarken mi?

Yoksa yılanlarla dolu bir oda ya tehlikeli olduğunu bildigi halde seni bırakıp bir zehirli yılan tarafından ısırılmanı sağladığı zaman mı? Aaa dur buldum yoksa içerisinde hiç bir yerde yedeği olmayan babanın fotoğraflarını telefonu parçalara ayırırken mi? Yada annenin neredeyse ölümüne sebep olacağını bildiğin zaman mi? Ve daha niceleri. Sayayım istersen. Hatırlamana yardımcı olur belki." Soğuk ve acımasız ses tonu beni hem ürkütmüş hemde o kadar acıyı tekrar yaşamama neden olmuştu. Cidden ben bu adamın neyine aşık olmuştum?

 

Sol gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Derin bir nefes alıp omuzlarımı dikleştirdim.

 

"Çok kırıcı oluyorsun Hayal." Dedim sesimin pürüzsüz çıkmasını sağlayarak.

 

"Eğer az birşey o gerizekalı beynini çalıştırabileceksem daha da ağır konuşabilirim. Yoksa senin o durmuş beyninin çalışacağı yok anlaşıldı." Derin bir nefes aldı. Sakinleşmeye çalışıyordu.

"Bak Buket senin o çocukla birlikte olman demek senin cehennemini kendi ellerinle hazırlıyor olman demek. O narsist biri, sen onunla yapamazsın o seni bir daha bırakmaz. Sevgisinden değil bak narsistliğinden bırakmaz. Seni kimse kurtaramaz ondan annen bile. Ben senin gözümün önünde yok olmanı izleyemem."

 

Şaşkın bir şekilde Hayal'i dinliyordum. O kadar haklıydı ki. Ama bunu mecburdum. Bende istemezdim böyle olmasını.

 

"Hayal çok haklı kızım o çok tehlikeli biri. Sana iyi gelmez. Hem beni bile bir sinirle öldürmeye kalkan birinden ne beklersin ki."

 

"Hatırlatırım anne o çocuğun babasıyla sevgilisin sen." Sinirle söylediğim sözlerden sonra yüzü bir anda düştü.

 

"Bitti o iş Buket ayrıldık biz. Senin kazanın olduğu gün." Hayret dolu bakışlarla anneme bakıyordum. Yerimden kalkıp anneme sıkıca sarıldım. "Beni tercih edeceğini biliyordum canım benim." Dedim heyacan dolu bir sesle.

 

"Bakalım sen kimi tercih edeceksin Buket?" Dedi Hayal.

 

Başımı ağır ağır Hayal'e çevirdim.

"Ne demek oluyor bu Hayal. Ne saçmalıyorsun sen?"

Korktuğum şey başıma gelmişti işte Allah kahretsin.

 

"Ya Mert ya ben karar senin. Bunun dönüşüde olmayacak ona göre." Beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

 

"Yapma böyle Hayal bana bu zor kararı vermek zorunda bırakma. Hem ben senin bir çok yanlış kararlarında hep yanında oldum. Olmayada devam edeceğim. Neden benim bir hatam da beni siliyorsun. Senin arkadaşlık anlayışın bu mu yani?" O kadar zoruma gitmişti ki gözlerim dolmuştu adeta.

 

"Benim arkadaşlık anlayışım bu malasef. Sevdiğim birini göz göre cehenneme sürüklenmesine izin veremem kusura bakma." Dedi o kadar soğuktu ki bir an başkası var yanımda sandım.

 

Annem "Hayal çok haklı. Ya o çocuk ya ben ve Hayal kızım sana sabaha kadar müsade. Sabah kahvaltıda kararını bildirirsin bize. Ama bizi değilde o çocuğu seçersen cidden bizi hiç sevmemişsindir demek oluyor bu. O yüzden bu evde de yerin yok demek." Gözlerimden akan yaşlara şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiştim. Tek bir hatamla silmeye hazırlardı. Hayal'e son bir bakış attım. O da annemin son dediği şeye şaşırmıştı. Ama bozuntuya vermemeye çalışıyordu.

 

Ayağa kalkıp, "Ben sizin o kadar hatanıza rağmen hep yanınızda oldum." Hayal'e dönüp, "Benim sevgilime aşık olmanı bile affetim ben." Dedim hayal kırıklığı dolu bir bakışla Hayal'e baktım. Benden böyle birşey beklemediği çok netti. Gözleri dolmuştu.

 

Bakışlarımı ondan kaçırıp anneme döndüm. " Ve beni sadece birini sevdiğim için evden kovan annem. Sırf birini sevdim diye beni evlatlıktan sildin ya bunu asla unutmayacağım. Sabaha gerek yok şimdi gidiyorum. Beni tek kalemde silenlere yalvaracak değilim. Dostlukta bu olmuyor annelikte." Arkamda ki sandalyeyi ayağımla iterek düşürdüm. Ikisde benden böyle birsey beklemiyorlardı. Ama bende onlardan böyle birsey beklemiyordum. Onlarda beni çok kırdı.

 

Yukarı çıkıp dolabın kenarında ki bavulumu alıp dolabımda ne var ne yoksa doldurdum. Hıçkırıklar içinde ağlamaktan nefesim kesiliyordu.

 

Hızlı bir şekilde merdivenlerden indim. Annem ve Hayal hayla masada oturuyorlardı. Buruk bir tebessümle onlara bakıp kapıdan çıkıp kapıyı açık bırakarak evden ayrıldım.

 

"Vay be bu kadardı demek bir insanı böyle silmek."

 

Ne kadar yürüdüğümü bilmiyordum. Ve nereye gideceğimi de. En iyisi Mert'i aramaktı. Tam telefonu elime almıştım ki yanımda bir araba durdu.

 

"Pişt güzellik nereye böyle?" Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Bu Ekin di.

 

Benim yüzümü görünce yüzü bir anda soldu. Arabadan hızlıca inip yanıma geldi.

 

"Ne bu halin noldu sana?" Dedi endişeli bir sesle.

 

Dolu dolu gözlerle Ekin'e baktım.

"Galiba ben artık kimsesiz kaldım." Dedim daha fazla kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

Beni kendine çekip sarıldı.

 

"Endişeli bir sesle "O ne demek. Gül teyzeye bir şeymi oldu yoksa." Dedi beni kendinden uzaklaştırarak.

 

"Hayır ama beni evlatlıktan reddetti.

Bende evi terk ettim."

 

Gülümseyerek bana baktı.

"Bumuydu yani bende birşey oldu sandım. Rahat ol iki güne gel diye yalvarır sana o bir anlık sinirle demiştir. Sanki bilmiyorsun onun siniri saman alevi gibidir." Dedikleri mantıklı gelmişti Hayal değil ama annem beni çabuk affederdi. Ama o eve asla dönmeyecektim.

 

"Sen nereye gidiyorsun şimdi?"

 

"Bilmiyorum Mert'e giderim herhalde kendime bir ev ayarlayana kadar. Arabamın anahtarını da almayı unuttum zaten. O eve bir daha gitmek istemiyorum." Dedim sinirli bir şekilde.

 

"Mert kim?" Dedi kalınlaşmış ses tonu dikkatimi çekmişti.

 

"Sevgilim. Yani yeni sevgili olduk annem ve Hayal de ondan beni sildiler ya, hiç anlayış yok. Ben onlara böyle yapmamıştım."

 

"Sen ve sevgili öylemi hayatta inanmam" çene kasları kast katı olmuştu edeta.

 

"Sen iyimisin?" Dedim meraklı bir şekilde. Bir anda o sert bakışı kaybolup, "iyim sen erkeklere pek güvenemezsin de şaşırdım açıkçası. Seni bu kadar yemininden döndüren kişiyi merak ettim bak." Dedi zoraki bir tebessümle.

 

"Uzun hikaye anlatırım bir ara. Neyse ben seni tutmayayım. Dertlerimle bunalttım seni de zaten."

 

"Olurmu öyle şey bana gel bende kal zaten eve pek uğradığım da sayılmaz. Rahat edersin." Dedi tek eli omuzuma atıp.

 

"Senide zor duruma sokmayayım şimdi." Dedim mahçup bir sesle.

 

"Aşk olsun bunu söylememiş olarak kabul ediyorum. Hadi gel ben eve bırakayım seni. " Beni arabaya bindirip valizimi de bagaja koydu. Yol boyunca sohbet ettik. Çok özlemişim Ekin'i. Bana son beş yılda neler yaşadığını anlattı. İsmini değiştirdiğini de bu sayede öğrenmiş olmuştum.

             

                      *****

 

Ekin'in yani Savaş'ın evine gelmiştik. Baya bi uzakta oturuyormuş dağın başı desem yeridir. Kocaman bir evdi resmen say say bitmeyen odaları vardı. Bu çocuk bu kadarmı zengindi yaa.

 

Savaş "istediğin odaya geçebilirsin" Dedi sevecen bir sesle.

Bende başımla onayladım. Üst kata çıktım. Tam yirmi beş basamak vardı. Üst katta beş oda vardı. Hepsini teker teker gezdim. Ama çok boğucu bir havası vardı odaların. En sonda ki odaya girdiğimde ise hayran kalmıştım. Dağ manzaralı oda boydan boya cam ve kocaman bir balkonu vardı. Camın hemen yanında iki kişilik bir yatak ve hemen yanın da boydan bir ayna vardı. En güzel yanıda odanın içinde banyo ve lavabo vardı. İşte tam aradığım odaydı. Sade ve ferah kocaman gardolab kapının hemen girişinde solda kalıyordu.

 

Sevinçle aşağıya indiğimde Ekin yani Savaş elinde iki kahveyle bana gülümseyerek bakıyordu.

 

"Eee kahve sözümü unuttuğumu mu sandın. Hemde kendi ellerimle yaptım. Bak kıymetimi bil kimseye bu güne kadar kendi ellerimle kahve yapmamışımdır." Dedi munzur bir sesle.

 

"Ayyy çok teşekkürler. Tabikide bana özel olacak. Yoksa bir ayrıcalığım olmazdı demi." Dedim hafif bir tebessümle kahveyi elinden alıp tekli koltuğa oturdum oda üçlü koltuğa geçip kahveyi önündeki büyük masaya koydu.

 

"Eee anlat bakalım kim bu Mert. Aileni silecek kadar ne var bu çocukta." Dedi kahvesinden bir yudum alıp.

 

Tam konuşacakken pencerelerin aynı anda kırılması bir oldu. Ekin, "yere yatt." Diye bağırmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım.

Ekin üzerime atlayıp beni masanın arkasına çekti masayı kaldırıp önümüze siper etti.

 

Korkudan dona kalmıştım. Ekin korku ve endişeyle vücudumu kontrol ediyordu.

 

"İyimisin Buket?" Kurşunlardan sesini zor duyuyordum. Ekin belinde ki silahı çıkarıp sağa sola ateş ediyordu. Telefon melodisini duyunca yerde duran telefonu aldım. Arayan Mert'i.

Hızlıca açıp "Mert kurtar bizi ateş ediyorlar nolur yardım et." Dedim. Korkudan elim ayağım bir birine dolaşmıştı. Kapı kırılma sesiyle çığlık atmıştım. Mert telefondan bana sesleniyordu ama cevap verecek durumda değildim.

 

Çünki kafama dayanmış bir silah vardı. Elimden telefonun alınması ve ensemde hissettiğim ani bir acıyla, acıdan inlemem bir oldu. Gözümün kararmasıyla vücudum soğuk zemine düşmüştü.Son duyduğum şey ise Ekin'in "ona zarar verirseniz sülalenizi sikerim şerefsizler. Bı-....

 

Yine o sevmediğim karanlığa hapis olmuştum...

 

Yeni bölümü nasıl buldunuz arkadaşlar. Umarım begenmişsinizdir. Yorum ve oylarınızı benim için çok değerli. Gelecek bölümde görüşmek dileğiyle.🥰 SEVİLİYORSUNUZ ❤️❤️

 

Loading...
0%