@mavissrgt
|
Ambulans siren sesi ona benzer bir kaç ses ve bir kaç kişinin telaşlı bağırma sesleri. Neler oluyordu. Neredeydim ben, bu sesler neydi? Neden kıpırdayamıyordum? Karnımda yüksek bir basınç vardı. Ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Zar zor gözümü az da olsa aralayabilmiştim. Gördüğüm manzarayla kanım donmuştu resmen. Uçurumun kenarında kayalığa asılı kalmıştım. Korkuyla kıpırdanmaya çalıştım. Ama en ufak bir hareketim aşağıya doğru kaymama sebep oluyordu. Korkuyla bağırdığımda bir ses "Sakin ol sakın kıpırdama seni kurtaracağız sadece sakin kal ve sakın kıpırdama. Seni kurtarmak için buradayız." Kimin konuştuğunu göremiyordum arkam dönüktü ve bulanık görüyordum. Zar zor çıkan kısık sesimle kekeleyerek ,"N- ne ol- du b- bana? Ne-redeyim ben?" Diyebildim kendi sesimi ben bile zor duyabiliyordum her bir hücrem acıyordu karnımda ki yoğun acı tüm vücuduma yayılıyordu adeta. "Korkmayın az kaldı ulaşmak üzereyiz sana. Hareket edebiliyormusun ağrın varmı, varsa nerede?" "Hareket edemiyorum canım yanıyor. Kar- nım ne- fes... " Konuşurken bile ciğerlerim acıyordu. Sacede gögüsümü destekleyen bir kayanın üzerindeydim. Ayaklarım sarkıktı. Ve en az otuz metre yukarıda asılı kalmıştım. Kaburgam çok kötü acıyordu nefes alamıyordum ve etraf çok uğultulu ve bulanıktı. "Çok az kaldı uyumamaya çalış." Çok korkuyordum. Ve kollarımdan kanlar akıyordu parmak uçlarıma doğru. Ve beni kan tutuyordu. En ufak bir hareketimde uçurumun dibini boylamama ramak kalmıştı. "Çok kor-kuyo-rum her yer kan beni kan tu-tar. Nolur çabuk olun ne- nefes a- la- mı" nesefim bitmişti. En son gördügüm şey ise kayalıktan aşağıya düştüğümü ve hayatta en çok nefret ettiğim kanı görmek nasip olacakmış demek ki. İnsan en çok neyden korkarsa o sonu olurmuş demek ki. Ama babama kavuşma hissi beni rahatlatmıştı. Gözlerimi kapatmadan hemen önce uçurumun dibinde babamın suliyetini gördüm bana yine (Ah be asi kızım naptın kendine bakışı vardı.) Yanına geliyorum babacım tut beni!.... Hayal'in gözünden.. Gözümü açtığımda Buket'i baygın bir halde arabaya bindiriyorlardı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hızla yerimden doğrulmamla boynumda ki ağrının beynime ulaşması bir oldu. Elimi boynuma götürüp masaj yaptım kaza yaptığımı yeni yeni hatırlayıp hızlıca toparlandim Buket'i arabaya bindiren o yol magandaları takip etmek için kontağı çalıştırdım ama çalışmadı. "Allah kahretsin sırası değil nolur çalış." Birkaç denemeden sonra çalışmıştı. "İşte benim kızım aferin beni bırakmayacağını biliyordum." Diyip son gazla arabaya yetişmeye çalıştım arabanın ön kaputu pert olduğu için herkesin dikkatini çekmiştim galiba. Yolda hem arabayı takip edip hemde polisi aradım. Onlara gittiğimiz istikameti söyleyip gaza dahada köklendim. Ama kazadan dolayı araba o kadar hızlı gitmiyordu. Arada ki mesafe daha da artınca araba bir anda istop edince sinirle direksiyona vurdum kontağı tekrar çevirince Allah'tan hemen çalıştı. Tüm gücümle gaza basıp arabayı bulmaya çalıştım. Buket'in olduğu arabayı görmemle gaza daha da köklendim. Tam yaklaşmışım ki Buket'in arabadan atlayıp yuvarlanarak uçuruma yuvallandığını görmemle firene basıp arabadan inip koşarak uçurumun kenarına gitmem bir oldu. Buket'i kaçıran adamlar kısa bir duraksamanın ardından gaza basıp gitmişlerdi. Uçurumun olduğu tarafa gittiğimde gördüğüm görüntüyle ağzımdan çığlığın kopması bir oldu. Hemen bariyerleri geçip Buket'in yanına gitmeye çalıştım ama imkansızdı çok dik bir yokuştu ve bir iki adım daha atarsam yuvarlanma ihtimalim vardı. Hıçkırıklarımın ve göz yaşlarımın arasında Buket'e seslendim bir ümit. "Bukettt buketttt iyimisin ses ver nolur. Bırakma beni nolur kardeşim." Kanlar içindeydi ve yan bir şekilde ne büyük nede çok küçük bir kayaydı, onu öyle kayalığa asılı görünce benim canım acımıştı. Benim arkadaşımı kan tutardı ama o kan görmeye dayanamaz ki. Elimi cebime atıp hemen ambulans ve itfaiye yi aradım. "Buket nolur ses ver dayan kardeşim nolur dayan bak yardım geliyor kurtaracağım seni." Ne kadar zaman geçti hiç bir fikrim yoktu. Kitlenmiştim ve çaresizlik tüm bedenimi sarmıştı. Elimden bir şey gelmemesi öylece uçurumun dibinde ölümle burun buruna gelen kardeşimi izlemek ve kurtaramiyor oluşum. Çok ağrıma gidiyordu. Etrafıma toplanmış insanlar kimi dua ediyor, kimi vah vah ediyor, kimi videoya çekiyor. Ben ise gözümü bir saniye bile Buket'ten ayırmıyordum. Ambulans ve itfaiye sesini duymamla otobanın ortasına atladım. El kol hareketleriyle "burada nolur çabuk olun o- o hareket etmiyor yardım edin" diye bağırıyordum. Tek yapabildiğim buydu Allah kahretsin beni sadece bu gelebiliyordu elimden. Olayı hızlıca anlattım itfaiye ve ambulans ekiplerine, itfayedekiler koşturmaya başladılar. Ne olduğunu bilmiyordum bir şeyler oluyor her şey karma karışık beynim bulanıktı şeritler çekildi herkes uzaklaştırıldı. Ben ısrarla kalmak istedim ama onlar arkadaşımın yanında olmama izin vermediler. Ne kadar ağlasam çırpınsamda olmadı. Direndim ama kolumda ki acıyla gözümün kararması ve uykunun beni hapis etmesi bir olmuştu.
***** "Şu yeni gelen kızı gördün mü?" "Ayy evet yaa çok kötüydü içim gitti. Ümit yok diyordu Hakan Bey." "Aa yazık olmuş çok gençti. Bu kızda kardeşi galiba baya sinir krizi geçirmiş üç tane sakinleştiriciyle zor durdurmuşlar. Dünden beri uyutuyorlar. Maf olacak çok üzüldüm." Duyduğum bu sesler? Bukettt! Uyanmak istiyordum ama olmuyordu. Ne diyordu bunlar. Benim kardeşim çok güçlü ona birsey olmaz ki. Tüm gücümle gözümü açmaya çalıştım. Bir kaç denemeyle sonunda başarmıştım. İki kol beni omuzlarımdan tutuyordu. "Kalkmayın lütfen biraz uzanın. Hastanedesiniz ani kalkarsanız başınız dönebilir." Ne diyordu bu. Bulanık gören gözlerim netleşince iki hemşirenin bana baktığını gördüm. Olaylar şimşek etkisiyle beynimde canlanınca hızla kolumda ki serumu söküp attım. Hemşire, "napıyorsunuz dinlenmeniz gerekiyor!" "Buket nerde? İyi değilmi? Hangi oda da kardeşimi görmek istiyorum." Hemşireler bir birine bakıp tekrar bana baktılar. Sinirlenmiştim neler oluyordu niye bunlar susuyordu. "Kime diyorum arkadaşım nerede neden susuyorsunuz? Cevap versene?" Diyerek tutan kolumu kurtarıp hızla odadan çıktım. Kimse bana Buket'i göstermiyordu. Koridorda hızlıca yürürken, "Bukettt nerdesin bak buradayım." Arkamdan koşarak gelip beni durduran iki hemşire,"Sakin olun Hayal hanım. Arkadaşınızı şuan göremezsiniz. Yoğun bakım da." "İyi ama demi ne zaman normal odaya alırsınız? Bir kere uzaktaysa olsa görebilirmiyim. Nolurr o benim varlığımı hissederse iyi olur. Çabuk toparlar. Hem benim arkadaşım çok güçlü o Hakan'mıdır nedir o doktor yalan söylüyor benim arkadaşım iyileşecek ben başka doktorlar bulacam." İki hemşire şaşkın bir şekilde bana bakıp, "Tamam Hayal hanım gelin şöyle oturun, biraz sakinleşince ben sizi arkadaşınıza götürecem. Ama lütfen sakin olun." Olumlu anlamda başımı sallayıp nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. Ama olmuyordu. Canım çok yanıyordu, bağıra bağıra ağlamak istiyordum. "Beni arkadaşıma götürün nolur onu görmek istiyorum." Tüm çaresizliğimle yalvarır gözlerle hemşireye baktım. "Tamam gelin ben götüreyim sizi." Dedi üzgün bir sesle o da acıyordu bana. Şuan acınacak haldeydim zaten. Asansöre bindiğimiz de hemşire ikinci kata bastı. İkinci kata geldiğimizde uzun bir koridordan geçtik. Elim ayağım titriyordu. Onu nasıl bir halde göreceğimi bilmiyordum. Ve çok korkuyordum. Biraz yürüdükten sonra sağa döndüğümde Buket'in annesiyle göz göze geldik. Yüzü bembeyaz gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Koşarak sarıldım ve daha fazla kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. Bir anda kollarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı. Donuk bir ifadeyle, "Neden ağlıyorsun? Ne bu halin benim kızım iyi olacak kendine gel, sanki.." dedi ve durdu. Dik durmaya çalışıyordu. Derin bir nefes aldı ve kafasını dikleştirdi. "Sanki ölmüş gibi davranma. Sadece ufak bir yaralanma iğleşecek benim kızım tamamı?" Kendimi sakinleştirmek için derin bir nefes aldım ve göz yaşlarımı sildim. "Doğru söylüyorsun benim kardeşim iyi hiçbiriy olmaz ona." Dedim dik durmaya çalışarak. Gül teyze çok zor duruyordu ayakta. Bende kendimi bırakırsa kadın yıkılırdı. Hemşireye dönüp "ben Buket'i görebilirmiyim." "Malesef sadece cam arkasından oda çok kısa bir süreliğine gösterebilirim."dedi mahçup bir sesle. "Olsun ona da razıyım beni kardeşime götürün." Dedim titreyen sesimle. Gül teyzeye bakıp " Ben bi şu kıza fırça çekip geliyorum bizi korkutmak neymiş soracam ona sen burada beni bekle tamam mı teyze" dedim hafif bir tebessümle. Gözleri doldu, dudakları titredi, o dik duran omuzları bir anda koca bir dağın yıkılışı gibi yıkıldı sanki. "Kızıma de ki anneni çok kırdın, annen seni çok özledi de olurmu beni yanına almadılar bir kere aldılar o da iki dakikaydı. Çok özledim çabuk iyileşsin." akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim. "Sen merak etme teyze onu ayağa kaldıracam yine nutuk çekecek bize (ne bu haliniz yaa ben size böylemi öğrettim. Her şeye ağlamayı bırakın) Diye kızacak bize daha. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Hemşire "bu taraftan Diyerek beni yönlendirdi. Bende hemşireyi takip ettim. Otomatik kapının şifresini girdi. Kapı açılınca içeri girdi bende peşinden girdim. Bana maske,bone ve giymem için kıyafet verdi. Onları giyince büyük bir kapıdan daha geçtik. Sağ tarafa dönmemle büyük bir cam ve arkasında o cıvıl cıvıl olan arkadaşımın ölümle savaştığını görmek yüreğimde ki o yumruğu dahada büyümesine sebep oldu. Yavaş adımlarla cama yaklaştım. Gördüğüm şeyle dizlerimin bağı çözüldü. Tam düşecekken hemşire beni tuttu. "Iyimisiniz?" Dedi endişeli bir sesle. "O- o neden bu kadar kabloya bağlı. Neden bu kadar kilo almış insan bir günde bu kadar kilo alamaz ki ama." Şok olmuştum bu kadar kötü beklemiyordum. Tüm vücudu, yüzü şişmişti. Ağzında, gögüsünde, kollarında her yerinde kablolar vardı. Gögüsünde büyük bir bandaj vardı. "Buket hanımın durumu çok ağırdı bize geldiğinde şuan fazla bilgi veremem doktoruyla konuşsanız daha iyi olur." Sesinde ki o tını beni korkutmuştu. Hızla hemşireye dönüp "Ne demek istiyorsunuz. Ben doktor beyle konuşmak istiyorum hemen" dedim sert bir sesle. Başını olumlu anlamda salladı. "Doktor bey şuan odasında birinci kat beşyüz iki numaralı oda da. Sadece iki dakika kalabilirsiniz burada beni zor durumda bırakmazsanız çok sevinirim. Normalde yasak ama sizin halinize dayanamadığım için gizlice görmenize izin verdim. "Çok teşekkürler. Tamam beni biraz arkadaşımla yanlız bırakırmısınız." Beni başıyla onaylayıp uzaklaştı. Cama dönüp "Canım bak ben geldim. Hadi kalk bak annenle ben çok korktuk. Bizi bu kadar korkutmaya hakkın yok hep sen nutuk çekerdin bize sıra bende galiba. Nolur kalk beni bırakma sen olmazsan yapamam ki ben. Hele Gül teyze hiç yapamaz. Babanı çok özledin biliyorum. Ama şimdi değil Buket inan şuan hiç zamanı değil. Bizim sana ihtiyacımız var annen için, benim için ve babam için nolur uyan. Baban seni benim babama emanet etti. Emanetine sahip çıkamadım dedirtme babam bunu kaldıramaz. Nolur nolur uyan olurmu." İçeri giren hemşireyle zamanımın dolduğunu anladım. Tekrar Buket'e bakıp seni bekliyoruz fazla bekletme olurmu. Biliyorsun bekletilmeyi sevmem." Dedim buruk bir tebessümle. Yanından ayrılmak istemiyordum ama mecburdum. Yoğun bakımdan çıktığımda Gül teyze ayağa kalkıp yanıma geldi. Endişeli ve telaşlı bir sesle "Nasıl iyimi kızım" dedi. Tebessümle "valla keyfi gayet yerinde. Baya fırça çektim kalkacak sıkıysa kalmasın. Valla çenemden kurtulamaz"dedim. Bana buruk bir tebessümle bakıp "iyi ki geldin kızım"Dedi. " Ben dünden buradayım Gül teyze aşağıdaydım. Dünden beri uyutmuşlar beni" diyince şaşırdı. Birsey demesine izin vermeden. "Ben bi doktorun yanına gidip geliyorum. Sonra seninle kantine gidip bir şeyler yeriz valla Buket seni böyle görürse beni keser anneme bakamadın diye." Tam itiraz etmek için konuşacakken "Ben geliyorum diyip uzaklaştım. İtiraz edeceğini adım kadar biliyordum çünki. Doktorun odasına korkarak yaklaştım. Kapıyı elim titreyerek çaldım. "Gir" sesiyle içeri girip,"merhaba doktor bey ben hastanız Buket hakkında bilgi almak istemiştim."Dedim. "Tabi buyrun lütfen"dedi ve koltuğu eliyle gösterip oturmami bekledi. Karşısındaki tekli koltuğa oturup dikkatlice doktoru dinlemeye başladım. "Öncelikle siz nasılsınız düne göre biraz daha iyi gördüm sizi." Dedi samimi bir sesle. "Ben iyim arkadaşım nasıl ne zaman normal odaya alacaksınız doktor bey." Dedim sabırsızlık ve endişe dolu bir sesle. Zira duyacağım şeyler beni çok korkutuyordu. "Lütfen sakin olun ben bu açıklamayı Gül hanımada yaptım ama size anlatmamış belli ki. Buket hanım bize geldiğinde kalbi durmuştu. İç kanama ve göğüs olmak üzere bir çok yerinde kırık ve ezilmeler vardı. Önceliğimiz kalbi çalıştırıp iç kanamayı durdurmaktı. Çok zordu bizim için hem arabadan atlamış o sırada ayak ve kolda bir kırılma olmuş sanırım. Malesef uçurumun kenarında ki kayalıklara sert çarptığı için ve yuvarlanma sırasında da kafasına darbe almış. Yani diyeceğim o ki, her şeye hazırlıklı olun. Biz elimizden geleni yaptık ama iç kanama çok yoğundu ve beynin ne kadar hasar aldığını da bilmiyoruz. Çok sayıda kırıkları var çoğuda göğüs kafesinde ki kırıklar ve bu kırıklar organlara zarar vermiş. Akciger ve kalp ciddi anlamda hasar almış makineler sayesinde nefes aliyor şuan. Kırk sekiz saat çok kritik bizim için. Bu kırk sekiz saati atlatırsa yaşama oranı yükselir ve kurtulma olasılığı artar. Şuan tek yapabileceiğimiz dua etmek. " duyduklarım karşısında dumura uğramıştım. Ne yani bu doktor iki gün içinde ölebilir mi diyor kardeşime. "Hayır benim arkadaşım ölemez siz hiç birsey bilmiyorsunuz. Ben ona daha iyi doktorlar bulacam. Hem ne malum sizin işinizi düzgün yaptığınız." Sinirle ayağa kalktım. "Benim kardeşim yaşayacak anladınızmı beni yoksa sizi maf ederim. Ne kadar paraysa veririm. Hiç bir masraftan kaçınmayın. Gerekirse yurt dışından doktor getirttirin. Ama benim kardeşimi yaşatın." Hıçkırıklarımın ve göz yaşlarım daha da şiddetlendi. Doktor yanıma gelip "Bende çok isterim arkadaşınızın yaşamasını. İnanın elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Bol bol dua edin şuan tek ihtiyacı bu." Elim ayağım boşalmıştı. Birseyler yapmam gerekiyordu. Babam,babama ulaşmam lazımdı. Telefonumu aradım ama yoktu. Doktor bey anlamış olacak ki, "odamızda olmalı" dedi. Başımı olumlu anlamda salladım göz yaşlarımı sildim ve hızla odadan çıkıp. Beni yatırdıkları odaya gittim eşyalarım ve telefonum komidinin üzerindeydi hızla telefonumu alıp babamı arayacaktım ki ekranda babamın aramasını görmemle hızla aramayı açıp "baba neredesin nolur gel Buket'e ölecek diyorlar kurtar onu sen hep bir yolunu bulursun en iyi doktorları getir baba nolursun."Dedim hıçkırıklarım ve kesik kesik çıkan sesimle. Babam "Biliyorum güzelim haberim var bende dünden beri onun için çabalıyorum. Sen nasılsın." "Ben de birsey yok baba sen Buket'i kurtar nolursun." " Bende seni onun için aradım sana güzel haberlerim var kızım. " Dedi, sesi oldukça rahat ve sevinç doluydu. Duyduğum şeyle bu sefer sevinçten ağlamak istiyordum.
|
0% |