Yeni Üyelik
21.
Bölüm

20. BÖLÜM

@mavissrgt

Beynim de oluşan uğultular ve ensemde ki ağrı.

Yine bir bilinmezliğin ortasına düşmüştüm.

Elimi enseme koymak için hareket etmiştim ki bir şey buna engel oluyordu. Gözümü zar zor açtığımdaysa başımda iki silahlı adamın bana sırıtarak bakışlarını görmemle bütün yaşananlar beynime kurşun gibi saplanmıştı.

Korkunun tüm bedenime yayılmasıyla çırpınmaya başladım.

 

Kafama tutulan silahla vücudum bir anda kitlendi.

"Uslu dur yoksa canını fena yakarım." Korkudan tüm vücudum uyuşmuştu. Usulca kafamı aşağı yukarı salladım. Sesi o kadar korkunçtu ki, konuşmaya bile korkuyordum. Sesin sahibi, "aferin akılı insanları severim. Şimdi uslu uslu otur. Senlik bi işimiz yok. Şimdilik."dedi pis bir kahkaha atarak. Arkamda duran o adam önüme geçip bakışlarıyla beni baştan aşağıya süzdü.

Yüzünü görmemle gözlerim dehşetle açıldı. Sağ anlından sol çenesine kadar büyük derin bir yara vardı. Bu yara yeniydi. Dikişleri hayla duruyordu. Yüzünün çeşitli yerlerinde derin yaralar vardı. Çok korkunçtu. Adama nasıl baktıysam, gür ve sinirli bir sesle, "O gözlerini indir. Yoksa sana istemediğin ama benim yaparken büyük zevk alacağım şeyler yaparım sürtük."

Korkuyla bakışlarımı kaçırdım. Adını bilmediğim o adam tam bana doğru bir adım atacaktı ki. Ekin'in yani Savaş'ın sesini duydum.

 

"Dokunma ona yoksa o dağılmış yüzünü daha çok dağıtırım bir daha toplayamazsın o parçalanmış yüzünü." Ses arkadan geliyordu. Arkamı dönmemle ağzı burnu kan içinde Savaş'ı görmemle ağzımdan ufak bir çığlık koptu. Vücudu dahil her yeri kan içindeydi.

 

"Ekin Ekin iyimisin noldu sana?" Yerimden kalkıp yanına gitmek için hamle yapmıştım ki omuzumda ki baskı yerimden kalkmamı engelledi.

 

"Nolur bırakın yanına gideyim. Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz bizden?"

Yerimden her kalkmaya çalıştığımda adamın hamleleri daha da sertleşiyordu.

 

"Bana bak sana son ikazım uslu dur yoksa sonunda Savaş gibi olur." O kadar bitkin gözüküyordu ki gözünü açmaya bile hali yoktu.

Hayır hayır ben arkadaşımı bir daha kaybetmek istemiyordum. O acıyı bir daha yaşarsam bunu kaldıramazdım.

Adam Ekin'in yanına gidip silahla yüzüne sert bir şekilde vurmasıyla yerimden fırladım ve Ekin'in önüne geçtim.

 

"Nolur dokunmayın ona görmüyormusunuz kolunu kaldıracak hali yok nolur bırakın bizi gidelim."

Kocaman bir kahkaha attı.

Yanında ki adama bakıp, "bırakacakmışız öyle diyor. Ne dersin bırakalım mı?" Sesinde ki o alay dolu ses sinir etmişti beni.

 

"Biz tam beş yıldır bu şerefsizin peşindeyiz. Ben bu anı ne kadar çok beklediğimi tahmin bile edemezsin küçük hanım o yüzden," dedi bir anda saçlarımı avuçlarının arasına alıp beni sürüklemeye başladı. Acıdan ellerimi saçlarımı tutan eline götürüp kurtulmaya çalıştım ama nafileydi. Çok sıkı tutuyordu. Acıdan bağırmalarım tüm salonda yankılanıyordu. Ekin ne kadar seslense de yerinden kalkacak durumda bile değildi. Beni salonun ortasında ki koltuğun dibine sert bir şekilde iteleyip, "şimdi burada uslu uslu otur. Yoksa hiç acımam canını fena yakarım." Sesin de ki öfke korkudan irkilmeme sebep olmuştu. Acıyan başıma elimi götürerek acının olduğu yere baskı uyguladım, azda olsa acısının geçmesi ümidiyle. Ama nafileydi. Şerefsiz adam resmen saçlarım elinde kalmıştı. Adam sinirli bir şekilde Ekin'in yanına gidip.

 

"Hadi yap bakalım nasıl dağıtacakmışsın yüzümü." Sesi tüm koridora yayılmıştı adeta.

 

Ekin silik bir kahkaha attı.

"Şuna ki yüzünü nasıl yaptıysam öyle. Bir daha o kıza dokunursan seni canlı canlı doğrarım. İlk o Buket'e dokunan elini koparmakla başlayacağım mesela." Dedi ciddi bir sesle. Bu haldeyken nasıl böyle konuşabiliyordu. Cidden o adamın yüzünü o mu bu hale getirmişti. Ama Ekin çok merhametli çok naif biriydi. Nasıl, ama nasıl böyle birşey yapabilirdi.

Adamın siniri daha da artmıştı.

Ama o gözlerinde ki korkuyu çok net görmüştüm adam da. Ekin'den korkuyordu.

Masanın üzerinde ki silaha gözüm kaydı. Aklıma gelen şeyle sakin kalmaya çalıştım.

 

Evin içerisin de ki adamları dikkat çekmeden incelemeye başladım, tam üç kişi içerideydi. Hızlı ve pratik olmalıydım yoksa ölüm fermanım olurdu bu yapacağım şey. Pencereden baktığımda baya kalabalıktı. Eğer içerinin kontrolünü ele alabilirsek gerisi kolaydı. "Sakin ol Buket ve babanın sana öğrettiklerini hatırla." Kendi kendimi sakinleştirdikten sonra derin bir nefes aldım.

Bir kişi Ekin'in başında diğeri kapının orada diğeri ise Ekini yumrukluyordu. Her ne kadar müdahale etmek istesem de gücüm yetmeyeceğini biliyordum. Besmele çekip arkamda duran koltuğun ayağına yanaştım. Fark ettirmeden elimdeki ipi kesmeye başladım. Kısa bir süre sonra ipler kopmuştu. Hızlıca ayağımda ki ipleride çözüp sehpanın üzerin de ki silahı alıp ilk iş kapıda ki adama silahı doğrulttum. Tam gögüsüne nişan alıp ateş ettim. Allah'tan silahta susturucu vardı.

Hiç vakit kaybetmeden Ekin'in başında duran diğer silahlı adamı nişan alıp karın boşluğundan vurdum. Geçmişte iyi ki de babamı dinlemişim de şu silah eğitimini almışım.

 

Yüzü yara olan adam ne olduğunu anlamadan silahı ona doğrulttum.

Sert bir sesle, "Uzak dur ondan. Geç şuraya" dedim. Sol tarafı işaret ederek. Adam sinirli bir sesle.

"Elin de ki oyuncak değil küçük kız ver onu bana yoksa çok kötü olacak senin için. " bana bir adım atmıştı ki ayağına bir el ateş ettim.

"Asıl sen beni hafife alma derim. O yüzden uslu dursan iyi edersin çirkin suratlı şey." Son dediğim adamı baya sinir etmişti. "Seni bir elime geçireyim beni öldür diye yalvaracaksın bana. Ama ben büyük bir zevk alacağım senin acıdan bağırmana. " Sesinde ki pis tını ürkütmüştü beni. "Daha fazla kan olmaması lazım Buket o yüzden dikattini dağıtma nolur." Kendi kendime telkinler veriyordum. İlk işim silahları toplamaktı. Hepsini topladıktan sonra Ekinin yanına gittim.

 

"Telefon nereden bulabilirim Ekin. Çıkaracağım seni buradan inan bana olurmu, dayan." Gözlerini yarım açıp.

"Eliyle elerideki dolabı gösterdi.

"Benim telefonumu al siyah olan şifresi senin doğum tarihin Eren'i ara dağ evindeyiz acil adam topla gel kırmızı kod de o anlar çabuk ol ama adamlar birazdan içeri girecek. Aradıktan sonra-" dedi ve derin derin nefes aldı. Eliyle yaklaş der gibi işaret etti. Ona doğru yaklaştım. Kulağıma, "üst kata çık senin odanda üçüncü dolabı aç gizli bir geçit var orada şifresi beni öldü sandığın yılın tarihi. Oradan çık eve git direk ben kurtulurum sen beni merak etme." O kadar kesik kesik ve zor konuşuyordu ki Zar zor anlamıştım.

 

"Olmaz bu sefer olmaz seni asla burada bırakmam bekle beni."Dedim ve ayağa kalkıp dikatli bir şekilde dolaba yöneldim. Çekmeceden telefonu alıp Eren'i aradım. İlk çalışta açtı. "Alo Eren ben Buket kırmızı kod dağ evindeyiz Ekin ağır yaralı. Nolur polisi ara yardım et. Bir sürü adam var dışarıda." Ne dediğimi ben bile anlamamıştım. İnşallah Eren anlamıştır.

Eren "polise sakın haber verme ben halledeceğim. Sakin ol geliyorum hemen."

Telefonu tam bir şey diyecekken kapattı. Hızlıca telefonu cebime koyup Ekin'in yanına gittim.

 

Yarı baygın yatıyordu yerde.

"Beraber çıkacağız buradan sana birsey olmasına izin veremem." Tam omuzuma alacakken cam kırılma sesiyle çığlık attım. Gerizekalı adam koluyla camı kırmıştı. Bana bakıp pis bir gülüş attı. "Eğlence başlasın diyelim mi küçük kız."

 

Silahı ona doğrulttum. "Asıl sen öteki tarafa gitmeye hazırmısın çirkin suratlı?" Bir el silah sesi ama bu silah sesi benim elimde olan silahtan çıkmamıştı. Kolumda hissettiğim acıyla silah elimden düştü. Allah kahretsin. Hemen eğilip silahı yerden aldım. "Sakın kana odaklanma Buket hiç yeri değil." Sağa sola ateş etmeye başladım.

 

"Kaç git dedim sana Buket." Dedi Ekin. Ama onu bırakamazdım. Onu bırakmam demek onu ölüme yollamam demekti.

 

Eve doluşan adamlar ve biten mermi. Adamlardan ikisi yanıma gelip iki kolumdan da tuttu.

 

"Demir bey iyimisiniz?" Dedi kolumu tutan adam.

Çirkin suratlı adama.

Demek adı Demir miş.

 

Demir, "iyim sıyırdı sadece. Siz Savaşı bodruma indirin onunla ayrı ilgileneceğim." Kafasını bana çevirip şunu da bizim mekana götürün onunla baya uzun ilgileneceğim. Beni yakından tanısın bakalım. Bana kafa tutmak neymiş gösterelim küçük hanıma."

Bana doğru bir kaç adım atıp.

 

"Yada neyse yaa onu siz öğretin hem size de eğlence olmuş olur. "Bugün bendensiniz." Duyduklarimla kanım çekilmişti adeta.

Adam bana bakıp sapıkça süzdü beni.

 

"Eğer o kızın tek bir saç teline zarar gelirse seni ben s***im Demir. Anladın mı beni. Bırak gitsin. Senin derdin benimle onunla değil." Ekin tüm gücünü toplayıp ayağa kalktı. Ayakta durmakta zorlanıyordu. Ama daha fazla ayakta duramadı ve yere düştü.

 

"Senin en büyük zaafını buldum. Hiç bırakırmıyım. Birazda biz eğlenelim ne dersin. Sende izle bakalım. Sevdiğine gözünün önünde zarar gelmesi ve birşey yapamamak nasıl bir şeymiş izle ve anlarsın belki beni." Dehşete ve korku dolu gözlerle Ekin'e bakıyordum.

 

"Nolur dokunmayın bana." Gözlerimden akan yaşlarla etrafı buhulu görmeye başlamıştım.

 

Demir, "başlayın." Diye komut vermesiyle adamların başıma toplanması bir oldu. Kolumu tutan adam eli yanağımdan boynuma doğru gezdirmeye başladı.

 

"Dokuna bana şerefsiz." Diyip adama sert bir kafa attım. Benden böyle birşey beklemiyor olacak ki ani bir şok yaşadı.

Kanayan burnunu gördüğüm de direk kafamı başka tarafa çevirdim. Adam kolumu acıdan bırakınca yanda ki adamada kafa atınca o da acıdan burnunu tuttu. Kolum çok acıyordu ama dayanabilirdim. Tabi koluma bakmadığım sürece.

 

Burnunu tutan adamın belinde ki silahı alıp ilk yanımdakilere ateş ettim. Ekin'in yanına geçip, "yaklaşanı vururum." Dedim ağlamaklı bir sesle. Adamların hepsi silahlarına sarıldı.

 

Demir "sizin yapacağınızı işi ben. Bir kızla başa çıkamadınız. Alın şu kızı." Sesinde ki sinir ve emri vaki ses adamlarının korkudan harekete geçirmişti. Biri tam tetiğe basacakken adamı elinden vurdum. Çok kan vardı başım dönmeye başlamıştı ama pes edemezdim olmamalıydı. Şimdi değil.

 

Derin bir nefes alıp kendimi toparlamaya çalıştım ömrümde ilk defa bu kadar çok korkuyordum. İki adam daha üzerime gelmeye başlıyordu. Ellerinde silahlar ve namlunun ucu bana doğrultulmuştu.

Demir, "kız bana sağlam lazım o yüzden zarar gelmesin ona en güzel zararı ben verecem çünki." Sesinde ki o iğrenç ton midemi bulandırmıştı.

 

Üzerime gelen adamada bir el ateş edip kafasından vurmuştum.

"Uzak durun benden dedim size." Öfke ve korku dolu bedenim titriyordu naptığımı ben bile bilmiyordum artık.

 

"Nolur dayan Buket hepsi benim yüzümden Allah kahretsin. Hepinizi lime lime doğamazsam banada Savaş demesinler. O dokunan ellerinizi bir bir koparacam." Dediklerinin ardında bana doğru gelen adam bir anda durdu ve Demir'e baktı.

Demir başıyla işaret verince adam bir anda elimde ki silahı almaya çalıştı. Ben direnmeye çalıştıkça bir adam daha geldi.

 

Ekin gelen adama çölme takıp yere düşürdü.

 

Parmağım tetikteydi namluyu adama çevirsem kurtulabilirim. Ama adam çok güçlüydü.

Silahın patlamasıyla irkilip dona kaldım. Korkudan gözlerimi sıkıca kapatmıştım.

 

Ekin, "Sakın adama bakma Buket sakın."

 

Gözümü açmamla dehşete kapılmam bir olmuştu kurşun adamın boynundan girip gözünden çıkmıştı. Her yerim kan olmuştu. Kolumu bir anda hissetmememle elimde ki silah yere düştü. Ağzımdan çığlığın kopmasıyla. Gözümün kararıp yere yıkılmam bir olmuştu. Son duyduğum ses ise Demirin pis gülüşüyle beraber o iğrenç sesiydi.

 

"Oyun başlasın küçük kız...."

 

 

 

Evet arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım nasıl buldunuz.

Buket kurtulabilecekmi? Yoksa karanlık dolu bir hayat mı bekliyor Buket'i?

Yeni bölümler Salı ve Cuma gelecektir.

Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok önemli yeni bölümlerde görüşmek üzere canlarım.❤️

SEVİLİYORSUNUZ...🥰

Loading...
0%