@mavissrgt
|
YORUM VE OYLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ CANLARIM. NE KADAR OY VE YORUM GELİRSE O KADAR ÇOK BÖLÜM GELİR. İYİ OKUMALARRR...❤️ SEVİLİYORSUNUZZZZ...🥰❤️
MERT'EN
"Onu öyle görmek ne kadar berbat ve boktan birşey olduğunu anlayamazsın Emre. Onun kadar benim de canım yanıyor. O şerefsizleri bin kerede işkence yapıp öldürsem içim soğumuyor."
Elimde ki bardağı hızla fırlatıp ayağa kalktım. İçimde ki öfke her geçen saniye daha da artıyordu. Bir ileri bir geri bahçenin ortasında gidip gelmeye başladım. Ellerimi saçlarımın arasına geçirip sakinleşmeye çalıştım.
"Biliyorum çok zor inan onlara hak ettikleri şeyi misliyle yaşattık. Zaten biri hariç hepsi işkencelere dayanamayıp öldüler elimizde sadece Demir şerefsizi kaldı. Onuda sen bana bırakın dediğin için fazla bir şey yapamadık."
Sandalyeden kalkıp yanıma geldi tek elini omuzuma koyup, "Buket bizim içinde önemli biri. Biliyorum zor seni anlamaya çalışıyorum çok zor ama Buket için kendini toparlaman gerek." Derin bir nefes aldım, haklıydı. Ama yapamıyordum sinirin beni ele geçirmesi çok kolay oluyordu.
"Haklısın ama o piç kurusunu öyle bir hale getirecem ki yaşayan ölü olacak. Buket biraz toparlansın. Onu şimdilik yılanlarların kafesine koyun iki gece orada kalsın. Yılanların zehirsiz olan yere koyun ama o bilmesin biraz da o korkuyla baş etsin bakalım." Dedim sinsi bir gülüşle. Emre de benim gülüşüme eşlik edip, "sonrada akreplerin odasına koyayim mi nolur en çok sevdiğim yer orası." Dedi yapmacık bir yalvarma sesi istemsizce gülmeme sebep olmuştu.
"Ölmesinde naparsan yap. Bu ara da Yağmur nerede sesi soluğu çıkmıyor." Uzun zamandır görmüyordum.
"Onun Buket için çok güzel planları var hazırlıklarla uğraşıyor. Baya idealı bende merak ediyorum." Dedi meraklı bir sesle.
"Buket kalabalık özellikle erkeklerin olduğu ortamlara gelemiyor parti falan düşünüyorsa şimdiden iptal etsin."
"Yok yok merak etme hem -" bir anda yüzünün düşmesiyle kaşlarımı noldu dercesine kaldırdım.
"Şey Yağmur'un da başından geçti ya o bilir şimdi nasıl yaklaşılacağını." O anlar aklıma geldikçe geriliyordum. Emre'nin modunun düşmesiyle konuyu değiştirmek için, "ama haddlerinide iyi bildirdik bir daha isteseler de o işi yapamayacaklar onlara en büyük ders o bence."
"Bir kızın hayatını bitir-" Emre'nin sözünü kesen Buket'in bağırmasıydı. Koşarak eve girdim. Ses Savaşın odasından geliyordu. Adımlarımı o yöne doğru yönlerdirdim. Köşeye sinmiş bir şeyler söylüyordu yine o ana gitmişti. Tam yanına gidecekken bir anda Savaşa sarılmasıyla olduğum yere çakılıp kaldım.
Savaş ona sen çok güçlüsün diye telkinler veriyordu. Allahım bu nasıl bir çaresizlikti. Sevdiğim kadın bu halde ve elimden birşey gelmiyordu. Çaresizliğin ve acının dolu dolu olduğu bir sesle "Buket!?" Diyebildim. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerinde görmek istemediğim o yaşlar daha da arttı. Koşarak yanıma geldi ve sarıldı bu davranışı beni hem şaşırtmış hemde sevindirmişti. İlk defa kendi isteğiyle sarılmıştı.
Bana Savaşı kurtardığım için teşekkür ediyordu. Ama ben bunu onun için yapmıştım.
Daha fazla dayanamayarak sıkıca sarıldım. Buna ihtiyacım vardı. Gücüm tükenmişti. Bana tek iyi gelen ise onun kokusu. Doya doya içime çektim eşi benzeri olmayan kokusunu.
"Senin değer verdiğin her şey benim içinde önemli sevgilim. Senin mutlu olman için o yüzünün gülmesi için herşeyi yaparım." Kendimden biraz uzaklaştırıp yüzünü ellerimin arasına aldım. O kadar solgun ve bitkin duruyordu ki bu halini görmek istemiyordum. İnatçı asi sevgilimi geri istiyordum.
"Sen benim dünyamsın o gözlerinde artık göz yaşı değil sevinçten parlayan bir göz görmek istiyorum anlaştık mı?" Anlını öpüp sıkıca sarıldım. Bu dünya da ki yaşama sebebimdi adeta.
Savaşın sesiyle hiç bitmesini istemediğim anın içine etmişti. "Mert seninle birşey konuşmam gerek yanlız." Dedi yorgun sesine ragmen yüz hatları yorgun olduğunu inkar ediyordu adeta. Sinirli bir bakış attım. Başımı olumlu anlamda salladım. Buket'e odasında beni beklemesini söyleyince gözleri bir anda doldu. Doktor demişti ama ben dayanamıyordum bu ani ruh değişimlerine. Buket oda dan çıkınca bende ne konuşulacağını bildiğim için Buket'in duymaması için kapıyı kapattım.
Sinirme hakim olmalıydım Buket için. Kendime telkinler vererek gelecek o soruyu bekledim. Kısa bir süre sonra konuşmaya başlamıştı.
"Buket'e ne oldu? Neden ani ataklar yaşıyor. Bir anda dünyadan soyutlanıyor. Sanki başka bir evrene geçip acı çekiyor. Sonra ne oluyorsa bir anda kendine gelip ağlamaya başlıyor. Mert ne oldu Buket'e bu hali beni korkutuyor."
Birde soruyor yaa daha fazla dayanamam mümkün değildi. Bu pisliğin birde hesap sorar gibi sorması sinirimi bozuyordu.
"Senin yüzünden lan senin hayla o beynin almıyor mu? Sen olmasaydın Buket bu kadar acı çekmeyecekti. Seni lime lime etmemek için kendimi zor tutuyorum. Sen Buket'e dua et yoksa çoktan ölmüştün. Bu haldeysen bu Buket sayesinde. Lan şerefini..." Sakin ol sakin ol öldürme yoksa Buket' sonsuza kadar kaybetsin Mert. Derin bir nefes aldım. "O neler yaşadı senin haberin bile yok. Ben ona birşey olacak diye diken üstündeyim." Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim.
Mert dumura uğramış bir şekilde bana bakıyordu. Olayları çözmeye çalışıyor gibiydi ama o amip beyni bunu anlamayacak kadar küçüktü.
"Şunu düzgün anlat lan ne oldu Buket'e." Sinirlenmişti bey efendimiz ben bir patlarsam cesedi bile kalmayacaktı bunun farkında bile değildi. Sakin kalmaya çalışarak,
"Madem çok meraklısın şaheserini sana anlatayım. Tecavüze uğradı anladın mı bunun sebebide sensin. Üzerine ağır bir şiddet görmüş. Taranvaları var bir anda kendisini dünyadan soyutluyor ve o iğrenç anı tekrar tekrar yaşıyor. Kendine geldiğindeyse de beyni o anları kısa süreliğine siliyor. Psikoloğu o andan çıktığı an intihara kalkışma olasılığı çok yüksek göz önünde olsun dedi. Anladın mı şimdi senin yüzünden olanları."
Bir anda ayağa kalkıp yakama yapıştı.
"Yalan söylüyorsun bunlar olmuş olamaz. Be- Ben böyle olmasını istemedim. Allah benim belamı versin." Kendini hırpalıyor ve olanları algılamaya çalışıyordu ama benim umrumda değildi.
"Aminn inşallah yoksa benim elimde kalman an meselesi. Benden bulacağına Allahın' dan bul. Zira benden bulursan hiç iyi şeyler olmayacak. Şimdi yat zıbar iyileş." Oda dan hızla çıkıp Buket'in odasına gittim. Piç kurusu birde ağlıyor kendi kafasına sıksa iyi ederdi.
Odaya girdiğimde Buket'i göremeyince "sevgilim" diye seslendim ama ses yoktu. Endişe bedenimi sarmaya başlamıştı ki, "Buradayım duş alacağım iyim canım." Sesini duyunca rahatlamıştım. Ama bir dakika Buket bana hiç canım demezdi ki. Korkuyla kapının yanına gidip, "Tamam canım bekliyorum seni burada." Dedim sesi iyi geliyordu. Ama bana canım demesi tuhafıma gitmişti.
Uzun zaman geçmişti ama hayla musluk sesi geliyordu. Kapıya iki defa vurup, "sevgilim iyimisin?" Dedim ama ses yoktu. Korkuyla bir kez daha vurdum. Ama yine ses yoktu. "Sevgilim ses ver yoksa içeri gireceğim." Ama yine ses yoktu. Hızla kapının kulpunu indirdim ama kilitliydi.
"Buket ses ver sevgilim nolur." Korku ve aklımda dolaşan birbirinden kötü senaryo beynimin uyuşmasına sebep oluyordu. Tüm gücümle kapıya tekme vurduğumda kapı sonunda kırılmıştı. İçer adım atar atmaz ıslanan ayağımla gözlerim su dolu küvete ve içinde olmasını dilemediğim kişiye kaydı.
"Hayır hayır yapmadım de Buket!"
"Buketttt" haykırışım tüm dünyayı almıştı.
Koşarak Buket'i kuveten çıkardım. Yere yatırıp nabzını korkuyla kontrol ettim. "Yoo yoo hayır buna izin vermem gidemezsin beni bırakamazsın Buket. Nolur bırakma beni yalvarırım sana." Kucağıma alıp sıkıca sarıldım. Nasıl tepki vereceğimi bilemiyor bedenimi hissedemiyordum. Şaka gibi geliyordu. Şaka olsun nolur.
Nabzı atmıyordu.
"Buketttttt hayırrrr!!!"
"Çekil şuradan ağlamanın zamanı değil." Beni kenara sert bir şekilde itip Buket'i yere yatırdı. Gördüğüm kişiyle dona kalmıştım. Savaş Buket'e kalp masajı yapıyordu.
"Ambulansı ara ne duruyorsun." Sinirle bana bağırması beni kendime getirmişti.
Hemen ambulansı arayıp Buket'in yanına gittim.
Savaş hem kalp masajı hem suni teneffüs yapıyordu.
"Çekil ben hallederim." Diyip kalp masajına devam ettim.
"Hadi güzelim nolur bırakma beni sen olmadan yaşayamam. Nolur dön." Ara ara nabzına bakıyordum ama yoktu Allah kahretsin ki yoktu.
"Yan çevir Mert sırtına sert bir şekilde vur." Hemen Savaşın dediklerini yaptım.
"Dili boğazına kaçmışmı bak ağzını arala bak." Bir robot gibi Savaşın dediklerini yapıyordum. Beynim durmuştu.
Buket'in ağzını açıp baktığımda dilinin boğazına kaçtığını görünce, "Evet dili boğazına kaçmış napmam gerek."
"Çekil ben hallederim sen ilk yardım çantasını getir hemen birde kesici birsey lazım kolanya alkol ne varsa getir. Nefes alamıyor trakeostomi yapmam gerek. Yani nefes almasını sağlamam gerek boru gibi birşey lazım durma ne varsa getir işte zamanla yarışıyoruz. " Tam ayağa kalkmıştım ki Emre,
"Ben getirdim hepsini al." Ne ara geldiğini bile bilmediğim Emre yanıma gelip, "Biliyorum çok zor ama sakin olmak zorundasın Savaş doktor ona bırak." Cansız bir şekilde yerde yatan Buket'e baktım. Savaş hem kalp masajı yapıyor hem suni teneffüs yapıyor.
"Biriniz gelin kalp masajina devam edin. Hadi ne bekliyorsunuz. Ambulansı bekleyemeyiz."
Emre, "Ben yaparım ilk yardım biliyorum." Dedi "Güzel Ben solunum yolunu açarken sen ben dur diyene kadar devam et sakın bırakma."
"Sevgilim nolur bırakma beni yalvarırım sana geri gel." Saçlarını okşuyor ve öpüyordum. " "Allahım nolursun yaşasın nolur bunca yıl yaşadığım kabuslu yıllardan sonra hayatıma ışık saçan insanı alma benden çok erken beni al onun yerine nolur." Hıçkırarak ağlıyor bir yandan da Savaşın yaptığı şeyi korkuyla izliyordum.
"Güzel, mazemeler varmış sizde. Bırak şimdi Emre. Nabzına bak." Korkuyla gelecek cevabı bekliyordum.
"Atıyor kalbi atıyor Mert kurtuldu." Sevinçten bağırıyordu adeta. Saçlarına öpücük kondurdum.
"Çok teşekkürler sevgilim beni bırakmadığın için. Allahım sana şükürler olsun." Derin bir nefes aldım verdim.
Ambulans sesiyle Emre'ye baktım. Anlamıştı ne demek istediğimi. "Tamam ben getiriyorum. Sende rahatla bak iyi." Başımla onu onayladım.
"Savaş sağol." Dedim sadece konuşmaya halim bile yoktu ömrümden ömür gitmişti adeta. Savaş o kadar bitkin ve kötüydü ki kırık kemikleriyle nasıl böyle ayakta kalabiliyordu hayret ediyordum.
"Benim yüzümden olan birşey için bana sakın bir daha teşekkür etme Mert." Dedi soğuk bir sesle. Haklıydı onun yüzünden olmuştu.
Doktor ve hemşireleri görünce Savaş yaptığı ilk yardımı anlatıp bilgilendirdi. Buketi sedyeye alıp ambulansa bindirilirken bende ambulansa bindim.
"Dayan sevgilim iyi olacaksın." Sevdiğim bir kişiyi daha kaybetmeye gücüm yoktu.
Ambulans hastaneye gelince hızla acil bölüme alındı. Emre ve Savaş hemen arkamızdan gelmişlerdi.
"Gül teyze ve Hayal'e de haber verelim mi?" Dedi ama şuan tek derdim Buket'in iyi haberini almaktı.
"Bilmiyorum Emre bana soru sorma naparsan yap." Dedim sinirle.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bana asırlar gibi geliyordu.
Sonunda doktor oda dan çıkmıştı.
"Buket hanımın yakınları?" Dedi. Korku endişe, acı, çaresizlik, bütün duyguları yaşıyordum adeta.
"Benim durumu nasıl doktor bey iyileşecek demi?"
"İlk müdahale sayesinde kurtuldu. Bizim yapabileceğimiz pek birşey kalmamış açıkçası. Durumu iyi merak etmeyin ama bir gün müşadele altında tutmamız gerekecek." Derin bir nefes aldım. Üzerimden tonlarca yük kalkmıştı adeta. Sevinçten Savaşa sarılmıştım resmen. Olanların farkına varıp bir anda uzaklaştım. Emre bana şok olmuş şekilde bakıyordu. Savaş'ın da Emre'den farkı yoktu.
"Ben bir sigara içip geliyorum diyip oradan hemen uzaklaştım. Hastane bahçesine çıkıp bir dal sigara aldım. O bakışlardan kaçmam iyi olmuştu bende naptığımı bilmiyordum çünki. Hastane bahçesinde ki süs havuzunun önünde durup sigaramı yaktım. Dumanını tam üflemiştim ki,"Görüşmeyeli uzun zaman oldu Mert!" Duyduğum sesle gözlerim kocaman açılmıştı.
Arkamı hızla döndüğümde silahın namlusu bana doğrultmuş kişiyi görmemle şaşkınlıktan açılan gözlerim daha da açılmıştı.
Ama bu nasıl olurdu.
"Ama sen ölmüştün nasıl olur bu?" Dedim hayretler içerisinde.
"Evet öldüm Mert ama bedenim intikam için yaşıyor. Ve şimdi intikam vakti. Aldığın cana karşılık bir can."
|
0% |