Yeni Üyelik
30.
Bölüm

28.BÖLÜM

@mavissrgt

 

 

 

 

28.BÖLÜM

 

YORUM VE OYLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ CANLARIM. NE KADAR OY VE YORUM GELİRSE O KADAR ÇOK BÖLÜM GELİR. İYİ OKUMALARRR...❤️

SEVİLİYORSUNUZZZZ...🥰❤️

 

 

 

 

Sen herşeyi yoluna koymak için çabalarsın ama hayat sana acımasızca karşılık verir. Bazen ne yaparsan yap hiç bir şey düzelmez. Sen düzeldi sanırsın ama o son nokta hayatını cehenneme çevirmek için yeterli olur...

 

 

 

MERT'EN

 

"Tam iki yıldır bu anı bekliyorum." Yüzünde ki sinsi gülüş herşeyi bildiğinin kanıtıydı.

"Halbu ki senin bir kalbin olduğundan bile emin değildim." Namlunun ucu hayla bana doğrultulmuştu. Şoktan çıkmak için gözlerimi hızlıca kırpıştırdım. Acıyla karışık bir kahkaha attı.

"Ama bak sen şu işe ki bizim kalpsiz sandığımız Mert kör kütük aşık olmuş." Düşünür gibi yapıp yapmacık bir şaşkınlık kondurdu yüzüne. "Hemde uğruna yer altı mafya liderinin yeğenini öldürecek kadar. Cidden beni dumura ugtattın." Yüzündeki o yapmacık gülüş yerini saf sinir ve öfkeye bıraktı. "Nasıl birşey sevdiğinin ölümle yüzleşmesi." Ellim de ki sigarayı dudaklarıma götürdüm. Bu ibne her şeyi öğrenmişti. İnkar etsemde faydası yoktu. Soğuk kanlı olmalıydım. Olmasamda sorun yoktu Buket'in saçının teline dokunursa onu yok edeceğimi çok iyi biliyor olmalı. Sigaranın dumanını ağır ağır üfledim. Arkamda ki banka oturup namluyu bana doğrultan Akına çevirdim bakışlarımı.

"Sana daha önce de dediğim gibi sevgilini ben öldürmedim. Kendini kandırmaktan ve birilerini suçlamaktan vazgeç. Senin tercihlerin senin ve sevdiklerinin sonu oldu. Bir katil arıyorsan aynaya bak derim."

Sinirden kan çanağına dönen gözleri her an tetiğe basacakmış gibi duruyordu. Ama buna cesaret edecek yüreği yoktu. Olsaydı da bu durumda olmazdı zaten. Sakince ayağa kalktım. Elimde ki sigarayı yanımda ki çöp kovasına atıp tam namlunun önünde durdum.

 

"Şimdi izninle senin yapamadığını yapıp sevgilimin yanında olmak istiyorum." Tam arkamı dönmüştüm ki bir anda durup Akına döndüm. "Haa bu arada eğer sevdiğim kişilere bırak zarar vermesi soludugu havanın alanına bile yaklaşırsan seni öldürmekten beter ederim uyarmadı deme." Tam bir kaç adım atmıştım ki dedikleriyle yerimde çakılı kaldım.

 

"Senin bu kadar midesiz olacağını bilmiyordum. Aa pardon sende mide yoktu demi. Artıkları seversin sen. Senin o sevgilini bir de ben elden geçireyim diy- " yumruğumu yüzüne gecirmemle elinde ki silahla beraber yere düşmesi bir oldu.

"Bana bak lan piç o iğrenç ağzına onun adını anarsan gebertirim seni. Ard arda indirdiğim yumruklarla kendimi kaybetmiştim adeta. Birinin beni onun üzerinden almasıyla kendime yeni yeni geliyordum. Emre şaşkınlıkla bir yerdekine birde bana bakıyordu.

 

Baygın şekilde yatan Akına iğrenir gibi bakıp çenesine sert bir tekme attım.

"O s****in ağzı bir daha konusabilecekmi it herif.

 

"Mert neler oluyor. Bu Akın değilmi nasıl olur o öldü. "O kadar sinirliydim ki cevap verecek durumda bile değildim.

 

"Hortlamış şerefini s****in puştu. Birde aklınca beni tehdit ediyor. Kim lan bu puşt. Buket'e bırak dokunmayı adını bile ağzına alamaz." Etrafımıza yavaş yavaş toplanan kalabalıkla Emre, "Tamam sakinleş sen ben şunu ortadan kaldırayım sen sakinleş. Buket'in yanına git bu tek gelmediği belli Buket tek kalmasın."

"Hiçbir halt yiyemez benim inime gelip beni tehdit etmesi bile ölmesi için yeterli sebep. Al şunu gözümün önünden. Annesine dua etsin yoksa çoktan leşini sermiştim buraya. Annesinin evine bırak gel." Beni başıyla onaylayıp Akını yerden kaldırırken bende kalabalığı aşıp hastaneye girdim.

 

 

"Buket bedensel olarak iyiydi ama ruhsal olarak git gide daha kötüye gidiyordu." Bu durum canımı çok sıkmaya başlamıştı. Onun acılarına deva olamamak canımı yakıyordu. "Uzman bir doktordan randevu aldım. Dünya çapında çok ünlü bir doktordu. Durumunu anlattıktan sonra uzun bir tedavi süreci olacağını söylemişti. Bugün de ilk seansı vardı ama gitmemek için inat ediyordu. Odadan ve yataktan çıkmıyor her yolu denedim ama naptıysam olmadı. Tek çare sen geldin aklıma. Hayal sen Buket'i benden iyi tanıyorsun. Ona iyi gelebilirsin belki." Hayal dolu dolu gözlerle beni dinliyordu. Son olanların üzerinden bir hafta geçmişti. O günden beri Gül teyze ve Hayal Buket'i yanlarına almak için çok uğraştılar ama Buket hiç birini görmek istemiyordu. Belki Hayal tek giderse onunla bir iletişim kurabilirdi.

 

"O benim canım ne gerekiyorsa tabi ki yapacağım. Ama beni bırak görmeyi sesimi bile duymak istemiyor. Beni tamamen silmiş."

 

"Olsun sen pes etme seninle mazisi derin mutlaka sana karşı bıraktığı aralık bir kapı vardır." Hayal beni başıyla onaylayıp, "o zaman ben yanına geçiyorum." Başımla onu onayladıktan sonra Buket'in yanına gidince kendimi koltuğa bıraktım. İnşallah işe yarardı.

 

"Şu mıy mıy kıza bile senin için katlanıyorum." Dedim ellerimi saçlarımın arasından geçirerek kendi kendime konuşmayı bırakıp onları dinlemeye gitsem iyi olacaktı. Buketin nasıl tepki vereceğini bilmiyordum. Şu bir hafta da çok değişmişti.

 

 

BUKET'EN

 

Komidinin üzerinde olan telefonum titreyince bıkkınca telefonu elime aldım. Ekranı açınca gördüklerimle sinirlerim tepeme çıkmıştı.

 

Onur denen adi herif hiç halden anlamıyordu. Sürekli attığı mesajlardan bunalmıştım artık. Sinirle telefonu duvara fırlattım.

 

"Allah seninde belanı versin." Yatağın üzerinde cenin pozisyonu yapıp boş boş karşı duvara bakmaya başladım.

 

Olmuyordu naparsam yapayım yaşamak istemiyordum. Kimseyi görmek istemiyordum. Gitmek istiyordum. Hatta ölmek ama o kadar beceriksiz biriyim ki onu bile beceremedim. İnsan nefes almaktan bile utanırmıydı? Ben utanıyordum. Mert benim için çok çabalıyordu ama ölü birini diriltmek kadar imkansızdı beni hayata döndürmek. Savaşı bile görmek istemiyordum. Onu her gördüğümde o anı tekrar yaşıyordum. Zaten her an yaşamıyormuydum o anı ben. Sol gözümden akan yaş yastığı ıslatıyordu. Ne kadar o şekilde kaldığımı bilmiyordum. Zaten zaman farkını da kaybetmek üzereydim. Yine düşüncelerde ve geçmişte boğulmuş ve ne ara gece olduğunu anlamamıştım. Kapı çalınma sesiyle hemen gözlerimi kapadım. Gelen gitmiyordu çünki. Mert yine yemek diye tutturacaktı. Onu seviyordum ama beni bu kadar bunaltması sinirimi bozuyordu. Onun yanın da olmak az da olsa iyi geliyordu en azından kendimi sebepsiz yere güvende hissediyordum.

Kapı açılıp kapanma sesinden sonra adım sesleri baş ucumda durdu.

 

Bu koku çok tanıdıktı yatağımın yana oturunca kokusu daha net geliyordu.

 

"Canım!" Hayal'di. Kardeşim, canım. Ama ona çok kırgındım. Tek dostum tek dayanağım olan kişi beni tek hatamla silmişti. Şimdi ise bana acıdığı için gelmişti. Ama ona çok ihtiyacım vardı.

 

"Affet beni kardeşim ben o gün doğruları söylemiyordum. Nolur izin ver yanında olayım. Bu acıyı birlikte atlatalım. Biliyorum uyumuyorsun." Kısa bir sessizliğin ardından derin bir iç çekiş duydum. "Beni dinlemen bile o kadar iyi geldi ki anlatamam. Tamam konuşma benimle ama nolur Mert'in dediği psikoloğa git. Sensiz olmaz be kızım." Hıçkırık sesinden sonra kısa bir sessizlik daha oluştu.

 

"Yapma nolur sen bu kadar çabuk pes eden biri değilsin. Kendine gel artık." Saçlarımda hissettiğim elle ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ağlaması şiddetlenmişti. Ne zaman yanıma gelse hep ağlıyordu. O ağlayınca benimde canım yanıyordu.

 

"Benim tanıdığım Buket bu değil. Benim tanıdığım Buket hırslı, inatçı ve hayatla barışık biri." Saçlarımı okşayan elleri bir anda durdu. "Sen değilmiydin o kabus dolu günde bana yaşamam için bir dizi öğüt veren. Hayatın ne kadar güzel olduğunu ve ve tutunmak için sebepler sayan. Şimdi ne oldu? Tamam zor şeyler yaşadın ama beni o mezardan çıkaran sendin. Hayatı bana sevdiren sendin. Ama şimdi sen tam tersini yapıyorsun. Madem hayat bu kadar berbat neden o gün bana yalan söyledin." Dedikleriyle buz kesmiştim. Dedikleri tokat etkisi yaratmıştı. Gözlerimi açtığımda bakışları kırgın ve acı doluydu. Yattığım yerden doğruldum. Oturur pozisyona gelip bağdaş kurdum. Ona bakmaya yüzüm yoktu.

 

"Sen haklıymışsın Hayal. Bazı acılar geçmiyormuş. Yaşamayan anlamıyormuş. Her acının ayrı bir ızdırabı varmış." Pürüzlü çıkan sesim o kadar yabancı gelmişti ki bana ben bile kendi sesimi tanıyamamıştım.

 

"Bazen ne yaparsan yap olmuyor. Ben pes ettim Hayal." Sol gözümden akan yaşı hızlı bir şekilde elimin tersiyle sildim.

"O yüzden buraya bir daha gelme anneme de söyle o da gelmesin. Kimsenin bana acımasını istemiyorum."

 

"Bunu yapmayacağımı iyi biliyorsun sen o kadar zor anlarımda yanımda oldun ki olmamış oldun diyelim. Hiç birşey değişmezdi çünki sen benim kardeşimsin. Sen nasıl ben ne yaparsam yapayım beni bırakmadıysan bende seni bırakmam. Haa ölmek varsa beraber ölürüz." Bir an duraksayınca ellerimde olan bakışlarımı ona çevirdim. Gözleri pusluydu.

 

"Bu yaptığım şeye çok kızacaksın ama sadece seni anladığımı bilmeni istiyorum." Kol bileklerine kadar uzanan kıyafetini yukarı sıyırdı. Çantasından çıkardığı ıslak mendili alıp bileklerini silmeye başlayınca gözlerim dehşetle açıldı. Hayır bunu yapmış olamazdı.

 

"Ben zaten o günden sonra her gece ölüyorum seninle ölmek benim için bir lütuf olur."

 

Kolunda ki ard arda oluşan derin yaraları fondötenle mi kapatiyordu yani. Ama nasıl olur bu?

"Se-n nap-tin? Nasıl böyle bir şey yaparsın? Bana söz vermiştin Hayal!" Yüzünde silik bir gülümsemeyle bana baktı. Ama öyle bir acı gülümsemeydi ki canım acımıştı.

 

"Senin de dediğin gibi kardeşim bazı acılar ne yazıktır ki hiç bir zaman geçmez. Ben o günde takılı kaldım. Ellerimde ki o kanı kendi kanımla gizlemeye çalışıyorum ama olmuyor. Ben senin için yaşarken senin beni hiç umursamadan hayattan vazgeçişine ne demeliyiz Buket? İhanetmi yoksa bana bu zamana kadar dediklerinin hepsi birer yalan olmanın verdiği hayal kırıklığı mi? Hayatım sandığın kadar güzel değil Buket ben o günden sonra senin için yaşadım ama sen ben beceremiyorum diyorsan sorun değil. Bu ızdıraba hemen son verebiliriz." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ben ona birsey olmasını istemiyordum. Ama bunu becerememişim demekki. İkimizde sessizce ağlıyorduk. Hiç birsey diyemedim. Sadece ona sıkıca sarılıp acılarını dindirmek istiyordum. Bir anda kendime çekip sıkıca sarıldım.

 

"Özür dilerim kardeşim. Hiçbirşeyi beceremediğim gibi senin yaralarına merhem olmayıda beceremediğim için özür dilerim." Hıçkırıklarımın arasında dediklerim onun daha çok ağlamasına sebep oluştu.

 

"Hayır tam aksine sen hayatımda olduğun sürece ben hep iyi olacağım. Bana iyi geliyorsun Buket. Ailem bile iyi gelmezken sen bana hep iyi geldin. Ama şimdi gitmekten bahsediyorsun senin gitmen demek benim de senin peşinden kosulsuzca gelmem demek. Ben sensiz yapamam unuttun mu? Nolur şu tedaviyi kabul et." Benden ayrılıp iki eliyle yüzümü avuçlarının arasına aldı.

 

"Nolur ne istersen yaparım."

Derin bir nefes aldım. Bunu ona yapmaya hakkım yoktu.

 

"Tamam pes ediyorum tedavi olacağım ama bir şartla." O kadar yıl ikna edememiştim ama bu sefer hayır demeye yeltenmeyeceksin bırak aklından bile gecirmeyecegine emindim. Gözlerinin içi parlamıştı adeta.

 

"Ne istersen hemde."

 

"Sende benimle beraber tedavi olacaksın." Dediklerimle bir anda ayağa kalkıp iki adım geriledi.

"O ne demek oluyor?" Dedi korku ve endişe içinde. O iyi değildi hemde hiç iyi değildi. Ben iyileşti sandım ama o iyileşmeyi bırak daha kötü olmuştu.

 

"Hayla onu görüyorsun. Hayla o andayim dedin bu demek oluyor ki Hakan'nın hayalini hayla görüyorsun ve bu da yetmezmiş gibi onunla konuşmaya da başlamışsın. Ben bunu nasıl fark edemedim." Dediklerimle dehşete kapılmış gibi napacağını şaşırmıştı. Ama bu tedavi ikimize de iyi gelecekti.

 

"Ya benimle birlikte hiç aksatmadan tedavi olursun ya da şimdi bu kapıdan çık ve bir daha sakın karşıma çıkma."

 

Her şey senin için canımın içi. Umarım çok geç kalmamışımdır...

Loading...
0%